Doç. Dr. Murat Kayacan
Kur’an’da “bismillah” ifadesi
“Bismillah (Allah’ın adıyla)” ifadesi Kur’an’da üç yerde geçmektedir. Tabi ki bu sayı, Fatiha suresinin ilk ayeti olarak “Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla” ifadesini kabul edenlere göredir. Diğerlerine göre söz konusu ifade, Kur’an’da iki defa geçmektedir. Bu yazıda ilk görüş sahiplerinin tercihini esas alarak “bismillah” ifadesinin yer aldığı üçü de Mekki olan ayetler incelenecektir.
Yüce Allah, yeryüzünde isyankâr kulları dahil her varlığa merhametini gösterir ve onları suçlarından dolayı hemen cezalandırmaz. O halde insanların yapması gereken şey, şükredip O’na şirk koşmamak ve her hayırlı işe Allah’ın adıyla başlamaktır: “Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla.” (Fatiha 1/1). Her ne kadar önce inen ayetlerin Alak suresinin ilk beş ayeti olduğu görüşü yaygınsa da Hz. Ali’den nakille ilk inen ayetlerin Fatiha suresindekiler olduğunu söyleyenler de vardır. Bu görüş doğru kabul edilmese bile gerek Fatiha’nın içeriğinin neredeyse Kur’an’ın özeti olması ve Kur’an’ın başında adeta “Kur’an’a giriş” gibi bir konumda olması gerekse İslam’daki temel ibadetlerden namazın Fatiha ile kılınıyor olması gibi gerekçelerle en azından onun ilk inen surelerden biri olduğu söylenebilir. İşte bu sure Allah’ın adıyla başlamaktadır.
“Bismillah” diyerek Allah ile değil de “O’nun ismiyle” hayırlı işlere başlanması bağlamında “İsim ile müsemma (isim verilen şeyin kendisi) aynı mıdır değil midir?” tartışmaları yaşanmıştır. Bu tartışmaya girmeksizin şöyle demek mümkündür: Müminler iyi işlere başlarken Allah’ın adını anar ve O’na sığınır. Nasıl bir kimse. birisinin adına bir iş yaptığında sadece o kimsenin adına değil, zatına dayanarak yapıyorsa benzer şekilde müminlerin de Allah’ı kastetmeksizin sadece O’nun adına bir iş yapmaları düşünülemez. En azından “bismillah” bağlamında kastettiklerinin Allah’ın kendisi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Allah’ın rahman oluşunun, rahmetinin sonuçlarına, rahim oluşunun ise kaynağına işaret ettiği söylendiği gibi rahman oluşunun onun merhametli oluş niteliğine rahim oluşunun ise fiillerine işaret ettiği de söylenmektedir. Kur’an, itaatlerine karşılık Allah’ın müminlere kesinlikle ve özellikle rahim (merhametli) olduğu ifadesine yer verir (el-Ahzâb 33/43). Bundan yola çıkarak Allah’ın ahirette müminlere merhamet göstereceği kâfirlerin ise yaptıklarına karşılık olarak bu nimetten faydalanamayacağı söylenebilir. Müminlerin açısından bakıldığında kötülerin cezalandırılması yine bir rahmet göstergesidir.
Yukarıda belirtildiği gibi Fatiha suresinin başındaki besmelenin surenin ilk ayeti olup olmadığı ihtilaflıdır. Bununla birlikte besmelenin Kur’an’ın bir ayeti olduğundan şüphe yoktur: “Mektup Süleyman'dandır, rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla (başlamakta)dır.” (en-Neml 27/30). Anlaşıldığı kadarıyla Belkıs’a elindeki mektubun kimden geldiği ve içeriğinin ne olduğu sorulmuş o da Hz. Süleyman’dan geldiğini belirtmiştir. Az sözle çok şey söyleyen Kur’an, bağlamından anlaşıldığı için söz ettiğimiz soruya yer vermemiş olsa gerektir. Mektubu gönderen Hz. Süleyman da mektubun muhatabı Belkıs da devlet başkanıdır. Yani Hz. Süleyman “resmi yazışmalarında” besmeleye yer vermektedir. Muhatabının Müslüman olmaması ise bir sorun oluşturmamaktadır.
Hz. Nuh dönemi müminleri kurtuluş gemisine “bismillah” deyip binmektedir: “(Nuh) dedi ki: Gemiye binin! Onun yüzüp gitmesi de durması da Allah'ın adıyladır. Şüphesiz ki Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir.” (Hûd 11/41). Müminlerden geminin hareket ettiği ve durduğu zamanda/mekânda besmele çekmeleri istenmektedir. Yani Müslümanın işinin başı da bitişi de Allah’ın adıyladır. Hz. Nuh, tufandan kurtulmak ve müminleri de kurtarmak için gerekli tedbiri almış gemiyi yapmıştır; ancak yine de kurtuluş “Allah’ın adıyla” yani onun dilemesiyle olacaktır. Ayette “Allah’ın adıyla” demekten kastedilenle “Allah ile” ifadesinden kastedilen arasında bir fark olmadığı söylenebilir. Gemiye binen Müslümanlar melek değildir, hataları olmuştur; ancak onlar şeytan gibi yapmamış, günahlarından sonra pişman olmuşlardır. Böyle kullara karşı Allah, bağışlayıcı ve merhametlidir. Tufanın geldiği bir bağlamda Allah’ın bağışlayıcı ve esirgeyici olduğunun söylenmesi, kurtulan müminlerin ilahi rahmetin bilincinde olmalarını sağlamak içindir. Onların sahih bir inanca ve güzel işlerle dolu bir hayat sürmeleri çok önemliyse de nihai kurtuluş Allah’ın bağışlamasıyladır.
Görüldüğü gibi Kur’an’da “bismillah” ifadesinin geçtiği ayetlerde Allah’ın rahman ve rahim oluşuna, Hz. Süleyman’ın resmi yazışmalarında besmeleye yer verdiğine ve Nuh’un gemisine binen müminlerden gemi hareket ederken de dururken de besmele çekmelerinin emredildiğine dikkat çekilmektedir.