Kolat, 10 soruda Ramazan'ı cevapladı

Kolat, 10 soruda Ramazan'ı cevapladı

SELSİAD Başkanı İsmail Hakkı Kolat 10 soruda Ramazan'ı cevapladı.

Birlik ve beraberliği pekiştirir

SELSİAD Genel Başkanı İsmail Hakkı Kolat: Ramazan ayında yaşanan kültür toplum bireylerini, aile bireylerini, hısım akrabayı, konu komşuyu, zengini fakiri birbirine yaklaştırır Ramazan toplumsal gevşemeyi önler, birlik beraberliği pekiştirir, huzuru ve huzurun elzem oluşunu dikte ettirir.

 

SELSİAD Genel Başkanı İsmail Hakkı KOLAT

Ramazan ayı denilince aklınıza ne geliyor?

İlk aklıma gelen, toplum huzurunun atlası gibi İslâm âleminin,Konya’mızın üstüneburam buram yayılan mânevî bir dinginlik, kalplerin yanıp, temizlenip arınması gelir. Biliyorsunuz ‘Ramazan’ anlam olarak da yanmak, yağmur anlamlarına gelir. ‘Yanmak’ anlamı, orucun hararetiyle yanıp günahlardan arınmayı; yağmur anlamıyla ise günahlardan yıkanıp temizlenmeyi çağrıştırır bana.

Eski Ramazanlar nasıldı?

Hep eskiyi özler dururuz. Ama eski Ramazanlar gerçekten, özlemle hatırlanacak kadar güzeldi. Daha samimi, daha içtendi. Kültürümüzü daha canlı hissederdik. Ramazan gelmeden evde, çarşıda, camide hazırlıklar yapılırdı. Hanımlar ramazan yufkaları, erişteler yaparlar; erkekler iftara davet edilecek hısım akraba, konu komşu, fakir fukara için, sahur için alışveriş yaparlar; mahallenin hanımları toplanır Ramazan için camileri temizlerlerdi. Ramazan’ın ilk haftasında çat kapı iftara gidilir gelinirdi. İftar sofrasında her zaman fazladan gelebilecek bir misafir için yer olur hatta yoldan geçen tanımadığınız birisi iftar yemeğine çağırılırdı. İftar yemekleri evlerde yapılır, yöresel yemeklerimize ağırlık verilirdi. Diş kirası vardı. Hanımlar sahura kalkıp yemek hazırladıkları için ‘Pilavlık’ denilen, hediye alınırdı. Şimdilerde hanımların sosyal hayata atılmasıyla, ev iftar davetlerinin yerini dışarda ikram edilen iftar yemekleri almaya başladı. Şimdi aklıma gelen bir başka kültürümüz ise Şaban ayı sonunda yeni hilâli ilk görme sevdası, heyecanıydı. Artık internetten bir tıkla, her şey biliniyor. İftar topları bile tarih oldu.

Sizce Ramazan ayının maddi ve mânevi yararları nelerdir.

Ramazan ayında yaşanan kültür toplum bireylerini, aile bireylerini, hısım akrabayı, konu komşuyu, zengini fakiri birbirine yaklaştırır. İbadete daha çok dikkat edilip zaman ayrılır.Ramazan toplumsal gevşemeyi önler, birlik beraberliği pekiştirir, huzuru ve huzurun elzem oluşunu dikte ettirir. On bir ay çalışan midemiz bir ay dinlenir, açlığın ne demek olduğunu idrak ederek fitre, zekât gibi dini vecibelerimize ağırlık veririz. Enaflarımızın kazancında hareketlenme yaşanır. Aklıma hemen geliverenler bunlar. Pek çok yararları vardır.

Bu ayda özellikle nelere dikkat edersiniz?

Ramazan ayındabireysel olarak kendim için, ailem için, aile büyüklerim için, hısım akrabalarım için, yardıma muhtaç kimseler için maddi mânevî yapmam gerekenleri yapmaya çalışırım. Aslında yapmamız gerekenler sadece Ramazan ayına mahsus olmamalı; diğer on bir ayda da elimizden geldiğince Ramazan ayındaki gibi davranmalıyız. Özellikle vurgulamak isterim ki beş on kişilik olsun yüz kişilik olsun beş yüz kişilik olsun iftar davetleri veriliyor. Bu davetlere durumu iyi olanlar davet ediliyor. Adet edinsek, her davete birkaç kişi olsun bir gurup olsun fakir fukarayı davet edip gönüllerini alsak, hatırlarını sorsak, ihtiyaçlarını sorsak…

Bu ayda mânevî olarak değişimler yaşıyor musunuz?

Elbette yaşıyorum. Müsaadenizle bu yaşadıklarım bende kalsın.

Sizce, geçmişten günümüze Ramazan ayında neler değişti?

Geçmişte Ramazanlar çok iyiydi de bu gün çok kötü, diye bir yanlış algı olmasın. Biz Müslümanız, Türk’üz. Mânevî değerlerimiz geçmişten günümüze her daim baştâcımız olmuştur. Ancak söylediğim gibi hanımlarımızın sosyal hayatın içine daha çok girmesi, teknolojinin getirisi kolaylıklar ve götürüleri gibi kaçınılmaz hayat şartları doğal olarak bazı değişimlere sebep olmuştur. Eski ramazanlara yukarda değindik. Günümüzde ise hepinizin bildiği gibi Ramazanlarımız elimizden geldiğince teravihlerimizle, iftarlarımızla, ihtiyaç sahiplerine yardımlarımızla devam ediyor.

Çocukluğunuzdaki Ramazanlardan bahseder misiniz? (Ramazan anınızı bizimle paylaşır mısınız?)

Pek çok anım var ama en kısa olanı anlatayım; beş altı yaşlarındaydım. Bir Ramazan ayında büyüklerimin sahura kalkmasına, oruç tutmasına imrendim, beni de sahura kaldırdılar, oruca niyet ettim. Ama ikindiden sonra acıktım, susadım. Dayanamayacak hâle geldim. Orucumu bozmaya kalktım. Babam orucumu bozmamam için beni boynuna bindirdi. İftar vaktine kadar boynunda dolaştırdı. Orucumu bozmadan tamamladığım için annem babam tarafından taltif edildim. Etrafımızda olanlara oruç tuttuğum söylendi. O başarmanın ve taltif edilmenin hazzını hâlâ hatırlıyorum. Buradan şu mesajı almak gerekiyor. Çocuklarımızı her güzel hareketinde taltif etmek, heveslendirmek, neticesinde güzel hareketin gurur, onur ve mükâfatı olduğunu uygulamalı göstererek hem dinimize ısındırmak hem de kültürümüzün devamı için üzerimize düşeni yapmak.

Ramazan ayının en çok hangi vaktini seviyorsunuz? Neden?

Seher vaktinin serinliğinde hissettiğim o feyizli, âsude esintileri ve iftar vaktinde verdiği nimetlerden dolayı Yaratan’ımahamd-ü senâlar etmeyi, seviyorum.

Ramazan ayından sonra gelen bayram sizde ne gibi duygular uyandırıyor?

Bir Ramazan-ı Şerifi daha elimizden geldiğince dini vecibeleri yerine getirmiş olarak geride bırakmanın hazzını yaşıyorken o mânevî huzurun arkasından çocukların bayramlık sevinci gibi bayram mükâfatını almışlık sevincini yaşarım.

Ramazan ayının hangi özelliği sizi en çok etkiliyor?

Ruhlarda yarattığı arınma, dinginlik, Rabbani huzur, bizi kuşatan feyz ve ilham aldığımız mânevî zenginliklerimizin birleştirici, kardeşlik duygularını pekiştirici vasıf ve karakteri, toplum hayatında müstesna bir bilinç ve fonksiyona haiz olması… Etkileyen mânevî yönleri çok fazla tabii ki. Bu duygu ve düşüncelerle on bir ayın sultanının bütün Türk ve Müslüman âlemi için hayırlara vesile olmasını diler, Memleket gazetesine bu duyarlılığından dolayı teşekkür ederim.