"Konya tarımla değil artık sanayiyle de anılıyor ama..."
YUNTES Makine Genel Müdürü Yunus Derebağ, Konya Sanayisi ile ilgili Memleket'e önemli açıklamalarda bulundu.
Milli otomobil üretiminden önce Konya'da iş makinesi olarak forklift üreteceklerini ifade eden Derebağ," Serbest Bölge, Lojistik gibi başlıkları halletmeden Konya'ya yabancı yatırımcıyı getirmek zor" dedi.
-YUNTES’in hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz?
Yuntes makine 1996 yılında kurulmuş bir şirket. İlk olarak sanayide metal üzerine testereyle işe başladık. Akabinde üniversal makine dediğimiz takım tezgah olarak devam ettik. Teknolojinin hızlı ilerlemesi ve CNC tezgâhlarının çıkmasıyla işlerimiz biraz daha hızlanmaya başladı. YUNTES Makine olarak bunun takibini yaptık ve CNC tezgahlarını da getirdik. CNC tezgâhları daha önceleri İstanbul’dan getirilirdi. Biz bunu Konya’da büyük bir shovroomla hem de servis ve mühendislerimizle müşterilerimize tanıtım yaparak hizmetimizi devam ettirdik. Konyalı için de çok iyi oldu. Görmediği tezgâhı katalog üzerinde aylarca beklemesinden ziyade burada görerek, çalıştırarak alabilme imkânı geliştirmiş olduk. Böylece Konyalı müşterilerimizle bağdaşlaşma oldu, bu da iki taraf içinde çok karlı oldu.
-Yedek parça ve satış sonrası hizmetler sunuyor musunuz?
Sadece makine vermekle bitmiyor. Makinenin yanında hangi makinenin doğru olduğunu tercih etmek de çok önemli. Elini öpeceğimiz eski ustalarımız var. Eski ustalarımıza ihtiyaç var ama el emeği biraz daha bitmeye başladı. Daha çok CNC'de işi koyduğunuz zaman istediğiniz hassasiyette ve şekilde çıkarabilme imkânına erişmiş oluyorsunuz. Bu konuyla alakalı da ustanın bilgisini, teknolojiyle birleştirince çok güzel bir ürün çıkarmış oluyorsunuz.
-Şu anda kaç personeliniz var?
Şu anda Konya'da 87 kişi olarak çalışıyoruz. Adana'da bir shovroomumuz var, İstanbul'da bir yerimiz var. Aslında bizi İstanbul'a taşıyan etken, müşteri talebidir. Orada da bulunmak bizim işimizin ne derece önemsediğimizin göstergesi diyebiliriz.. Diğer şubelerimiz ise Ankara ve İzmir’de. Yani sadece Konya değil, dolayısıyla çok büyük personel etkileşimi içerisindeyiz.
-Konya Sanayisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Konya sadece tarımla değil artık sanayisiyle de anılıyor. Bu bizi mutlu eden bir şey. Sanayiyi de güçlendirmek lazım zira, ana ve ara mamullerimizle, demir satıcısıyla, üreticisiyle hep birlikte olması gereken bir şey. Bunlardan biri eksik olduğu zaman sanayide büyüme olmaz. Yani zincir halkalarının hepsinin büyümesi lazım ki Konya Sanayisi daha iyi imkânlara ulaşabilsin. Biz YUNTES Makine olarak Konya sanayisinin büyümesi için hazır tezgah getirdik, teknoloji getirdik, imkan oluşturduk. Konyalı Sanayicimizi bir İstanbul'a ya da yurt dışına bağlı kalma zorunluluğunun önüne geçtik. Son yıllarda Konya Sanayisinin hızla geliştiğini de belirtmem lazım.
-Marka olabilmek adına sanayicilere tavsiyeleriniz nelerdir?
Marka olmak güzel bir şeydir. Yapmış olduğunuz işin kaliteli ve sürekli olması bir de sabırlı olmakla marka olunur. Bir firmanın kazanmasıyla birlikte, markalaşmaya da önem vermesi gerekir.
-Konya sanayisinin marka olma noktasında eksikleri nelerdir?
Son zamanlarda hızlı bir gelişme var, daha önceleri böyle bir durum söz konusu değildi. Artık Konyalı markalaşmaya önem veriyor. 2000'li yıllarda yurt dışından bir firma gelecekse büyük bir hazırlık yapılırdı. Artık Konya’da bir imalatçı yüzde 30- 40 hatta yüzde 80 üzerinde ihracat yapabiliyor. Lakin, bu oluşumlar yeni başladı. İkinci olarak baktığımızda kurumsallaşma önemli bir yere sahip. Önceleri kurumsallaşmaya önem verilmediğinden dolayı, markalaşma da gerçekleşmemiş. En önemli başlık markalaşmaktır. Bunu başardığımız zaman Konya Sanayisi olarak çok büyük yol almış olacağız.
-YUNTES neler üretiyor?
Biz sanayiciyiz diyoruz ama bir tarafımız da ticaret yapıyor. Başka ülkelerden Türkiye'ye distribütör şeklinde getirip satıyoruz. Getirmiş olduğumuz ürünlerin Türkiye’de pek emsali yok. Bunu Türkiye’de yapabilir miyiz? sorusunu sorabilirsiniz. Esasında devlet daha önceden tezgâhlarıyla ilgili TAKSAN ve TEZSAN olarak ön ayak olmuş fakat arkasını getirememiş. Düzgün bir şekilde devam etmiş olsalardı, bizler de devletten öğrenerek devam ettirebilirdik. İthalat yaptığımız ülkelerden biri Tayvan. Bu ülkeye baktığınız zaman devletin açmış olduğu bir fabrikayla özel sektörde de fabrikalar çoğalmış durumda. Bunu yapabilmek için bilgi olması lazım, bu fabrikaların kapanmasıyla birlikte bu bilgi de ortadan kalkmış oldu. Türkiye makine sektöründe tam olarak kabuğunu kıramamış. Bu noktada markalaşmış ülkeler var. Bu makinelere ihtiyaç duyan kişiler bu ülkeleri tercih etmek isteyecekler. Bizim böyle bir duruma gelmemiz için daha çok çalışmaya, alt yapıya ihtiyacımız var. Bizim gibi firmalar alt yapısını yapmasını hazırlamak adına bazı başlıkları halletmiş olması lazım.
-YUNTES Makine olarak Konya'da hangi alanda üretim yapacaksınız?
Konya’da forklift üretimi yapan kimse yok dolayısıyla bunu bizim yapmamız lazım dedik. Kendi markamızı yapabilmeliydik.. Yurt dışındaki ürünleri markalaştırmaktan bıktık, kendi ürünümüzü marka yapmaya uğraştık. Bununla ilgili alt yapı ve Ar-Ge çalışmalarını başlattık. Yine konuyla alakalı ulusal bir markadan yardım aldık. Şimdi çok iyi bir aşamadayız ve Dolphin adında üretim yapmaya hazırlanıyoruz. Keşke TEZSAN kapatılmadan bu işi bilen birilerine devredilmiş olsaydı. Ya da özelleştirirken veya kapatırken devlet düşünüp, vermiş olduğu kişiye sözleşmede devam etme şartı koysaydı. Otomobil üretebilmemiz için de takım tezgâha ihtiyacımız var. Örnek vermek gerekirse Toyota’nın makine sanayisi Toyoda vardır. Otomobili daha iyi üretmek için iyi biri takım tezgâha ihtiyaç vardır.
-Yerli marka oluşturmak ve bunu dünya pazarına sunmak çok mu zor oluyor? Ülke olarak nerede tıkanıyoruz?
Bir mal üreterek kaliteyi yakalayıp, dünya pazarında satışını yapmak çok zor, bunu yapan adamların ellerinden öpmek gerekiyor. Türkiye’nin neden büyük bir markası yok? diyoruz. Bu tek başına yapılacak bir iş değil, hep birlikte yapmamız lazım. Öncelikle halk olarak yerli markalara destek ve yardımcı olmamız gerekiyor. Çünkü bir malı üretiyorsunuz bunu yurt dışına satıyorsunuz, gurur verici bir durum.
-Yerli otomobilde milli bir marka geliştirilebilir mi?
Otomobil yapmak çok zor bir iş değil, yapılabilir. Ama seri üretim yapabilmek önemli. Sonuçta, dünya devlerine karşı yarışacaksınız. Bunun bir zahmeti var, ismi var. Bu markanın oturabilmesi için ciddi bir üretimi gerekiyor. Türkiye’de bir otomobil yapıldı ama arkası gelmedi. Türk insanı olarak bunu bilmeliyiz. Devamında ise, tanıtımı var. Bundan sonra ancak markalaşma başlayabilir.
-Konya Sanayisi neden kurumsallaşamıyor?
Büyümek için kurumsallaşmak gerekiyor. Kurumsallaşma deyince de çok abartmamak lazım. Kurumsallaşmak sistemdir, prensiptir, kuraldır ve bu kurallara saygı duymaktır. Daha iyi iş yapmadan, her tarafa müdür atamanız belki de şirketi batıracak bir boyuta getirecektir.
Yapılacak işin fizibilitesini çizmek lazım. Yani bu işin talebi nedir, Ar-Ge nedir, pazar payı nedir? bunların hepsini masaya yatırmamız lazım.
- YUNTES olarak forklift üretimine geçerken hangi adımları attınız?
Önce çok büyük araştırmalar yaptık. Ülkemize gelen forklift adeti yıllık 13 bin civarında. Bunun üretimini yapmamız gerektiğine inandık. Sadece Adana ve İstanbul’da üretiliyor. Türkiye'de artık iş gücü daha çok iş makinelerine düşmeye başladı. Bizim üretimlerimiz dışarıdan aldığımız forkliftten daha kaliteli.
-Sanayiciye hangi teşvikler verilmelidir?
Organize Sanayisi'nin Konya’da çok büyük bir yeri var. Büyümeyle birlikte bir yerden sonra alanlar da daralıyor. Yeni sanayi alanları oluşturulması konusunda alt yapı maliyetinin verilmesi gerekiyor. Sanayici istihdamı, dövizi getiriyor. Hedefleri olan firmalara katkılar sağlanması lazım.
-Lojistik konusu neden önemli?
Konya, Türkiye açısından merkezde bir yere sahip. Sanki Türkiye içinde lojistik noktasında iyi bir yerde gibi dursa da aslında öyle değil. Üzülerek söyleyeceğim; takım tezgâh konusunda dünyada çeşitli firmalarla görüştük. 'Bunu Türkiye’de neden yapmıyoruz, hep sizin mallarınızı ithal ediyoruz, gelin bunu Türkiye’de yapalım' diyoruz. Hem Türkiye kazansın hem de buradan dünyaya pazarlama imkânımız olur diye bir çağrı yapıyoruz. Buna cevap veren firmalar da oldu. Geldiler araştırma yaptılar ama Konya’yı kabul etmediler. Bunun birincil nedeni, vasıflı elemanımız yok. Buradaki vasıflı elemanları elde tutmamız lazım. Üniversiteyi bitirince Konya’dan gitmemeleri lazım. Vasıflı elemanın burada iş bulabileceği bir ortam lazım. İkinci eksik ise, lojistik merkezinin olmaması. Bir serbest ticaret bölgemiz yok. Şu aralar bir merkez için imzalar atılmış ama bence geç kalınmış bir durum.
-Serbest bölge olursa neler değişir?
Yurt dışından ithal ettiğimiz ürünleri limanı olan bölgelere getiriyoruz. Yani ürünler gümrükte bekletildikten sonra içeri alabiliyoruz. Konya’da serbest bölge olursa nasıl olur? Dışarıdan ithal ettiğimiz malı direkt olarak bölgemize koyarız. Serbest bölgede ürünün maliyetsiz beklemesi ve dağıtılması lazım. Burada hem Konya firmalarının ihracatlık ürünü hem de ithalat ürünlerinde kolaylık sağlanacak. Dolayısıyla Konya kat kat gelişmiş olacak. Serbest bölgemiz olmadığı için tüm ürünlerin gümrüğünü veriyoruz, vergisini, maliyetini ödüyoruz, sonra ihracatını yapıyoruz. Bir de nakliye sorunumuz var. Yurt dışından gelen bir otomobil firması neden parçaları Konya’da yapmıyor da Bursa’da yapıyor. Burada daha iyi ve geniş ortam var ama bu eksikler olduğu için buralara gelmiyor, gelmek istemiyorlar. Hem serbest bölgemiz yok hem de mamulleri taşıyacak iyi bir ulaşım ağımız da yok.
-Konya yeni Marmara olur mu?
Olabilmesi için altyapı olması lazım. Havaalanımız var ama azıcık kar yağdığında seferler duruyor. Nasıl getireceksiniz iş adamlarını? Ya da nasıl tutacaksınız Konya'da? 'İstanbul vitrin, Konya ise üretim yeri olsun' diyorsanız da maliyet konusunu çözmeniz gerekiyor. Siz olsanız maliyet gibi önemli bir başlığı atlar mısınız? Maliyet başlığı için de kara nakliyatının geliştirilmesi gerekiyor. Ürettiği malı maliyetsiz olarak gemiye vermek varken adam neden gelip bir de ulaştırma maliyetini bindirsin ki? Bütün bunları hesap ederseniz Konya'nın Marmara olması zor gibi görünüyor. Serbest bölge oluşturamadığımız için biz YUNTES olarak Mersin'de C tipi özel antropo açtık. Hem de çok büyük paralar harcadık. Bütün ürünlerimiz orada bekliyor. Millileşmemiş makineyi gösterebilmek adına büyük paralar harcayarak antropoyu kurduk. Yani gümrüklü sahadan bahsediyorum. Konya'ya da genel olarak böyle bir saha açmayı düşünüyoruz. Sadece YUNTES olarak biz değil, bütün Konyalı üreticilerimizin de faydalanmasını hedefliyoruz. Dolayısıyla bu altyapılar hazırlanmadan Konya, Marmara'ya alternatif olamaz.
Röportaj: M.Ali Elmacı-Ahmet Gökbaş Fotoğraflar- Ferit Hepokur