MESELE REKTÖR DEĞİL, HALA ANLAMADINIZ MI!

Cumhurbaşkanımızın geçen hafta içinde aralarında Boğaziçi Üniversitesi olmak üzere bazı üniversitelerimize rektör ataması sonrasında Boğaziçi Üniversitesi'nde atadığı  rektörü beğenmeyen kıymeti kendinden menkul tipler sosyal medya üzerinden örgütlenerek Gezi Kalkışmasına benzer bir provakasyona Boğaziçi Üniversitesi önünde giriştiler. Öncelikle Gezi’de de gördüğümüz bir araya gelmeyi başarabilen yapıların kompozisyonuna baktığımızda şunu görmekteyiz;

Çağrıyı yapan, ana ekseni oluşturan  grup; Liderliğini CV’si devlete yönelik eylemlerde taş atmakla, Molotof  kokteyli atmakla oluşturulmuş, Nişantaşı Entelijansı ile illegal marjinal sol gruplar arasındaki bağlantıyı sağlamakla görevli olan CHP İstanbul il başkanı Canan Kaftancıoğlu…

Çağrının ikinci ayağında; Yılların ülkücüsü Prof. Dr. Ümit Özdağ tarafından FETÖ’cü olarak suçlanan ancak hakkında hiçbir soruşturma yapılmaya cesaret edilemediği gibi yılların ülkücüsü Ümit Hocanın İYİ Parti'den tasfiyesine ve ihracına neden olan İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu…

Eylemde gerektiğinde şiddeti çatışmaya döndürecek unsuru HDP ve HDP’ye eklemli legal ve illegal yapıları görüyoruz.

Pankartlarını göremesek te, attıkları sloganlarda tüm sol marjinal grupları görüyoruz. Meydan kompozisyonu LGBT'li aktivistler ile de desteklenerek yumuşak güç takviyesiyle saha bütünlüğü sağlanmış.

Evet, bir araya gelmesi mümkün olmayan yapıları bir araya getirmesi ile uzmanlaşmış olan yapı Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör atanması gibi çok rutin bir olayda yine devlete meydan okuma imkanını buldu. Rutindir, çünkü; Rektör ataması tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de devlet başkanları tarafından kullanılan bir yetkidir. Geçmişte de böyleydi, şimdi  de… Vali gibi, Genel Müdür gibi, Genel Kurmay Başkanı gibi, Rektör gibi üst düzey kamu yöneticileri tüm dünyada devlet başkanları tarafından atanır.  Devlet Başkanının ataması öncesi ön işlemler bakımından farklılar olsa da yetki tamamen Devlet Başkanına ait bir yetkidir ve siyasal sorumluluğun muhatabı  olarak herkesin buna saygı duyması gerekir.

Maniplasyon edenlerin kullandıkları bir argüman atanan rektörün demokratik meşruiyetinin olmadığı iddiasıdır ki trajikomik bir argümandır. 

Demokratik olduğu iddia edilen eski sisteme demokratik diyebilmek ise trajikomikliği de aşar. Bir sistemin demokratik olabilmesi için sistemin çıktılarından etkilenen tüm paydaşların dahil olduğu genel ve eşit oy prensibine göre çalışan bir seçim sistemi  ve seçim sonuçlarını herkesin koşulsuz kabulu gereklidir. Yalnızca bir kısım öğretim elemanlarına oy verdiği, seçim sonuçları ile öneri makamı YÖK’ün ve atama makamı Cumhurbaşkanlığı’nın bağlı olmadığı, hatta daha ötesi, 2000 yılında YÖK tarafından gönderilen listeyi beğenmeyen Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in 22 üniversitenin rektör aday listesini tamamen iade ettiği örnekleri ile sözde demokratik model…

29 Ekim 2016’te 676 sayılı KHK ile yapılan düzenleme sonrasında rektörlerimiz kendisine oy veren Akademik Klanların rektörü olmaktan, onlara diyet ödemekten kurtularak tüm Üniversitenin Rektörü olma imkanını elde etmiştir.

Üniversitelerimizde çalışma barışını bozan, akademisyenlerimiz arasında husumet üreten eski usulü konuşmak ABESLE İŞTİGAL’dir.

Boğaziçi Üniversitesi'nin geçmişten gelen Robert Kolej’den devralınan elitist anglo-sakson sömürgeciliğinin Türkiye ayağı olması aslında ‘istemezük’ tavrı anlaşılır kılıyor ama Türkiye artık eski Türkiye değil. Beyaz Türklerin eski müstağni, mustekbir tavırlarına pabuç bırakacak bir ülke değiliz.

Bir araya gelmesi mümkün olmayan yapıları, seçimler gibi legal düzlemlerde, Gezi Parkı gibi, 17/25 Aralık gibi, MİT Tırları gibi, 15 Temmuz gecesinde ‘sokağa çıkmayın’süflesinde ki refleksler gibi strateji kuran, bir araya getiren akılın Boğaziçi Üniversitesi'nde de bu bir araya gelişi koordine ettiğini görüyoruz.

Boğaziçi Üniversitesi rektör ataması gibi rutin bir süreci bahane eden yapıların 2017'de yürürlüğe konan iyi Parti'nin kuruluşu sırasında Enver Altaylı'nın Ümit Özdağ söylediği sözler de kendisini bulan muhalefeti sokağa taşıma stratejisinin bir devamı olan bir parçadır Ama devletimize refleksleri bu oyunu bozabilecek güce ve kudrete sahiptir muhalefet parlementi içerisinde olur legal düzlemler içerisinde olur

Cumhurbaşkanımızın  Boğaziçi Üniversitesi’ne rektor atama iradesi üzerinden bir tartışma başlatmak isteyen bu ülkenin entelijansi bir türlü yerli-milli olmayı beceremediği gibi demokrat olmayı da becerememiştir. İstedikleri Akademik Klanlarının devamlılığı...

Gezi Rezaletinde duyduğumuz ‘mesele ağaç değil, anlamadınız mı!’  da özetlenebilecek bir süreci yaşıyoruz. ‘mesele Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Değil’

Evet, biz de bir araya geldiniz ve bekliyoruz.  15 Temmuz'daki  kararlılığımızla ve cesaretimizle…

Şenol Metin

Eğitimciler Birliği Sendikası

Konya Üniversiteler Şube Başkanı

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum