"Oruç tutmak isteyen kronik böbrek hastaları hekime danışmalı"
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane SUAM Öğretim Üyesi Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Hadim Akoğlu:- "Günde birden fazla düzenli aralıklarla ilaç alınması ile şeker ve tansiyonun sıkı kontrol altında olması zorunluluğu, sahur ve iftar vaktinde fazla sıvı alı
İSTANBUL (AA) - HATİCE ŞENSES - Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi (SUAM) Öğretim Üyesi Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Hadim Akoğlu, günde birden fazla, düzenli aralıklarla ilaç alınması ile şeker ve tansiyonun sıkı kontrol altında olması zorunluluğu, sahur ve iftar vaktinde fazla sıvı alınması, özellikle sıcak havaların da etkisiyle terlemenin en çok olduğu gündüz saatlerinde ise susuz kalınmasının böbrek işlevi üzerindeki olumsuz etkisinin, ileri evre böbrek hastalarında ciddi anlamda risk doğurduğunu bildirdi.
Doç. Dr. Akoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ramazan ayında birçok hastanın rahatsızlıklarının oruç tutmaya engel olup olmadığını merak ettiğini belirtti. Akoğlu, bu soruya yanıt aramadan önce böbreğin işlevlerini, kronik böbrek hastalığının bazı özelliklerini ve tedavi prensiplerinin iyi anlaşılması gerektiğini söyledi.
Böbreklerin vücutta birçok görevi yerine getiren hayati bir organ olduğuna işaret eden Akoğlu, böbreğin en önemli görevleri arasında, doku ve organlardan açığa çıkan ve kana geçen artık ürünlerle toksinlerin vücuttan atılımı, çeşitli minerallerin, kan düzeylerinin normal sınırlar içinde tutulması ile vücuttaki su-tuz miktarının düzenlenmesinin olduğunu ifade etti.
Akoğlu, kronik böbrek hastalığında, böbreğin bu önemli işlevlerinde zaman içerisinde ilerleyici özellikte kayıplar geliştiğini vurgulayarak, şu bilgileri verdi:
"Böbrek işlevlerindeki kaybın derecesine göre kronik böbrek hastalığı beş evreye ayrılmaktadır. Evre birden beşe ilerledikçe böbrek işlevlerindeki kayıp artmaktadır. Beşinci evreye ulaşan hastalarda genellikle diyaliz tedavisine başlamak gerekir. Ülkemizde ve dünyada kronik böbrek hastalığının en sık iki nedeni hipertansiyon ve şeker hastalığı olup, bu hastalarda kronik böbrek hastalığının tedavisinin yanı sıra, hipertansiyon ya da şeker hastalığına yönelik tedavilerin de uygulanması gereklidir. Kan şekeri ve tansiyon tedaviyle normal sınırlarda tutulduğunda, böbreklerdeki ilerleyici fonksiyon kaybı da yavaşlatılabilmekte, hatta erken evredeki kronik böbrek hastalarında sorun tamamen durdurulabilmektedir. Diğer birçok hastalıkta olduğu gibi kronik böbrek hastalığının tedavisinde de diyet ve ilaç tedavileri birlikte uygulanmalıdır."
- "Kronik böbrek hastalığı sürekli tedavi ve sıkı takip gerektiriyor"
Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Hadim Akoğlu, böbrek hastalığının evresi ilerledikçe hastaların kaçınmaları gereken gıda, almaları gereken ilaç çeşidi ve sayısının da arttığını vurgulayarak, "Örneğin, erken evre kronik böbrek hastalarında diyette tuz ve yağ kısıtlaması yeterli olabilirken, ileri evre kronik böbrek hastalarında ek olarak diyette potasyum ve fosfor gibi minerallerin alımının da kısıtlanması gerekmektedir. Hastanın aynı zamanda şeker hastalığı da varsa şeker diyetini de aynı şekilde uygulamaya devam etmesi gereklidir." bilgilerini verdi.
Kronik böbrek hastalığının sürekli tedavi ve takip gerektirdiğine dikkati çeken Akoğlu, tipik olarak ileri evredeki kronik böbrek hastalarında alınması gereken günlük ilaç adedinin fazla olduğunu ifade etti.
Akoğlu, bu tür hastalarda aynı zamanda şeker hastalığı veya hipertansiyon da bulunuyorsa bu durumda günlük alınması gereken ilaç sayısının daha da fazla olacağını belirterek, şunları kaydetti:
"Kronik böbrek hastalarında böbreğin vücuttaki su dengesini düzenleme yeteneği de hastalığın evresi ilerledikçe azalmaktadır. Bu nedenle ileri evre böbrek hastalarında su alımının yetersiz olması durumunda böbrek işlevlerinde diyaliz tedavisi gerektirebilecek ani ve hızlı bozulma, gereğinden fazla miktarda su içilmesi ve tuzsuz diyete uyulmaması durumunda ise vücutta su ve mineral dengesinde bozulma, vücutta su birikmesi (ödem) ve kan basıncında hayatı tehdit edici ani yükselmeler görülebilmektedir. Dolayısıyla, günde birden fazla düzenli aralıklarla alınması gereken ilaçlar, şeker ve tansiyonun sıkı kontrol altında olma zorunluluğu, sahur ve iftar vaktinde fazla sıvı alınması, özellikle sıcak havaların da etkisiyle terlemenin en çok olduğu gündüz saatlerinde ise susuz kalınmasının böbrek işlevi üzerine olan olumsuz etkisi, ileri evre böbrek hastalarında ciddi anlamda risk doğurmaktadır. Erken evre böbrek hastalığında ise her hasta bireysel olarak değerlendirilmeli, bu amaçla ramazan ayı öncesinde mutlaka kendilerini takip eden hekime muayene olmalı ve oruç tutma noktasında hekimin fikri alınmalıdır."
AA
Kaynak: