Ahmet Ünver
KOÇ gibi Yaşamak!
Hayatın gerçeği ölümdür.. İnsan için en büyük nasihat; Ölümün soğuk yüzü ile karşılaşmaktır; Anlamak isteyen insan için tabii ki. Yaşayan nasihat ise Kur’an Kerimdir. Her yaşayan canlı kendisine takdir edilen ‘Ömür’ bitince, bir gün ‘Ölüm’ gerçeği ile yüzleşmek zorundadır. Ölüm gerçeği ne bir ‘an geri’ ne de bir ‘an ileri’ gidebilir. Takdiri ezelde ne yazıldı ise o ‘AN’ gerçekleşir. Yüce Kitabımızda, Sonsuz Kudret Sahibi Allah öncelikle İnananlara ve bütün bir İnsanlığa hitaben ‘ Her nefis Ölümü tadacaktır. Dönüş ancak banadır’ şeklinde uyarıları ile ölüm gerçeğinin her insanın vazgeçilemez bir durumu olduğunu sürekli olarak, bizlere hatırlatır. Akıl etmemiz ve düşünmemiz için de sürekli olarak nasihatlerde, uyarılarda, ikazlarda bulunur.
Dünyanın ve Türkiye’nin sayılı zenginleri arasında bulunan Mustafa Koç geçtiğimiz günlerde, geçirmiş olduğu kalp krizi sonucu vefat etti. Yazılı ve görsel basında konunun detayları hakkında, çok değişik haber, köşe yazısı ve yorumları hep birlikte okuyoruz. Mustafa Koç’un dünyalık adına neleri yoktu ki… GÜÇ ve İKTİDAR adına neleri eksikti ki… EN lüks arabalar, uçaklar, evler, villalar, yalılar, iş yerleri, fabrikalar, hastaneler, şan, şöhret, itibar, hanlar, hamamlar hesabı… Dünyalık adına elde edilebilecek, sahip olunabilecek ne varsa kabaca her şey… Hesabını verebilecek olduktan sonra her şeye sahip olabilirsiniz… Helal dairesi çerçevesinde elde ettikten ve ihtiyaç sahiplerine de infak da edebildikten sonra… Her şeye sahip olabilirsiniz…
Sekülarizm ve dünya hırsının insanlığı sosyal olarak nerelere doğru sürüklediğini sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum. Çevremizde, gençler arasında, özellikle evlenme çağına gelmiş üniversite gençliği, kabaca bir gezintiye çıktığımızda Koç gibi yaşamak, Koç’un sahip olduğu dünyalıklar adına, nelerden ve hangi değerlerinden vazgeçebilecek durumda olduğumuza bir bakalım… Eğitim koçu bir dostla sohbet ederken, Konya gibi Muhafazakar bir beldede, Üniversite gençliği arasında, dünyalık adına çok fazla sıkıntı çekmemek için, evlilik vb. konularda hiçbir kriter ve değer aramayan bir nesil ile karşı karşıya olduğumuz gerçeği. Artık evlendikten sonra maddi olarak ve dünyalık adına sıkıntı çekmek istemeyen bir gençlik geliyor.. Atı, arabası, evleri, villaları, fabrikaları olan fakat yaş ve diğer kriterleri - kıyaslamaları olmayan bir nesil… Müslümanın rehber ve örnek olarak seçmesi gereken, Hz. Peygamber ve onun yıldız mesabesindeki ashabı, arkadaşları olması gerekirken… Rehber, önder ve örnek olarak gençliğimizin seçtiği liderlere, idollerine bir bakalım; Popçular, topçular, paparazziler ve ne olduğu belli olmayan diziler…
Makam, mevki, mal, mülk, güç ve iktidarı elde etmek adına, ne tür hırslara kapıldığımıza, hangi kavgalara, karalamalara, yaftalamalara girdiğimize kabaca şöyle bir bakmayı, sorgulamayı ve düşünmemiz gerektiğini… Makam ve Mevkilerin sadece bu aziz millete hizmet etmek için gelinmesi gereken kurumlar olmaktan çıkardığımızı… İtibar ve saygının gelinen makam ve koltuk ile elde edeceğini zanneden koca koca adamlar… Makam, mevki ve koltuklardan alınan şişkin egolarla yanlarına dahi varılamayan, selamdan ari cüce insanlar… Gençler de bunları görerek yetiştiğine göre… Gençliğimize de bu şekilde örnek olduğumuzu hatırlatmak istiyorum. Onlar da ne görüyorlarsa elbette ki ona uygun ileride yaşayacaklardır.. Ne verirseniz onu elde edersiniz… Arpa ekip buğday biçmeyi ummak gibi bir şey… Sonsuz Kudret Sahibi olan Yüce Allah Ali İmran suresi 14 ve 185. Ayetlerde ne güzel buyuruyor: ‘’İnsanlara, kadınlardan, oğullardan, kantarlarca altın ve gümüşten, alametli atlardan, hayvanlardan, ekinlerden, şehvetler sevgisi ile tezyin edilmiştir. Bu, dünya hayatının menfaati ve süsüdür. Hâlbuki güzel dönüp gidilecek yer, Allah Teâlâ'nın katındadır. Her nefis ölümü tadıcıdır. Ve şüphe yok sizlere yaptıklarınızın karşılığı kıyamet gününde ödenecektir. Artık kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete girdirilirse kurtuluşa ermiş olur. Ve dünya hayatı ise bir aldatıcı, oyun, eğlence metadan başka bir şey değildir’’.