Naylon çadırdan meclis yoluna

Naylon çadırdan meclis yoluna

CHP İzmir 1. bölge milletvekili aday listesinde 5. sırada yer alan Roman kökenli milletvekili adayı Özcan Purçu, yaşam öyküsüyle ve idealleriyle dikkati çekiyor- Sepet örücülüğü ile geçimini sağlayan bir Roman ailesinin çocuğu olarak naylon çadırda dünyay

İZMİR (AA) - UFUK KIRABALI - CHP İzmir 1. bölge milletvekili aday listesinde 5. sırada yer alan Roman kökenli Özcan Purçu, farklı yaşam öyküsü ve idealleriyle dikkati çekiyor.

Aydın'ın Söke ilçesinde sepet örücülüğü ile geçimini sağlayan bir Roman ailesinin çocuğu olarak 1977 yılında naylon çadırda dünyaya gözlerini açan ve üniversiteye kadar da bu şekilde yaşamını sürdüren Purçu, kaymakam olma idealiyle başladığı kamu yönetimi eğitimi sonunda bu hedefine ulaşamasa da milletvekili olarak Roman toplumunun sesi olmaya hazırlanıyor.

CHP'nin önceki seçimde 6 milletvekili çıkardığı İzmir 1. bölgede 5. sıradan aday gösterilen Purçu, yaşamını ve milletvekili seçilmesi halinde neler yapacağını, İzmir'de Roman nüfusun yaşadığı Ege Mahallesi'nde görüştüğü AA ekibine anlattı. 

-"Yaşamım hep büyük bir mücadeleyle geçti"

Sera üstüne örtülen şeffaf naylondan kurulu bir çadırda dünyaya gözlerini açtığını dile getiren Purçu, "Ayağımızda ayakkabısız, salya sümük... Çamurlar içinde hayatımız geçti. Büyük bir mücadeleyle geçti. Okuma safhasında ilkokulu, ortaokulu, yine liseyi çadırın içinde okudum" dedi. 

Purçu, "toplumun en alt sınıfı" olarak tanımladığı Roman toplumunun bir ferdi olarak yaşamının ön yargılar ve dışlanmışlık nedeniyle büyük güçlükler içinde geçtiğini ifade etti.

Toplumda Romanlar için, onlar tarafından da benimsenmiş kalıplar olduğunu, yaşamında öncelikle bununla mücadele ettiğini belirten Purçu, yokluğun getirdiği sıkıntıların dışında bu nedenle da eğitimini sürdürerek bugünlere kadar gelmesinin kolay olmadığını söyledi. 

-"Roman anne baba, 'çocuğuma ne yedireceğim' onu dert eder"

Purçu, Roman toplumunun da kabullendiği kalıplar içinde, bu toplumdan çıkmış birisinin okumak istemesinin pek de anlaşılır bir durum olmadığını kaydederek şöyle konuştu: 

"Bir Roman anne babanın kafasındaki günlük en büyük sorun, 'ben karnımı nasıl doyurabilirim'... İşi yok çünkü, aşı da yok. Ben çocuklarımın karnını nasıl doyururum, hangi işi yaparım? 10 liralık, 5 liralık hurda toplayacak, 3 liralık ayakkabı boyayacak, o şekilde.... Yani eğitim meselesi Romanların belki de yirminci meselesi. Öncelik, çocuğumun karnını doyuracağım iş nasıl bulacağım, ne yapacağım.... Ben de böyle bir ailenin çocuğu olduğum için eğitim meselesi onların dünyasında yok. Dolayısıyla benim babam annem de 'bugün kaç sepet örerim, çocuğumun karnını nasıl doyururum'u düşünüyordu. Öyle düşünen bir ailenin içinde sen okumak itiyorsun ve ona karşı mücadele veriyorsun. Çünkü 12-13 yaşına geldiğin zaman sepet örmek, ailenin ekonomisine katkıda bulunmak zorundasın. Dolayısıyla biz de ona karşı koymaya çalıştık. Ben 12 yaşına geldiğimde, 'ben okumak istiyorum' dediğim zaman, annem babam haliyle tereddüde düştü. 'Oğlum bizim dünyamızda böyle bir şey yok. Zaten göçebesin, bugün bu köyde sepet öreceksin diğer gün öbür köyde.  Bütün bunlara rağmen Romanların genel hayat çerçevesinin, genel yaşam kültürünün ötesinde bir hamle yaptık, okumak istedik."

-Kaymakam olmak için kamu yönetimi okudu 

Okumak nedeninin kaymakam olarak, ailesine ve kendileri gibi olanlara yardım etme hayali olduğunu dile getiren Purçu, bunu üniversiteye ve mezuniyet sonrasına kadar koruduğunu ifade etti. 

Purçu, kaymakam olma hayalini şu sözlerle anlattı: 

"Çadırda büyürken naylonumuz yırtılırdı ya da o gün yiyecek ekmeğimiz yoktu. Annem bizi alırdı kaymakama giderdi; tabi biz çocuğuz, naylon alacak, üstünü örtecek ya da erzak alacak kaymakamdan. Ana derdim, bu nedir? 'Oğlum, kaymakam en büyük amir, memur' derdi. O aklımızda kalmış. Ben de kaymakam olmak için kamu yönetimi okudum, Romanlara ekmek, aş, naylon dağıtacağım.... Çocukluk hayali işte. Olamadık çeşitli sebeplerden dolayı... Şimdi bakıyorum, iyi ki de olamamışım. Belki kaymakam olsaydım şahsi olarak katkım olacaktı ama milletvekili olursam tüm Roman kardeşlerime katkım olacak. Ben de bir yemin ediyorum, bütün Roman kardeşlerim de duysun; eğer para, mevki, koltuk için milletvekilliğine aday olduysam Allah bir dakika milletvekilliği nasip etmesin."

-"Romanların sorunları hep yaşadığım sorunlar"  

Seçildiği takdirde milletvekili olarak sadece İzmir'deki değil Türkiye'deki Romanların temsilcisi olacağını belirten Purçu, "Romanların sorununu yaşadığım, sıkıntısını bildiğim, çektiğim için bunu bitirmek amacıyla mücadele edeceğiz" dedi. 

Purçu, seçilmesi halinde "92 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Roman kökenli ilk milletvekili olacağını, bunun tüm Roman toplumunda da heyecan yarattığını" belirtti. Bununla birlikte milletvekili olması halinde temsil ettiği kesimin Romanlarla da sınırlı kalmayacağını belirten Purçu, şunları söyledi: 

"Roman kardeşlerim adına aday oldum ama tüm ayrımcılığa uğramışların, yoksulların, ezilmişlerin, tüm etnik kimliklerin de adayıyım. Onların da yanındayım. Sorunu sıkıntısı olduğu zaman, ayaklarını taşa vursalar beni arasınlar. Kanımın son damlası, yüreğimin son atışına kadar yanlarındayım, koşturacağım. Ülkeme, milletime, devletime ve bayrağıma inşallah iyi niyetle hizmet edeceğim."

Purçu, seçim çalışmasını da İzmir'de tümüyle Romanların yaşadığı Ege Mahallesi'nden başlattı. Mahalleyi dolaşan Purçu, burada yaşayanlarla kucaklaşarak desteklerini istedi. 

Kaynak:Haber Kaynağı