Ümit Savaş Taşkesen
Konya’nın En Farklı Başkan Adayı
Uzaklardan, çok uzaklardan (zihni bir uzaklıktan bahsediyorum) gördüğüm kadarıyla tatsız, tuzsuz, renksiz daha da önemlisi heyecansız (en azından benim için!) geçiyor gibi görünen seçimlerin en renkli siması kimdir, merak ediyorum. Ya siz? Size göre var mı böyle bir aday? Söylemlerini küçümsediğiniz, çok uçuk, daha önce düşünülmemiş, gerçekleştirilmesi imkansız, vaadi kulağınızda iz bırakan, hayalini anlatan, espiritüel, ironik bir dil kullanan, mizahtan anlayan kaç aday var?
Herkes ekonomik-reelpolitik bir esarete boyun eğip var olanın ya da olabilecek olanın kısıtlı şartlarını dillendirip, neredeyse aynı tonda, benzer söylemde, tekdüze bir tınıda konuşuyor gibi. Renkli bir sima, söylem, akılda kalıcı bir vaatte bulunan, esprileri, sempatisi, kişiliği ile iz bırakan bir aday var mı?
İnsan en azından bir seçim atmosferinde, muhalefetten de iktidardan da farklı, yeni bir şeyler duymayı istiyor ki şehre dair düşüncemiz, hayalimiz, ufkumuz genişlesin. Bunu özellikle muhalefetten duymak gerek. Neden muhalefetten diyorum, çünkü, mevcut başkanlar söylemlerinde yaptıkları üzerinden bir dil kurmuş, onu kullanıyorlar haklı olarak. Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır misali... zaman zaman kaç milyon ton asfalt döktüklerini okuyorum afişlerden… sonra biten ya da bitmesi beklenen diğer icraatlarını paylaşıyorlar. Çok dikkat etmiyorum, ilgi alanım dışında kaç milyon ton asfaltın döküldüğü...
Muhalefet, kazanacağına inanmasa dahi oy oranını artırıp sempati kazanacak, gelecek yıllara dair bir iktidar hayalini görmesini sağlayacak sayıya ulaşmayı hedefliyor olmalı galiba. Bu da farklı, yeni bir dil ile, vaatler ile olur; artık duymaktan bıkılan, sistemli duyarsızlaşmaya uğrayan eleştiri söylemleri ile olmaz. Benzer söylemlerin yeniden ve yeniden tekrarı ile hiç olmaz. Çünkü oy verme mekanizmasında seçmen davranışını etkileyen şeyler arasında yapılması düşünülen projeler, ufuk açıcı vaatler, samimi, mizahi eleştiri, hiciv, ironi, renkli bir kişilik görmek sayılabilir. Bunun olmadığı yerde alınan oylar ya kemikleşmiş parti tabanı ya da siz hiçbir şey vaat etmeseniz dahi kızgın seçmen davranışının kendiliğinden karar değiştirmesi sonucu olur çoğunlukla…
…
Cemil Meriç mealen şöyle bir şey söylüyordu sanırım “bana gerçekleri değil hayallerini anlat. Olanı değil, olmayı istediğin şeyden bahset” Hegel’in “ideal olan reel reel olan idealdir” sözünden yola çıkarsak bize artık ne hikmetse hep reel olanın idealize edilmiş hali sunuluyor söylem olarak ve biz de sıkılıyoruz işte.
İdeal olanı realize edecek bir söylem, dil kullanmak, yeni, farklı, iz bırakan, renkli bir şey söyleminiz yoksa adayların söylemleri de uğultu oluyor… dikkat çekmiyor. İnsanın duygusal algoritmasına hitap etmediğinde karar alma mevkii o veriyi, vaadi, söylemi, işleme almıyor, algılamıyor bile. Karar alma, oy verme davranışı da değişmiyor bu yüzden…
Neyse, çok da ilgi alanımda olmayan şeylere burnumuzu hiç sokmayalım. İroniyi anlamayan nesle aşina değiliz. Seçim bittiğinde kazanlar dışında kaybedenlerden akılda kim hangi söylemiyle kalacak sizce? Kimse kalmayacak mı? O zaman etkisiz bir söylem kullanıyorsunuz demektir…
Biz biraz sıkıldık galiba renksiz, tatsız, tuzsuz seçim atmosferinden, aynı tınıda konuşan adaylardan… Bilinen şablonlar üzerinden vaatler, eleştiriler… Muhtarlar öyle mi oysa…