Korkunç senaryo gerçek mi oluyor?
Ankara'da birileri ne kadar karanlık planlar kurarsa kursun, Türkiye'nin aydınlığa çıkmasını engellemek onların elinde değil.
Ankara garip bir yer.
Kaos senaryoları da, karanlık planları da bir türlü bitmiyor.
Sanki birileri gizli odalara kapanıp, halka huzuru nasıl göstermeyiz diye planlar yapıyor.
Ya da birileri kulislere söylentiler yayıp, Yasama ve Yürütme erkinin cesur adımlar atmasının önünü kesmeye çalışıyor.
***
Vatan gazetesi yazarı Okay Gönensin dün bu karanlık senaryolardan birisine yer verdi.
"En Kara Senaryo" başlıklı yazıda Türkiye'yi siyasi kaosun içine sokacak senaryonun ayrıntılarına yer veriliyor.
Senaryoya göre birinci aşamada, CHP anayasa değişikliklerini, "değiştirilemez maddelerine aykırı" olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne götürecek. Mahkeme de gerekçeyi haklı bularak, referandumun önünü kesecek.
İkinci aşamada, Anayasa Mahkemesi'nin kararını gerekçe gösteren Yargıtay Başsavcısı, "anayasayı ihlal girişimi" dolayısıyla AKP hakkında kapatma davası açacak.
Anayasa Mahkemesi, bir önceki kapatma davasında "odak" kararı verdiği için de rahatlıkla kapatma kararı verecek. Birçok milletvekili ve Başbakan'a da siyasi yasak getirilecek.
Üçüncü aşamada, hükümet düşeceği için seçimlere kadar CHP+MHP koalisyonu kurulacak. Başbakanın yer alamayacağı bir seçimle de AK Parti iktidardan düşürülecek.
Gönensin'in dile getirdiği "kara senaryo" özetle bu şekilde.
***
İnanmıyor olabilirsiniz ama bir de şu ana kadarki ilginç paralel gelişmeleri ele alalım.
Birincisi, CHP daha Anayasa değişiklik paketi Genel Kurul'a sevk edilir edilmez, *"Anayasa'nın değiştirilemez maddelerine aykırılık" şerhini düştü. Hatta metnin çok önceden yazıldığı ortaya çıktı.
İkincisi, CHP daha paket Meclis'ten geçmeden, iptal için gerekli 110 imzayı topladığını açıkladı.
Üçüncüsü, aynı şekilde MHP de Anayasa değişikliklerine ne Komisyon'da ne de Genel Kurul'da tek fire vermeden ret oyu kullandı.
Dördüncüsü, DSP kökenli bağımsız Milletvekili Tayfun İçli, önceki gün Meclis kürsüsünden Yargıtay Başsavcısı'na "Teklif edilemezlik yasağına aykırı düşen Anayasa değişikliği gerekçesiyle, AK Parti'ye kapatma davası açması" çağrısı yaptı.
***
Bütün bu gelişmelerin nihai amacını deşifre eden bir gelişme daha söz konusu.
Ankara'da "derin sessizliğe" neden olan skandal ses kaydı.
Yüksek yargı mensubu olduğu su götürmez şekilde ortada olan benim son iki yazımda "X Man" olarak kodladığım o ses kaydı.
Ne diyordu "X Man..."
"Devletin bekası ve ülkenin rejimi söz konusu olduğunda, gözümüzü kırpmadan kellemizi veririz..."
Genelkurmay Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu'nun kendisi ve iki üyeye yemek verdiğini ve Karargah'ın kanaatini ilettiğini söylüyor;
*"Elini vicdanına koyup büyük toplum baskısını göğüsleyip bir an önce kapatın..."
"X Man" skandal ses kaydında "kara senaryo" ile uyuşan bir takvim ve gerekçe de veriyor:
"Zannediyorum nisan-mayısta falan gündeme alırız şeyden sonra... Zaten odak olduğu belirlenmiş... Diyelim ki başsavcı yeniden dava açtı... Getirdiği zaman, işi biter... Bizim kararımızla milletvekillikleri de düşecek. Hepsi hakkında bir ton dava var. Hepsini içeri alacaklar."
***
Hâlâ birilerinin karanlık senaryolar ürettiğine ve saat gibi "tıkır tıkır" işlettiğine inanmadınız mı?
Size 2007 yılını, 367 kararını, 27 Nisan e-muhtırası ve kapatma davası sürecini yeniden düşünmenizi öneririm.
Peki, bu planlar sonuç alır mı?
Umarım birçokları gibi akim kalır.
Yine de yapılması gerekenler var.
Bütün bunlar AK Parti'nin önünü kesmek ve Anayasa değişikliği ile oy patlamasını yapmasını önlemeye yönelik.
O halde Başbakanın sık sık dile getirdiği "Durmak yok. Yola devam" prensibi hayat kazanmalı.
Bu Anayasa değişiklikleri referandumlu ya da değil, AK Parti'nin halkın desteğini daha güçlü şekilde arkasına almasını sağlar.
Bunun yanı sıra, AK Parti ve Anayasa Mahkemesi Başkanı, skandal itirafların sahibi "X Man" hakkında suç duyurusunda bulunmalı.
Böylece "hukuk dışı karar almayı" ve "nisan-mayıs gibi AK Parti'yi kapatmayı" planlayanlar ortaya çıkar.
Ankara'da birileri ne kadar karanlık planlar kurarsa kursun, Türkiye'nin aydınlığa çıkmasını engellemek onların elinde değil.
En iyisi sözü Erzurumlu İbrahim Hakkı'ya bırakmak;
Deme şu niçin şöyle
Yerincedir ol öyle
Bak sonuna sabreyle
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler...
Erhan Başyurt - Bugün