M. Ali Köseoğlu
Kültürlü Kurt’un hikâyesi
Hafta sonunda TYB’de, Konya Üniversitesi (Necmettin Erbakan Üniversitesi)’nden Prof. Dr. Ahmet Taşğın’ı dinlemiştik…
Ahmet Hoca, Konya’ya hızlı girdi.
Kendisini kıskanmadan, çağrıldığı yerde oluyor ve sohbetinden istifade imkânı sunuyor.
Onun bu gayretini takdir ediyoruz ve yol açıklığı diliyoruz.
Konu ‘Yazılı ve sözlü kültür bağlamında Menkıbeler’ olunca, işin çetrefilli tarafları da oluyor.
Onun ‘seyyar köftecilere’ mesajı ise altı çizilmesi gereken bir konu…
Menkıbeleri ‘okumuş-yazmışların’ sırtına değil, seyyar köftecilerin, kokoreççilerin, bahçe belleyen, elleri nasırlı ve yamalı elbise giyen ve ayakkabısını üç kere ayakkabıcıda tamir ettiren adamların sırtına bıraktı.
Ki aslında bu zor bir yük değil…
Sıradan adamların, senin-benim yani; ‘asgari’ seviyesinin menkıbeleri, Yunus ve Mevlana şiirlerini ezbere bilen kişiler olması, yüksek ağabeylerimizin de seviyesini artıracaktır.
***
Bunu şöyle açayım…
Kültürlü Kurt diye bir çocuk hikâyesi var…
Becky Bloom yazmış, TÜBİTAK 2007’de yayımlamış…
Çocuklarınıza muhakkak okuyun ki onların bahanesiyle sizde de bir şeyler kalır…
Hikâyedeki bildiğimiz kurtlara benzemiyor… Şöyle:
Kurt, günlerce taban teptikten sonra bir kasabaya ulaşır. Açtır, yorgundur. Yemeğini kasabanın dışındaki çiftlikte aramaya karar verir.
Çiftliğe varınca İnek, Domuz ve Ördek’in oturmuş kitap okuduğunu görür. Açlığı şaşkınlığını bastırır ve uluyarak hayvanların üzerine koşmaya başlar. Kitap okuyan hayvanlar istiflerini hiç bozmadıkları gibi, bir de gürültü yapıp dikkat dağıtıyor diye Kurt’u paylarlar. Kurt önemsenmemekten, paylanmaktan çok rahatsız olur ve okuma yazma öğrenip bu densizlere hadlerini bildirmeye karar verir. Hemen ilkokula yazılır. Çocuklar biraz tedirgin olsalar da, Kurt kimseyi yemediği için ona alışırlar. Okumayı söken Kurt, çiftliğe dönüp elindeki sıradan kitapla çiftlik tayfasına caka satmaya kalkar. Pek etkili olamaz. Hemen kendini halk kütüphanesine atar. Bu arada Kurt’un yelek giymeye ve gözlük takmaya başladığını fark ederiz. Okur da okur. Sonra eline bir masal kitabı alır ve bir kez daha çiftliğe damlar. Getirdiği masalı yüksek sesle okumaya başlar ama bibliyoman çiftlik tayfasına yine hafif gelir. Kurt kararlıdır. Cebindeki son parayı şöyle esaslı bir masal kitabına yatırır. Kitabı okur, çalışır ve çiftliğin “kapısını çalar”.
Getirdiği kitabı okumaya başlar. O kadar başarılı olur ki, hemen kulübe kabul edilir.
İşte böyle…
Hepimizin ciddiye alınmak için esaslı bir masal, yahut esaslı bir 'menkıbe' bilmesi gerekiyor.
Vesselam...
***
Özel Medline Konya Hastanesi’nden Şeyma Betül Yalçınyavuz davet etti.
Hastanenin Göğüs Hastalıkları Uzmanı ve Genel Direktörü Dr. Mete Duruk’un basın toplantısındaydık…
Mete Bey, toplantıya elinde stetoskopla gelince anladık; hasta muayenesini ya bitirmiş ya da bitirmemiş…
Toplantının sonunda ayaküstü sohbetimizde, “hasta bekliyor” deyince anladık ki, muayeneyi yarıda kesmiş…
Hem yöneticilik hem de doktorluk kolay bir iş değil ama üstesinden geliyorlar…
Kendilerine kolaylık diliyoruz.