Konya Mezarlıkları -3

26 GARİPLER MEZARLIĞI (GARİPLER MAHALLESİ)

Kaynak kitaplardan  ve bugünlere gelebilmiş arkeolojik kalıntılardan elde ettiğimiz bilgilere göre, garipler mezarlığı ve Garipler Mahallesi yer alıyordu. Garipler Mahallesi’nin oluşumu o bölgede uzun yıllar süren çeşitli savaşlara sahne olmuş olması nedeniyle cidden çok garip ve hüzünlü tarihsel bir geçmişle karşımıza çıkmaktadır. Selçuklular zamanından beri Konya şehrinin müdafaası  da kale duvarlarının koruması altında olduğu bir gerçektir. İç kale’, ‘Dış Kale’ tabir edilen o zamanın muharebe taktiği gereği Konya’nın batı yönündeki o günkü dış kale, bugünlerin Zindankelesi olarak tanımlanmaktadır. Selçuklulardan sonra bu topraklar Osmanlıların eline geçtikten sonra, Karaman’da beyliğini sürdüren Karamanoğulları  ile Osmanlılar arasında çok çeşitli zamanlarda çok defalar savaşlar cereyan etmiş, bu savaşlar ekseriya dış kale kapısının burada olması nedeniyle bu mıntıkada cereyan ettiği için semtin adına da ‘Garipler’ ismi yakıştırılmıştır. Şimdilerde ise Garipler, yerini İhsaniye Mahallesine bırakmıştır. Sırası gelmişken, vaktiyle yaşanmış tarihi bir olaydan söz edip önemli bir olayı aydınlatmak istiyorum. 2400’lü yılların başlarında Osmanlı tahtında bulunan Yıldırım Beyazit Han, Karamanoğulları’nın önü ardı bir türlü son gelmeyen saldıranlarına son vermek gayesi ile daha önce kız kardeşi ile evlendirilen Karamanoğulları Beyi Alaeddin ile anlaşmalar imzalamıştır. Akraba olmalarına rağmen yine de rahat durmayan Karaman Beyliği’ne artık son darbeyi vurmak ve ortadan kaldırmak üzere Bayezid Han ve arkeolojik kalıntıların verdikleri bilgilere göre, Osmanlı Orduluları ile Kahramanoğluları şimdiki İhsaniye semtinde (O tarihte oralar bomboş arazidir) savaşa tutuşurlar. Çok kanlı geçen bu savaştan sonra Karamanoğulları Beyi esir alınır. Padişahın emri kesindir. Alâeddin Beycellada teslim edilir. Ne var ki, can havli ile bu idamı önleyebilmek umudu ile Alaaddin Bey’in Karısı (Yıldırım Beyazit’ın Kız kardeşi) acilen devreye girer. Yıldırım Beyazıt’ın çadırına alınır. Ağabeylisinin huzuruna alınır alınmaz, ağlayarak önünde eğilir ve kocasının affını rica eder. Yine de merhamete gelen Beyazıt Han  hazretleri, huzurda bekleyen erkana döner bakar, yani infazın gerçekleşip gerçekleşmediğini anlamak ister. Maalesef başlar öne eğilmiştir. Umut kesilmiştir. Hüzün ve göz yaşları artık tarih kitaplarında kalacak olan işte o günkü savaşların kalıntıları günümüzde (Bu civarda yapılan gerek imar ve gerekse yol çalışmaları sırasında yer altından çıkan kafa, kol, iskelet kemikleri ile kendini ispatlamış durumdadır. Velakin her ne olursa olsun bu semt, bugün ve yarın Konya’nın en popüler bir semti haline gelmiştir. Nerede ise Konya’nın ticari kalbi burada atmaktadır.

27 YEDİLER MEZARLIĞI

Yediler Mezarlığı Hükümet Konağı önündeki eski Şekerbank ve Konak Oteli arkasındaki mahal ile Sarraflar Caddesi yönünü de şimdiki Garanti Bankası’nın bulunduğu adada yer aldığı kaynak kitapların verilerinden anlaşılmaktadır.

28. KARATAY MEZARLIĞI

Adliye Sarayı’nın bina ve müştemilat ve bahçe olarak konumlandığı yerin tamamı ile sağından solundan geçen yol.

29. HOCA FAKI MEZARLIĞI

İsmini verdiği Hoca Fakı Mahallesi bu mezarlığın üzerine kuruludur. Yol ve yeşil alanlarının dışında iskana açılan olan parseller üzerinde yüzlerce site inşa edilmiştir. Mezarlıktan hiçbir eser kalmadığı gibi kimin  mezarlığının da nerede kaldığı da belli değildir.

30 ŞEMSİ TEBRİZİ MEZARLIĞI

Kullanımdan kaldırılmış olan mezarlıklarımızın en sonuncusudur. Adında da anlaşılacağı üzere Şems-i Tebrizi Türbesi ve Camii önündeki parkın tamamı mezarlığın konumlandığı yer idi. Yaşı altmışın üzerinde olan her Konyalı bu mezarlığın kabristan olarak kullanıldığı zamanı ve yerini yurdunu hatırlar. Mezarlığın bozulması ve park haline getirilmesi 1944-1945 yıllarında olmuştur. o yılların Konya Valisi merhum Fuat Tuksal Beyefendinin Valiliği zamanında park haline getirilmiştir. Mezalığın kuzey tarafnıda bulunan İshak Paşa Türbesinin yıkımına başlanacağı sıralarda manevi kökenli bazı zorluklarla karşılaşıldığı için yıkımından vazgeçilen türbe, halen ayakta olup korunmaktadır. Bu mezalığın da geçmişi manevi kökenli olaylarla doludur. Kaynak kitapların verilerine baktığımızda görüyoruz ki, bu mıntıka Hazreti Mevlana zamanında ‘Gülbahçesi’ olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle bu semte ‘Güllükbaşı’ Mahallesi denilmiş ise de zamanla halk dişinde ‘Küllükbaşı’ olarak değişikliğe uğramıştır. Ciddiyetine inanılır kaynak kitaplara göre Şems-i Terbizi Hazretleri’nin Hazreti Mevlana’dan uzaklaştırmak isteyen bazı dar görüşlü basiretsiz kimselerin mel’un bir plan hazırlayarak büyük ilim ve irfan sahibi  Şems-i Tebrizi Hazretlerini dergah-ı saadetten bir gece kaçırarak bu Gülbahçesi içindeki su kuyusuna atmak suretiyle canına kıydıkları sırada Hazreti Mevlana’nın görüş olduğu rüyadan sonra bu kuyudan çıkartılıp şimdiki makam-ı ebediyesine defnedildiği bilenen bir gerçektir. Kökeninde ilahi sırların yattığı bu tür ecelliyatlan fazla deşelemeyerek burada noktalıyoruz. Konya’nın şehir hudutları içindeki kullanımdan kaldırılmış olan 30 adet mezarlığı dünkü ve bugünkü durumlarının tanıtımı bu suretle tamamlanmış bulunmaktadır.

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.