KMTSO 47. Olağan Meclis Toplantısı

KMTSO 47. Olağan Meclis Toplantısı

BDDK Başkanı Akben: (1)- "Basel standartları dediğimiz, dünyada bütün bankaların erişmek için çaba sarf ettiği bu standartları Türkiye bankacılığı, geçen senenin mart ayında yakaladı. Amerika dahil, Avrupa'nın birçok ülkesinin aynı standartlara daha tam k

KAHRAMANMARAŞ (AA) - Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, "Basel standartları dediğimiz, dünyada bütün bankaların erişmek için çaba sarf ettiği bu standartları Türkiye bankacılığı, geçen senenin mart ayında yakaladı. Amerika dahil, Avrupa'nın birçok ülkesinin aynı standartlara daha tam kavuşamadığı ortamda tam uyumlu bir bankacılık sektörüne sahip olduk." dedi.

Akben, Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası (KMTSO) 47. Olağan Meclis Toplantısında, Türkiye'de bankacılık sektörünün gecikmiş alacak ortalamasının yüzde 3,3 civarında, Kahramanmaraş'ta ise bu oranın yüzde 2,6 civarında olduğunu anımsattı.

Bunun, bankacılar açısından güzel olduğunu dile getiren Akben, ayrıca Kahramanmaraş'ın krediye erişiminin önemli de bir noktada olduğunu belirtti.

Akben, Kahramanmaraş'ın kredi mevduat gastrosunda da Türkiye'de üçüncü sırada yer aldığını, bunun da önemli bir veri olduğunu belirterek, "Bu oranın içerisinde gecikmiş alacak oranının bu kadar düşmüş olması hakikaten iftihar edilecek bir tablo. Kahramanmaraş'ın bu alanda ne kadar borcuna sadık, ödeme kapasitesi ve yatırım düzeyi gelişen, büyüme kapasitesi olan bir tüccar kapasitesine sahip bir il olduğunu Ankara'da iletişim yoluyla anlatabilmek gerekiyor. Bunu seve seve yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz." dedi.

Bugüne kadar kurum olarak düzenleme alanında yaptıkları işin geçmiş çalışmaların tamamına bedel olduğunu vurgulayan Akben, şunları kaydetti:

"Basel standartları dediğimiz, dünyada bütün bankaların erişmek için çaba sarf ettiği bu standartları Türkiye bankacılığı, geçen senenin mart ayında yakaladı. Amerika dahil, Avrupa'nın birçok ülkesinin aynı standartlara daha tam kavuşamadığı ortamda tam uyumlu bir bankacılık sektörüne sahip olduk. Türkiye'nin Avrupa Birliğine girme macerasında bankacılık sektörü, Avrupa Birliği standartlarını sağladı ve Avrupa Komisyonu tarafından da Türk bankacılık sistemi eşdeğer ülke statüsüne kavuşmuş ve bu komisyon tarafından da onaylanmış durumda. Biz bunu niye yaptık? AB'ye uyarsak ne olur, AB'ye uymazsak ne olur bazında bakarsak tabii ülkemizde bankacılık sektörünün yüzde 46'sı yabancı sermayeli bankaların kontrolünde."

- "Büyümek için kaynağa ihtiyaç var"

Akben, yıllardan beri bir problemleri olduğunu dile getirerek, "Ülkede tasarruf üretemiyoruz, tasarruf açığımız var. Biraz önce Maraş için de bahsettiğimiz gibi tasarruf ettiğimiz 4,7 milyar şubat sonu itibarıyla bir mevduat toplamışız. Bunun 3 katı kredi kullanmışız. Aslında Türkiye de buna benzer. Topladığımız Türkiye'nin toplam mevduatı 1 trilyon 500 milyar civarında bir mevduat var. Kredi 1 trilyon 800 milyar civarında bir kredi hacmi var. Büyümemiz için, istihdam için, yatırım için can suyuna, kaynağa ihtiyacımız var. Nüfusumuz genç. İşsizlik yüzde 13 rakamlarına ulaştı biliyorsunuz. Biz büyümek zorundayız. Biz üretmek zorundayız." diye konuştu

Ülkenin kalkınabilmesi için toplanan kaynakları verimli kullanmak gerektiğine işaret eden Akben, her kur artışında dalgalanmanın yaşandığına değindi.

Mehmet Ali Akben, bir cari açık probleminden bahsedildiğini aktararak, "150 milyar dolar civarında bir ihracatımız var. Her ne kadar geçen sene biraz o 150'nin altına düşmüşse de şu anki veriler fena değil. İnşallah onun da üzerine çıkarız. Bunun yanında 2023 hedeflerinde de bunun 500 milyar dolara çıkmasıyla ilgili de bir hedef var. Bizim Türkiye olarak ihracatımızı 3-4 katı artırmamız gerekiyor. 200 milyar dolardan fazla da ithalatımız var. Dış ticaret dengesi açısından da baktığımızda da yaklaşık 50 milyar dolardan fazla bir açık görünüyor. Bir kısmını turizmde, bir kısmını döviz kanalındaki faaliyetlerle telafi ediyoruz ama netice itibarıyla 30 milyarın üzerinde 30-35 milyar dolar arasında üzerinde bir cari açıkla karşı karşıya kalıyoruz." ifadelerini kullandı.

En önemli kalemlerinden birinin enerji olduğuna dikkati çeken Akben, "Enerji alanında, yurt dışına verdiğimiz kaynak 54 milyar dolardan fazla. Şu anda son yıllardaki politikalarla bu rakam biraz daha aşağı çekilmiş durumda. Bu şekle gelmiş durumda, 54'e gelmiş durumda. Yüzde 49'unu yerli enerjiyle sağlamaya çalışıyoruz, yerli kaynakla sağlamaya çalışıyoruz ama gerek petrol ve türevleri gerek doğalgaz veya diğer harcamalar ciddi manada bizim cari açık içerisinde önemli bir yer tutuyor. Bundan dolayı bir enerji alanında rüzgar enerjisi, güneş enerjisi bir takım çalışmalar yapılıyor, oralardan sağlanacak yerli kaynaklarla burada 30 milyar dolar daha bir tasarruf sağlayabilirsek bu cari açık konusunu da inşallah halledeceğiz. O zaman da bu kurlar konusunda da herhalde daha stabil, daha önümüzü görecek bir pozisyona geleceğiz diye düşünüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Akben, bankaların mevduat tarafında da öz kaynak tarafında bir büyüme sağlayamadıkları için yurt dışından sendikasyon kredileri benzeri kredilerle insanlara kaynak oluşturmaya çalıştığını belirterek, "Şimdi bizim bankalarda yabancı para net genel pozisyon dediğimiz bir olay var. Bankalar kendi öz kaynaklarını yüzde 20'si artı eksi tutarında döviz konusunda, döviz açığı veya döviz fazlası pozisyonunda kalamıyorlar. Şimdi Merkez Bankamızla birlikte, hazinemizle birlikte bir çalışma yürütüyoruz. Bu kontrolün, bu düzenlemelerin şirketlerimiz için de geçerli olması için bir çalışma başlattık." dedi.

- "Döviz borçlanmalarını kontrol altında tutacak mekanizma"

BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben, 2013 yılında bireylerin döviz borçlanmasını yasakladıklarını söyledi.

2013 yılından önce bireylerin konut ve araba almak için bankalardan dövizle borçlandığını her döviz kuru artışında elinde pankartla bankaların önünde, sokaklarda yürüyen dövizzedelerin bulunduğunu hatırlattı.

Bu alandaki yasağın faydalı olduğunu gördüklerini vurgulayan Akben, şu anda bireylerin herhangi bir kredi döviz borcu artışı nedeniyle direkt rahatsız edici bir pozisyonla karşı karşıya olmadıklarını bildirdi.

Akben, bunun benzerinin işletme ve bankaların yönetimi açısından da yaşandığını ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu:

"Tabii ki bugün bankalarımız ihracat geliri olmayan, turizm geliri olmayan, döviz geliri olmayanlara karşı döviz kredisi veya dövize endeksli kredi kullandığında elbetteki dikkat ediyorlar. Elbetteki kuruluşlarımız da kendilerinin bir döviz geliri yoksa bunun karşılığında bankalardan döviz kredisi alma gibi bir direnç, bir çaba içerisine girmiyorlar ama şu anda onların kendi başlarına yaptıkları bir iş bunu biz daha düzenli hale getirelim. Bunları aynen bireylerde olduğu gibi döviz borçlanmalarını kontrol altında tutacak bir mekanizma üzerinde çalışıyoruz. İnşallah onu da devreye aldığımızda bu konularda sizlerin de sıkıntılarının daha hafifleyeceğini düşünüyoruz."

KOBİ tanımını değiştirdiklerini anlatan Akben, eskiden 40 milyar cironun KOBİ tanımına girdiğini, bu tanımda ciroyu 125 milyara çıkarttıklarını anlattı.

Akben, perakende denen küçük kredi tanımının 2 milyon 600 bin civarında olan kısmı 4 milyon 200 bin civarına yükselttiklerine dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bunun yanında bankalara 'ey bankalar Türkiye'de ekonomide sıkıntı mı var, daralma mı var, bir problem mi var, evet' şimdi bankalarımız müşterilerimizin borçlarını yapılandırsınlar. İşte kayyuma devredilmiş şirketlerin bu 90 gün içerisinde takibe atılma konularını esnettik. Dedik ki bunları takibe atmayın bunların durumları düzelinceye kadar bunları yönetin. Sizlerden bu konularda çok şikayetler geldi. 'Bankaya gidiyoruz, banka bizim kredilerimizi yapılandırmıyor ve vadelerimizi uzatmıyor' gibi şikayetler geldi. Gerektiği an bankalarla tek tek görüşerek 'bunu neden yapılandırmadınız, şu firmayı niye böyle yapmadınız' diyerek onların başlarında devamlı surette bir demokrasinin kılıcı gibi tabiri caizse dedik ki 'yapın bunları.' 'Ödeme kapasitesi olan ödeme probleminde bir sıkıntı olmayan kuruluşlara eğer tahsilat vadelerinde, iş kapasitelerindeki düşüklük oranlarında da ödeme kapasitelerini de uzatın. Bunlara bir fırsat verin.' 'İlave krediler, ilave imkanlarla bunları yönetin.' Burada kamu bankalarımızın ciddi faydalarını gördük. Onlara da teşekkür ediyorum. Diğer bankalarımıza da teşekkür ediyoruz."

- "Bu hızla gidersek yüzde 23'leri yakalayacağız"

Akben, kredi büyüme rakamlarına da işaret ederek, "Bu dört aylık süre zarfında şu anda kredi büyüme rakamları olarak baktığımızda son 3 yılın üstüne çıktık. Bu çok sevindirici ve güzel. Bu bize işaret ediyor ki daha önceki bizim Türkiye'nin büyüme rakamlarının çok yukarıda çıktığı dönemlerde bankacılık sektörü yüzde 20'lerin üzerinde büyüme gösteriyordu. Geçtiğimiz yılda 14,5 civarında kaldı. Keza mevduat büyümesi de o civarda kaldı ama şu anda inşallah bu hızla gidersek büyümede yüzde 22-23'leri yakalayacağız." ifadelerini kullandı.

(Sürecek)



AA

Kaynak:Haber Kaynağı