Mustafa Yiğit
Muarız siyasetin sonu
29 Mart: Ankara’da muarız siyasetin sonu
Seçime bir ay kaldı.
Şimdiye kadar adından en çok söz ettiren üç siyasi parti var: AKP, CHP, MHP.
Bir de Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da pek çok yerel yönetimi elinde bulunduran DTP.
Medyada yer alan haberlere bakılırsa çekişme iki siyasi parti arasında geçiyor: İktidar AKP ve ana muhalefet CHP.
Her gün televizyon kanallarında bu iki siyasi partinin adaylarını izliyoruz.
Bu programlarda iki partinin somut projelerine pek rastlayamasak da, niye kendilerini tercih edeceğimiz sorusuna cevapları hazır.
Beni seçmezseniz diğeri gelir.
Yani bu iki siyasi partinin propagandaları çok net bir şekilde “muarız siyaset” üzerine kurulmuş.
İki partinin bu siyasetine pek çok yerde dillendirildiği şekliyle söylersek korku siyaseti deniliyor.
Ancak bu propaganda tercihini her iki siyasi partinin de yeniden gözden geçirmesi gerekiyor. Çünkü yaşanan gelişmeler bize bunu açıkça gösteriyor.
Çünkü “Bizden somut projeler beklemeyin, yapacağımız şeyleri yapıyoruz, ancak bundan daha önemlisi var, şunu bilin ki, biz gelmezsek, bizi seçmezseniz onlar gelir” şeklinde bir siyaset anlayışıyla hareket eden iki partinin bu tavrı, onlara puan kazandırmıyor, sanıldığının aksine her ikisine de puan kaybettiriyor.
Bu tavırdan sıkılan bir halk var.
Siyasetin iki kutup arasında olduğu, halkın çaresizliğe itildiği ve iki siyasi partiye mahkum olduğu anlayışı bu seçimlerde büyük bir oranda değişime uğrayacak.
Bunu somut bir şekilde gözlemliyoruz.
En bariz örneğini de Ankara’da görüyoruz.
Bu söylemin hem fikirde hem fiiliyatta babası ve iyi bir uygulayıcısı Melih Gökçek’tir.
Ve yıllardır Gökçek’in yürüttüğü bu siyaset başarılı da olmuştur.
Ancak bu sefer işler değişti…
Gökçek açısından evdeki hesap çarşıya uymadı.
Nasıl mı?
Çünkü MHP’nin oyları artık çantada keklik değil, Gökçek için.
Çünkü Mansur Yavaş adında bir adam çıktı ve Gökçek’in bütün bu hesabını alt üst etti.
*****
Ankaralının sloganı: Yavaş olsun, Mansur olsun
Milliyetçi Hareket Partisi 2007 Temmuz seçimlerinden bu tarafa Cumhurbaşkanlığı seçimi, üniversiteli öğrencilerin okula girebilmelerini sağlamak için yasa teklifi gibi halkın takdirini toplayan adımlar attı.
Bu seçimde de yaptıklarının karşılığını alacağa benziyor.
Çünkü doğru işler yapmaya devam ediyor.
Mesela, Türkiye’nin pek çok yerinde olduğu gibi Ankara’da da aday konusunda çok iyi bir tercih yaptı.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için, Beypazarı’yla özdeşleşmiş olan ve Beypazarılıların yanı sıra Ankara halkı tarafından da yakından bilinen ve sevilen Mansur Yavaş’ı aday gösterdi.
Mansur Yavaş, güven veren, mütevazı, halkla kaynaşan, rakipleriyle uğraşmayan özellikle de projelerini hayata geçirmek arzusunda bir aday profili sergiliyor ve bu şekilde seçim çalışmalarını yürütüyor.
Onun bu tarzı, vatandaş tarafından büyük takdir topluyor.
Konuştuğum pek çok kişi, -bu kişiler daha önce AKP veya CHP’ye oy vermiş kişiler- Mansur Yavaş’tan söz açıldığında, “iyi adam” diyorlar.
Ve cümlelerinin devamında yıllardır söylenen cümle bu kez söylenmiyor.
“iyi adam, ama kazanamaz” cümlesini kullanmıyor Ankaralı bu sefer.
“Neden Mansur Yavaş olmasın, biz Gökçek ve Karayalçın’a mahkum muyuz?” diyorlar.
Bunda vatandaşın Gökçek ve Karayalçın çekişmesinden usanmasının, Gökçek’in 2007 yılında MHP seçmeni üzerinde yaptığı propagandasının ve Keçiören Belediye Başkanı Altınok’un istifasının yanı sıra Mansur Yavaş’ın siyasi anlayışının da çok etkili olduğunu söyleyebiliriz.
Ankara’da kıyasıya bir çekişme olacağı kesin.
Son anketlere bakıldığında da bunu çok rahat görebiliyorsunuz.
Ancak bu çekişme zannedildiği gibi Murat Karayalçın’
Yavaş yavaş ama emin adımlarla yükseliyor Mansur Yavaş’ın oyları.
Melih Gökçek’in 15 yıllık siyaset stratejisi Mansur Yavaş’la birlikte son bulmuş durumda.
Seçimlere onbeş gün kala bunu daha iyi göreceğiz.
Çünkü seçim yarışı o günden itibaren Gökçek’le Yavaş arasında olacağa benziyor.
Ve seçim günü Ankaralı “Yavaş olsun Mansur olsun” derse kimse şaşırmasın.
*****
NOT: Bugünkü yazımda Başkent’in seçim havasını yansıtmak istedim. Çünkü başkent siyasetin nabzı, atardamarıdır. Bundan sonraki yazımda ise ülkenin kılcal damarlarına ineceğim. Özellilikle de Konya’da seçim süreci nasıl geçiyor? İlçeler de adaylar neler yapıyor, hangi projeleri var? Bunlara ilişkin değerlendirmeleri de gelecek haftadan itibaren sizlerle paylaşacağım.
İyi hafta diliyorum, efendim…