"PYD/PKK ve DEAŞ'ınki çift yönlü terör"
DEAŞ ve PYD/PKK arasındaki işbirliğine dair somut örneklerin sayısı her geçen gün artıyor- İlk olarak Rakka'da kamuoyuna yansıyan DEAŞ ile işbirliği, PYD/PKK'nın son dönemde yabancı savaşçıları farklı vaatlerle saflarına katmasıyla devam ediyor- Güvenlik
ANKARA (AA) - AYNUR EKİZ - DEAŞ ile mücadele adı altında ABD ve Avrupa'dan destek gören PYD/PKK ile DEAŞ arasındaki ilişkiye dair somut örneklerin sayısı her geçen gün artıyor.
AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, PYD/PKK-YPG, gidecek yeri kalmayan DEAŞ mensuplarından faydalanmak için bu teröristlere yeni bir hayat vadediyor.
Ülkelerine dönemeyen ancak savaşma ve bomba yapma kabiliyeti yüksek DEAŞ'lı teröristler, PYD/PKK tarafından değerlendiriliyor.
PYD/PKK, kendine çalışacak DEAŞ'lılara isimlerini terörist listesinden çıkarmayı taahhüt ediyor.
Amerikan Nation dergisinin 9 Şubat 2017 tarihinde basına yansıyan raporuna göre, PYD/YPG, Suriye'nin kuzeyinde savaş suçu işliyor ve kontrol altında tuttuğu bölgelerde on binlerce Arap ve Kürt sivili sürgüne zorluyor.
Raporda, YPG'nin bölgede DEAŞ ile çatışmadığı, aksine çatışan grupları engelleyen bir hareket tarzı izlediğine dair bilgiler dikkati çekiyor.
- "PKK, DEAŞ'ın Türkiye'ye geçişine yataklık yaptı"
Konuyla ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, BBC'de haber yapılmasıyla ortaya çıkan PYD/PKK ve DEAŞ arasındaki işbirliğinin Rakka ile sınırlı olmadığını belirterek, iki terör örgütü arasındaki işbirliğinin daha önce Tabka'da, Münbiç'te ortaya çıktığına dikkat çekti.
Fırat Kalkanı bölgesinde iki terör örgütünün işbirliğine işaret eden Ağar, "Biz, yüzümüzü DEAŞ'a döndüğümüz zaman arkadan PKK vurmaya kalktı. Yüzümüzü PKK'ya döndüğümüz zaman arkadan DEAŞ vurmaya kalktı. Türk Silahlı Kuvvetleri, eş zamanlı hem DEAŞ hem PKK hem de onların arkasındaki iradelerin ortaya koyduğu manipülasyonlarla karşı karşıya kaldı." değerlendirmesini yaptı.
Afrin kırsalındaki işbirliğinin de en son dağlık kesimin kullanılmasında görüldüğünü anlatan Ağar, DEAŞ'ın dağlık kesimi Türkiye'ye sızmak için kullandığını, buna da PKK'nın yataklık yaptığını söyledi.
DEAŞ'ın Türkiye'yi bir konak ve eylem ülkesi olarak kullandığının altını çizen Ağar, Türkiye'den başta Avrupa olmak üzere dünyanın değişik ülkelerine gitmek istediğini kaydetti.
- "Asıl hedef, bu topraklardaki istikrarı bozmaktır"
PYD/PKK'nın, hapishanelerde tuttuğu DEAŞ'lı teröristleri, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO) karşı savaşmaları koşuluyla serbest bıraktığını hatırlatan Ağar, "PKK'nın, İdlib tarafındaki terör örgütleriyle ilişkisi var. Sonuçta burada bütün her şey aslında TSK'nın ortaya koyduğu etkiyi bir şekilde domine, nötralize, kanalize etmek. Terör örgütlerinin hem doğrusal hem asimetrik işbirlikleriyle karşı karşıya kalıyoruz. Yasa dışı sol terör örgütlerini, istihbarat servislerine angaje olan radikal diğer örgütler ve FETÖ'yü de eklememiz lazım. Burada asıl hedef, bu topraklardaki istikrarı bozmaktır." değerlendirmesinde bulundu.
"Vekaletler savaşı, terör örgütleri üzerinden yaşanan bir vekaletler savaşına dönüştü." ifadelerini kullanan Ağar, terör örgütlerinin kendi başlarına bağımsız olarak ayakta kalmalarının mümkün olmadığını söyledi.
Batı dünyasının, bu coğrafyada ortaya koyduğu işgal ve istilalarla toplumsal katmanları terörize etmek gibi bir travma ürettiğini dile getiren Ağar, ABD'nin 2003'teki işgaliyle bu coğrafyanın dengesinin bozulduğunu kaydetti.
- "Putlarla hakkın savaşı var ortada"
İki terör örgütünün aynı kavramları kullandığına dikkati çeken Ağar, "PKK 'devrim şehidi', DEAŞ da 'şehit' kavramını kullanıyor. İkisi de radikal, ikisi de inançları istismar eden örgütler. 'Devrim şehidi' diyor, devrime taptırıyor. PKK'nın 'devrim' diye tanımladığı şey bir put. DEAŞ'ınki de FETÖ'nünki de bir put. Putlarla hakkın savaşı var ortada." değerlendirmesinde bulundu.
PKK'lı insan kaçakçılarının DEAŞ'ın Suriye'yi terk etmesindeki rolüne dikkat çeken Ağar, "Avrupa'nın, DEAŞ'ın ürettiği teröre, İslamofobi için ihtiyacı var. Çift yönlü bir terör aslında. İslamofobi, bu topraklardaki kavramsal bozgunun Avrupa'daki zaferidir. Avrupa insanıyla İslam arasına ağzına kadar kan dolu bir hendek yerleştirdiler. İslamofobi, çeşitli kirli odaklar tarafından yönetilen bir krizdir." yorumunu yaptı.
- "PKK/PYD saflarına katılırsanız, bunlardan temizleneceksiniz"
SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Nebi Miş, PYD/PKK'nın pragmatist bir terör örgütü olduğuna işaret ederek alan kazanmak için DEAŞ'la da diğer terör örgütleriyle de ABD ve Rusya ile de işbirliği yapan bir örgüt olduğunu söyledi.
Yabancı savaşçıların ülkelerine geri dönmesindeki zorluklar bahane edilerek DEAŞ kimliğinin temizlenmesine yönelik PYD/PKK'nın imkan açtığını dile getiren Miş, PKK'nın "Siz, kendi kaynak ülkenize dönemeyeceksiniz. Döndüğünüzde üstünüzde bir terör yaftası var. PYD/PKK saflarına katılırsanız bunlardan temizleneceksiniz." vaadinde bulunduğunu belirtti.
Miş, batı ülkelerinden gelen DEAŞ'lıların yoğun bir şekilde PYD/PKK'ya katıldığını dile getirdi.
DEAŞ'ın içerisinde silah teknolojilerinde, bomba yapım alanlarında uzmanlaşmış kişilerin PYD/PKK tarafından istihdam edildiğini kaydeden Miş, "PYD/PKK'nın Suriye'de kendisine alan açmak için hem DEAŞ ile hem diğer terör örgütleriyle işbirliğine gittiği biliniyor. ABD de buna göz yumuyor." diye konuştu.
- "İki terör örgütü arasındaki silah ve petrol alışverişi"
SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, Suriye'de muhaliflerin ele geçirdiği toprakları DEAŞ'ın saldırılarla aldığını, Amerikan hava saldırısıyla PKK'lıların DEAŞ'ın topraklarını devraldığını, böyle bir döngü yaşandığını aktardı.
İki terör örgütü arasında Rakka'da ve son olarak da Afrin'deki işbirliğine dikkati çeken Yeşiltaş, "Silah, petrol alışverişinin fazlaca bu iki terör örgütü arasında yapıldığını biliyoruz." dedi.
Ülkelerine geri dönen yabancı savaşçıların Avrupa için büyük bir tehdit olduğunun altını çizen Yeşiltaş, "Avrupa'ya mülteci kılığında çok fazla giriş olabilir. PKK'nın insan kaçakçılığı konusunda çok ciddi bir tarihi var. Suriye savaşında da bunu yaptı. PKK'nın bu konuda ciddi bir ağı var ve buradan ciddi bir para kazanıyor. Sadece İran sınırından İstanbul'a getirilmeleri için kişi başı 350 dolar alınmış. Dolayısıyla PKK terör örgütüne, terörün finansmanı bağlamında yardım olarak gidiyor." yorumunu yaptı.
- "Terör örgütü Afrin'de kaybettikçe, diğer bölgelerde sertleşecek"
Amerika ve Avrupa'nın, PKK'nın bu durumunu görmezden geldiğini kaydeden Yeşiltaş, bu ülkeler açısından bunun ciddi bir tehdit olduğunu söyledi.
Amerika ve Avrupa ülkelerinin PYD/PKK'yı söylemsel bir koruma altına aldıklarını belirten Yeşiltaş, Afrin operasyonun bu iki dinamiğe de doğrudan tesir ettiğini belirtti. Yeşiltaş, "Operasyondaki kritik eşik, Türkiye'nin Afrin'de başarılı olması olacak. Bu Amerika'nın PKK'yla, Suriye'nin kuzey doğusundaki işbirliği ve angajman siyasetini etkileyebilir. Türk-Amerikan ilişkilerinde sürpriz bir şekilde yeniden normalleşme sağlanabilir." dedi.
Terör örgütünün Afrin'de kaybettikçe, diğer bölgelerde sertleşmeye başlayacağına dikkat çeken Yeşiltaş, Kilis'e, Reyhanlı'ya son günlerde atılan roketatarların, bunun işareti olduğunu kaydetti.
AA
Kaynak: