Konya'nın tarihi dokusu
Candan samimiyetle insanları karşılayan avdan beldesi.
İsmail Detseli
Ardıçlı meşeli dağların arasında mis kokan yerdesin
Hastalara şifa dağıtan ünlü yatırlara sahip beldesin
Gelenlerin dertlerine şifayı yüce Allah tan istesin
Candan samimiyetle insanları karşılayan avdan beldesi.
Belde ve köylerimizde ki şifa dağıttığına inanılan yatırlarımız.
Bizim öyle Büyükşehirlerde ki gibi zuhurat baba somuncu baba oruç baba gibi çok ünlü yatırlarımız yok ama işte bizim Mevlana ilçesinde mız var ve onunla Konya mıza ve çevresine gelip İslam’ı anlatmaya ve İslam dinini yaymaya memur edilmiş köylerdeki ve beldelerdeki isimsiz yatırlarımız var. Konya mızın birçok köy belde ve ilçelerinde hatta şehrin içersinde dahi ulu yatırlar şifalı sular hattat dağlarında şifalı otlar çoktur gerek şehrimiz insanına gerekse civar şehirlerden gelenler bu yerlerde hastalılarına ve hastalarına şifa aramaktalar. İşte bunların başında da benim bildiğim ünlü bir belde var ki önce bozkır ilçemize bağlı iken Akören’in ilçe olması ile Akörene bağlanan avdan beldesi vardır buranında meşhur avdan tekkesi vardır. Geçenlerde bu beldeye hem ziyaret hem işim icabı diyelim bende bir ziyaret yaptım. Daha evvelden de birkaç kere gitmiş olduğum ilçeye çokta yabancı değildim. Daha 2 yıl kadar önce yine arkadaşım Muzaffer Tulukçu ile ziyaret edip beldenin o günkü belediye başkanı Ali gelmez bey ile sohbet etmiştik. Yine buraya bir ziyaret yapmak istediğimi Sayın tulukçu sanırım iletmiş başkan beye Yeni Başkan Hüseyin beyi eski başkan Ali gelmez ile birlikte çay içip sohbet ederken bulduk. Sağ olsunlar ikisi de Anadolu insanı geleneğine uygun iltifat ve itibar ettiler aslında beldenin cana yakın sevecen Anadolu insanları selam alışverişinde hatır sormada çok samimiydiler. Bu insanlar her türlü güzelliğe iyiliğe layıktılar. Bu gidişimde ise yeni seçilen ve ilçe halkı tarafından çok sevildiğini konuştuğum belde halkı tarafından müşahede ettiğim Hüseyin Doğaner başkanın konuğu olup türbeyi ziyaret ederek türbe ve beldedeki yatırlar hakkında bilgi almak istedik.
Başkanım bize İsmail çok ileri derecede yatırlar hakkında bize bir bilgi ulaşmadı şimdiye kadar bizimde bu konu üzerinde fazla bir bilgiye sahip değiliz. Burada ki yatırlara ait kayıtlar yakın tarihi gösteriyor ama tabi buradaki erenlerin horasan erlerinden oldukları ilim yaymak ve İslam’ı yaymak amacı ile bu iç Anadolu muzdaki bölgelere dağıldıklarını geçmişlerinde Selçuklu ve Mevlana dönemine ait olduğunu duyuyoruz dedi. Ben bu sefer ailemle birlikte gitmiştim hem türbeyi ziyaret etmek hem o yatırlara dua etmek hem de Allahtan bu yatırlar hürmetine bu erenlere evliyalar hürmetine hastalara şifa niyaz edip iki rekât şükür namazı eda edecektim. Başkan Hüseyin beyin bize makamda kısa bir çay sohbetinden sonra beldenin sorunlarından bahsedelim dedik ama başkan çok dertli su sorunu dedim eski başkan onu çözdü şimdilik suda sorun yok dedi ama daha yapılacak çok işleri var beldelerin oysa gelirleri kısıtlı Avrupa daki Avdanlılar dedim. Abi onlarında yaşam şartları belli hele bu ekonomik kriz dünyayı etkiliyor onlar çok fazlasını yaptılar beldemize yardımın mezarlık duvarları var acil yapılacak ama orak ayı geldi işçi bulma mesele herkes kendi işinde gücünde dedi. Kanalizasyon dedim oda tam bitmedi diye cevapladı. Aslında beldelerin derdi çoktu başkanım abi turizm yönünden çok zenginiz ama tanıtım eksikliğimiz var bir internet sitemiz bile yok aslında dünya küçüldü bir site kurup turizm yönümüzü tanıtıp geliştirmemiz lazım derken çok hevesliydi belde için bir şeyler yapmaya Allah muvaffak etsin başkanım dedim şikayetlerin de her belde gibi sorunlar çözüme kavuşmuyordu. Başkan haklıydı. Tekkeye ulaşım dedim. Abi eğer bizim Konya daki eski garajdan kalkan avdan tekkesi yazan otobüs ile gelinirse akşam dönüş yok mecbur yatılması lazım ama kendi araçları ile gelenler günü birlik gelip dönerler gece kalınacak diye bir şart yok dedi. Biz başkanı fazla meşgul etmemek için izin istedik çünkü başkanın bir yakını vefat etmiş cenazeye gideceğini duymuştum. Yakını da olmasa bu köylerde beldelerde başkanlar Anadolu geleneği mutlaka halkın içersinde olurlar. Düğünde cenazede onun için onu fazla oyalamadık ve yanımıza verdiği genç bir kardeşimiz bize türbeye gitmek için yol gösterdi ve ziyaret edeceğimiz türbeye geldik. Bizi türbeye bakan türbedar saygı ve hizmet aşkıyla dolu olan bir kardeşimiz zarife bacı karşıladı ve türbede yapılacak namaz ve diğer dua işlemlerini anlattı çok sevecen ve güler yüzlü Anadolu kadını. Zarife teyzeye türbe hakkında bildiklerini sordum gardaşım Ismayıl Efendi bunlar Mevlana nın kardaşları imiş benim duyduğum ama fazla derinini bilmeyyorum ben buraya bakarım Allah rızası için. Heç garşılık beklemem türbenin gışın sobasını yakarım buraları siler süpürürüm türbeyi temiz tutarım gelenlere hürmet ederim onlarla ilgilenirim yapılacak işleri bildiğim kadar ile tarif ederim. Ben burada çok enteresan olaylara da şahit oldum dedi. Belliydi Zarife bacı hakikaten çok güzel bakmış türbeye her yerler tertemiz. Namazlıklar yerli yerinde kuranı kerimler dini kitaplar dolapta. Buraya hangi hastalar gelir zarife bacı dedim? Her çeşit hasta gelir İsmail ağa meczuplar gelir çocuğu olmayan hanımlar gelir konuşmayan çocukları zayıf düşkün çocukları yürümeyen çocukları daha neler neler gardaşım peki anında şifa bulanlar odlumu? Oldu tabi bir gelin getirdiler iki üç kişi zor zapt ediyordu. Türbeye girdi hemen sakinleşti türbedeki çukurdan aldığımız topraktan bir parça ağzına sürdük ve karşıda bir noktaya dikkatli bakmaya başladı. Bizim bütün anlattıklarımızı dinledi ve bize dönüp sizin anlatmanıza gerek yok bana işte karşımda başı sarıklı bir dede hem okuyor hem de çok güzel şeyler söylüyor korkma iyi oldun sen artık deyip kalktı gendisi dua ederek çıktı getti dedi. O söyledi biz inandık. Başka ziyaret edecek yer dedik. Şu ilerde hastayı okuyanlar var oraya da okutun demiş biz anlayamadık galiba mezarlıkta yatırlar var onları ziyaret edip dua edin dedi ziyaretimiz yaptık hakikaten çok değişik başlıklı mezar taşları vardı mezarlıkta eskiden ölen insanların dünyadaki sıfatlarına başlarına taş dikilirmiş hoca ise sarıklı ulama ise 4-5 sarıklı veziri azam saraya yakın ise ona göre bunlarda bende bu intibahı uyandırdılar çok değişik baş ucu taşları vardı. Başkanın bir şikâyeti aklıma geldi abi mezarlıklarımız çok geniş alana sahip buralara gelenler bilmem ne yapacaklar bu mezar taşlarının baş taraflarını kırıp götürüyorlar bunu önleyemedik dedi demek ki tarihi eser kaçakçılarımı yoksa defineciler dadanmışlar buralara
Bizim Konya mızda böyle ulu yatırlar ve şifalı sular bol Allah kimseye dert verip derman aratmasın ama tabiî ki bunlarda olacak insan yaşamında Allah herkese sıhhat afiyetler versin. Avdan belediyesi mezarlığın giriş kapısına bir levha asmış ve türbe ziyaretlerinde insanların yapmaması gerekenleri birer birer yazmış onları okuyunca aklıma ve göz önüme yaşım itibari ile bir gezginciliğim den bu tür ziyaret yerlerinde çok nahoş şeyler gördüm. Burası kuduz tekkesi burasın uyuz tekkesi burası aydaş tekkesi burası bilmem ne çoklarının yatır belli ama bir çoğununda dağ başında ne olduğu belli olmayan ya bir ulu ağaca yada bir taşa kayaya yapılan tapınmalar kurban kesmeler paralar bırakmalar bez çapıt bağlamalar tuz koymalar yatıp yuvarlanmalar ağlamalar inlemeler hiç hoş olmayan İslam dinine ve bizim örf adetlerimize kültürümüze aykırı şeyler. İnsanlar bu tür yerlerden şifa ararken aşırıya kaçmayacak orayı ve o yatırı ilahlaştırmayacak varılan tekkede türbede eğer bir yatır bir türbe olduğuna inanıyorsanız oradaki muhterem zatın yüzü suyu hürmetine Allahtan derdine şifa umarak ve Allah için namaz kılmak Allaha dua etmek yeterlidir. Kurbanlar kesmek dal a taş a çapıtlar bağlamak adaklar adamak gayri islamidir. Bizim bilhassa Konya yöremizde bu tür ulamalardan yatırlardan şifalı sulardan boldur. Mesela ılgının termal suları şifalıdır işte yine aşağı çiğilin suyu böbrek taşları için şifalı deniyor belgeli imiş sanırım. Karapınardaki acı gölün suyunun da egzamaya iyi geldiğini deneyip söyleyenler var. Yine bu avdana yakın bir yer olan ahırlının aliş çerçi köyü ile bozkır arasında bahatlar dene bir köyde de yatır veya ovcak olduğu buranında çocuğu olmayan hanımların ziyaret ederek çocukların olduğu. Ama çocuğun adı şartlı olduğu için Bahaddin konulması söylenir. Başka daha Meram a bağlı ilyasbaba tekke köyünde kuduz tekkesi vardır birkaç tane horasan erlerinden yatırlar var burada çocuğu olmayan hanımlara şifa verdiğine inanılan türbeler var. İlyasbaba köyünün hemen 3 km yakınında bir köy var buraya evliya tekke köyü denir. Evliya tekke köyünde kutbül akdap Muhammet Arif hz leri diye bilinen bir yatır ve türbesi var. Başka bu evliya köyünde bir kükürt pınarı var ki uyuz hastalığına ve egzamaya iyi geldiğini bizler yöre halkı olarak iyi biliyoruz. Birde kolun koduğu diye bir mevkii var bu köyün burada kolun içersine yerleşeceği şekilde bir taşı oyuğu var oraya kolunda ağrı olan insanlar gidip kollarını koyarlar ve Allaha şifa için niyazda bulunurlar ve ağrılarının geçtiğine inanırlar.
Burada yakın tarihte bu köyde başımdan geçen bir olayı anlatacağım. ben araştırma yapmak için zaten eskidende çok iyi bildiğim ve insanlarının çoğunu arkadaşım olduğu bu köye yatır hakkında kükürt pınarı ve kolun koduğu taş hakkında araştırma yapacaktım. Köye vardım yanımda çocuklarım ve eşimde vardı. tabi temmuz bir tam yazın ortası orak ayı köyde kimseler yok önce türbeye inip ziyaret ettim buradan çıktım kükürt pınarı köye hayli uzakta arazinin içersinde idi. köyde biraz gezindim ve eskiden okul arkadaşım ve İstanbul dan gurbet arkadaşım olan Durmuşali saatçiyi gördüm yanında yenge hanımla sebze sularken hasretle selamlaştık sarıldık birbirimize ve kısa hoşbeşten sonra kükürt pınarının uzaklığını ve araç gidip gitmediğini sordum? Gardaşlık taksi gitmez traktör yanına kadar gider ama bu taksi 1 km re kadar yaklaşır dedi araca bindik torunlarımda gitmek istediler onları da kırmadık ve pınarın yakınına kadar vardık onlar tepede beklerken ben dere içindeki pınara indim oradan su aldım ve önündeki bembeyaz salgıladığı kokulu kükürt çamurundan da aldım. Çıkışı çok dik olduğundan bir hayli yoruldum bıraktığım yerde torunları ve arkadaşımı bulamayınca eski çoban usulü ıslık çalarak yerimizi tespit ettik sonra aracın bulunduğu arkadaşımın torunların yanına geldim Durmuşali öğle namazını eda etmişti bende namaz kılmak için elimden bidonları yere bıraktım. Araç biraz daha ilerde idi. İçersinde fotoğraf makinem olan elimdeki el çantasını da önüme siper ettiğim ulu meşe ağacının dalına taktım namazımı eda ettim bidonları aldık aracımızla köye geldik çanta orda kalmış köyde bir saat kadar oturduktan sonra tam ayrılacaktık gazeteciliği tuttu fotoğraf çekmek istedim baktım çanta yok. Hemen alel acele unuttuğumuz yere vardık çanta orda da yok biri rastlayıp almış tabi bizim maddi durumdan önce mesleğimizin vazgeçilmezi olan bu çantayı gelen gidenden tarlada çayırda çalışanlardan sora sora derken akşama kadar dağ taşta kim var ise soruşturduk netice yok. Akşam namazında orada tanıştığımız mümtaz insan ılgın yukarı çiğilden imam Muhammed zahid sabırlı bey ile namazı eda ettikten sonra cami hoparlöründen kayıp çantayı anons ettik bir haber çıkmadı. Yatsı namazında yine anons ettik yine netice çıkmadı. Ama imam efendi köyün çocuklarına çok güveniyordu. Bana hocam tasalanma sabah okumaya gelen çocuklardan bu çantanın kimde olduğu haberini tez alırız diyordu sanırım öylede olmuş. Bu arada köyün muhtarı eskiden çok samimi olduğum ağabeyim kadar sevdiğim uzun yıllar muhtarlığında kâtipliğini yaptığım muhterem insan Mehmet kayabaşının oğlu Hakkı kayabaşı muhtardı bunu biliyordum öncede onları ziyaret için varmıştım ama arazide çalışmada oldukları için görüşememiştik onlarla ailecek daha samimiydik. Yatsı namazından sonra onun yanına vardık Mehmet ağamda geldi sağ olsun bu benim kayıp çantaya çok üzüldüler ve hakkı şöyle dedi abi şayet yabancı biri rastlayıp ta alıp gitmedi ise bu köyümün insanından hiç korkum yok yarın bu gün meydana çıkar dedi. Zaten bende hiç kayboldu gözüyle bakmıyordum. O gece sohbete doyum olmadı. onca arazide çalışıp ta yorgun olmalarına rağmen gecenin saat 2 sine kadar sohbet etmişiz çünkü uzun yılların hasretliği vardı. Eskiden bilirim Mehmet abim sağ olsun çok hoş sohbeti vardır. Tabi bu insanlarla çok hukukumuz vardı ilerden gelen. Neyse gece kalkıp arkadaşlarımın kal yatalım ısrarına rağmen yatıya kalmadık biraz kırıldılar ama kalabalıktık. Müsaade alıp Konya ya geldik. Sabahın 7.30 idi telefonum çaldı alo dedim kardeşim Durmuşali saatçi telefonda idi gardaşlık müsterih ol makineyi çantayı buldum şimdi almaya gidiyorum dedi. teşekkür ettim zaten bulunacağını biliyordum bizim Anadolu köylüsü haramı helali çoluk çocuk hepsi seçer ve dikkat eder di. Çünkü İslam kültüründen ve atasından aldığı terbiye bu yöndeydi. İşte bu enteresan hikayemi sizlerle paylaştım başınızı ağrıttım özür dilerim. Botsa Güneydere köyü yolu üzerinde urustum denen aydaş türbesi vardır yine Gilisira Gökyurt köyünde aydaş mezarları diye biline aydaş tekkesi var. Bu tür yerlerde dualar edilip şifa o yatır hürmetine Allahtan istenecek. evliya tekke türbeye çocukları geç konuşanlar çocukları geç yürüyenler buraya gelip bu zat hürmetine Allahtan şifa umar iki rekat namaz kılarlar. Daha buna benzer Seydişehir çavuş beldesinde Memiş Efendi türbesi hasan şeyh köyünde Hasan şeyh türbesi yatağan köyünde Ahmet mürsel türbesi Kadınhanı içersinde ve meydan köyünde Sarayönün de çarpık ocakları deste yeşil der köyünde uyuz hastalığına şifa olduğu söylenen gargalı suyu yine evliya tekke köyünde ki uyuz ve kellik sedef hastalığına şifa olduğu söylenen kükürt suyu botsa güneyderdeki şifalı oruç pınarı kumrallı köyünde kızılyer tekkesi şehir merkezinde ise herkesçe bilinen meramdaki Tavus baba türbesi Şıh Sadreddini konevi türbesi Söylemez türbesi Pirebi türbesi çimenlikte gözsüz ocağı şeker fabrikası güney küspe kapısı yanında şeker furuş dede tekkesi gibi birçok ulu yatırımız vardır. Bunlar şehrimizin manevi mimarlarıdır ama onlara layık hareket etmek onların inançlarına aykırı işler yapıp onları da bu yanlışlara alet etmek sanrım bu manevi mimarlarımızı gücendirir. Aman yaptığımız bu tür işlerde bilerek bilmeyerek yanlışa düşmeyelim bir bilene mutlaka danışalım. Hoş ve sağlıklı kalın