"Örgütün desteğiyle öğrenci konseyi başkanı seçildim"

"Örgütün desteğiyle öğrenci konseyi başkanı seçildim"

AİBÜ'deki FETÖ yapılanmasına ilişkin haklarında dava açılan, eski rektör Prof. Dr. Hayri Coşkun'un da aralarında bulunduğu 77 akademisyenin yargılanmasına devam edildi-

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) Abant İzzet Baysal Üniversitesindeki (AİBÜ) yapılanmasına yönelik haklarında dava açılan 10'u firari, 30'u tutuklu 77 akademisyenin yargılanmasına devam edildi.

Bolu Adliyesindeki mahkeme salonlarının yeterli olmaması nedeniyle Bolu Belediyesi Nikah Salonunda devam eden duruşmaya geniş güvenlik önlemleri altında getirilen tutuklu 30 akademisyen, daha sonra kendileri için ayrılan bölüme geçti.

Bolu Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya, aralarında eski rektör Prof. Dr. Hayri Coşkun'un da bulunduğu bazı tutuksuz sanıklar da katıldı.

Duruşmada ifade veren tutuklu sanıklardan eski AİBÜ Öğrenci Konseyi Başkanı İlyas Taşkıran, ailesinin ekonomik durumu iyi olmadığı için Bolu’ya geldiğinde örgütün evlerinde kalmaya başladığını söyleyerek, onun öncesinde örgütle hiçbir ilişkisinin olmadığını öne sürdü.

Taşkıran eğitiminin ikinci yılında öğrenci konseyi seçimlerinin yapıldığını belirterek, "Benim aday olmamı istediler. Ben de kabul ettim. Örgütün üniversite sorumlusu Faruk diye birisi vardı. Bu konularda onunla görüştüm. 2011 yılındaki seçimlerde örgütün desteğiyle öğrenci konseyi başkanı seçildim. Beni neden seçtiklerini bilmiyorum. O dönemde örgüt içinde hiçbir görevim olmadı. Sadece 2-3 tane öğrenciye ayda bir ders anlatıyordum. 2012 yılında Faruk'la bir konuda anlaşamadığımız için kavga ettik. Ondan sonra bana soğuk davranmaya başladılar. Ben de ertesi sene onların evlerinde ayrılarak 2 arkadaşımla birlikte kendim ev tuttum. O dönemde başka bir ilişkimiz olmadı." diye konuştu.

Bir sonraki öğrenci konseyi başkanlığı seçimlerinin yapıldığı 2014 yılında tekrar aday olmak istediğini bu nedenle de üniversitede bulunan öğrenci grupları ile görüşmeye başladığını anlatan Taşkıran, şöyle devam etti:

"İlk olarak ülkücülerle görüştüm onlar bana destek vereceklerini söyledi. Daha sonra Faruk ile görüşmemek için onların iş yerlerinden birisi olan 'Doruk Akademi' diye bir yerde Mutlu diye biri ile görüştüm. Onlar kendi adaylarını belirlemişti ama birkaç görüşmeden sonra beni 2014'teki bir şartla destekleyeceklerini söyledi. Ben şartlarını sorunca AK Parti'ye üye olmama durumunda beni destekleyeceklerini belirttiler. Zaten öğrenci konseyi başkanının bir siyasi parti ile irtibatlı olması yasak olduğu için bu benim de işime geldi. Kabul ettim. Bir önceki dönem seçimlerinde Faruk bana üniversitede 3 bin kişilik bir güçlerinin olduğunu söylemişti. Bu da seçimlerde çok önemli bir rakamdı. O yüzden onlardan destek almak istedim."

- "ByLock kullanarak Faruk, Mutlu ve Halit ile mesajlaştım"

Taşkıran, örgütten destek sözü aldıktan sonra örgütün üniversite sorumlusu olan Faruk'un kendisi ile görüşmek istediğini belirtti.

"Faruk bana iyi işler yaptığımı beni destekleyeceklerini belirtti ve iletişimde olmamız için bir mesajlaşma programı kullanmamız gerektiğini söyledi." diyen Taşkıran, "Görüşmemiz esnasında telefonuma bir uygulama yükledi ve buradan haberleşmemizi istedi. Ben o uygulamanın ne olduğunu bilmiyordum. O dönemde akıllı telefonu yeni almıştım. Sadece bir tane mesajlaşma uygulaması kullanıyordum. O zamanlarda her öğrenci grubu kendisini diğerlerinden ayrı tutmak adına farklı mesajlaşma uygulamaları kullanıyordu. Ben de ByLock'un o tür bir şey olduğunu sandım." ifadesini kullandı.

ByLock uygulaması üzerinden Faruk, Mutlu ve Faruk'un kendisini tanıştırdığı Halit isimli kişiyle mesajlaşmalarda bulunduklarını da aktaran Taşkıran, "Ben bu programın ByLock olduğunu bilmiyordum. İlerleyen bir dönemde Halit kullandığımız programın patladığını söyleyerek telefonumdan sildi. Daha sonra kendi telefonundan benimkine gönderdiği uygulamayı yeniden kurdu. Ben o uygulamanın ne için kullanıldığını bilmiyordum." dedi.

Taşkıran, etkin pişmanlık yasasından faydalanmak için örgüt içindeki tanıdığı kişilerin isimlerini ve gerekli bilgileri polise verdiğini ifade ederek, beraatini istedi.

Mahkeme başkanının "2012'de örgütle ilginin kesilmesinin ardından 'şefkat tokadı' yedin mi? Başına olumsuz bir şey geldi mi? Örgüt senden intikam almak istedi mi? Ya da sana kötülük yapmayı düşünmedi mi?" sorularına da sanık Taşkıran, başına hiçbir şey gelmediğini belirterek, "Büyük ihtimalle Faruk, benden dolayı başarısız olduğunu üstlerine söyleyemedi. Bu nedenle benimle ilgili hiçbir şey yapmadılar." karşılığını verdi.

 

Kaynak:Haber Kaynağı