Medyada "andımız" tartışması

Medyada "andımız" tartışması

Danıştay 8. Dairesi’nin ilköğretim okullarında uygulanan "Öğrenci Andı"nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etmesi tartışmaları da beraberinde getirdi. Konu köşe yazarlarınında gündeminde.

Danıştay 8. Dairesi’nin ilköğretim okullarında uygulanan "Öğrenci Andı"nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etmesi tartışmaları da beraberinde getirdi. Konu köşe yazarlarınında gündeminde. Peki kim, ne yazdı. İşte yazarlardan alıntılar…

 

BİRİLERİ BU DANIŞTAY’A ÖNCE TÜRKÇE, SONRA HUKUK ÖĞRETSİN!

“Danıştay’ın “kötü Türkçe” örneği olan bu açıklamasından şunu anlıyoruz: İstikrar kazanmış uygulamalardan vazgeçemeyeceğimiz gibi, “istikrar kazanmış uygulamalardan ayrılmak” anlamına gelen yeni tasarruflarda da bulunamıyoruz.  Madem öyle, metne (sonradan) “Gösterdiğin ülküde...” filan gibi laflar sokuşturulup Andımız tahrif edildiğinde Danıştay’ın aklı neredeydi? Yani, dönemin “darbecileri” istikrar kazanmış uygulamalardan ayrıldıklarında niçin müdahalede bulunmadı? 

Danıştay diyor ki, “Öğrenci Andı kaldırılmadan önce bilimsel ve pedagojik araştırma yapılmadı.”

Öyle mi? 

Peki, öğrenci andı yürürlüğe konulduğunda bilimsel ve pedagojik araştırma yapıldı mı? 

Doktor Reşit Galip hangi bilimsel öncüllerle bu işe kalkıştı? 

Nazilerden öykünme “içtima düzeni” hangi pedagojik testlerden geçirildi de, yürürlüğe konuldu? 

Hadi yürürlüğe konuldu... Niçin kaldırılamıyor? 

Kutsal bir metin midir bu? 

Nas mıdır? 

Dogma mıdır?” 

Ahmet Kekeç-Star

 

DANIŞTAY'IN SKANDAL KARARI VE HUKUKSUZLUK DÖNGÜSÜ

“Lafı hiç dolandırmayayım: Danıştay’ın "Andımız" kararı apaçık bir hukuksuzluk. Bu sözde hukuksal karar, seçilmiş hükümete yönelik yargısal vesayet teşebbüsünden başka bir şey değil. Danıştay 8. Dairesi'nin, hukukla ilgisi olmayan gerekçesi de vesayetçi zihniyetin bir ürünü. Metni okurken aklıma AK Parti’yi kapatmak isteyen Abdurrahman Yalçınkaya’nın 14 Mart 2008’de açıkladığı “Google iddianamesi” geldi. Hatırlayacaksınız bu olay da tipik bir yargısal darbe girişimiydi.

Bu meseleye dair konuşurken, bu andın içeriğinden bağımsız şekilde, olaya hukuk ve demokrasi ilkeleri perspektifinden bakılması gerektiğini düşünüyorum. Danıştay, yürütmenin aldığı kararlara dair yerindelik denetimi yapamaz. Bu temel bir hukuk ilkesidir. Andımız metninin her gün okullarda okunmasını savunanlar da, şayet demokratlarsa, bu karara prensip gereği karşı çıkmalılar.”

Nagehan Alçı- Haber Türk

 

ANDIMIZ KARŞITLARININ BEŞ TÜRLÜ RİYAKÂRLIĞI

BİRİNCİ TÜR RİYAKÂRLIK: “Minnacık çocuklara soğukta yemin mi ettirilir” derler... Ama minnacık çocukların tacize falan uğramasına pek ses etmezler.

İKİNCİ TÜR RİYAKÂRLIK: ‘Andımız’la faşizm arasında kolaylıkla bağ kurarlar... Ama en azılı baskı politikalarına destek vermekten kaçınmazlar.

ÜÇÜNCÜ TÜR RİYAKÂRLIK: “Çocuklara devlet ideolojisi benimsetilemez” derler... Ama hayallerinde hep kafalarına göre nesiller yetiştirmek vardır.

DÖRDÜNCÜ TÜR RİYAKÂRLIK: “Çağdaş dünyada kaldı mı böyle uygulamalar” derler... Ama çağdaş dünyada var olan şeylere “Bize uymaz” diye itiraz ederler.

BEŞİNCİ TÜR RİYAKÂRLIK: “Danıştay’ın verdiği karar baştan sona yanlıştır” derler... Ama yeri geldiğinde “Yargı kararıdır, biz karışamayız” derler.

Ahmet Hakan-Hürriyet

 

KEMALİST ‘ÖĞRENCİ ANDI’ MESELESİ

“Abdülhamit Gül yerden göğe kadar haklı. Daha sert bir tepki gösterseydi de yeriydi. Yeni bir vesayet düzeni doğuyor çünkü. Danıştay’ın yerindelik denetimi yapması, yürütmeye ait bir tasarrufun bilimsel temelini sorgulaması, idarenin yerine geçerek karar vermesi bir kere kabul gördü mü, milli iradeye dayanan siyasi iradenin iradesi yalan olur.

Kemalist “öğrenci andı”nın ihyasını kutlarken, buna itiraz edenlere ‘Ya seve seve, ya döve döve okutacağız andımızı’ diye meydan okuyanlar var.

Geçmişte olduğu gibi bundan böyle de Kemalist “öğrenci andı” döve döve okutulabilir tabii. Ve geçmişte olduğu gibi bundan böyle de PKK bunu tepe tepe kullanabilir.”

Hakan Albayrak-Karar

 

BİLİRİM BİLDİRİRİM

“Danıştay "andımız"ı yeniden koydu. (Uygulanmayacak ki...)
Faşistler zevklendiler.
Bunu iktidara atılmış bir "gol" olarak kabul ediyorlar ve futbol seyircisi gibi "iki, iki" diye bağırıyorlar.
Evet, ortada bir gol var, bu gol bürokrasi tarafından halkın iktidarına atıldı.
Demek ki bürokrasi direniyor. Sınıf mücadelesi sürüyor.
Nasıl PKK direniyorsa, nasıl FETÖ direniyorsa, o da direniyor.
Birisi şöyle demiş:
"Sıra Türkçe ezanda, Türkçe ibadette."
Olur, sonra sıra tek parti diktasına da gelsin. Hatta Köy Enstitüleri de açılsın.
Arslanlar, bunu kaşıyın, köpürtün ki bürokrasinin partisi CHP'nin oyları daha da düşsün! O gol dönsün kendi kalenize girsin.”

Engin Ardıç-Sabah

 

'ANDIMIZ' FIRSATÇILARI

“Danıştay 8. Dairesi, "Andımız"ın kaldırılma kararını iptal etti. Danıştay üyelerinin cesaretini alkışlıyorum. Keşke oy birliğiyle karar verselerdi.

İnşallah Danıştay'ı dağıtmaya kalkmazlar.

"Tek adam" rejimi ister istemez "yağdanlık" rejimidir.

Kendilerini göstermek isteyenler, daha önce gözdeyken, geriye itilenler, ilk fırsatta ortaya atılırlar. Danıştay'ın "Andımız"ın kaldırılma kararının iptali, fırsatçıları harekete geçirdi.

Bu fırsatçıları ikiye ayırmak lâzım: "Türk"le problemi olanlar ve "Tepe"nin "Andımız"a tavrını bildikleri için yağ çekmek isteyenler.”

Arslan Tekin-Yeniçağ

 

TÜRK’E TÜRK PROPAGANDASI

“Körpecik beyinlere "ne olduklarına" dair yeminler ettirmekle falan uğraşacağımıza, önce onlara "nasıl olmaları" gerektiğini öğretelim.
Öğretelim ki, rahmetli Çetin Altan'ın ifadesiyle söylersek, Türk'e Türk propagandasına maruz kalıp etkilerinden hâlâ kurtulmayan büyükleri gibi olmasınlar...
Önemli olanın yaptıkları, ettikleri olduğunu bizlerden erken fark etsinler...
Kaçak villaların kapısına yıkılmasın diye "15 Temmuz evleri" yazdırmasınlar mesela... Kendisine selektör yakan sürücüyü içeri tıktıran savcımız gibi olmasınlar... Yıllardır "adam adam adamlık" diye kafamızı şişirdikten sonra işini yapan gencecik bir polis memuruna efelik yapan gazeteci gibi magandalaşmasınlar.
Sonra varsınlar, kendilerine ne diyorlarsa desinler.”

Melih Altınok-Sabah

 

İKİNCİ DANIŞTAY VAK’ASI

anıştay, tek-tip insan yetiştirmek amacıyla dönemin faşist İtalyan ve Alman rejimlerinden ilham alınarak bütün ilk ve orta dereceli okullarda Jakoben yöntemlerle, tepeden, monteleme yoluyla zorla okutulan Öğrenci Andı’nın yeniden getirilmesini sağlamaya dönük tehlikeli, tehlikeli olduğu kadar da ilkel bir karar aldı! Türkiye’nin bütünleşmeye ekmek kadar, su kadar ihtiyaç duyduğu kritik bir zaman diliminde, toplumda etnik ve ideolojik gerilimleri tırmandıracak böyle bir karar, en hafif ifadeyle, basîretsizliktir. Vesayet rejimini hortlatarak toplumdaki etnik ve ideolojik fay hatlarını büyütecek, fitnenin fitilini ateşleyecek son derece tehlikeli bir karardır bu! Yakın tarihimizde yaşadığımız İkinci Danıştay Vak’ası’yla karşı karşıyayız: Tıpkı FETÖ tezgâhıyla sahneye konan, ülkedeki kardeşlik iklimini dinamitlemeyi amaçlayan birincisi gibi, ülkenin birliğini, dirliğini, kardeşliğini tehlikeye sokma potansiyeli taşıyor bu karar da. Birileri, ülkenin sosyal, siyasî, etnik ve ideolojik kaosun eşiğine sürüklenmesi için epey mesai harcıyor, anlaşılan!”

Yusuf Kaplan- Yeni Şafak

 

 

DANIŞTAY’A NE DANIŞILIR, SAYIŞTAY NEYİ SAYAR?

“Danıştay idari konularda gerçekten de “danışılan” bir kurumdur ve hükümete yardımcı kuruluştur. Fakat “andınız” gibi mevzular bu mahkemenin görev alanında değildir. Yani Danıştay hükümetin aldığı kararı ortadan kaldıramaz. 15 dairesi bulunan Danıştay’da 8. Daire üyesi 5 kişi var. Bunların 3’ü veya 4’ü “Biz şu kararı tekrar getiriyoruz” diyemezler. Ama işte “andınız” mevzusunda dediler ve bakın toplumda karışıklığa sebep oldular. Bunun ana nedeni Danıştay’ın haddini, hududunu, görev ve yetki alanını aşması ve kendisini TBMM yerine koymasıdır. Türkiye’yi 3 tane Danıştay üyesi yönetecekse 50 milyon kişi sandığa gidip 600 milletvekilini boşa seçmesin de vakit kaybetmeyelim”

Hacı Yakışıklı-Yeni Akit