Türkiye yüzyılı hükümeti, ülkemize ve tüm İslâm âlemine hayırlı olsun.

Rabb'imiz nice hayırlı hizmetler yapmalarına ve hayır duaları alarak, rızasını kazanmalarına vesile kılsın.

Enerji, ilaç, silah, tarım ve yazılımda, alt yapı yatırımlarını hemen hemen tamamlamış olan iktidarın, bu dönemde daha radikal kararlar ile, başta anayasa ve eğitim olmak üzere, her alanda yapısal değişiklikler yapmak için hazır olduğu emarelerini görmek, bizi heyecanlandırıyor.

Bu dönemde herkese ve STK'lara büyük görevler düşüyor.

Her şeyi iktidardan beklemek yerine, onlara somut teklif ve öneriler ile yardımcı olurken, aldıkları kararları uygulamada da en fedakar ve gönüllü olmalıyız.

Şuan acil çözülmesi gereken problemlerimizden birisi de, konut sorunudur.

Gençleri ve insanları ümitsizliğe ve karamsarlığa düşüren araba ve eve ulaşımdaki zorluk ve imkansızlıktır.

Enflasyon ve hayat pahalılığı ile mücadele ederken, mevcut tedbirlere ilave olarak, aşağıda alınacak tedbirler bu konuda büyük rahatlama getirecektir.

Ev, yatırım aracı olmaktan çıkarılmalıdır.

Kiralardaki anormal artışa, dur demek lazım.

Türkiye'nin yıllık nüfus artışı 1 milyon civarındadır. Ortalama hane halkı nüfusu 3'ün üzerindedir.

Yılda 600 binden fazla konut üretiyoruz. Yani, konut arz sorunu değil, kira rantı fırsatçılığı var.

Beslenme ihtiyacından sonra, barınma ihtiyacı, insanın en temel ihtiyacıdır.

Devletin temel görevlerinden birisi de;

Can, mal, akıl, nesil, din emniyeti gereği, bütün vatandaşlarını ev sahibi yapmaktır.

Bunu lüks ve ulaşılmaz kılan sistem, materyalist, kapitalist sistemdir.

Bazı batı hayranları, şirketleri konut yaparak kiralamaya teşvik etmek suretiyle, konut sorununu çözme yolunu öneriyorlar.

Bu durum ise mağduriyetlerin daha da derinleşmesinden başka bir şeye yaramayacaktır.

Amerika'da nüfusun yüzde 15'ine tekâbül eden, 55 milyon insan, bu yüzden sokaklarda yaşamaktadır.

Konut, belli kişilerin arasında dolaşıyor. Dar gelirliler konuta ulaşamıyor. Konut stokçuluğu yapılıyor.

Nasıl ki, her türlü stokçuluk ve karaborsacılık yasak ise, konut karaborsacılığı ve stokculuğu da yasaklanmalıdır.

Üçüncü ev ve sonrasına, ağır vergiler getirilerek, kişinin ikinci evden sonrasını satmak zorunda kalacağı bir piyasa oluşturulmalıdır.

Şişmiş ev fiyatlarının düşmesi ile halka bunları satın alabileceği faizsiz krediler verilerek ev sahibi olması sağlanabilir.

Kendilerine işlerini geliştirmeleri için verilen teşvikleri arsa ve emlakta kullanan rantçı sanayicilerin de önü kesilince;

Hem kendi işlerini geliştirerek ve ürün artışı sağlayarak, enflasyonun düşmesine, hem de bir araya gelerek, sözde kooperatif adı altında veya şahsi yatırımları ile şişirdikleri emlak piyasasının düşmesi sağlanmış olacaktır.

Kira yüzde 25'ten fazla artırılmayarak, banka üzerinden ödeme yaptırmak suretiyle kiranın cazipliği ortadan kaldırılmalıdır.

Deprem konutları ve ilk evim projesi ile TOKİ'nin yapacağı konutlar da piyasanın düşmesine büyük katkı sağlamaya devam edecektir.

Ayrıca belli şartlarda ve geçici süre için 5 yaşına kadar yabancı araçların ithaline izin verilmesi ile araba sahibi olmak da kolaylaşabilir.

Yurt dışına bir araba için, çıkan döviz yerine, 10 araba için çıkan döviz, eşit veya daha az olacağı için, cari açığı olumsuz etkilemez.

Toplamda alınan daha fazla ÖTV ile, devletin daha fazla vergi geliri elde etmesi sağlanabilir.

Sonuç:

Kalıcı olarak, reel üretimin artması, toplumun huzur ve barışı için, 3. ev ve fazlası mutlaka kademeli olarak vergilendirilerek, fazla geç kalmadan;

Emeği sömüren, fakiri daha çok fakirleştiren, konuta ve arabaya ulaşmasını imkansız kılan, toplum huzur ve ahlakını bozan, en büyük mikrop ve haksız kazanç olan rantçılığın önüne geçilmelidir.