M. Ali Köseoğlu
Kurda kuşa yem etmediğiniz için minnettarız...
Seçim ardından sadece Konya’dan değil...
Türkiye’nin her tarafından ve dünyanın dört bir köşesinden telefonlar, mesajlar alıyorum...
Gerçekten de Konya, Başbakan Ahmet Davutoğlu Hocamızla birlikte Türkiye’nin merkez şehirlerinden biri olma yolunda güçlü adımlarla ilerliyor.
Seçim sürecinde Konya’nın tavrı ve duruşu da mercek altındaydı...
Bizimle sürekli temas halinde olan, Konya’daki eğilimi takip eden dostlarımız şimdi de‘tebriklerini’ iletiyorlar, sevinçlerini paylaşıyorlar...
***
Seçim sürecinde AK Parti Konya Teşkilatı da başarılı bir çalışma yürüttü...
AK Parti İl Başkanı Musa Arat ve ekibini Konya adına da bu tarihi başarıdan dolayı kutlamalıyız.
Dün, İl Yönetiminden dostumuz Yusuf Uçar’la da görüştüm...
Başbakan Ahmet Davutoğlu Hocamızın yüzündeki tebessümü gördükten sonra, tüm yorgunluklarının geçtiğini anlattı.
Hocamızı da Konya’dayken dünya liderleri arayarak tebrik etmişler...
***
Yaptığım konuşmalar, aldığım mesajlar bir yana...
Seçim sürecinde de sık sık, bu seçimlerin sadece Türkiye için değil; tüm dünya mazlumları için önemli olduğunu yazmış/söylemiştim.
Dün gelen bir eposta, ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koyan ve aynı zamanda bizleri de duygulandıran önemli mesajlar içeriyordu.
Karadağ’dan İslam Birliği Zekât Vakfı Başkanı Satki (Sadmir) Hadzijic’in bana gönderdiği mektubu sizlerle paylaşıyorum...
***
Selamünaleyküm değerli kardeşim...
Bundan tam 100 yıl önce Osmanlı Devleti, Balkanlardan çekilmeye başladığı zaman, bir annenin evlatlarını bıraktığı gibi Müslümanlar bu coğrafyada yetim olarak kaldılar. Ama anne ayrılmadan önce kendi yavrularına iki emanet bıraktı. Bu iki emanet; din ve bayraktı.
Anne çekilir çekilmez vahşi hayvanlar saldırmaya başladı. 1912-1913’lü yıllar, 1920-1923’lü yıllar arasında, İkinci Dünya Savaşı yılları bu yavruların en zor dönemleriydi.
Çok büyük zulümler, katliamlar ve soykırımlar yaşandı ama dayandılar...
Dayandık... Zor da olsa emanetleri koruduk. Geldik 1990’lı yıllara... Modern Avrupa’da, modern zamanda Bosna Hersek’te savaş başladı. Yavrular yüzünü Türkiye’ye; annelerine çevirdi; yardım istedi. Çünkü ona ihtiyaçları vardı...
Haykırıyordu yavrular anneye; “yardım etsin” diye... Ama olmadı. Annenin kalbi (Türkiye halkı) çok istedi yardım etmeyi ama o zamanki iktidar zincirlere bağladı. Ve Boşnaklar tek başına o kurtların arasında kaldı.
Sonuç 300 bin şehit oldu ama yine o aldığımız emanetleri onlara vermedik ve tertemiz bir şekilde koruduk. Geldik 2002 yılına, Anadolu’da bir ampul yandı ve bu ampul dünyayı aydınlattı.
Artık yavrular annesini bulmuştu. Anne de onları sıkı sıkı tutmaya başladı. AK Parti, dünya lideri aslan Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu Hoca bu yavrulara sahip çıkmaya başladı. Evet, artık Balkanlarda Müslümanlar yalnız değil. Düşmanlara ne kadar korku veriyorsa bize de o kadar güven veriyor. 7 Haziran’da Türkiye genel seçiminde anne sanki biraz üşümüştü, Balkan Müslümanlarında da hemen tedirginlik başladı. Herkes cevap arıyordu ne oldu diye.
Tabi ki düşmanlar da hemen sormaya başladı, “Şimdi nereye kaçacaksınız, Sultanınız kaybetti” diye. Dualar yine gece gündüz okunmaya başladı ve geldi 1Kasım. 1 Kasım gecesinde yeniden yüzler gülmeye başladı. İnsanlar; gençler, aileler arabalarla kutlama turları atıyorlar burada...
Bosna Hersek’te Kosova’da, Karadağ’da ve Makedonya’da yüzler yeniden gülüyor, başımız yeniden dik. Rabbimize şükürler ediyoruz ve dua ediyoruz: Bir daha bizi annemiz, Türkiye’miz yetim bırakmasın.
Türk halkına bizleri kurda kuşa yem etmedikleri için minnettarız...
Allah bizi bir daha birbirimizden ayrı düşürmesin.
Sizlere ne kadar teşekkür etsek az.