Ahmet Ünver
Medeni(!) Avrupa Soykırım Diyormuş!
Medeni! Avrupa devletleri ve ABD, uzun yıllardan beridir, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tepesinde, demoklesin kılıcı gibi salladıkları bir Ermeni soykırım iddialarını duymayanımız kalmamıştır! Her yıl Nisan ayı yaklaşmaya başladığında, Medeni! Avrupa ülkelerini bir telaş alır ve bizden bu iddialarını da çok yüce! Meclislerinde kabul edeceklermiş gibi yapmakla, neler kopardıklarını ve nelerden vazgeçtiklerimizi de elbette ki bilemiyoruz! Tarih tabii ki bunları da yazacaktır! Bu konuda devlet olarak yurt dışında yapmış olduğumuz PR çalışmaları için devletin kasasından yine bu medeni! Avrupa’nın çok önemli! ve çok başarılı! İletişim şirketlerine ödenen rakamları da zikretmiyoruz! Aman Allah’ım neydi o günler! Devlet ve millet olarak neredeyse kâbus dolu günler geçiriyorduk! Ha kabul edildi, ha kabul edilecek, şeklinde! Çok Şükür!
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlığı döneminde, medeni! Avrupa’nın soykırım iddiaları ile ilgili olarak tüm devletler arşivlerimizi açalım ve arşivler ne diyorsa tüm devletler buna uymak ve kabul etmek zorunda kalmalıdır, ne buyurdunuz, sayın çok medeni! Avrupalılar, dedi ve biraz rahatladık, oh be dünya varmış demeye başladık! Çünkü asil Trük milleti tarihinin hiçbir anında katliam ve soykırım yoktur, olmamıştır ve olamaz! Bu aziz devlet ve asil Türk milleti, iki bin yıllık devlet geleneğinde, Hak arayana Hakkını vermiş, fakat devletine baş kaldıranlara da gereken cezayı vermekten hiçbir zaman çekinmemiştir! Bunlar farklı şeylerdir! Hak aramak başka bir şey, devlete isyan etmek ve baş kaldırmak başkaca bir şey! Dünya üzerinde yaşayan tüm mazlum milletler, asil Türk milletini, Adalet dağıtan, Hakkaniyetin temsilcisi ve mazlumların da hamisi olmakla nam salmıştır! Gerisi boş lakırdı ve kuru laf kalabalığından öteye de gidemez!
Dünya üzerinde başka milletlere ve özellikle de asil Türk milletine soykırım iddialarını yapıştırmaya çalışan çok medeni! Avrupalıların tarihine kabaca bir bakalım! 1600’lü yılların başlarındaki otuz yıl savaşları ve aynı yüzyılın sonunda dokuz yıl savaşlarında, sokaklarından oluk oluk insan kanı akıtmışlar ve insani kayıpların sayısı da belli değildir! Birinci Dünya savaşında kocaman bir imparatorluğun hüküm sürdüğü bölgelerdeki yer altı ve yer üstü zengin kaynaklara erişebilmek için verilen insani kayıplar otuz milyonun üzerindedir! Peki, ikinci Dünya savaşına ne demeli! Buradaki insani kayıplar yetmiş beş milyonun üzerindedir! Yakın tarihteki, Vietnam, Afganistan, Irak, Libya, sayamadığımız yerler ve son olarak da yedi yıldır Suriye’deki insani kayıplara sessiz ve seyirci kalan çok medeni! Avrupa devletlerin haline ve pişkinliklerine de bir bakar mısınız? Soykırımmış! Sen önce dön kendine bir bak! Aynaya bir bak! İğneyi kendine, çuvaldızı da başkasına!
Dünyaya insanlık ve medeniyet dersi vermeye çalışanların, 1992 yılında Dağlık Karabağ bölgesindeki katliamlara neden seyirci kalmışlardır? BirLEŞmiş Milletler de bu katliam için ne bir öneri ne de bir görüşme yapılmıştır! Neden? Ölenler TÜRK ve MÜSLÜMAN olduğu için olabilir mi? Peki Dağlık Karabağ bölgesinde o karanlık gecede neler olmuştur?! Dağlık Karabağ’ın hâkim konumdaki ve önemli bir mevki olan Hocalı kasabası, Ermeni kuvvetleri için stratejik bir askeri hedef olarak seçilmiş ve bu tepeden kasaba aylarca top ateşine tutulmuş, kasaba Ermeni kuvvetlerince abluka altına alınmış ve etrafıyla da bağlantısı kesilmişti! Ermeni kuvvetleri 25 Şubat’ı 26 Şubat'a bağlayan karanlık gece Hocalı kasabasında, büyük bir oranda çocuk, kadın ve yaşlıların bulunduğu 613 Azeri Türkü saldırıların yapıldığı alanda katletmiş ve bunlardan 56 kişi de çok vahşi bir şekilde işkenceyle öldürülmüştür! 155 kişiden çeyrek asırdan beri haber alınamıyor! 1275 kişi rehin alınmış ve 487 kişi ise soykırım sonucu özürlü durumuna düşmüştür! Rahmeti Rahmana kavuşanlara, Allah Rahmet eylesin. Hocalıda yaşanan bu katliama izleyici ve neredeyse de onaylayan konumunda kalan BirLEŞmiş Milletler, Avrupa’nın göbeğindeki Bosna’da Temmuz 1995 tarihinde aşırı Sırp milliyetçilerin dokuz bine yakın Bosnalı Müslüman’ı kurşuna dizerek soykırım yapmalarına da yine seyirci konumunda kalmışlar, tüm bunlara ve başka bölgelerdeki katliam ve soykırımlara da sebebiyet vermişlerdir!
Asil Türk milletinin iki bin yıllık devlet geleneğinde hiçbir ırka ve mensubiyete karşı yukarıdaki mezkûr vahşice olaylar gibi bir kara lekesi olmamıştır! Peki, medeni! Avrupa’nın bu konuları kaşımak ve gündeme taşımaktaki derdi nedir? Türkler; iki bin yıllık devlet geleneği, altı yüz yıldan fazla da imparatorluk dönemlerinde, sadece insanlık, sadece Adalet, sadece Hakkaniyet götüren ve bu değerlerin temsilcisi, mazlum milletlerin de hamisi olmuştur. Mazlum milletlerin de sadece dualarına talip olmuştur. Böyle bir ecdadın torunlarının yeniden aynı ruh ve asillikle tarih sahnesinde yerini almasının vermiş olduğu telaşı ve korkularından başkaca bir şey değildir, tüm bu gelişmeler! Korkuları ve telaşlarının hiçbir faydası da olmayacaktır! Bu asil Türk milleti kaldığı yerden yeniden tarih sahnesinde YERİNİ alacaktır! Türk burada ırkçı bir yaklaşım ve ifade olmadığını da sürekli olarak hatırlatıyoruz! Türk bir düşünce, bir yaşayış, bir sorumluluk, bir temsiliyet, bir medeniyet ve kültür demektir!