Hasan Ukdem
Narçiçeği Efsanesi Ve Günaydınım Şiiri
Konya'mızın en değerli şairlerinden merhum Feyzi Halıcı’nın bestelenmiş şiiri Günaydınım’ın çok hüzünlü bir hikayesi var. Bu dramatik olay bir Hind efsanesinde geçer. Üstat aşağıda yer alan efsaneyi öğrendikten sonra çok etkilenir ve bu muhteşem şiirini yazar. Daha sonra da yine değerli bir sanatçımız, büyük bestekar Cinuçen Tanrıkorur tarafından bestelenir. Önce bu efsaneyi ardından bu güzel şiiri okuyun lütfen. Bizim sanat tarihimiz gerçekten çok zengin ve ihtişam doludur. Şu yaşadığımız ilginç zamanlardan sıyrılıp bu kapıdan girerseniz eminim daha mutlu, daha huzurlu olacaksınız.
Efsaneye göre Cihangir Hanlığının genç Prensi Salim Şah, bir gün raksını görüp hayran kaldığı Anarkali isimli genç ve güzel rakkaseye âşık olur. Zaman geçer ve Prens Salim Şah gönlünü çelen bu güzel rakkase ile evlenmek ister ancak ülkesinin kuralları buna izin vermez. Bir prensin halktan bir kızla evlenmesi, hele ki bir rakkase ile evlenmesi olacak iş değildir. Ama gönül ferman dinlemez, Bütün kural ve yasaklara rağmen bu aşk büyür, iyice alevlenir. Anarkali ile Salim Şahın aşkı dillere destan olur, bütün hanlığı sarar, dilden dile anlatılıp durur. Bu durum prensin babası Han Akbar tarafından hiçbir zaman kabul görmez ve aşıkların birbirini görmesini yasaklar. Oysa tüm yasaklara rağmen Anarkali ile Salim Şahın aşkları günden güne büyür ve hükmünü sürdürür. Çevre hanlıklara da yayılan bu aşk hikayesiyle baş edemeyeceğini anlayan Akbar Han çareyi sevdalıları ayırmakta bulur. Çözüm çok zalimcedir. Güzel Rakkase Anarkali, ibret için kentin ortasında inşa edilen, penceresi olmayan, dört duvardan ibaret dar bir odaya hapsedilir. Arkasından giriş kapısı da duvarla örülüp kapatılır. Yani bir anlamda ölüme terk edilir Anarkali. Salim Şah şaşkın ve çaresiz, bu aşkı efsaneleştiren şehir halkı ise ağlamaklı ve şaşkındır. Her gün gelip bu hücrenin önünde, hanın insafa gelip güzel Anarkali’yi affetmesini bekler insanlar. Zaman geçtikçe umutlar kesilir, çaresizlik sarar dört bir yanı. Artık duvarlar yıkılsa da güzeller güzeli Anarkali’nın sağ çıkma ihtimali yoktur bu hücreden. Halk yavaş yavaş çekilir, bekleme duvarının önü boşalır, ama aşk mecnunu prens, sevdiğini yalnız bırakmaz. Gözleri kapının örüldüğü duvarda sesiz bir tevekkül ile beklemeye devam eder. Mevsimler geçer bahar olur, doğa yeniden canlanır ve günlerden bir gün o taş duvarda bir kıpırtı başlar. Prensin gözünü hiç ayırmadığı o duvarda, güzel Anarkali’nın girdiği kapının taş örgüleri arasından ince zarif bir dal filizlenmiştir. Bunu duyan halk tekrar hücrenin önünde toplanmaya ve her gün bu yaşam filizini izlemeye başlar. Günler geçtikçe yeni dallar, yeni filizler çıkar o taş duvarın bağrından ve tomurcuklarla yüklü dallar sarar etrafı. Belli ki çiçek açacaktır aşk… Bir sabah duvarın önüne gelenler. Duvarın baştanbaşa kırmızı nar çiçekleriyle kaplı olduğunu görürler. Hayranlık ve şaşkınlıkla izlerler bu mucizeyi. Sanki güzeller güzeli Anarkali’nin tüm güzelliği bu narçiçeklerindedir. Bir gecede bütün narçiçekleri açmış, mevsimler boyu orada aşkını umutla bekleyen prens ise duvara yaslanmış, narçiçekleri arasında mutlu bir ifade ile ruhunu teslim etmiştir. Aşk çiçekleri açmıştır ama aşık prensin yüreği Anarkali’nin güzelliğinin aksettiği o çiçeklerin ihtişamına dayanamamıştır. Rivayet şudur ki; O güzelim ateş rengi nar çiçeklerinin çıkış yeri güzeller güzeli Anarkali’nin aşk dolu kalbidir. Taşları delip sevdiğine kendini göstermiştir…
GÜNAYDINIM
Şavkıması, sana doğru yolların
Sana doğru, denizlerin çağrısı
Çırıl çırıl ötelerde bir güzel
Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim...
Çıkmaz sokaklarda bu minyatür kim?
Bu göğüs kim, ya bu gözler, bu saçlar?
Uzak bir özlemde ayak seslerin
Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim...
Kırk odanın kırkında da kırk güzel
Kırk aynada çengi çengi bir güzel
Çağlar ötesinde bir avuç nota
Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim....
Bu yıldızlar doğan günü çağrışır
Bu gündüzler gözlerini çağrışır
Ya kimlere verdin avuçlarını?
Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim...
Vurdum tellerine seni, sazımın
Sende anahtarı, alın yazımın
Yağmur yağmur serpil, yalnızlığıma
Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim...
Sevgiyle kalın.