Kuzey Ege turizminin gözdesi: Cunda Adası

Kuzey Ege turizminin gözdesi: Cunda Adası

"Adalar Kenti" olarak nitelendirilen Ayvalık'ın 22 adasından biri olan Cunda, renkli panjurlara sahip taş evleri, Arnavut kaldırımları, tarihi dokusu, Ege mutfağının eşsiz lezzetiyle yerli ve yabancı turistlerin akınına uğruyor- 90 butik otel ve 2 bin kiş

BALIKESİR (AA) - ZAFER AKPINAR - Kuzey Ege'nin gözde turizm merkezlerinden olan Cunda (Alibey) Adası, birçoğu butik otel olan eski Rum evleri, Arnavut kaldırımları, kiliseleri, papalina balığı, Yunan ve Türk mutfağının eşsiz lezzete sahip yemekleriyle yerli ve yabancı turistlerin akınına uğruyor.

Balıkesir'in "Adalar kenti" olarak nitelendirilen ilçesi Ayvalık'a bağlı 22 adadan sadece Cunda ve Lale Adalarında yerleşim bulunuyor.

Hizmete 1964'te açılan "Türkiye'nin ilk boğaz köprüsü"nden geçilerek karayolu ve Ayvalık'tan teknelerle ulaşımın sağlandığı Cunda Adası, Edremit Körfezi ve Kuzey Ege'nin en önemli turizm merkezleri arasında yer alıyor.

Kırmızı, mavi, yeşil, pembe, birbirinden renkli panjurlu taş evler ve Arnavut kaldırımlara sahip tarih kokan dar sokaklarından yürünerek gezilebilen adada, hatıra fotoğrafı çektirilebilecek bazı özel noktalar bulunuyor.

Adaya gelenler, yüzlerce nazar boncuğunun asılı olduğu ağacın önünde, "Türklerin adaya ilk ayak bastığı yer"de, Türkiye'nin ilk boğaz köprüsünde, kiliselerin önünde, dış görünüşüyle cezbeden bazı Rum evlerinin girişinde, kordonda ve Aşıklar Tepesi'nde hatıra fotoğrafı çektirebiliyor.

Kapıları, kapı tokmakları, pencereleri, tahta ve taş işçiliğiyle görülmeye değer Cunda evleriyle geçmişe kısa bir yolculuk yapılan adada, en fazla ziyaret edilen yerlerin başında müzeye dönüştürülen Taksiyarhis Kilisesi geliyor.

- 100 yıla tanıklık eden müze

Harabe durumdaki kiliseyi 49 yıllığına kiralayan Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı tarafından 2 yıl süren restorasyonun ardından 2014 yılında ziyarete açılan Rahmi M. Koç Müzesi, oyuncaklardan, yaklaşık 120 yıllık faytona, eski dalgıç kıyafetlerinden 1910 model otomobile kadar bin 223 parça eseriyle son 100 yıla tanıklık ediyor.

Ada merkezinde sıralanmış, bazılarının ünü yurt dışına yayılmış lokantalarda Ayvalık'ın eşsiz lezzeti papalina balığının yanı sıra ahtapot, kalamar, karides, midye gibi deniz mahsulleri, Yunan ve Türk mutfağıyla harmanlanmış yemekler, yörenin otlarından hazırlanmış mezelerin tadına bakan ziyaretçiler, tarihi Taş Kahve'de lor kurabiyesi eşliğinde çayını yudumlayabiliyor, kordonda "Lokma imparatoru"nda bazen bir saat sıra bekleyerek aldıkları lokma tatlısından yiyebiliyor.

Limanda bekleyen onlarca kiralık yattan biriyle Ege Denizi'ne açılabilen tatilciler, karayoluyla da ulaşılabilen Pateriça Koyu gibi eşsiz güzellikteki plajlara sahip 7 koyda denize girebiliyor.

Kafeye dönüştürülen tarihi değirmende çay, kahve içebilen, yörenin ünlü yemeği Ayvalık tostunun tadına bakan tatilciler, adada, eski Rum evlerinden dönüştürülen taş yapı butik otellerde konaklayabiliyor.

Cunda'ya gelenler, ada merkezinde bulunan hediyelik eşya çarşısından, deniz kabukları ve taşlardan, ahşaptan ve diğer ürünlerden yapılan el işi hediyeliklerden alabiliyor.

Gecesi ve gündüzü ayrı güzel adada konaklamanın maliyeti kişi başı 200 liradan başlıyor, manzarasına ve konumuna göre 750 liraya kadar çıkabiliyor. Otellerde kahvaltıdan akşam yemeğine kadar her sofrada zeytinyağı ve yeşil zeytin mutlaka yer alıyor.

Yaz dönemi kadar olmasa da tarih ve yemek kültürüyle iç içe sakin ve sessiz bir tatil isteyenlerce kış aylarında da çok sayıda kişi tarafından tercih edilen ada, 10 günlük bayram tatilinde en yoğun dönemlerinden birini geçirecek.

Edremit Körfezi'nin turizm merkezleri olan Küçükkuyu, Altınoluk., Akçay, Ören, Gömeç ve hatta İzmir'in Dikili ilçesine gidenlerin uğramadan yapamadığı Cunda Adası, her geçen yıl artan ilgiyle yerli ve yabancı turistlerin akınına uğruyor.

- Taş Kahve'de lor kurabiyesi eşliğinde çay

Ayvalık Turizm Derneği Başkanı ve Ayvalık Turizm Geliştirme ve Hizmet Birliği Genel Sekreteri Ümit Özgültekin, Cunda'nın yemekleri, denizi, tarihi, kedileri ve yemekleriyle ünlü olduğunu söyledi.

Mavi bayraklı 7 koya sahip Cunda'nın deniz, tarih, doğa ve gastronomi turizmini aynı anda sunduğunu ifade eden Özgültekin, "Sadece lokantasında papalina yemek için gelenler oluyor ya da Taş Kahve'de lor kurabiyesi eşliğinde çay içmek için. Dar sokaklarını gezerek tarihi bir yolculuk yapanlar, renkli panjurlu evlerin önünden geçerken hayranlıklarını gizleyemeyenler, değirmende kahve içenler Cunda'ya mutlaka bir daha geliyor." dedi.


AA

Kaynak:Haber Kaynağı