Orgeneral Eşref Bitlis'in şehadetinin üzerinden 26 yıl geçti

Orgeneral Eşref Bitlis'in şehadetinin üzerinden 26 yıl geçti

Ankara'da 1993 yılında Diyarbakır'a gitmek üzere hareket eden uçağın Yenimahalle'deki PTT İşleme Merkezinin bahçesine düşmesi sonucu Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, üç subay, bir astsubay ve bir PTT görevlisi şehit oldu- Olaya ilişkin, bas

İSTANBUL (AA) - HANİFE SEVİNÇ - Ankara'da 1993 yılında Diyarbakır'a gitmek üzere hareket eden uçağın Yenimahalle'deki PTT İşleme Merkezinin bahçesine düşmesi sonucu Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, üç subay, bir astsubay ve bir PTT görevlisinin şehit olduğu olayın üzerinden 26 yıl geçti.

Malatya'da 1933'te dünyaya gelen Eşref Bitlis, 1952'de Kara Harp Okulundan teğmen rütbesiyle mezun oldu. 1966'da Kara Harp Akademisini tamamladıktan sonra Almanya'ya dil eğitimine giden Bitlis, 1969'da Silahlı Kuvvetler Akademisini bitirdi.

Kara Harp Akademisinde başöğretmen olarak da görev yapan Bitlis, 1978'de tuğgeneral oldu ve Bolu Komando Tugay Komutanlığına getirildi, 1982'de de tümgeneral ve Kıbrıs 28. Tümen Komutanı oldu. 1986'da korgeneral rütbesi alan Bitlis, 1988'de Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığına getirildi.

Bitlis, 1990'da orgeneral rütbesi aldı ve Jandarma Genel Komutanlığına atandı.

Çekiç Güç Kuvvetlerinin Türkiye'den ayrılması gerektiğini, ABD'nin Irak'ın kuzeyinde oluşturmaya çalıştığı Kürt devletinin Türkiye'nin zararına olduğunu söyleyen Bitlis'in uçağı, 17 Şubat 1993'te Ankara Güvercinlik'teki askeri üsten Diyarbakır'a gitmek üzere havalandıktan kısa bir süre sonra Yenimahalle Posta İşletme Merkezi bahçesine düştü.

Kazada Bitlis ile Binbaşı Yaşar Erian, Yüzbaşı Tuğrul Sezginler, askeri personel Fahir Işık, Emin Öner, Posta İşletme Merkezi güvenlik görevlisi Ruhi Salay şehit oldu.


- Soruşturma kapandı

Kazadan 17 yıl sonra, "Ergenekon" davasında yargılanan emekli Albay Arif Doğan'a ait olduğu belirtilen bir ses kaydında Bitlis'in JİTEM tarafından düzenlenen suikast sonucu öldürüldüğünü söylediğine dair çeşitli iddialar basında yer aldı.

Bunun üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 2010'da Bitlis'in ölümüne ilişkin soruşturma başlattı.

Soruşturma kapsamında sonradan vefat eden emekli Albay Arif Doğan'ın da arasında bulunduğu bazı kişilerin ''şüpheli'' sıfatıyla ifadesini alan savcılık, 28 Şubat soruşturmasında tutuklanan dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir, eski MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür, dönemin Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, eski İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'in de bulunduğu çok sayıda kişiyi ''tanık'' olarak dinledi.

Savcılık, Orgeneral Eşref Bitlis'in 1993'teki ölümüne ilişkin soruşturmada, zaman aşımı süresi dolduğu gerekçesiyle 2016'da "kovuşturmaya yer olmadığına" karar verdi.

Savcılığın kararında, olayda bomba kullanılıp kullanılmadığının tespitinin mümkün olmadığı belirtilerek, "Bu nedenle özellikle medyada speküle edilen sabotaj iddiasına ilişkin herhangi bir somut kanıt ortaya konamamıştır." denildi.

Kararda, zaman aşımını durduran veya kesen bir işlem bulunmadığı ifade edilerek, bu sebeple soruşturmada "20 yıllık asli zaman aşımı süresinin dolduğunun" kabulüyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği aktarıldı.


- "1993 karanlık bir süreç"

Eşref Bitlis'in oğlu Tarık Bitlis, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 26 yılın uzun bir süreç olduğunu belirterek, "Allah devlete ve millete zeval vermesin. Bu, babamın bana çocukluktan beri öğrettiği ve söylediği bir şeydi." dedi.

Herkes gibi kendisinin de babasını kaybeden bir insanın duyduğu özlemi, bütün duyguları taşıdığını dile getiren Bitlis, "Bunların üzerinde konuşmanın bir alemi yok. 1993 çok karanlık bir süreç. Tek tek baktığınızda peş peşe gelen ve faili meçhul olarak devam eden cinayetlerin Türkiye sathına yayıldığı bir dönem. Bir ortak özelliği de bu faili meçhul cinayetlerin hepsi hala çözülmemiştir." diye konuştu.

Babasını kaybettiğinden beri kendisine hukuki süreçle ilgili sorular yöneltildiğini anlatan Bitlis, şöyle devam etti:

"Benim kendi adıma açabileceğim tek bir hukuki süreç var. Maddi ve manevi tazminat davası. Bunun da bence hiç anlamı yok. Özellikle devleti ilgilendiren konularda faili meçhuller varsa bunun hesabını devlet, mekanizmalarıyla bizzat sorumlularından sormalıdır. Eşref Bitlis olayıyla ilgili bugüne kadar devletin ilgili kurumlarının ne yaptığına baktığınızda zaten olayın ne kadar vahim olduğunu görürüz. Jandarma Genel Komutanıyla ilgili böyle bir olayda MİT'in, emniyetin, Silahlı Kuvvetlerin en ufak bir yazışması yok. Ortada bir tane dosya var. O dosyanın da yapılış şekli ortada. Uçak da hurdada satılmış. Düşen uçak hurdacıya verilmiş. Bunları 26 sene sonra böyle konuşurken artık sinirlenmiyorum ama çok büyük kaygı duyuyorum."


- "26 sene önceki düşmanlar başka şekilde ortaya çıktı"

Tarık Bitlis, 26 sene önceki düşmanların çok daha değiştiğini, FETÖ gibi başka bir şekilde ortaya çıktığını ifade ederek, babasının öldüğü dönemde "derin devlet" denilen bu kavramın soruşturulmadığını, Ergenekon sürecinde de bazı subayların isimlerinin geçmesine rağmen sonucun değişmediğini anlattı.

Günümüzde de FETÖ ile ilgili soruşturmalarda çok küçük detaymış gibi kanıksanan, alışılan birtakım kavramlar geliştiğini ifade eden Bitlis, "Aynı o zaman olduğu gibi. Açılan dosyaların detaylı ve dikkatli bir şekilde görülmesi lazım. Bence tehlike devam ediyor. Hiç fark etmez derin devlet, FETÖ... Sonuçta ikisi de Türkiye'nin geleceğine balta vuran sistemler." dedi.


- "Babam sembol oldu"

Tarık Bitlis, sokaktaki 18 yaşında bir gencin bile babasının adını bildiğini dile getirerek, şöyle konuştu:

"Bildiği şu; Türkiye'nin bağımsızlığı için savaştığını belgelemiş bir insanın hatırlanması. Türk halkı birtakım şeyleri unutmuyor. Bu ülkenin bekasına, bağımsızlığına uzanan hiçbir eli, hiçbir zihniyeti, hiçbir kişiyi, bu uğurda canını kaybedenleri unutmuyor. Babamın vefat ettiği bugün gelecek kuşaklar ve benim açımdan çok önemli. İyi ki oğluyum. İyi ki Jandarma Genel Komutanı olmuş, iyi ki bu millet var. 26 sene sonra bile arkasından rahmet okuyabiliyorlar. Umudum geleceğe bakış açım, bütün karanlıklar kalksın faili meçhuller ortaya çıksın ve gelecekte bizim torunlarımız benim gibi 'geçmişte ne olmuştu bir türlü aydınlatamadık' konuşmalarını yapamasınlar.

Türkiye'ye birtakım oyunlar kuran, birtakım düzmeceler yapan bütün güçlere karşı direnen insanların sembolü oldu babam. Türkiye'nin bağımsızlığına gelen her türlü müdahalede eminim yüzlerce, binlerce Eşref Bitlis ya da onun torunları, çocukları olacaktır. "

Tarık Bitlis, "Eşref Bitlis dosyası çok kısa bir süre önce çok basit nedenlerle sessiz, sakin kapatıldı. Ben dosya yeniden açılsın demiyorum. Bu güç neyse bundan başka sırada bekleyen ya da bundan sonra olacak faili meçhulleri kapatmasınlar." ifadelerini kullandı.

Kaynak:Haber Kaynağı