"Kürtler sorunlarını HDP ile çözemiyor"
MAZLUMDER Konya Şube Başkanı Derviş Argun gazetemize 'çözüm süreci' ve terör olaylarına dair önemli açıklamalar yaptı. Argun, HDP’nin Kürtleri temsil edemediğine dikkat çekerek, bunun üzerine çalışma yapılması gerektiğine dikkat çekti
Çözüm sürecinin bitmemesi gerektiğini ifade eden Derviş Argun “İnsanlar silahların sustuğu zamanlarda olduğu gibi evlerinde, yaylalarında, mezralarında korkmadan yaşayabilmeliler” dedi. MAZLUMDER olarak kimsenin 'Kürt' kelimesini ağzına alamayacağı dönemde 'Kürt Forumu' yaptıklarını söyleyen Argun, "O çalıştayda ortaya konulan bütün başlıkları AK Parti hükümeti yerine getirdi. Şimdi Kürtleri temsil edecek olan siyasi hareket HDP değilse alternatifini bulabilmektir" sözlerini sarf etti.
-Çözüm süreci bitti mi?
-İnşallah bitmemiştir diyerek başlayalım. Bu süreci isimlendiren adını koyanlar, sürecin bitmediğini şartlar gereği buzdolabına kaldırıldığı söylüyorlar. Dolayısıyla biz buradan şunu anlıyoruz; esasen bu konunun halen masada olduğunu söyleyebiliriz. Sadece süreç ınkıtaya uğradı. Tekrar harekete geçileceğiniz biliyoruz. Çünkü bu süreç sadece AK Parti ile başlayan bir süreç değil zira 30 yıllık terör olaylarında farklı hükümetlerde farklı isimlerle bu çalışma hep masada olmuş. Kimi zaman çatışmasızlık, silahların sustuğu, insanların huzur içerisinde yaylalarında, evlerinde, mezralarında güzel bir hayat sürdüğü bir dönem geçirilmiş. Yine o günün Başbakanı şimdi ise Cumhurbaşkanımız olan Recep Tayyip Erdoğan tarafından milli duygularımızın baskın olduğu bir dönemde, siyasi bir risk alınarak tekrar gündeme getirildi. Bu iyi mi oldu? Evet, iyi oldu. Çünkü 2015 terör olaylarının başlangıcına kadar, 1990'lı yıllarda boşaltılan yerlerin yeniden kullanıma açıldığını hep birlikte gördük. Bir ay içinde 90'lı yıllara döndük. Övünülecek bir durum değil. Zira bizim Kürt kardeşlerimizle raundunu almamız gereken bir durum yok. Sürekli palyatif müdahalelerle birbirimize düşürülmüşüz. Yatırımlar noktasında ise batıdan hiçbir eksiği kalmadı da diyebiliriz. MAZLUMDER olarak 1991'de bir Kürt Forumu' raporumuz var. Hasan Mezarcı, Ali Bulaç gibi isimlerin yine çok önemli tespitleri var.
-O raporda hangi başlıklar öne çıktı?
-Mesela Ali Bulaç'ın 7 başlıkta topladığı kısa vadede çözüm yolları şeklinde hazırladığı bir sunumu vardı.
1-Sorunun özgür bir ortamda tartışılabilmesi ve isteklerin açıkça ifade edilebilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması ve mevcut yasakların kaldırılması
2- Kürt kimliğinin tanınması ve bunun fırsat eşitliğini zedelememesi
3-Kürtçenin gündelik hayatta medyada kullanılması ve gerek bölgede gerekse Kürtlerin yoğun yaşadığı yerlerde Kürtçe imkânı tanınması
4-Yerel ve tarihsel isimlerin iade edilmesi, köy kasaba, şehir ve yaylaların Kürtçe orjinal isimleriyle kullanılması
5-Bölgeye mahsus özel uygulamalara baskı, şiddet, tehcir, sürgün ve benzeri politikalara son verilmesi
6-Bölgenin ekonomik geri kalmışlığına son verilmesi için gerekli ve sahici tedbirlerin alınması
7-Diğer ülkelerdeki Kürtlerle her türlü ilişkileri rahatça kurulabilmenin sağlanması
Bu, 1991 yılında ortak aklın teklif ettiği bir şey. Bugün ise bu başlıkların hepsini hükümet tek tek yerine getirdiğini görüyoruz. Ali Bulaç söylediği için değil, akıl bunu emrettiği için yapıldı her şey. Çünkü sorunu çözmek istiyorsanız masanızda bulunacak başlıklar, aşağı yukarı bunlar olmalıdır. Ve bir kez daha altını çiziyorum ki, hükümet bunlarla ilgili sahici, esaslı çalışmalar yaptı. Şimdi aslında Kürt halkı bunları takdir ediyor. Şimdi birileri diyecek ki, HDP'ye verilen yüzde 13'lük oyla birlikte Kürt halkı yapılanları takdir etmemiş. Bakınız, biz MAZLUMDER olarak en başından beri şunu söyledik, Kürt halkı ve HDP kendini PKK teröründen arındırmalıdır.
-Burada muhatap kim olmalıdır?
-Tabi ki, yüzde 13'lük oy alan HDP olmalıdır. Terörü bırakın, gelin siyaset yapın. Aslında HDP'ye oy veren yüzde 13'lük kesim bunu da söylemiş oldu.
-Görünen o ki, HDP terörden soyutlanamadı... Siz ne diyorsunuz?
-Biz bunu başarabilecek proje geliştirmeliyiz diye düşünüyorum. Eğer siyaset yapacaklarsa böyle de olmalıdır. Artık 90'lı yılların devlet aklıyla hareket edemeyiz. Bir yerden size bir kurşun sıkılmış, Milliyetçilik duygularımızın ağır bastığı bir şehirde yaşıyoruz. Konya'dan... İntikam duygusuyla hareket etmek keyif verici gibi görünebilir ama bunun bize 30 yıl kaybettirdiğini de unutmayalım. Bir de konvansiyonel karşılığıyla birlikte, bir trilyon dolara mal oldu. Bakınız şu anda dünyada 25 milyona yakın Kürt nüfusu var. Takriben 15 milyonu Türkiye'de yaşıyor. Bunun 7 milyona yakını doğu ve Güneydoğu illerimizde iken, bir o kadarı da Marmara başta olmak üzere batı illerimize dağılmış durumda. Nereden bakarsanız bakın 9 milyon Kürt nüfusla Batı'daki Türkler iç içe yaşıyor. 1 milyonun üzerinde evlilik yaşanmış. Güneydoğu'da ise PKK'nın üst düzey dinsiz, imansız olanıyla aralarını açmamız, bunu başarabilmemiz lazım. Gezi Parkı eylemlerini hatırlayın, masum iki ağaç protestosuyla yola çıktılar ama zamanla masum eylemciler ortadan kayboldu, ortalık yasadışı terör örgütlerine kaldı. Aslında bu eylemler tabirimi mazur görün ama Türkiye için iyi oldu. Çünkü gerçek fotoğrafı gördük ve karşımızda kimlerin durduğu da ortaya çıktı. Vatanına, milletine, devletine bağlı Kürt insanını ayırt etmek için de aynı yöntem kullanılabilir.
-Şu anda Doğu ve Güneydoğu'da yaşanan Suriyelileştirme politikası mıdır?
-Öncelikle biz Türkiye olarak Suriye konusuna yakın ilgi alaka duyuyoruz çünkü ülkemizde 2 milyonun üzerinde Suriyeli yaşıyor ve bu insanlar iradeleri dışında Türkiye'ye sığınmak zorunda kaldılar. Bunların birçoğu kendi bölgesinde ticaretle uğraşan varlıklı ailelerden oluşuyor. Her şeyi bırakın, 10 milyon insan yerinden yurdundan edilmiş. Bu da demektir ki, bölgede yer yerinden oynamış. Kobani olayları, Suruç olayları ve PKK'nın eylemlerini üst üste koyduğunuz zaman o bölgede yeni bir sözde devletleşme çalışması olduğunu rahatlıkla anlayabilirsiniz. Burada yine Almanya ve A.B.D.'nin tam da böyle bir ortamda patriotlarını çekmesinin ne demek olduğunu daha da iyi anlamış olmalıyız. Diyor ki malum devletler; 'Benim o bölgedeki hesaplarıma karışma yoksa Suriye gibi bir sona hazır ol' Kimle tehdit ediyor? PKK ile... Söyleşinin ilk başlarında söylemiştik, Türkiye dahil o bölgede 25 milyona yakın Kürt var. Ve kanton bölge oluşturma ya da Kürdistan gibi bir hayali var.
-Peki böyle bir durum gerçekleşir mi?
-Türklerin meseleye bakışlarıyla alakalı bir durum... Allah'ın izniyle böyle bir emel gerçekleşmeyecek.
-Kürtler PKK ile arasına nasıl bir çizgi çekmeli?
-Kürtler kendi siyasal, sosyal ve hukuki sorunlarına çözüm getirecek bir siyasi hareket oluşturabilmeli. Bunu yıllardır HDP ile deniyor ama görünen o ki başarabilmiş değil. Eğer çözüm süreci devam etseydi yani silahlar sussaydı HDP'yi devre dışı bırakan bir siyasi yapılanmadan da bahsedebilirdik.
-MAZLUMDER Diyarbakır Şubesi'nin açıklamalarını nasıl değerlendirebiliriz?
-MAZLUMDER üzerinde negatif algı oluşturmaya çalışan güçler var. Her şeyden önce biz İslamcı bir derneğiz. Tüm şubedeki arkadaşımız İslamcı arkadaşlardır. Farklı siyasi yaklaşımda olan arkadaşlarımız da var. Ama bunların tamamı İslami hassasiyetleri oturmuş arkadaşlar ve biz insan hakları üzerinde çalışıyoruz, insan üzerine söz söylüyoruz. Geçtiğimiz yıllarda, Tel Aviv'de İsrail'in 'Dökme Kurşun' operasyonlarına karşı duran Yahudiler de bizim çalışma alanımıza girer. 1991'de 'Kürt' kelimesi kullanılamazken biz MAZLUMDER olarak 'Kürt Forumu' yaptık. Bizim Türkiye genelinde 22 şubemiz var. Bunun 9 tanesi Doğu ve Güneydoğu'dadır. Bir de şu iyi bilinmelidir ki, her bölgenin kendine göre hassasiyetleri vardır. Diyarbakır Şubesi'nin aynı konudaki basın açıklaması Konya Şubesi gibi olması zaten düşünülemez. Oradaki karşılık farklıdır. Bir de üzerlerindeki baskıyı hesaba katarsanız daha sağlıklı sonuca varırsınız. Adil duruşumuzu zedeleyecek tek cümlemiz yoktur. Hangi ideolojiye mensup olursa olsun insan, haklarıyla insandır.
Söyleşi: M. Ali Elmacı