"Öldürülmek istenen Arıcılar Camisi İmam Üsküdar'daydı"

"Öldürülmek istenen Arıcılar Camisi İmam Üsküdar'daydı"

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Lojistik Destek Merkezi ve Arıcılar Camisi'nin işgal edilmesine ilişkin 28 şüpheli asker hakkında hazırlanan iddianamede, öldürülmek istenen imam Efe'nin olay gecesi Üsküdar'da

İSTANBUL (AA) - İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Lojistik Destek Merkezi ve Arıcılar Camisi'nin işgal edilmesine ilişkin 28 şüpheli asker hakkında hazırlanan iddianamede, öldürülmek istenen cami imamı Halit Efe'nin olay gecesi başka bir yerde olduğu belirtildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökhan Yolasığmaz tarafından hazırlanan iddianamede, müştekilerin beyanlarına göre, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde sivil savunma sekreteri olarak görev yapan ve hakkında soruşturma yürütülen Mehmet Tunç'un oğlu Ömer Tunç'un, Lojistik Destek Merkezinin aşçılarına 10 bin kişilik yemek yapmalarını söylediğini anlatıldı.

İddianamede, müşteki Bilal Uzcan'ın "Lojistik merkezine gittiğimizde kapıdaki askerler bize silah doğrulttu. Askerlerin yanındaki Ömer Tunç 'Korkacak bir şey yok 10 bin kişilik yemek yapacaksınız.' dedi. Neden geldiklerini sorduğum bir er, 'IŞİD saldırısı olacak, tedbir için geldik.' diye karşılık verdi. Ben de 'Ben IŞİD miyim, bana silah doğrultuyorsun?' dedim." ifadelerine yer verildi.

Uzcan'ın ayrıca, darbe girişiminden bir gün önce Hasdal Kışlası'nda kokteyl verildiğini, kokteyle Ömer Tunç, Mehmet Tunç, Mesut Zirek'in katıldığını söylediği belirtildi.

İddianamede, darbe girişiminde görev yapan askerler için döner ve pilav pişirmek için hazırlık yapıldığı aktarıldı.


- Cami imamının beyanları

İddianamede yer verilen Kağıthane Arıcılar Camisi'nin imamı müşteki Halit Efe'nin de ifadesinde, yaklaşık 21 yıldır bu camide görev yaptığını, olay günü Üsküdar'daki bir yakınında olduğunu aktardığı kaydedildi.

Efe'nin, camiye gitmek için yola çıktığını, trafik nedeniyle Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne yöneldikleri esnada oğlunun arayarak "Askerler ve polisler, sivillere ateş açıyormuş, eve gitmeyin bize gelin." dediğini, bunun üzerine Ümraniye'de oturan kardeşinin evine geçtiğini, televizyondan haberleri izlediğini söylediği anlatıldı.

Gece caminin yanındaki hafriyat şirketinin sahibi olan arkadaşının aradığını ifade eden Efe'nin, "Arkadaşım, askerlerin camiye geldiğini ve beni sorduklarını, camiye girerek okunan selayı susturmak istediklerini söyledi. Kendilerinin de askerlerin karşısına durarak onları araçlarına bindirip kışlalarına gönderdiklerini anlattı. Sabah camiye gittim. Cami önünde bekleyen çevre sakinleri, askerlerin camiye girerek, beni öldürmek istediğini, askerlere karşı gelerek onları püskürttüklerini söyledi. Askerlerin mahalle sakinleri ve hafriyatçı arkadaşların engel olması sonucu camiye giremediklerini mahalleliden öğrendim." ifadelerini kullandığı belirtildi.

Efe'nin, hiçbir şey görmediğini, görevli olduğu camiye gelerek kendisine ve kurumuna zarar vermek isteyen şahıslardan davacı ve şikayetçi olduğunu söylediği kaydedildi.


- Şüphelilerin ifadeleri

İddianamede şüphelilerin ifadelerine de yer verildi.

Şüpheli Binbaşı Özgür Araz'ın, güvenlik tedbiri alınması amacıyla Harp Akademisi'nden 6. Motorlu Piyade Alayı'na geldiklerini, buradaki albayın "Terör saldırısı beklendiği, Genelkurmay Başkanlığının emir verdiği, bu amaçla polis ve jandarmaya destek olacaklarını, kritik yerlerin jandarma ve polis tarafından emniyete alınacağını, kendilerinin de onlara destek olacaklarını, Lojistik Destek Merkezini emniyete alarak yemek pişirilmeye devam edilmesi gerektiği" şeklinde ifadeler kullandığını belirterek, darbe olayını polislerce gözaltına alındığında öğrendiğini, FETÖ ile bir ilgisinin bulunmadığını savunduğu aktarıldı.

Şüpheli Mehmet Türkmen Seyhan'ın, olay günü hiçbir şeyden habersiz asker olmanın verdiği disiplinle komutanlarının emri doğrultusunda kışladan çıkarak Lojistik Destek Merkezine ve Arıcılar Camisi'ne gittiğini ifade ederek, kendisinin ve emrindeki askerlerin hiçbirinin silah kullanmadığını, olayın darbe girişimi olduğunu öğrendikten sonra darbeci komutanların emirlerine riayet etmeyerek kendisine bağlı olsun olmasın bütün askerleri uyararak uzaklaştırmaya çalıştığını, kendisine emanet edilen erleri bırakmamak için kışladan kaçmadığını öne sürdüğü belirtildi.

Şüpheli erler ise benzer savunmalarında tatbikat gerekçesiyle dışarı çıkarıldıklarını, emir üzerine Lojistik Destek Merkezine ve Arıcılar Camisi'ne intikal ettiklerini anlatarak, faaliyetin bir darbe kalkışması olduğunu bilmediklerini beyan ettikleri aktarıldı.


- "Şüphelilerin darbe kalkışması olduğunu öğrenme imkanları var"

Darbe girişimi gecesi Ankara ve İstanbul'da yaşananların televizyonlarda yer aldığı, kamuoyuna yansıdığı anlatılan iddianamede, şöyle devam edildi:

"Günümüz teknolojisi son derece gelişmiş olup hemen hemen herkesin sosyal medyayı takip etme, mobil telefon cihazları ile anında haberleşme imkanı bulunmaktadır. Arama el koyma tutanaklarından da anlaşılacağı üzere, er rütbesi taşıyan birçok şüphelide dahi mobil telefon cihazı bulunmaktadır. Terör saldırısını önlemek ya da tatbikat yapmak amacıyla gece saat 21.30 sıralarında askeri kışladan mühimmatla çıkılması olağan bir uygulama değildir. Tüm şüphelilerin yanlarında taşıdıkları mobil telefon cihazlarını kullanarak yakınları ile iletişime geçme ve faaliyetin bir darbe kalkışması olduğunu öğrenme imkanları bulunmaktadır. İstanbul'un genelinde yaşanan askeri hareketlilik, köprülerin kapatılması, askeri araçlarla seyir halindeyken toplanan vatandaşların gösterdikleri tepki, emniyet güçlerinin müdahaleleri, eylemin bir kalkışma olduğunu açıkça ortaya koymaktadır."

İddianamede, tatbikat için güvenlik alınmaya gelinen bir yerde binayı korumakla görevli görevlilerin silah doğrultulmak suretiyle telefonlarının alındığı, binada görev yapan çalışanların telefonlarının toplandığı, üzerilerinin arandığı, çalışanların silah zoruyla konferans salonuna götürüldüğü, burada yaklaşık 2,5 saat tutuldukları, başlarında nöbetçi er ve rütbeli bırakıldığı, dışarı çıkmalarına izin verilmediği, tuvalete götürüldüklerinde bile erlerin refakat ettiği, aşçılara 10 bin kişilik yemek yaptırıldığı, mutfağa giderken bile aşçılara silah doğrultulduğu, aşçıların yemek hazırladıkları sırada bile erlerin ve rütbelilerin başlarında silahla nöbet tuttuğu anlatıldı.

Şüpheliler Özgür Araz, Muhammed Hayrettin Şahin ve Yavuz Selim Dayı'nın darbe girişimi olduğunu öğrenmelerine, gerçek niyetin tatbikat veya terör saldırısı olmadığının açıkça ortaya çıkmasına rağmen rütbeli olan şüphelilerin emirleri doğrultusunda kanunsuz davranışlarına devam ettikleri anlatılan iddianamede, şüphelilerin halkın ve emniyet güçlerinin uyarılarına rağmen Lojistik Destek Merkezinden saat 01.23 sıralarında vatandaşların fedakarca mücadelesi sonucunda ayrılmak zorunda kaldıkları vurgulandı.

İddianamede, şüphelilerin savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu, "asker kişi olduklarına, üstleri, amirleri tarafından kendilerine verilen emri uygulamak zorunda olduklarına ve bu emri sorgulayamayacaklarına, verilen emir üzerine İstanbul Valiliğine intikal ettiklerine, faaliyetin bir darbe kalkışması ve dolayısıyla bir suç teşkil ettiğini bilmediklerine" ilişkin savunmalarına itibar edilemeyeceği kaydedildi.

Şüphelilerin Lojistik Destek Merkezini ele geçirerek İstanbul'da darbe girişimine katılan askeri birliklerin yemek ihtiyaçlarının sağlanabilmesi amacıyla hareket ettikleri vurgulanan iddianamede, şüphelilerin askeri darbe girişiminin olduğu gün ve saatte, önceden yapılan plan ve görevlendirmeler doğrultusunda, iki araç ve yeterince mühimmat ve etkili silahlar bulundurmak suretiyle Lojistik Destek Merkezini ele geçirmek, darbe faaliyetine katılan birlikler için yemek çıkarılmasını sağlamak ve Arıcılar Camisi'nde okunan selayı gerekirse imamı öldürmek suretiyle susturmak amacıyla hareket ederek atılı suçu işledikleri belirtildi.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı