Arif Köse /ey kavmim
Maliki Yevmiddin
Namaz kılan bir insan hergün defalarca söyler bu sözü: Maliki yevmiddin. Bu sözle Allah’ın din gününün, hesap gününün sahibi olduğu ikrar edilmektedir. Peki nedir hesap günü? Boynuzsuz koyunun, boynuzlu koyundan hakkını alacağı gündür. Hesaplaşma günüdür, hakların birbirinden alınacağı gündür. Çoğumuzun bugün hiç önemsemediği kul haklarının birbirinden alınacağı, babanın evlattan evladın babadan kaçacağı gündür. Sevapların ve günahların tartılacağı, insanların cennete ve cehenneme sevkedileceği gündür.
Namaz kılmayanlarımız da bilgi olarak bu günün varlığından haberdar olduklarını söylerler ya, çoğumuz bu güne aslında inanmıyor, yalan söylüyor. Buz gibi yalan söylüyor. Hesap gününe inandığını söyleyen, kul haklarının ödeştirileceğini bildiğini söyleyen biri, ürettiği dana sucuğuna tavuk katar mı kardeşim? Buyrun, bakanlığın yaptığı denetim sonuçları ortada. Mesela Konya’dan HİLKAN GIDA. Adam resmen hayvanı kesip tümce atmış kıyma makinesine, ürettiği sucuğun içerisinden deri ve sindirim sistemi dokusu bile çıkmış. Kanatlı eti ve baş eti de var tabi aynı sucukta. Şimdi bu adam nasıl hesap gününe inanıyor kardeşim. En basitinden ben, prensip olarak tavuk eti yemiyorum senelerdir, evime de almıyorum. Tavuk üretiminden çıkan tavukların da sağlıklı olduğunu pek düşünmüyorum, bunu bir tek ben değil konunun uzmanları da zaman zaman yazılı ve görsel basında ifade ediyorlar. Ama HİLKAN GIDA’nın sahibi olan kişi, benim “dana etinden yapılmış” diyerek aldığım sucuğun içine tavuk etini atıyor. Senin ne hakkın var kardeşim bize bunu yapmaya?
Bir başkası SELCAN ET. O da soya koymuş sucuğuna. Dertleri ne bu arkadaşların? Bizim sağlığımızla oynamak pahasına, ürünlerine maliyeti ucuzlatıcı maddeleri koyarak imalat fiyatlarını daha aşağı çekecekler ve böylece daha çok para kazanacaklar, AUDI’ye Mercedes’e falan binecekler, lüks evlerde oturacaklar, torunlarına yetecek para biriktirecekler; ama benim çocuğum hastalanacak, biz dana eti yiyoruz diye düşünürken aslında soya yiyeceğiz, tavuk eti yiyeceğiz, hayvanın hiç bilmediğimiz sindirim sistemi parçalarını yiyeceğiz. Cehennemin dibine kadar yolunuz var.
Peki soruyorum sizlere, siz bu firmaların yapılan denetimden sonra ÖZÜR DİLEDİĞİNİ, HELALLİK İSTEDİĞİNİ falan duydunuz mu? Ben ne duydum, ne okudum, ne de gördüm. O kadar da yüzsüzler, arsızlar.
Kardeşim kul günah işler mesela namaz kılmaz, oruç tutmaz Allah affeder. Varır Yaratan’ın huzuruna, gözyaşı döker, samimi bir şekilde pişmanlığını bildirir, tövbe eder, Allah affeder. Ama kul, başkalarının hakkına girecek, aldatacak, kandıracak, kazıklayacak günahlar işlerse bu kul hakkına girer ve Allah’a secdede gözyaşı döksen de bu günahın tövbesini edemezsin, soya koyduğun, tavuk eti koyduğun, hayvanın midesini bağırsaklarını koyduğun sucukları her yiyen kişiye tek tek gidip “ben sizi kandırdım, size dana etinden sucuk diye sucuk sattım ama onun içinde soya vardı, baş eti vardı, hayvanın sindirim sistemi organları vardı, tavuk eti vardı, bana hakkınızı helal edin” demen gerekir, ama sen o kadar insanı nereden bulacaksın ve üstelik teknik olarak ta kıyamet gününe kadar mümkün değildir böyle bir helalleşme.
Gerçi bu tür insanların o hesap gününe, din gününe inandıklarını da pek sanmıyorum çünkü ortaya böyle bir durum çıkıyor. “İnsanlardan öyleleri de vardır ki, inanmadıkları halde, "Allah'a ve ahiret gününe inandık." derler.” (Bakara Suresi, 8. Ayet Meali) Allah ta aynısını söyledi işte, onlar inandık derler ama inanmamışlardır. Çünkü inansalar ona göre yaşarlar, davranırlar. Ben de hakkımı helal etmiyorum.
Senin ne farkın kaldı Amerikan başkanlarından? Onlar da petrol için dolayısıyla para için diğer insanları önemsemiyorlar, sen de para için diğer insanları önemsemiyorsun.
HİLAL CİĞERCİSİ de ürettiği sucuğa kanatlı eti ve baş eti katanlardan. Bunların yanısıra DEMİRCİOĞLU SÜT var, arkadaşımızın maşallahı var. Adam neredeyse herşeye nişasta ve süt yağı dışında bir yağ koymuş. KAYABEY SÜT te onunla yarışa girmiş hilede.
Bir de patates yetiştirenlerimiz var, 1 değil 2 değil kaç defa bu adamların kendi ağızlarından itirafları geldi, “kendimize yemek için ayrı, satmak için ayrı patates ekiyoruz; ektiğimiz patatesi biz bile yemeyiz” türünden lafları. ASLA HAKKIMIZI HELAL ETMİYORUZ SİZE. Senin ne hakkın var bana zararlı patatesleri yedirmeye.
Yapın kardeşim, içine her türlü zıkkımı koyduğunuz sucukları yapın ama satarken deyin ki “bunun içine biz şunu koyduk, o yüzden bu fiyata satıyruz”. Patates ekiyorken nasıl yetiştiriyorsan yetiştir ama satarken de ki ”ben bunu kimyasal ve zararlı gübrelerle-hormonlarla yetiştirdim”, biz de ne satın aldığımızı bilelim. Ama sizin bunları demeye de yüzünüz yok, çıkıp özür dilemeye de yüzünüz yok. Gıda teröristi lafı sizin için az kalır.
Siz, kendi milletine para için zarar veren, kul hakkından korkmayan, para hırsından gözü dönmüş ve hesap gününde kendisine yazık etmiş varlıklarsınız ve biz size asla hakkımızı helal etmiyoruz.