Kursiyerleri "güvenilir bölgeye" diye Genelkurmay'a götürmüşler
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Harp Okulunda yaşanan eylemlere ilişkin aralarında kursiyer subayların da bulunduğu 164 kişinin yargılandığı dava, sanık savunmalarıyla devam etti - Savunma yapan kursiyer subaylar, darbe girişiminin yaşandığı akşam
- Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Harp Okulunda yaşanan eylemlere ilişkin aralarında kursiyer subayların da bulunduğu 164 kişinin yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsündeki mahkeme salonunda görülen davanın duruşmasında savunma yapan sanık eski yüzbaşı Hakan Güreşci, İzmir Maltepe Askeri Lisesi Komutanlığında görevli olduğunu, geçici görevlendirme ile 26 Temmuz'a kadar Kara Harp Okuluna gönderildiğini belirtti.
İstanbul'daki köprülerin askerler tarafından kapatıldığını televizyondan izlediğini dile getiren Güreşci, bir süre sonra sanık eski yüzbaşı Halil Öztürk'ün kendisini arayarak Mamak 28. Mekanize Tugayına katılma emrini aldığını söylediğini aktardı.
Bunun üzerinden gelişmeler hakkında bilgi almak için Kara Harp Okuluna gittiğini ifade eden Güreşci, ilerleyen saatlerde verilen alarm üzerine tören alanında gittiğini, burada bir albayın sıraya geçmeleri için emir verdiğini anlattı.
Albayın emriyle kursiyer subaylarla alandaki helikoptere 15'erli gruplar halinde bindirildiklerini belirten Güreşci, kısa bir süre sonra Genelkurmay Başkanlığı Karargahına getirildiklerini kaydetti.
Karargahta sivillerin olduğunu, bu kişileri dışarı çıkmaları için ikna ettiklerini savunan Güreşci, sivillerin karargahı terk etmesinden sonra sabaha kadar beklemeye başladıklarını söyledi.
Bu süre zarfında sivillere karşı silah kullanmadıklarını, kötü muamelede bulunmadıklarını iddia eden Güreşci, buldukları ilk fırsatta karargahtan kaçarak Polis Akademisine sığındıklarını sözlerine ekledi.
- "Fotoğraflardaki ben değilim"
Sanık eski yüzbaşı Halil Öztürk de üzerine atılı suçlamaları reddettiğini belirterek, İzmir Maltepe Askeri Lisesinde görevliyken bir aylığına Kara Harp Okuluna geçici olarak gönderildiğini savundu.
Görevinin üçüncü haftasına denk gelen 15 Temmuz'da mesaisini tamamladıktan sonra birlikten çıktığını belirten Öztürk, saat 22.00 sıralarında kendini üsteğmen olarak tanıtan birinin telefonla aradığını ve harekat merkezinin 28. Piyade Tugayına katılması emrini ilettiğini söyledi.
Yüzbaşı Güreşçi ile görüştükten sonra Kara Harp Okuluna gitmeye karar verdiklerini anlatan Öztürk, buraya geldikten bir süre sonra eski Kara Harp Okulu Kurmay Başkanı Albay İlhami Polat'ın verdiği emirler çerçevesinde helikoptere bindiklerini ifade etti.
Genelkurmay Başkanlığına indirildiklerini, yarbay rütbeli bir kişinin çevre emniyetini sağlamalarına yönelik emir verdiğini belirten Öztürk, sonrasında Güreşci ile karargahın bahçesinde buluştuklarını ve sabaha kadar burada beklediklerini ileri sürdü.
Sabah saatlerinde Güreşci'nin kardeşiyle görüşmesi ve meşru bir durum içinde olmadıklarını söylemesi üzerine alandan uzaklaşmaya çalıştıklarını ancak dışarı çıkamadıklarını savunan Öztürk, bir süre sonra nizamiyeden askerlerin çekilmesiyle polise sığındıklarını kaydetti.
Olay gecesi Genelkurmay Başkanlığında çekilen bazı fotoğraflardaki kişinin kendisi olmadığını, kendisi gibi bir çok askerin hain emeller içinde kullanılmaya çalışıldığını öne süren Öztürk, "Milletime karşı herhangi bir hukuksuz eylem içine girmedim." savunmasını yaptı.
- "Subay bizi vurmakla tehdit etti"
Sanık kursiyer Teğmen Abdulkadir Berk de Kara Harp Okulunda bulundukları sırada silah seslerinin geldiğini, bunu üzerine rütbelilerin kendilerini yemekhane götürdüklerini söyledi.
Daha sonra bir subayın tören alanında toplanmaları için emir verdiğini anlatan Berk, "Tören alanında buranın güvenli olmadığını, daha güvenli bir yere götürüleceğimizi söylediler. Bizi rastgele gruplar halinde helikoptere bindirdiler. Geldiğimiz yerin Genelkurmay Başkanlığı Karargahı olduğunu sonradan öğrendim." dedi.
Helikopterin bulundukları yere rastgele ateş ettiğini ifade eden Berk, Üsteğmen Hasan Ali Seyrek'in yanlarına gelerek, "Burası güvenilir değil, bizi kandırdılar" diyerek kendisi gibi kursiyer subayları hizmet binasına götürdüğünü anlattı.
Burada karşılaştıkları bir subayın karargahtan ayrılmaları halinde kendilerine ateş etmekle tehdit ettiğini savunan Berk, "Bunun üzerine üsteğmen Seyrek, lavaboya götürme bahanesiyle bizi gruplar halinde çıkaracağını söyledi. Daha sonra Polis Akademisine sığındık." ifadesini kullandı.
- "Öğrencileri dağıt, burayı savunsunlar"
Eski teğmen Rıdvan Bozdemir de geçici görevle 6 aylığına Kara Harp Okuluna geldiğini ve takım komutanı olduğunu belirtti.
15 Temmuz'da orduevinde bulunduğu sırada İstanbul'da tankların köprüyü kapatmasını izlediğini ve terör saldırısına karşı güvenlik tedbiri olabileceğini düşündüğünü söyledi.
Televizyondaki bir alt yazıda Başbakan Binali Yıldırım'ın "kalkışma olduğu" ifadesini gördüğünü ifade eden Bozdemir, kısa bir süre sonra arkadaşı Fatih Göktaş ile göreve çağrıldıklarını savundu.
Okula geldiğinde her şeyin normal gözüktüğünü ancak saat 02.40 civarında eski Albay İlhami Polat'ın kursiyerleri güvenlikli bir bölgeye götürmesi için emir verdiğini, buna rağmen 02.50'de Genelkurmay Başkanlığı güney nizamiyesine indirildiklerini aktardı.
Silah seslerini duyduğunu anlatan Bozdemir, tanımadığı bir binbaşının "öğrencileri dağıt, burayı savunsunlar" diye emrettiğini, bu sırada nizamiyedeki askerlerin dışarı çıkıp havaya ateş ettiklerini kaydetti.
Durumdan şüphelendiği için binbaşıya üzerinde mühimmatının bulunmadığını söylediğini bildiren Bozdemir, o günkü kaos ortamında öncelikli görevinin personelin emniyetini sağlamak ve hukuksuz durumun önüne geçmek olduğuna karar vererek bodrum katındaki bir odaya girdiklerini anlattı.
Burada personelin silah ve teçhizatını çıkarttığını belirten Bozdemir, hiçbir olaya karışmadıklarını ve bodrum katındaki mescitte beklediklerini, sonrasında polise sığındıklarını sözlerine ekledi.
- "Genelkurmay'a geldiğimizi askerler söyledi"
Sanık kursiyer Teğmen Ahmet Demir de Afyonkarahisar'da gerçekleştirilecek tatbikat için getirilen kumanyaları almak amacıyla tabur binasına gittikleri sırada üsteğmen Ahmet Önder Biberoğlu'nun "silah başına alarmı" verdiğini anlattı.
Bunun üzerine eğitim silahlarını alıp otoparka gittiklerini kaydeden Demir, terör olayı yaşandığı, açık alanda beklemelerinin tehlikeli olacağının söylenmesi üzerine yemekhaneye geçtiklerini dile getirdi.
Demir, "03.00 civarı güvenli bölgeye götürmek için tören alanına topladılar. Okulun güvenli olmadığı söylendi, gruplar halinde helikopterlere bindirildik. 5-10 dakika havada kaldıktan sonra bize bir yere bıraktılar. Genelkurmay Başkanlığı olduğunu indikten sonra askerlerden öğrendim." dedi.
Silah sesleri üzerine bir yere saklanıp çıkmadığını öne süren Demir, saat 05.00 civarı Üsteğmen Hasan Ali Seyrek'in buranın güvenli bölge olmadığını, aldatıldıklarını söylediğini iddia etti.
Demir, Seyrek'in kursiyerlerin tek tek hizmet binasına geçmesini istediğini ifade ederek, bunun üzerine hizmet binasına gitmek için harekete geçtiğinde bir albay tarafından önlerinin kesildiğini ve geri dönmelerinin istendiğini belirtti.
Ahmet Demir, durumu üsteğmen Seyrek'e anlattığını, onun da albaya yalan söyleyerek hizmet binasına geçmelerini sağladığını iddia etti.
Polisi aradıklarını ancak bulundukları alana onlar gelemeyince TÜİK binasına geçtiklerini daha sonra polis gelince silahlarını bırakarak onlara sığındıklarını savundu. Demir, üzerine atılan suçlamaları kabul etmeyerek, FETÖ ile bir bağlantısı bulunmadığını öne sürdü.
- "Genelkurmay'a saldırı var denildi"
Sanık kursiyer teğmen Adnan Elçiboğa da sınıf öğretmenliği mezunu olduğunu, 2015'te sözleşmeli subaylık sınavını kazandığını belirterek, intibak eğitimi için Kara Harp Okulunda bulunduğunu söyledi.
Genelkurmay Başkanlığından silah seslerinin gelmesinin ardından tanımadığı bir subayın "seferberlik hali" ilan edildiğini söylediğini aktaran Elçiboğa, "Tören alanında bizi helikoptere bindirerek Genelkurmay Başkanlığına getirdiler. 'Buraya saldırı var, koruyacaksınız' denildi. Dışarıda ateş ediliyordu. Bulunduğumuz yerden hiç çıkmadık. Daha sonra arkadaşlarla Polis Akademisine kaçtık." savunmasını yaptı.
Benzer savunma yapan sanık kursiyer teğmen Anıl Aysel de FETÖ üyesi olmadığını, darbe girişiminde yer almadığını belirterek tahliye talebinden bulundu.
Kaynak: