Ramazan Bayramımız kutlu olsun
İslam aleminin mübarek Ramazan Bayramı'nı kutlar, nice esenlik dolu günlere erişmemizi Yüce Allah'tan niyaz ederiz...
Memleket Yayın Grubu olarak tüm İslam aleminin Ramazan Bayramı'nı kutluyoruz.
Dünyanın kanayan coğrafyasını temsil eden İslam alemindeki savaşların, acıların, çığlıkların son bulmasını diliyor, millet olarak esenlik dolu günlere ulaşmamızı Yüce Allah'tan temenni ediyoruz.
Bayramımız kutlu olsun...
Memleket Yayın Grubu
>
Birgün bayram yapabilmek arzusuyla
İslam coğrafyaları, Osmanlı’nın çekilişinden bu yana bir türlü normalleşemedi.
İslam coğrafyalarının DNA’sını bozanlar, onu bir türlü kendi haline bırakmadı. Hâlâ savrulmalar devam ediyor. Normalleşmenin yol haritası nedir? Sorusuna birçok yönden cevap verilebilir. Bunların başında bilgi ve bilinç artırımı, yakın tarihi kavrama, üzerinde yaşanılan toprak parçasının taşıdığı maddi ve manevi değerlerin farkında olma.. Dünyayı iyi okuma fıkhını kazanma vb.. Bu alanlarda uzun soluklu çalışmalar yapmak gerekiyor. Çünkü sömürü çok farklı biçimlerde devam ediyor. Müslüman halklar, kendi değerler sistemine göre yönetilmiyor. Dini monarşiler, kendi saltanatlarının sürmesi uğruna her şeyi mubah görüyor. Bu durum ne zamana kadar sürer? Bu konuda tahmin yapmak zor. Ama, açık toplum araç ve gereçleri çalıştığı müddetçe, nesneleştirilen toplumların özne haline gelmeleri hızlanacaktır.
Halkı Müslüman olan ülkeler, acı, gözyaşı ve ölümlerle giriyorlar bayrama. Yıllar var ki ağız tadıyla bir bayram yapılamadı, yapamadık.
Filistin Gazze’de Batı ve sapı kendimizden menkul işbirlikçilerin desteğini alan zalim İsrail yönetimi en acımasız vahşetlerine devam ediyor. Bütün bir Ortadoğu, İsrail’in güvenliği için yeniden dizayn ediliyor. Suriye’de, Irak’ta olup bitenler, hep onların güvenliği için.
Düşünebiliyor musunuz? Refah sınır kapısından doktorlar Gazze’ye girmek istiyor. Darbeci yönetim izin vermiyor. Filistin Müslümanları, ölüme terkediliyor. Göz göre göre savunmasız masum çocuklar, kadınlar, yaşlılar hunharca katlediliyor. Dünyanın vicdanı kanamıyor. Sanki Buruç Suresi’nde anlatılanlar, çağdaş neronlar tarafından yeniden yaşatılmak isteniyor, Müslümanlara.
Gazze, bir hendek, içindeki mü’minler ateş hattında..
Bu arada Arakan’lı, Orta Afrika’lı Müslümanlara karşı işlenen zulümler, nisyana terkediliyor. Suriye’de zalim Esat rejimi, güvenlik konseylerin himayesinde cinayetlerini sürdürüyor. Akıl alır gibi değil. Bir yönetici, iktidarı uğruna kendi insanını biçiyor. İslam medeniyet ve kültürünün muhteşem eserlerini bombardımanla yok ediyor. Tarihte bir benzeri görülmüş değil bunun.
İslam âlemi, bu kaos ve yıkım içinden nasıl çıkacak, nasıl kurtulacak, küllerinden yeniden nasıl doğacak?
Ey âlimler, aydınlar, kamu gücünü elinde tutanlar! Bilumum sorumluluk sahibi olanlar! Vakit çok geçti. Ne zaman muhasebe yapacağız? Ne zaman kendimizi sorgulayıp insanımızın önüne düşecek ve zalimlere, Vandalizmlere dur diyeceğiz?
Ey iman edenler! Ne zaman kendinize göre misak-ı milli sınırlarınızın dışına çıkıp da bütün Müslümanları kardeş ilan edeceksiniz? Yüce Allah imana sınır çizmediği halde sizler, bizler kardeşliğimize sınır çiziyoruz. Bu hakkı bizlere kim veriyor?
İslam; ilişkileri kesmeyin, birbirinize arka çıkın, öfkenizi birbirinize değil, yönetilmesi gerekenlere yöneltin, kıskançlık yapmayın, kardeş olun dediği halde, niçin bizler tersini yapıyoruz? “Birbirine silah çeken bizden değildir” buyuran Nebiyy-i Muhterem’in ümmeti, mahşer günü birbirimizin yüzüne nasıl bakacağız?
Zaman kendimize gelme, toparlanma zamanı. İttifak ve vifak noktalarımızı kuvvetlendirme zamanı. Gün Gazze’ye, Suriye’ye, Arakan’a, Orta Afrika Müslümanlarına sahip çıkma zamanı. Ümmetin bireyi olmak, kardeş olmak bunu gerektiriyor. Hem lisanî ve hem de fiili dualarla ümmet coğrafyalarında olalım.
Birgün bayram yapabilmek arzusuyla!..
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş -
>
BAYRAM NAMAZI SAATLERİ
İstanbul'da 06.40, Ankara'da 06.25, İzmir'de 06.40'ta kılınacak.
Adana: 6:22
Adıyaman: 6:09
Afyon: 6:38
Ağrı: 5:46
Aksaray: 6:24
Amasya: 6:13
Ankara: 6:25
Antalya: 6:36
Ardahan: 5:45
Artvin: 5:47
Aydın: 6:50
Balıkesir: 6:52
Bartın: 6:25
Batman: 5:57
Bayburt: 05:56
Bilecik: 6:37
Bingöl: 5:58
Bitlis: 5:49
Bolu: 6:30
Burdur: 6:40
Bursa: 6:41
Çanakkale: 6:53
Çankırı: 6:24
Çorum: 6:18
Denizli: 6:54
Diyarbakır: 5:59
Düzce: 6:31
Edirne: 6:48
Elazığ: 6:05
Erzincan: 5:58
Erzurum: 5:55
Eskişehir: 6:34
Gaziantep: 6:12
Giresun: 6:02
Gümüşhane: 5:59
Hakkari: 5:48
Hatay: 6:20
Iğdır: 5:40
Isparta: 6:38
İstanbul: 6:40
İzmir: 6:52
Kahramanmaraş: 6:13
Karabük: 6:23
Karaman: 6:28
Kars: 5:42
Kastamonu: 6:18
Kayseri: 6:15
Kilis: 6:14
Kırıkkale: 6:23
Kırklareli: 6:43
Kırşehir: 6:23
Kocaeli: 6:38
Konya: 6:34
Kütahya: 6:39
Malatya: 6:09
Manisa: 6:49
Mardin: 5:55
Mersin: 6:34
Muğla: 6:54
Muş: 5:50
Nevşehir: 6:22
Niğde: 6:24
Ordu: 6:08
Osmaniye: 6:17
Rize: 5:51
Sakarya: 6:34
Samsun: 6:10
Şanlıurfa: 6:08
Siirt: 5:54
Sinop: 6:15
Şırnak: 5:50
Sivas: 6:04
Tekirdağ: 6:43
Tokat: 6:09
Trabzon: 5:57
Tunceli: 6:04
Uşak: 6:41
Van: 5:50
Yalova: 6:38
Yozgat: 6:15
Zonguldak: 6:30
BAYRAMDA NE YAPILMALI, BAYRAM NAMAZI NASIL KILINIR?
Ramazan-ı şerifin son günü ile bayramın ilk günü arasındaki geceye de Ramazan bayramı gecesi denir.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Ramazan ve Kurban bayramının gecelerini ihya eden kimsenin kalbi, kalblerin öldüğü gün ölmez.) [İbni Mace, Taberani]
(Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan dua, tevbe reddolmaz. Ramazan bayramının ve Kurban bayramının birinci geceleri, Berat gecesi ve Arefe gecesi.) [İsfehani]
(Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez. Regaib gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi, Ramazan ve Kurban bayramı gecesi.) [İbni Asakir]
Bayramda erken kalkmak, gusletmek, misvak kullanmak, güzel koku sürünmek, yeni ve temiz elbise giymek, sevindiğini belli etmek, yüzük takmak, karşılaştığı müminlere güler yüzle selam vermek, fakirlere çok sadaka vermek, İslamiyet'e doğru olarak hizmet edenlere yardım etmek, dargınları barıştırmak, akrabayı, din kardeşlerini ziyaret etmek, onlara hediye götürmek sünnettir. Bayram gecelerini ihya eden, büyük saadete kavuşur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Bayram gecelerini ihya edenin kalbi, kalblerin öldüğü günde ölmez.) [Taberani]
Ramazan bayramında bayram namazından önce tatlı yemek, hurma yemek, hurmayı 1, 3, 5 gibi tek adet yemek, teke riayet etmek, sünnettir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ tektir, teke riayet edeni sever.) [Buhari]
Bayram günleri sevinmek, neşelenmek gerekir. Hazret-i Ebu Bekir, kızı Âişe validemizin evine gidince, iki cariyenin tef çalıp oynadığını gördü. Ensar-ı kiramın kahramanlıklarını övüyor, destan söylüyorlardı. Hazret-i Ebu Bekir, Resulullahın evinde böyle şey yapılmasının uygun olmayacağını bildirerek, onların susmalarını söyledi. Düğünlerde ve bayramlarda, kadınların def çalmaları caiz olduğu için, Peygamber efendimiz, Hazret-i Ebu Bekir'e, (Onlara mani olma! Her kavmin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır. Bayram, sevinç günleridir) buyurdu. (Buhari)
Dargın olanların, bayramı beklemeyip, hemen barışması gerekir. Allahü teâlâyı ve Peygamber efendimizi seven, insanların kusurlarına bakmaz, hoşgörülü olur. İyi insan, [mümin], herkesle iyi geçinir. Başkalarına sıkıntı vermediği gibi, onlardan gelecek eziyetlere de katlanır. Bir kusuru için kimseye darılmamak gerekir.
Dargınlık olsa bile üç günden fazla sürmemeli. Şayet bayrama kadar süren bir dargınlık olduysa, daha fazla gecikmeden barışmalı. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Birbirinizle münasebeti kesmeyin! Birbirinize arka çevirmeyin! Birbirinize kin ve düşmanlık beslemeyin! Birbirinizi kıskanmayın! Ey Allah'ın kulları kardeş olun! Bir Müslümanın diğer kardeşine darılarak üç günden çok uzaklaşması helâl değildir.) [Buhari]
(Müslümana üç günden fazla dargın duran Cehenneme gider.) [Nesai]
(Birbirine dargın iki kişiden, hangisi önce selam verirse, günahları affolur. Verilen selamı öteki almazsa, melekler alır. Selam almayana da şeytan, sevinçle iltifatta bulunur.) [İbni Ebi Şeybe]
(Müminin kardeşine üç günden çok dargın durması caiz değildir. Üç gün sonra, ona selam verip hatırını sormalıdır. Onun selamını alırsa, birlikte sevaba ortak olurlar. Selamını almazsa günaha girer. Selam veren de küs durma mesuliyetinden kurtulmuş olur.) [Ebu Davud]
(Din kardeşiyle bir yıl dargın duran, onu öldürmüş gibi günaha girer.) [Beyheki]
(Ameller, pazartesi ve perşembe günleri Allahü teâlâya arz olunur. Allahü teâlâ da, kendisine şirk koşmayan herkesi affeder. Ancak bu mağfiretten, birbirine kin tutan iki kişi istifade edemez. Allahü teâlâ, “O iki kişi barışıncaya kadar amellerini bana getirmeyin” buyurur.) [İ. Malik]
(İki kişi, birbirine dargın olarak ölürse, Cehennemi görmeden Cennete giremez. Cennete girseler de birbiriyle karşılaşamazlar.) [İbni Hibban]
Ramazan gittiği için değil, günahlarımızın affolduğu için, büyük sevab ve nimete kavuştuğumuz için bayram yapıyoruz. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bayram sabahı Müslümanlar, namaz için camilerde toplanınca Allahü teâlâ meleklere, “İşini yapıp ikmal edenin karşılığı nedir?” diye sorar. Melekler de, “Ücretini almaktır” derler. Allahü teâlâ da, “Siz şahit olun ki, Ramazandaki oruçların ve namazların karşılığı olarak, kullarıma kendi rızamı ve mağfiretimi verdim. Ey kullarım, bugün benden isteyin, izzet ve celâlim hakkı için istediklerinizi veririm” buyurur.) [Beyheki]
Peygamber efendimiz, (Ramazan ayının son günü Allahü teâlâ, oruç tutanları affeder) buyurunca, Eshab-ı kiram, (Ya Resulallah, o gün Kadir gecesi mi?) diye sual etti. Onlara, (Bilmez misiniz ki, iş yapana, işi bitirince ücreti verilir) buyurdu. (Beyheki)
Bunları bilen Müslüman nasıl sevinmez ve bayram etmez? Bayram günleri sevinmek, neşelenmek gerekir. Hazret-i Ebu Bekir, kızı Âişe validemizin evine gidince, iki cariyenin def çalıp oynadığını gördü. Ensar-ı kiramın kahramanlıklarını övüyor, destan söylüyorlardı. Hazret-i Ebu Bekir, (Resulullah'ın evinde böyle şey yapılmaz, susun) dedi. Düğünlerde ve bayramlarda, kadınların def çalmaları caiz olduğu için, Peygamber efendimiz hazret-i Ebu Bekir'e, (Onlara mani olma! Her kavmin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır. Bayram, sevinç günleridir) buyurdu. (Buhari)
Hazret-i Ali, (Bugün, orucu kabul edilenlerin ve günahları affedilenlerin bayramıdır) buyurdu. Hadis-i şerifte de, (Ramazan ayında, içkiye devam eden, ana babasına âsi olan ve sıla-i rahmi terk eden hariç, herkesin günahları affolur) buyuruldu. (Gunye)
Eğer bunlar tevbe ederse, Allahü teâlâ günahlarını affeder. Ramazandaki sevablar bilinseydi, (Her gün ramazan olsa) denirdi. Hadis-i şerifte, (Ramazan ayındaki özel sevablar bilinmiş olsaydı, bütün yılın ramazan olması istenirdi) buyuruldu. (Ebu Nasr)
Ne mutlu günahlardan sakınarak oruç tutanlara… Bunlar, asıl bayramı ahirette yapacaklardır!
Bayram geceleri
Sual: S. Ebediyye'deki, “Kıymetli geceye, kendinden sonra gelen günün ismi verilir. Önceki günü öğle namazı vaktinden, o gecenin fecrine kadar olan zamandır. Yalnız, Arefe ve üç kurban günlerinin geceleri böyle değildir. Bu dört gece, bu günleri takip eden gecelerdir” ifadesi hangi kitaptan alınmıştır?
CEVAP
Dürr-ül muhtar kitabının itikâf bahsinde şöyle deniyor:
Bil ki, geceler günlere tâbidir. Bundan, yalnız Arefe gecesiyle Kurban bayramı geceleri müstesnadır. İnsanlara kolaylık olmak için, bu geceler, geçen gündüzlerine tâbidir. Velvalciyye'nin kurban bahsinde de beyan edilmiştir.
Bayramda yiyip içmek
Sual: Mektubat'ta, (Bayramda yiyip içmek, yıllarca nafile oruçtan daha sevabdır) buyuruluyor. Yiyip içmek niye sevab oluyor ki?
CEVAP
Burada sevab olan, yiyip içmek değil, oruç tutmayarak Allahü tealanın emrine uymaktır. Bayram günü oruç tutmak haram olduğu için, oruç tutmamanın, yani dinin emrine uymanın, nafile oruçtan daha kıymetli olduğu bildiriliyor.
Bayram ziyaretleri
Sual: Bayram ziyaretlerinde neye dikkat edelim, önce kimleri ziyaret edelim?
CEVAP
Fâsık olan, günah işlememize sebep olacak akrabayı ziyaret lazım değildir. Fakat salih olan akrabayı ziyaret gerekir. Salih arkadaşları ziyaret de çok sevaptır. Ziyaret, yalnız Allah rızası için olmalıdır.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Bir kimse, köydeki arkadaşını ziyarete gider. Hak teâlâ, buna bir melek gönderir. Melek o adama der ki:
- Böyle nereye gidiyorsun?
- Bu köyde bir arkadaşım var. Onu ziyarete gidiyorum.
- Bunun sana bir iyiliği, bir yardımı dokundu da onun için mi gidiyorsun?
- Hayır, sırf Allah rızası için ziyaretine gidiyorum.
- Müjdeler olsun sana! Beni Allahü teâlâ gönderdi. Hiçbir karşılık beklemeden arkadaşını ziyarete gittiğin için Allahü teâlânın sevgisine mazhar oldun.) [Hakim]
(Hiç bir kul yoktur ki, din kardeşini Allah için ziyaret etsin de, bir melek, "Ne iyi ettin, Cennet sana helal olsun" demesin. Allahü teâlâ da buyurur ki: "Kulum beni ziyarete geldi. Bana da onu ağırlamak düşer".) [Ebu Ya'la]
Hikmet ehli diyor ki:
(Ziyareti terk etme, seni unuturlar. Pek sık da gitme senden bıkarlar.)
Allah rızası için müslümanı ziyaret etmek çok sevaptır. Âlimi, fakiri ve salih akrabayı ziyaret daha çok sevaptır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Âlimi ziyaret eden, beni ziyaret etmiş gibi sevap alır.) [Taberani]
Salih akrabayı hiç olmazsa, haftada veya ayda bir ziyaret etmeli, kırk günü geçirmemelidir! Uzak ülkede ise mektupla, telefonla gönlünü almalı, dargın ise barışmalıdır.
Ev sahibi imam olur. Yahut onun tayin ettiği zat imam olur. Bir kimse, layık olsa da, teklif edilmeden ziyarete gittiği yerde imamlığa geçmemelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir kavmi ziyarete giden, onlara imamlık yapmasın!) [Tirmizi]
Davete gitmek
Sual: Her davete gidilir mi?
CEVAP
Yemekte günah işleniyorsa gidilmez. Fakirlerin davetine gitmeyip de zenginlerinkine gitmek kibirdendir. Kendinden aşağı olanları ziyaret etmek de tevazu alametidir.
Düğün yemeğine davet olunanın gitmesi sünnet, başka ziyafetlere gitmek müstehaptır. Bazı âlimler ise, (Düğün yemeğine gitmek vacip, diğer davetlere gitmek sünnettir) demişlerdir. Müslümanın müslüman üzerindeki beş haktan biri, davetine icabettir. Yani davetini kabul edip gitmektir. Hadis-i şerifte, (Davete icabet ediniz) buyuruldu. (Müslim)
Külfete girenin davetine gitmek gerekmez. Cimrinin davetine de gitmemelidir!
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Cömerdin yemeği şifa, cimrinin yemeği hastalıktır.) [Deylemi, Hâkim, İbni Lâl, Dare Kutnî, Hatib]
Samimi olarak davet edilen yere gitmelidir! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Davete icabet etmeyen, Allah'a ve Resulüne asi olmuş olur.) [Buhari]
(Müslüman kardeşine ikram eden, Allahü teâlâya ikram etmiş olur.) [İsfehani]
(İki kişi birden davet ederse, kapısı yakın olana icabet et! Çünkü kapısı yakın olanın hakkı daha önce gelir.) [Buhari]
El öpmek
Sual: Bayramda herkesin eli öpülür mü, yani kimlerin eli öpülür, kimlerin eli öpülmez?
CEVAP
Herkesin eli öpülmez. Ana babanın, bir de âdet olduğu için yaşlı akrabaların elini öpmek caizdir. Arkadaşın elini öpmek haramdır. Kadın kocasının elini öpebilir, fakat, kendine namahrem yani yabancı erkeğin, erkek de yabancı kadının, zaruret olmadıkça, elini öpemez.
Öperken eli alna koymak
Sual: Eli öpülmesi caiz olan kişilerin, ellerini öperken, alna değdirmek caiz midir?
CEVAP
Değdirmek gerekmez, değdirilirse de, âdet olduğu için mahzuru olmaz.
Bayram namazıyla ilgili merak edilenler
Sual: Bayram namazı hangi günlerde kılınır?
CEVAP
Ramazan ve Kurban bayramının birinci günü kılınır.
Sual: Bayram namazı farz mıdır?
CEVAP
İşrak vaktinde, iki rekat bayram namazı kılmak, erkeklere vaciptir.
Sual: Bayram namazlarının şartları, Cuma namazının şartları gibi midir?
CEVAP
Evet. Ancak bayramlarda hutbe sünnettir ve namazdan sonra okunur.
Sual: Ramazan bayramında namazdan önce ne yapılır?
CEVAP
Tatlı [hurma veya şeker] yemek, gusül etmek, misvak kullanmak, en iyi elbiseleri giymek, fıtrayı namazdan önce vermek, yolda yavaşça tekbir okumak müstehaptır.
Sual: Kurban bayramında namazdan önce ne yapılır?
CEVAP
Kurban bayramı namazından önce bir şey yememek, namazdan sonra önce kurban eti yemek, namaza giderken yüksek sesle, özrü olan yavaşça tekbir getirmek müstehaptır.
Sual: Bayram namazları kaç rekattır?
CEVAP
Bayram namazları iki rekattır. Cemaat ile kılınır, yalnız kılınmaz.
Sual: Bayram namazı nasıl kılınır?
CEVAP
Şu şekilde kılınır:
1- Önce “Niyet ettim vacip olan bayram namazını kılmaya, uydum hazır olan imama” diye niyet ederek, namaza durulur. Sonra “Sübhaneke” okunur.
2- Sübhanekeden sonra eller üç defa tekbir getirerek kulaklara kaldırılıp, birinci ve ikincisinde iki yana bırakılır. Üçüncüsünde, göbek altına bağlanır. İmam önce Fatiha, sonra bir sure okur ve beraberce rükuya eğilinir.
3- İkinci rekatta, imam önce Fatiha ve bir sure okur. Sonra iki el üç defa tekbir getirerek kaldırılır. Üçüncüde de yanlara bırakılır. Dördüncü tekbirde elleri kulaklara kaldırmayıp, rükuya eğilinir. Kısaca: İki salla, bir bağla, Üç salla, bir eğil diye ezberlenir.
Bayram namazına geç gelen
Sual: Bayram namazına geç yetişen ne yapar?
CEVAP
Diğer namazlardaki gibi, imam selam verince, kalkıp kılamadığı rekâtları tamamlar. İkinci rekâtta yetiştiyse, imam selam verince kalkıp Sübhaneke okur. Sonra, üç defa tekbir getirerek ellerini kulaklarına kaldırır, birinci ve ikincisinde iki yana bırakır. Üçüncüsünde, göbek altına bağlar. Fatiha ve zamm-ı sûre okur, rükû ve secdeleri yapıp oturur ve namazını tamamlar. İkinci rekâta da yetişemediyse, yukarıda bildirildiği gibi birinci rekâtı kılıp kalkar. Fatiha ve zamm-ı sûreden sonra, iki elini üç defa tekbir getirerek kaldırır. Üçüncüde yanlara bırakır. Dördüncü tekbirde elleri kulaklara kaldırmayıp, rükûa eğilir. Secdeleri yapıp oturur ve namazını tamamlar.
Sual: Teşrik tekbirleri ne zaman söylenir? Söylemek farz mıdır?
CEVAP
Kurban Bayramının arefesi günü, sabah namazından, dördüncü günü ikindi namazına kadar, hacıların ve hacca gitmeyenlerin, erkek, kadın herkesin, cemaat ile kılsın, yalnız kılsın, farz namazından sonra selam verir vermez, bir kere “Teşrik tekbir”ini okuması vaciptir. Camiden çıktıktan sonra veya konuştuktan sonra, okumak lazım değildir. İmam tekbiri unutursa, cemaat terk etmez. Erkekler, yüksek sesle okuyabilir. (Halebi-yi kebir)
Sual: Teşrik tekbiri nasıldır?
CEVAP
(Allahü ekber, Allahü ekber. La ilahe illallahü vallahü ekber. Allahü ekber ve lillahil-hamd)
Teşrik tekbirleri
Sual: Teşrik tekbirleri getirilen günlere ne denir?
CEVAP
Kurban bayramının arefesinin sabah namazından, dördüncü günün ikindi namazına kadar, 23 farz namazın bitiminde selam verince teşrik tekbiri okunur. Bu tekbir getirilen günler, Arefe, bayram ve eyyam-ı teşrik denilen üç gündür, hepsi beş gün ediyor. İlk güne Arefe, ikinci güne bayram, Zilhicce'nin 11, 12 ve 13. günü olan diğer üç güne de, eyyam-ı teşrik deniyor.