Köşe yazarları McKinsey için ne yazdı?

Köşe yazarları McKinsey için ne yazdı?

Hazine ve Maliye Bakamı Berat Albayrak’ın McKinsey’le anlaşıldığını açıklamasından sonra başlayan tartışmalar sürüyor

Hazine ve Maliye Bakamı Berat Albayrak’ın McKinsey’le anlaşıldığını açıklamasından sonra başlayan tartışmalar sürüyor. Konu köşe yazarlarının da gündeminde kalmaya devam ediyor. Bugün de pek çok  köşe yazısının gündeminde McKinsey vardı. Peki McKinsey için kim ne de  yazdı? İşte yazarlar ve yazılarından alıntılar…

 

IMF VE MCKİNSEY GERÇEĞİ

“Akla ziyan bir algı operasyonu başlatıldı. Kimi ABD'ye teslimiyetten bahsetti, kimi IMF'nin güncellenmesinden... Kimi de abartarak işi Düyun-u Umumiye'ye kadar götürdü. Bu da başta CHP olmak üzere Türkiye'deki muhalefet aklının bir kez daha gereksiz ve içi boş bir muhalefet yaptıklarının göstergesi. Oysa yapılan şey doğruydu ve ilk kez de yapılmıyordu. Daha önce İş Bankası, Garanti, Vakıfbank ve Sağlık Bakanlığı, McKinsey'le benzer anlaşmalar yapmıştı.
CHP, en azından bunu, yönetim kurulunda 4 kişiyle temsil edildiği İş Bankası'na sorup öğrenseydi eminim ucuz çıkışlar yapmak zorunda kalmazdı. Durumu, Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi Mert Yılmaz, tek cümleyle özetledi: "Bu anlaşmayı IMF ile kıyaslamak iyi niyetli bir yaklaşım değil. Ya bilgisizlik var ya da kötü niyet."
Doğrusu her ikisi de geçerli. Çünkü bu akıl uzun süredir Türkiye'ye yönelik yürütülen dış algı operasyonlarının bir parçası olarak görev yaptı. İçeriden ve dışarıdan yürütülen bu çabaların Türkiye algısında yarattığı tahribat ise az buz değil. Telafi etmek için de zamana ihtiyaç var. Sadece İsrail eksenli lobi grupları ve FETÖ, her yıl ABD'de Türkiye aleyhine milyonlarca dolar harcıyor.
İşte McKinsey'le yapılan anlaşma tam da bunun için. Yani "Türkiye ekonomisinin güven veren bir yapıya sahip olduğunu dış dünyaya anlatmak..." Bunun için de uluslararası bir firmayla anlaşma yapmaktan daha doğal ne olabilir?”

Mahmut Övür-Sabah

 

DURUN KEMALİSTLER, MCKİNSEY DE SİZDEN!

“Yeni ana gündem maddesi, McKinsey..

IMF’nin yerine McKinsey ile anlaşma yapılmış.

Durum aslında, daha betermiş..

McKinsey aşağı..

McKnsey yukarı..

Olmadı, bir daha aşağı.

Bir daha yukarı..

Bir Müslüman olarak..

Vatan konusunda, elin gavurlarına güvenmeyen yerli bir insan olarak..

McKinsey’e alkış tutacak halim yok..

“Ne güzel, McKinsey şimdi bizi kurtaracak” diyecek halim yok.

Gönlüm arzu ederdi ki.. Türkiye’nin idarecileri, Türkiye’nin çıkışı için.. Verimlilik için.. Tanıtım için.. Pratiklik için.. Aksamaları tespit için.. Kısacası Türkiye’nin şahlanması için McKinsey’den değil. Onunla yarışacak derecede deneyimli ve başarılı yerli bir kuruluş ile yola çıksın..

…Ama bir de McKinsey ile raporlama anlaşması yapılmasını, büyük bir fırsat olarak görüp..

Günde 30 defa McKinsey’i tekrarlayanlar var..

Özellikle de..

Muhalefet grubu..

Özellikle de, kemalistler..

Bizim, McKinsey ile yapılan anlaşmaya itiraz hakkımız var da..

Onların olacağını hiç sanmıyorum.

Niye?

Çünkü McKinsey ile Türkiye’nin tanışması, AK Parti iktidarında olmuş değil..

McKinsey, o eleştirileri yapanların iktidarında, Türkiye’ye gelmiş..

Kimse, “McKinsey” deyip, Kemal Derviş’i öne çıkaracağımı sanmasın..

Bire bir McKinsey, Türkiye’ye, AK Parti iktidarından çok önce, gelmiş..

Piyasaya yerleşmiş. 

Somut bir örnek mi?

Demirbank’ından tutun, Garanti Bankası’na kadar..

Hatta..

“Bunlar özel şirketler” derseniz..

TMSF’ye kadar..

McKinsey ile çalışılmış.. (DSP’li Zekeriya Temizel ve sonradan CHP’li olan Sümer Oral’ın bakanlıkları döneminde..)

Yararlanılmış(!)..”

Ali Karahasanoğlu-Yeni Akit

 

YEP DEĞİL YEM...

“Yerli ve milli ekonomimizin kaderini belirleyecek yersiz ve gayri milli bir kurumun adını bize ezberletmeye çalışıyorlar: McKinsey...
Bütün kıtalarda faaliyet gösteren bir danışmanlık ve yönetim şirketi. Bu tür şirketlerin iki temel işlevi vardır; bilgi toplamak ve akıl satmak.
ABD merkezli şirket bilgiyi dünyanın bütün coğrafyalarından topluyor, aklı da çokuluslu şirketlere satıyor. Nerede, ne tür kazançlar var diye.
Türkiye, bütün ekonomi bilgilerini, 16 bakanlığın tüm bilgi, belge ve hedeflerini McKinsey’e açacak. Onlar da uluslararası şirketlerle paylaşacak. Bunun adı ekonomik manda değildir de nedir?”

Mustafa Balbay-Cumhuriyet

 

NEDEN MCKİNSEY?

“Bundan sonra Türkiye'ye yatırım yapmak isteyecek yabancı yatırımcılar için, Türkiye hakkında rapor alabilecekleri, global piyasalarca tanınan ve güvenilen bir muhatapları var artık. Deniyor ki Türk akademisyenler veya şirketler tercih edilemez miydi? Şayet muhatabımız global piyasalar olmasaydı, haklı bir serzeniş olurdu. Fakat global aktörlerce tanınan ve güvenilen bir muhataplık mekanizmamız maalesef henüz mevcut değil. Atilla Yeşilada ve Mert Yılmaz gibi iktidara mesafeli ekonomistler de McKinsey kararının olumlu karşılanması gerektiğini savunuyorlar.
Almanya ziyaretini izlediğim için muhalefetten gelen tepkileri takip edememiştim. Bir de ne göreyim; IMF kıyasları, Düyun-u Umumîye metaforları havada uçuşuyor.
Öncelikle ortada "borç alınan" bir kurum yok. Hangi IMF'den bahsediyorsunuz? Bu ilişkide patron Türkiye Cumhuriyeti, iş verilen McKinsey. Karar alıcı Hazine ve Maliye Bakanlığı, fikir ve öneri sunan McKinsey. İcracı olan taraf tamamen bizken ve danışmanlık almanın hiçbir bağlayıcı yönü yokken, nasıl IMF ile benzerlik kuruluyor, hayretle izledim.”

Hilal Kaplan-Sabah

 

MCKİNSEY ANLAŞMASI GİZLENEBİLİR MİYDİ?

“Kendi halinde bir aile ekonomisinden, kendi yağında kavrulan bir baba işletmesinden, kurumsallaşmamış bir şirket ekonomisinden söz etmiyoruz...

Ülkede yabancı yatırımcıların görmek istediği şeffaf bir ekonomi yönetiminin teminatı olsun diye McKinsey’yi işin içine sokuyorsunuz, bu bir.

McKinsey’nin varlığının ekonomimize para yatırmaya çağrılan yabancılara güven vermesini, mali performansımızın geleceğine inanmalarını sağlayarak borçlanma şartlarını rahatlatmasını, geri ödeme kapasitemizin rasyonel tedbirlerle güçlendirildiğini garanti etmesini amaçlıyorsunuz, bu da etti mi size iki.

Üstümüzdeki dış borç ödeme baskısını gevşetmesi, ekonomimizde riski bulunan ecnebilerin panikle kaçışını durdurması beklenen bir ilişkiyi duyurmaz da gizlerseniz, nasıl hasıl olacak bu maksat? Ne yararını göreceksiniz?

Her çeyrekte raporlayacağı gözlem ve tespitlerini saklayarak anlamsızlaştırmak için mi para ödeyecektiniz el oğluna?”

Akif Beki-Karar

 

EKONOMİYİ FAİK ÖZTRAK'IN ŞERRİNDEN KORUMAK

“Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın “McKinsey’den danışmanlık hizmeti alacağız” açıklaması, yeni bir Kozmik Oda vakasına işaret ediyormuş. McKinsey Hazine’nin en mahrem noktalarına kadar girip bilgi alabilecekmiş. Bu durum, ekonomimizi dışa daha da bağımlı hale getirecekmiş. McKinsey IMF’den betermiş... 

Bunları Faik Öztrak söylüyor ve yüzü hiç kızarmıyor. 

En azından IMF’nin “beter” olduğunda anlaşıyoruz. 

Faik Öztrak McKinsey’i “daha beter” olarak yorumladığına göre, buradan IMF’yle ilgili olumsuz bir çıkarım yapabiliriz ve bu kuruluşun niyetini sorgulayabiliriz.. 

O zaman Faik Bey’den şu soruların cevabını rica edelim: 

Ekonominin dışa bağımlı olmasından bu kadar şekvacıydınız da, neden elinize tutuşturulan “emirnamelere” (ekonomimizi dışa bağımlı hale getiren emirnamelerdi bunlar) harfiyen uydunuz? 

Neden “daha az beter” olarak gördüğünüz kurumların tavsiyelerini dikkate alıp halka “acı reçete” içirdiniz? 

Hadi Hazine’yi IMF’nin direktifleri doğrultusunda çekip çevirmeye utanmadınız... 

Peki, yine IMF’nin direktifleri doğrultusunda, TBMM’ye yasa dayatırken, yani tarımsal üretimimizi “kota”ya bağlarken de mi utanmadınız? 

Faik Öztrak’ın bu sorulara verebileceği bir cevap yok. 

Maksadı, kafa karıştırmak... 

Kendisi de çok iyi bilir ki, McKinsey bir danışmanlık firmasıdır. 

Başka da bir şey değildir.”

Ahmet Kekeç-Star

 

YOLDAŞLAR MCKINSEY DÜYUN-U UMUMİYE DEĞİL

“Bilerek “Yoldaşlar” diyorum...

“Tavariş” (Rusçada yoldaş) de diyebilirdim.

Çünkü bazılarının kafası, 1960 model solculukta takılı kalmış vaziyette.

Değerli yoldaşlarım...

- BİR: On altı bakanlığın McKinsey’e denetlendirilmesi kesinlikle Osmanlı’nın Düyun-u Umumiye’si gibi bir şey değildir.

Çok iyi bir şeydir.

- İKİ: Krizin başından beri hükümetin aldığı en iyi karardır.

- ÜÇ: Bu denetimi, iktidarın denetimindeki bir devlet kuruluşunun yapmasından çok çok daha iyi bir şeydir.

- DÖRT: Bunu diyeceğiniz yerde, “Bak ne güzel ekonomide küresel standartlara uyacağınızı ilan ediyorsunuz. Keşke adalet ve demokrasi konusunda da Kopenhag gibi küresel kriterlere uyacağınızı ilan etseniz” deseniz, çok daha akıllı ve çağdaş bir muhalefet anlayışına geleceksiniz.

- BEŞ: Değerli yoldaşlarım... Kafanız hâlâ 1960’ların “mandacılık” hurafesine takılmış kalmış.

Aşın bunu artık... Kurtarın artık kendinizi bu 60’ların, 70’lerin “Mülkiye kantini”klişelerinden...”

Ertuğrul Özkök-Hürriyet

 

MCKINSEY FİRMASI İLE MİLLÎ OLMAK!

“Resmen Türkiye'ye ekonomik ve siyasi savaş açan bir ülkenin firmasından danışmanlık hizmeti satın almak ya da onun kontrolünü kabul etmek ne anlama gelmektedir?

Türkiye'ye ekonomik savaş açan ABD'nin firması olan McKinsey'in danışmanlığına neden ihtiyaç duyulmuştur?

McKinsey firmasından alınacak danışmanlık hangi millî ve yerli zihniyetle kabili teliftir?

Neden Türkiye her krize ya da sıkıntıya düştüğünde ya ABD'li Kemal Derviş gibi yabancılaşmış yerlilere ya da McKinsey gibi yüzde yüz yabancı olan ABD'li unsurlara müracaat edilir?

Türkiye'de McKinsey ayarında dünyayı, deneyimleri ve dönüşümleri irdeleyen millî ve yerli firmalar yok mudur?

Maliyenin köklü denetim kurullarında yetişmiş "yerli ve millî" personel dururken, ülke ekonomisini bir ABD şirketinin denetimine açmanın mantığı nedir?”

Özcan Yeniçeri-Yeniçağ

 

ATIŞ SERBEST

Bekledik ki:

- Muhtarlıklar kaldırılacak.

- Lokantalar kapatılacak.

- Moda evleri, bar ve kafeteryalar yasaklanacak.

E hani?

- Bizi kim kandırdı anlamadım.

İktidar mı, muhalefet mi?

Yahu bunları ben mi uydurdum?

İçki yasağı gelmiş, sizin haberiniz yok.

Lâkin bu meyhaneler niye böyle tıklım tıklım?

Hani uçakta bile içki servisi kalkacaktı?

- Kim dedi?

İktidar mı kandırdı bizi, muhalefet mi?

Kim ne yalan söylerse yanına kâr kalıyor.

- IMF’nin kapısını çalacakmışız, öyle mi?

Kim dedi?

O dedi, bu dedi, hayır, kimse demedi. Ben uydurdum.”

Rauf Tamer-Hürriyet