Serpil Yalçınkaya
Poşet ister misiniz efendim?
Dün akşam iş dönüşü markete uğrayıp yoğurt aldım. Almasına aldım da uzun zamandır alışverişe çıkmamış biri olarak bayağı renkli bir alışveriş oldu bu benim için.
İlk olarak yol üzerindeki markete uğradım. Yoğurt fiyatları 8,5 liradan başlıyor 12,45 liraya kadar uzanıyordu. Eskiden bizim 1 kg olarak aldığımız yoğurt gramajları ise üretici firmadan firmaya 750 gr, 850 gr, 900 gr şeklinde değişiyordu. Ben alışverişe çıkmayalı ya uzun zaman olmuştu ya da bu tür değişiklikleri ben yeni fark ediyordum. Neyse efendim oradan çıktım ve malum her orta düzey vatandaşın alış veriş mekânı olan markete gideyim bakalım orada durumlar nedir, dedim kendime.
Markete girdim ve fason ürettirdikleri tek çeşit süzme yoğurdu aldım, kasaya yöneldim. Akşam vakti epey sıra bekleyen var. Kasiyer kız günün getirdiği yorgunluk ve biraz da bezginlikle robotlaşmış bir ses tonuyla “Hoş geldiniz efendim, poşet ister misiniz?” diye soruyordu. Benden önceki müşteriye kadar kimseler poşet istemedi. Benim önümdeki yaşlı amca biri lise diğeri ortaokul yaşlarında iki torunuyla birlikte aldıkları çikolata, ekmek, süt ve birkaç abur cubur için poşet ister misiniz sorusunu “İki tane alalım” diye cevapladı. Ödemesini yaptı. Kasiyerin ürünleri koyduğu bir poşeti torunlardan biri, diğerini de diğer torun kıkırdayarak ellerine aldılar. Hem birbirlerine hem de etrafa bakıp öyle tatlı kıkırdayışları vardı ki... Sanırsınız hiç ummadıkları anda yaptıkları alışveriş sebebiyle büyük ikramiye filan vurmuştu kendilerine. Oyunlarına ben de katıldım ve gurur dolu gözlerle baktım kendilerine. Onlar başarmışlardı, dedeleri onlar için alışveriş poşeti almış, 50 kuruşa kıymıştı. Sıra bana gelince kasiyer kız ağzı açık sırt çantamı gördüğü için poşet ister misiniz diye sorma gereği bile duymadı, ben de hemen ödememi yapıp çantama yoğurdumu attığım gibi dışarı fırladım ki dede ve torunlarına ulaşayım… Çocuklar ellerinde poşetleri sallayarak yürüyor, bir taraftan da “poşete de iyi para verdin dede yaaaa” diyorlardı. Bu bir tenkit cümlesi gibi söylense de biz de zenginiz yani kubarmaları içeriyordu aslında. Başka zaman olsa eminim ki taşımaktan şikâyet edecekleri bu poşetler onlar için şimdi bir ayrıcalık olmuş, oluşturmuştu sanki. Büyük bir gurur ve özgüven içinde yürüyüp gittiler yollarına…
İşin latifesi bir tarafa eşim geçen gün yine o malum alışveriş yapılan marketteki kasiyerlerden biriyle ayak üstü konuştuklarını anlatmıştı. Genç delikanlı “abi valla rüyalarıma giriyor artık müşteriler. Sanki ben satıyorum, parası benim cebime giriyor şu poşetlerin” diyerek dert yanmış.
Yine lisede öğretmen olarak çalışan bir arkadaşım öğrencilerini “lütfen poşet yüzünden market çalışanları ve özellikle de kasiyerlerle tartışmayın, argo ve kaba sözler sarf etmeyin, el-kol hareketlerinde bulunmayın” diye ikaz ettiğini söylemişti.
Ben bunları dinlediğimde “hadi canım, o kadar da değildir” diye şaşırmış, tepki vermiştim. Ama dünkü kısacık alışverişimde bile hakikaten bu işin nasıl trajikomik bir hale geldiğini öğrenmiş oldum.
Hanımların gündüz oturmalarından, okullardaki ders anlarına, marketteki alışveriş esnasından sosyal medyadaki paylaşımlara kadar hayatımızın her alanında büyük bir yer kaplamış meğerse bu poşet olayı..
Eskinin kalın renkli çizgili Pazar çantaları için “Kral geri döndü” paylaşımını yapanını mı ararsınız. Poşeti alıp ürünleri eve götürdükten sonra geri getirip iade edip parasını alanını mı ararsınız. Tanesini 5 kuruşa toplasalardı ortalıkta tek bir atık poşet kalmazdı ya da vaktiyle hatta ve hatta birkaç yıl öncesinde niye madem ekmekleri poşetleyip satmaya kalktılardı ya diye yorum yapanlarını mı ararsınız. Ve hatta Eyfel Kulesi önünde poşetle resim çektirenini mi?
Marketlerin hiç ürün satmadan sırf poşet satışıyla günlük kazanacaklarını ya da devletin bu sayede alacağı vergiyi ve kazancını hesaplayanlarımızın sayısı da az değil hani…
Ama en zekice ve ekonomistçe yaklaşımı burada anlatmadan geçemeyeceğim efendim. Bunu da anlatıp bugünkü yazımı burada noktalıyorum.
Adam marketten birkaç parça ürün alıyor. Ödeme sırasında, poşet ister misiniz sorusuna para alacaksanız hayır deyip manav reyonuna yöneliyor, nasıl olsa bu poşetler bedava diye de ekliyor. Kasiyerin bunu yapmak yasak demesi üzerine de öyle mi, peki diyerek bir adet elma alıp büyükçe bir şeffaf poşete koyuyor. Tüm ürünler için ödemesini tamamlayıp elma hariç hepsini poşete yerleştiriyor ve sanki yeni içeri girmiş gibi kasiyere sesleniyor “pardon ben bu elmayı almıştım da, rengini beğenmediğim için iade etmek istiyorum…”
Sağlıcakla kalınız, yüzünüzdeki tebessümler hiç eksilmesin…