Merkez Bankası Genel Kurulu

Merkez Bankası Genel Kurulu

Merkez Bankası Başkanı Başçı: (2)- "Her dönemin kendine has ihtiyaçlarına göre Merkez Bankası yeni araçlar ve yöntemler kullanarak, enflasyonu kontrol altında tutmayı başardı"- "Merkez Bankası, zorlu koşullarda dahi düşen enflasyon trendinin devam etmesin

ANKARA (AA) - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, bankanın, her dönemin kendine has ihtiyaçlarına göre yeni araç ve yöntemler kullanarak, enflasyonu kontrol altında tutmayı başardığını belirtti.

Başçı, TCMB'nin 84. Hesap Dönemi Olağan Genel Kurul Toplantısı'nda, para politikasının, likidite politikasının sıkılık derecesinin ayarlanması süreciyle geniş para arzını etkilediğini ifade ederek, maliye politikasının da geniş para arzı üzerinde etki yapan önemli bir unsur olduğunu söyledi.

Yüksek bütçe açıkları verilmesi halinde bankacılık sektörünün kamuya açtığı kredilerde artış yoluyla parasal genişleme olabildiğini anlatan Başçı, finansal sektör politikasının ise özel kesime açılan kredilerdeki artış hızını etkilemek suretiyle parasal genişlemenin hızını değiştirebildiğini ifade etti.

Küresel finansal koşullarda banka bilançolarının mevduat ve kredi büyümeleriyle döviz kurları üzerinde etki yapmak suretiyle parasal genişlemeyi etkilediğini dile getiren Başçı, nominal toplam talebi belirleyen ikinci faktör olarak paranın dolanım hızının, özellikle enflasyonun tek haneli olduğu dönemlerde ihmal edilemeyecek kadar önemli bir değişken olduğunu kaydetti. Paranın dolanım hızını belirleyen diğer etmenlerin daha ziyade maliye politikası, küresel koşullar ve toplumsal tutum ve davranışlar olarak özetlenebileceğini belirten Başçı, şöyle devam etti:

"Bu konuyu Türkiye örneği üzerinden ele alırsak, enflasyon hedeflemesi rejime öncesinde 1987'den 2005 sonuna kadar yıllık ortalama M2 para büyümesi yüzde 52 civarındaydı. Buna karşılık enflasyon da yüzde 47 civarındaydı. O dönemde esas problemin aşırı parasal genişleme olduğunu görüyoruz. Anılan dönemde aşırı parasal genişleme kamu kesimini yüksek borçlanma ihtiyacından ve bu ihtiyacın Merkez Bankası tarafından parasallaştırılmasından kaynaklanmıştı. Bu durum 2002 yılına kadar olan dönemde kısır döngü şeklinde devam etmiştir. O dönemdeki sağlıksız bir parasal genişleme ve yüksek enflasyon belirsizliği reel faizlerin olağanüstü yüksek seviyelere gelmesine yol açarak büyümeye zarar vermiştir. O dönemde reel faizler, yüzde 20'ler, 25'ler gibi gerçekten inanılması güç yüksek seviyelerdeydi."

Bu sorunun kamuda mali disiplinin sağlanması, kamu kesiminin borçlanma ihtiyacının azaltılması ve kamu harcamalarının doğrudan Merkez Bankası kaynaklarından finanse edilmesinin önüne geçilmesi yoluyla çözüldüğünü bildiren Başçı, 2002-2006 döneminin enflasyonu tek haneli düzeylere indiren bir geçiş dönemi olduğunu kaydetti.

Başçı, 2006'dan itibaren açık enflasyon hedeflemesi rejimine geçildiğine işaret ederek, bu dönemde kamu kesimindeki maliye disiplinin katkısıyla paranın büyüme hızının daha makul seviyelere geldiğini ve 2006-2015 döneminde ortalama yüzde 16,4'e düştüğünü anlattı.

Parasal genişleme hızındaki bu kayda değer yavaşlamanın ekonominin reel büyümesine herhangi bir zarar vermediğini aksine büyümeye fayda sağladığını ifade eden Başçı, fiyat istikrarına yaklaşılmasının ve öngörülebilirliğin artmasıyla reel büyüme hızının ortalamasının 1987-2005 dönemindeki yüzde 3,3'ten, 2006-2015 döneminde yüzde 4,9'a yükseldiğini belirtti.

Parasal büyüklüklerin ve enflasyonun gelişimi incelendiğinde, parasal büyüklüklerin oynaklıklarının oldukça yüksek olduğunun görüldüğünü dile getiren Başçı, paranın dolanım hızının da benzer şekilde oynak bir seyir izlediğini söyledi.

Başçı, parasal büyüklüklerle ilgili kullanılabilecek araçlar üzerine Merkez Bankasının 2006'dan bu yana çalışmalarına devam ettiğini ve araç setini güçlendirip genişlettiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Buradaki temel amaç, ekonomimizin iç ve dış şoklara dayanıklılığını artırmaktır. Parasal göstergeler üzerinde çok farklı faktörler etkili olabilmektedir. Geçmiş yıllardaki para politikası uygulama örneklerine bakıldığında, her dönemin kendine has bir özelliği dikkati çekmektedir. Örneğin 2006'da görülen parasal genişlemede, enflasyondaki hızlı artışa karşı Türk lirası likidite politikasında oldukça kuvvetli bir sıkılaştırma yapılarak tedbir alınmıştır. 2008 yılında küresel finans krizinden önceki dönemde de enflasyonda ve parasal büyüklüklerde bir artış görülmüştür. Fakat 2008 sonlarında aynı zamanda küresel talepte sert bir düşüş gözlenmiştir. O dönemdeki piyasa şartları nedeniyle paranın dolanım hızındaki ve parasal büyüklüklerdeki büyüme kendiliğinden yavaşlamış, Merkez Bankası dengeleyici tedbiri bu defa faizlerde indirime gitmek suretiyle almıştır. 2006 yılının tam tersine, bu dönemde önemli bir indirim yapıldı. Avro Bölgesi borç krizi döneminde ise likidite politikasında 2006'daki kadar sert olmayan bir parasal sıkılaştırmaya gidilmesi, istikrarı sağlamak için yeterli olmuştur. Sonrasında 22 Mayıs 2013'te ABD Merkez Bankasının nicel genişlemeyi sonlandıracağı açıklamasına karşı Merkez Bankası yine gerekli parasal sıkılaştırma tedbirini alarak istikrarı sağlamıştır. Son dönemde ABD Merkez Bankasının faiz artımı sürecine başlamasıyla yaşanan tedirginlikte bu defa sıkı para politikasının yanı sıra ilave araçlar geliştirmiştir. Merkez Bankası Türk lirası likidite boyutuna ilave yeni iki boyut ekleyerek parasal kontrolünü güçlendirmiştir. Bu ilave iki boyuttan birincisi döviz likiditesi boyutu, ikincisi finansal sektör boyutu."

Her dönemin kendine has ihtiyaçlarına göre Merkez Bankasının yeni araç ve yöntemler kullanarak, enflasyonu kontrol altında tutmayı başardığını dile getiren Başçı, en doğru politika bileşiminin makroekonomik göstergelerin şoklara karşı dayanıklılığını artırdığını, Merkez Bankasının zorlu koşullarda dahi düşen enflasyon trendinin devam etmesini sağladığını vurguladı.

Başçı, gelinen noktada, para arzının yıllık büyümesinin önemli ölçüde kontrol altına alındığını ifade ederek, Orta Vadeli Program'daki makroekonomik hedeflerle uyumlu olan parasal genişleme hızına yaklaşıldığını, burada uygulanan sıkı likidite politikasının yanı sıra küresel koşulların krediler ve döviz kurları üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmayı amaçlayan politika araçlarının da fayda sağladığını kaydetti.

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı