Kurtulmuş, AA Editör Masası'na konuk oldu

Kurtulmuş, AA Editör Masası'na konuk oldu

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (6)"DEAŞ'ın teolojisi ile FETÖ'nün teolojisi arasında, yani dini inanç silsilesi arasında hiçbir fark yoktur. Birebir birbirinin kopyasıdır"- "Sen kimsin, Cebrail sana niye geliyor, Cebrail'in söylediği bir şeyi sen kim oluy

ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "DEAŞ'ın teolojisi ile FETÖ'nün teolojisi arasında, yani dini inanç silsilesi arasında hiçbir fark yoktur. Birebir birbirinin kopyasıdır." dedi.

Kurtulmuş, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk oldu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) İslam'ı istismar ettiği gerçeğinin Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanan bir raporla ortaya konduğu hatırlatılarak din istismarının önüne geçmek için hangi çalışmaların yapılacağının sorulması üzerine Kurtulmuş, baştan beri Türkiye'de yapılamayanın, FETÖ ve benzeri örgütlerin teolojisinin ortaya konulması olduğunu belirtti.

Kurtulmuş, DEAŞ'ın teolojisi ile FETÖ'nün teolojisi arasında, yani dini inanç silsilesi arasında hiçbir farkın bulunmadığını, birebir birbirinin kopyası olduğunu vurguladı. Bu örgütlerin birinci olarak kendilerinden olmayanı Müslüman kabul etmediklerini anlatan Kurtulmuş, "İkincisi, sadece dar bir halka, kapalı bir grup içerisindedirler. O kapalı grubun insanları arasında ayrı bir hukuk vardır." ifadesini kullandı.

Üçüncü özelliklerinin liderlerini ve liderlik mekanizmalarını sorgulanmaz kılmak olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Yani ne DEAŞ'ın başındaki adamı sorgulayabilirsiniz ne FETÖ'yü sorgulayabilirsiniz. Kendisi mehdi olarak kabul edilen, hatta daha ötesini söyleyeyim, ismet sıfatı yani peygamberlerde var olan masumiyet sıfatı kendilerine atfedilen insanlardır. Halbuki biz Müslümanlar olarak biliyoruz ki Hz. Peygamber'den sonra hiçbir insan masumiyet sıfatına sahip değildir, olamaz.

Dördüncüsü, hedefe giden her yolda her kullanılan araç mübahtır. Yani sen, eğer orduda yükseleceksen içki içebilirsin, zina edebilirsin, kumar oynayabilirsin veya soru çalabilirsin... Bunları mübah gören bir anlayış. Hatta ve hatta bazı birtakım karanlık suikastlar yaparak, Hrant Dink cinayeti gibi, muhtemelen ülkenin önünü kapatırsın."

- "Sen kim oluyorsun"

Numan Kurtulmuş, bu örgütlerin beşinci özelliklerinin ise insanlara karşı güç kullanmak olduğuna işaret ederek, 15 Temmuz'da bunun yaşandığını vurguladı. DEAŞ denilen eşkiya çetesinden de her gün dünyanın dört bir tarafında bunun görüldüğünü belirten Kurtulmuş, "Bir insanı öldüren, bütün insanlığı öldürmüş gibidir. Ey FETÖ'cüler, bu ayet-i kerimeyi hiç mi duymadınız? Türkiye'de, İstanbul'da, Ankara'da öldürülen 241 kardeşimiz insan değil miydi? Siz 241 tane dünyayı yok ettiniz." diye konuştu.

Türkiye'de İslam adına ortaya çıkan bu tür yanlışlıkları bertaraf etmekte geç kalındığının altını çizen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Adam kalktı yıllar evvel, 'Cebrail kardeşim gelse, bana 'filanca partiye oy vereceksin' dese, hadi oradan derim.' dedi. Ya sen kimsin, Cebrail sana niye geliyor, Cebrail'in söylediği bir şeyi sen kim oluyorsun da reddediyorsun? Bunların hiçbirisini kimse sormadı. Adam kendisini peygamber gibi gördüğü için, Cebrail'in de kendisine gelip konuşabileceğini düşünüyor. Bu kadar açık hataya dahi bizim ne ilahiyat camiamızdan ne de diyanet camiamızdan bir cevap gelmedi. Bu çok büyük bir eksiklik.

Cami, insanların ihtiyaçlarına cevap veren bir ilim, irfan ve hikmet merkezi haline dönmedikçe bu tür kapalı örgütlenmelerin önünü kapatmak mümkün değildir. Onun için Diyanet camiası, evet çok güzel bir metin ortaya çıkardı. Geç kalınmış olsa da önemli bir metindir, FETÖ'nün teolojik tarafıyla ilgili mücadele bakımından. Ama şimdi Diyanet ve ilahiyat camiamızın üzerine düşen sorumluluk, camilerin her birisini topluma açık irfan merkezleri haline getirmektir."

- OHAL'İn uzatılması

Kurtulmuş, dini alanda da mücadelenin devam edeceğini, sahte örgütlenmelerin önünü kapatacaklarını kaydetti.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, olağanüstü halin (OHAL) uzatılmasına neden ihtiyaç duyulduğu sorusu üzerine, OHAL'in "laf olsun" diye uygulanan bir durum olmadığını belirtti.

İhtiyaç olduğu için OHAL'in uzatıldığını ifade eden Kurtulmuş, "40 yıllık bir yapılanma ve bununla mücadele ediyorsunuz. Devletin her tarafına sirayet etmiş olan bir yapılanma. Çok süratli karar almak mecburiyetindesiniz. Örneğin, bu kadar çok ihraçlar oldu, kapatılan dernekler, vakıflar, üniversiteler oldu. Bunları normal bir işleyiş içerisinde yapmanız mümkün değil." dedi.

Kurtulmuş, OHAL'in hem Türkiye Cumhuriyeti Anayasası hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin verdiği bir imkan olduğunu anımsattı.

Bu imkanları kullanarak devleti terör saldırılarından korumak için bu kararın alındığına dikkati çeken Kurtulmuş, "Ümit ederdik ki ilk üç ayda bunlar bitsin ama olmadı, yetmedi. Dolayısıyla bu mücadeleyi sürdürmek için bir üç aya daha ihtiyacımız oldu. İnşallah bu süre içerisinde bitirmek mümkün olur. Öyle bir noktaya gelelim ki hem FETÖ ile mücadeleyi tamamlayalım hem de bundan sonra Türkiye'de hiçbir kişinin, grubun aklının ucundan dahi darbe yapmayı geçiremeyeceği kadar demokratik bakımdan sağlam bir ülkeyi kuralım." ifadesini kullandı.

Kurtulmuş, OHAL'in kapsamında Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) yeniden yapılandırılmasının bulunduğunu, OHAL'in verdiği imkanlar kullanılmasa bunun da yapılmasının güç olacağını aktardı.

Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlığının İçişleri Bakanlığına, kuvvet komutanlıklarının Milli Savunma Bakanlığına bağlanması, askeri liselerin kapatılması Milli Savunma Üniversitesinin kurulması, askeri yargının tasfiye edilmesi gibi son derece önemli adımlar atıldığını aktaran Kurtulmuş, bu konuların 1980'lerden beri konuşulduğunu dile getirdi.

- "Biz hangi yasayı istiyorsak getiririz Parlamentoya"

"Buradaki amaç, TSK'nın tek amacı ülke savunması olan bir yapı haline dönüştürülmesidir." diyen Numan Kurtulmuş, şu değerlendirmeyi yaptı:

"TSK'nın üzerindeki iradenin de sivil irade , milli irade olmasıdır. Bunu sağlayacak bu yapılanmayı getiriyoruz. Olağanüstü hal bize böylesine önemli imkanlar verdi. Bu, Türkiye içindir. Yoksa AK Parti'nin şuna ihtiyacı yok, çok açık söyleyeyim, bazıları bunu yanlış yorumluyorlar, 'Efendim olağanüstü hali istismar ediyorsunuz.' Kardeşim, AK Parti'nin parlamentoda, anayasayı değiştiremeyebiliriz ama istediği her yasayı çıkarabilecek çoğunluğu var mı, var. Biz hangi yasayı istiyorsak getiririz parlamentoya. Biraz uzar, Meclis'te kavga gürültü olur ama sonuçta Meclis çoğunluğu olan bir iktidar partisi olarak istediğimiz her yasayı çıkarabilme gücüne sahibiz.

Bizim amacımız OHAL'i kullanarak istediğimiz yasaları çıkarmak değil, yapılamayacak işleri OHAL'le yapmaktır. Bütün bu işlerin ortak tarafı, asla millete dokunmuyor, zarar vermiyor. Hiç kimse diyemez ki 'OHAL'in şu uygulamasından millet zarar gördü.' İşten çıkarmalarda varsa eksiklikler onlar temizlenir, ayıklanır. OHAL Türkiye'ye hem 15 Temmuz darbesi ve sonuçlarıyla mücadelede hem Türkiye'nin gerçekten tam demokratikleşmesi için yapılacak işleri rahat yapabilmek bakımından bir avantaj sağlıyor, hız sağlıyor."

Şimdi diyelim ki 15 Temmuz oldu, OHAL'i ilan etmedik, ordunun içerisinde şu kadar general ve albay FETÖ'cü. Biliyorsunuz bunları atmak için Yüksek Askeri Şura'yı bekleyeceksiniz yani 1 sene sonraki ağustos ayını bekleyeceksiniz. Böyle mücadele edilebilir mi? Yargının içerisinde birebir bu gurubun elemanı olan çok üst düzeyde olan insanlar var. Anayasa Mahkemesinin içerisinde var, Anayasa Mahkemesi üyesi olan FETÖ'cüleri nasıl atacaktınız? Ya da HSYK'da bunların önünü açan bu eşkiya çetesinin elemanlarını nasıl tasfiye edecektiniz? Dolayısıyla burada OHAL'e ihtiyacımız vardı, şu anda da var. Bunları yapacağız. Milletimiz rahat olsun, bu uygulamaların hiçbirisi milletin günlük hayatını ilgilendiren, olumsuz şekilde etkileyen şeyler değildir. Sağdan soldan 'Niye Türkiye OHAL ilan etti.' diye Batı'dan özellikle gelen bazı eleştiriler var. Kusura bakmayın, Fransa'da OHAL hem de 9 aydan fazla bir süre ilan edildiği zaman neredeydiniz? Niye kimse ağzını açıp bir şey söylemedi?"

Türkiye'nin Fransa'nın karşılaştığı tehdidin on bin katı büyüklükte tehditle karşı karşıya kaldığını belirten Kurtulmuş, "Bugün de karşı karşıyadır. Devlet, 'Ne yapalım da OHAL ilan etmeyelim, normal rutinle gidelim' mi diyecek. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Milletimiz rahat olsun, milletin aleyhine olan hiçbir şey olmaz. Bu tehlikeyi hep beraber savacağız." diye konuştu.

Yeni Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraçların ya da göreve iadelerin olup olmayacağına ilişkin soruya Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Göreve iadeler ya da kapatılan dernekler ve vakıflardan açılacak olanlar yine KHK ile yapılacak. Düzeltmeler olacak, isim benzerlikleri oluyor. Bunlar KHK ile düzeltilecek." karşılığını verdi.

(Bitti)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı