Referandumda niçin evet demeliyiz ? - 7

Referandumda niçin evet demeliyiz ? - 7

Anayasa değişiklik paketiyle alakalı yapılacak referandum için sayılı günler kaldı. Yazarımız Serdar Usman referandumu değerlendirdi.

DERLEYEN : SERDAR USMAN

Anayasa değişiklik paketiyle alakalı yapılacak referandum için sayılı günler kaldı. Fakat halkımızın çoğunluğunun konuyla alakalı doyurucu bilgiye sahip olmadığını gözlemliyorum. 1980 ihtilalinin ardından ülke yönetimine el koyan askeri idare tarafından 1982 yılında hazırlanan mevcut Anayasa “82 Anayasası” olarak anılageldi. İşte bu anayasa üzerinde onca itiraza rağmen 28 yıldır ülkenin kaderini belirlemeye devam ediyor. Bu referandum oylaması aslında siyasi amaçlı olmadan öte tamamıyla halkımıza sivil anayasa geçiş sürecindeki tavrını olumlu ya da olumsuz olarak belirleme şansı tanımaktadır. 1982 Anayasa’sının kaderimiz olmadığı ve ülkemizin uzun yıllardır demokratik seçimlerle işbaşına gelen sivil hükümetlerce idaresine rağmen halen darbe anayasası ile idare edilmesine halkımızın tamam ya da devam tercihini kullanmasıyla ortaya çıkacak bir anayasa değişiklik süreci yaşayacağız. Buna itiraz eden ve hayır yönünde seçmenini yönlendirmek amacıyla açıklamalarda bulunan siyasi parti liderlerinin konuyu Ak Parti’ye evet ya da hayır oylanması hüviyetine dönüştürmesi ile açıkçası samimi olmadıkları ve sivil anayasayı düne kadar savundukları halde bir anda çark ederek mevcut anayasaya devam kararı almalarına şahit oluyoruz. Bu mevzu aslında siyaset üstüdür.

Eğer sivil bir anayasaya sahip olmak istiyorsak bunu Ak Parti’nin, CHP’nin, MHP’nin veya diğerlerinin ortaya koymasına köstek olmak yerine destek olmak beklenir. Her zaman olduğu gibi başarı karşısında siyasi taassubiyetin ön plana çıkmasıyla ve başarının semeresinin diğerine gideceği derin endişe ile ülkemizin geleceğini hesaba katmayan siyasi oluşumlar aslında içerik olarak herkese özgürlük vadeden anayasa değişiklik paketinde EVET tercihini lanse etmeleri demokrasiye inançları noktasında bize bir fikir veriyor. Böylesine hassas bir konuda tüm siyasi partilerin ortak bir zeminde hareket ederek, halkımızın isteklerine müspet bir tutum içerisine girmeleriyle başarının paylaşılması aslında siyasi barışında yolunu açacaktır. Siyaseti tamamıyla kavga ve kaos ortamına göre tanzim etmek isteyen çevrelerin günü geldiğinde ortak menfaatlere koyduğu tutum nedeniyle halktan şamar yiyecekleri ise bir realitedir. Dilerseniz 12 Eylül 2010 tarihinde gidilecek olan referandumda oylanacak Anayasa değişiklik paketindeki 26 maddenin eski ve yeni haliyle bir mukayesesini yaparak zihninizde oluşan soru işaretlerine bir nokta koyalım.

• MEVCUT ANAYASANIN 10. MADDESİ:

Kanun Önünde Eşitlik Maddesi
Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce,felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yasama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.

• DEĞİŞİKLİK NE GETİRİYOR?

MADDE 10 – Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce,felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yasama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. Çocuklar, yaslılar ve engelliler gibi özel surette korunması gerekenler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılamaz. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar

YORUM : Özel hayatın dokunulmazlığına dair kışsal verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olacaktır. Bu hakları içerisinde kişisel bilgiler içerisinde meydana gelebilecek düzeltmeler, silinmeler ve birilerinin kendi talepleri doğrultusunda şekillendirilmesine dair öğrenme hakkına sahip olacaktır.



• MEVCUT ANAYASANIN 20. MADDESİ :

Özel Hayatın Gizliliği Maddesi
Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. (Üçüncü cümle mülga: 3/10/2001–4709/5 md.) (Değişik: 3/10/2001–4709/5 md.) Millî güvenlik, kamu düzeni, suç islenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını el koymadan itibaren kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar.

• DEĞİŞİKLİK NE GETİRİYOR?

MADDE 20 – Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. (Üçüncü cümle mülga: 3/10/2001-4709/5 md.) (Değişik: 3/10/2001-4709/5 md.) Millî güvenlik, kamu düzeni, suç islenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını el koymadan itibaren kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar. Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla islenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir

• MEVCUT ANAYASANIN 23. MADDESİ :

Yerleşme ve Seyahat Hürriyeti Maddesi
Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. Yerleşme hürriyeti, suç islenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak; Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç islenmesini önlemek; Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir. Vatandasın yurt dışına çıkma hürriyeti, vatandaşlık ödevi ya da ceza soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlanabilir. Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.

• DEĞİŞİKLİK NE GETİRİYOR?

MADDE 23 – Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. Yerleşme hürriyeti, suç islenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak; Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç islenmesini önlemek; Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir. Vatandasın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir. Vatandaş sınırdışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.

YORUM : Özel hayatın dokunulmazlığına dair kışsal verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olacaktır. Bu hakları içerisinde kişisel bilgiler içerisinde meydana gelebilecek düzeltmeler, silinmeler ve birilerinin kendi talepleri doğrultusunda şekillendirilmesine dair öğrenme hakkına sahip olacaktır

•MEVCUT ANAYASANIN 41. MADDESİ:  

 

Ailenin Korunması Maddesi

Aile, Türk toplumunun temelidir ve esler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.

 

DEĞİŞİKLİK NE GETİRİYOR?

 

MADDE 41 – Aile, Türk toplumunun temelidir ve esler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar. Her çocuk, yeterli himaye ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, çocuk istismarı, cinsellik ve şiddete karsı çocukları koruyucu tedbirleri alır.

 

YORUM: Devletin ailenin huzurunu ve refahını korumada ana ve çocukların himayesi bakımından ve onlara şiddet uygulanmasını menetmek adına aktif olarak rol üslenecektir.

 

 

MEVCUT ANAYASANIN 53. MADDESİ:

 

Toplu İş Sözleşme Hakkı Maddesi

İsçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu is sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler. Toplu is sözleşmesinin nasıl yapılacağı kanunla düzenlenir. (Ek: 23.7.1995-4121/4 md.) 128 inci maddenin ilk fıkrası kapsamına giren kamu görevlilerinin kanunla kendi aralarında kurmalarına cevaz verilecek olan ve bu maddenin birinci ve ikinci fıkraları ile 54 üncü madde hükümlerine tabi olmayan sendikalar ve üst kuruluşları, üyeleri adına yargı mercilerine başvurabilir ve idareyle amaçları doğrultusunda toplu görüşme yapabilirler. Toplu görüşme sonunda anlaşmaya varılırsa düzenlenecek mutabakat metni taraflarca imzalanır. Bu mutabakat metni, uygun idarî veya kanunî düzenlemenin yapılabilmesi için Bakanlar Kurulunun takdirine sunulur. Toplu görüşme sonunda mutabakat metni imzalanmamışsa anlaşma ve anlaşmazlık noktaları da taraflarca imzalanacak bir tutanakla Bakanlar Kurulunun takdirine sunulur. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usuller kanunla düzenlenir. Aynı işyerinde, aynı dönem için, birden fazla toplu is sözleşmesi yapılamaz ve uygulanamaz.

 

DEĞİŞİKLİK NE GETİRİYOR?

 

İsçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu is sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler. Toplu is sözleşmesinin nasıl yapılacağı kanunla düzenlenir Aynı işyerinde, aynı dönem için, birden fazla toplu is sözleşmesi yapılamaz ve uygulanamaz. Memurlar ve diğer kamu görevlileri, toplu sözleşme yapma hakkına sahiptirler. Toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde taraflar Uzlaştırma Kuruluna başvurabilir. Uzlaştırma Kurulu kararları kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir. Toplu sözleşme hakkının kapsamı, istisnaları, toplu sözleşmeden yararlanacaklar, toplu sözleşmenin yapılma sekli, usulü ve yürürlüğü, Uzlaştırma Kurulunun teşkili, çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar kanunla düzenlenir.

 

YORUM: Maddedeki değişikliği dikkatle okuduysanız hükümetin hazırladığı Anayasa değişiklik teklifi, sendikal haklarla ilgili önemli düzenlemeler içeriyor. Paketin en önemli maddelerinden birisi memurlara toplu sözleşme hakkının verilmesi olarak ön plana çıkıyor. Yıllardır kamu çalışanlarının önemli bir talebi olan toplu sözleşmeli ve grevli sendikal haklara kavuşmalarıyla iş dünyasında adaletsiz olarak görülen sendikal haklar memurlara da sağlanmış olacaktır.

  

 

MEVCUT ANAYASANIN 69. MADDESİ:

 

Siyasi Partilerin Uyacakları Esaslar

Siyasî partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur. Bu ilkelerin uygulanması kanunla düzenlenir. Siyasî partiler, ticari faaliyetlere girişemezler. Siyasî partilerin gelir ve giderlerinin amaçlarına uygun olması gereklidir. Bu kuralın uygulanması kanunla düzenlenir. Anayasa Mahkemesince siyasî partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun tespiti, bu hususun denetim yöntemleri ve aykırılık halinde uygulanacak yaptırımlar kanunda gösterilir. Anayasa Mahkemesi, bu denetim görevini yerine getirirken Sayıştay'dan yardım sağlar. Anayasa Mahkemesinin bu denetim sonunda vereceği kararlar kesindir. Siyasî partilerin kapatılması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesince kesin olarak, karara bağlanır. Bir siyasî partinin tüzüğü ve programının 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı bulunması halinde temelli kapatma kararı verilir. Bir siyasî partinin 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin islendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde karar verilir. Bir siyasî parti, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde islendiği ve bu durum o partinin büyük kongre veya genel baksan veya merkez karar veya yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet Meclisindeki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde islendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılır.

Anayasa Mahkemesi, yukarıdaki fıkralara göre temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasî partinin Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilir. Temelli kapatılan bir parti bir başka ad altında kurulamaz. Bir siyasî partinin temelli kapatılmasına beyan veya faaliyetleriyle sebep olan kurucuları dâhil üyeleri, Anayasa Mahkemesinin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmi Gazetede gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak beş yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamazlar. Yabancı devletlerden, uluslar arası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım alan siyasî partiler temelli olarak kapatılır. Siyasî partilerin kuruluş ve çalışmaları, denetlenmeleri, kapatılmaları ya da Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmaları ile siyasî partilerin ve adayların seçim harcamaları ve usulleri yukarıdaki esaslar çerçevesinde kanunla düzenlenir.


DEĞİŞİKLİK NE GETİRİYOR?

 

Siyasî partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur. Bu ilkelerin uygulanması kanunla düzenlenir. Siyasî partiler, ticari faaliyetlere girişemezler. Siyasî partilerin gelir ve giderlerinin amaçlarına uygun olması gereklidir. Bu kuralın uygulanması kanunla düzenlenir. Siyasî partilerin malî denetimi Sayıştay tarafından yapılır. Sayıştay'ca siyasî partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun tespiti, bu hususun denetim yöntemleri ve aykırılık halinde uygulanacak yaptırımlar kanunda gösterilir. Sayıştay'ın bu denetim sonunda vereceği kararlar kesindir. Siyasî partilerin kapatılması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının talebi üzerine, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan her bir siyasî partinin beser üye ile temsil edildiği ve Meclis Başkanının başkanlığında oluşturulacak Komisyonun üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla vereceği izin üzerine açılacak dava, Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır. Komisyonun bu kararı, yargı denetimi dışındadır. Reddedilen izin başvurusunda ileri sürülen sebepler, hiçbir şekilde yeni bir başvuruya konu olamaz. Siyasî parti gruplarında ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde izin konusunda görüşme yapılamaz ve karar alınamaz.

Bir siyasî partinin 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin islendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde karar verilir. Bir siyasî parti, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde. İşlendiği ve bu durum o partinin büyük kongre veya genel baksan veya merkez karar veya yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet Meclisindeki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde islendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılır. Meclis çalışmalarındaki oy ve sözler, Mecliste ileri sürülen şünceler ve Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunların Meclis dışında tekrarı veya açığa vurulması ile idarenin eylem ve işlemleri, odaklaşmanın tespitinde gözetilemez. Anayasa Mahkemesi, yukarıdaki fıkraya göre kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasî partinin Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilir. Devlet yardımından yoksun bırakılma, bağlı olduğu kapatma davasının ve kararının usulüne tabi olup tek basına dava konusu kılınamaz. Bir siyasî partinin kapatılmasına beyan veya faaliyetleriyle sebep olan kurucuları dâhil üyeleri, Anayasa Mahkemesinin kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmi Gazetede gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak üç yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamazlar. Yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım alan siyasî partiler kapatılır. Siyasî partilerin kuruluş ve çalışmaları, denetlenmeleri, kapatılmaları ya da Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmaları ile siyasî partilerin ve adayların seçim harcamaları ve usulleri yukarıdaki esaslar çerçevesinde kanunla düzenlenir.

 

YORUM: Yapboz tahtasına dönen siyasi partilerle alakalı düzenlemeler ve kapatma davalarına yönelik getirilen hükümlerle yıllardır halkın tercihine ipotek durumu ortadan kalkacaktır.

MEVCUT ANAYASANIN 125. MADDESİ:

 

Yargı Yolu

İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karsı yargı yolu açıktır. (Ek hükümler: 13/08/1999 - 4446/2 md.) Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir. Cumhurbaşkanının tek basına yapacağı işlemler ile Yüksek Askeri Şuranın kararları yargı denetimi dışındadır. İdari işlemlere karsı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden baslar. Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen sekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez. İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların dogması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir. Kanun, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim, seferberlik ve savaş halinde ayrıca milli güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık nedenleri ile yürütmenin durdurulması kararı verilmesini sınırlayabilir. İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.

 

DEĞİŞİKLİK NE GETİRİYOR?

 

İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karsı yargı yolu açıktır. (Ek hükümler: 13/08/1999 - 4446/2 md.) Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir. Cumhurbaşkanının tek basına yapacağı işlemler ile Yüksek Askeri Şuranın kararları yargı denetimi dışındadır. Ancak, Yüksek Askeri Şuranın Silahlı Kuvvetlerden her türlü ilişik kesme kararlarına karsı yargı yolu açıktır. İdari işlemlere karsı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden baslar. Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi seklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen sekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idarî eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez. İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların dogması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir. Kanun, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim, seferberlik ve savaş halinde ayrıca milli güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık nedenleri ile yürütmenin durdurulması kararı verilmesini sınırlayabilir. İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.

 

YORUM: Anayasa'nın, “Yargı Yolu” başlığı taşıyan 125. maddesinde halkımızca beklene bir değişiklik daha yapılıyor. Yüksek Askeri Şûra kararlarına artık yargı denetimi getiriliyor. Yargı, bu yetkiyi, idari eylem ve işlemin hukuka uygunluğunun denetimiyle sınırlı kullanacak, yerindelik denetimi yapamayacak. Bu düzenleme kabul edildiği takdirde, Yüksek Askeri Şura kararıyla ordudan atılan mağdur personel yargıya başvurup görevine iadesini talep edebilecektir.

 

 

MEVCUT ANAYASANIN 128. MADDESİ:

 

Genel İlkeler

 Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük isleri kanunla düzenlenir. Üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları, kanunla özel olarak düzenlenir.

 

DEĞİŞİKLİK NE GETİRİYOR?

 

Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük isleri kanunla düzenlenir. Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır. Üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları, kanunla özel olarak düzenlenir.

 

YORUM: Maddede kendini üvey evlat gibi hisseden memurlarımıza tanınacak olan “toplu sözleşme hakkı” ile alakalı yeni düzenlemeler yansıtılıyor.
 

 

MEVCUT ANAYASANIN 129. MADDESİ:

 

Görev ve Sorumlulukları, Disiplin Kovuşturulmasında Güvence

Memurlar ve diğer kamu görevlileri Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlüdürler. Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez. Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz. Silahlı Kuvvetler mensupları ile hâkimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır. Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken isledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği sekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir. Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında isledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılması, kanunlaBelirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlıdır.

 

DEĞİŞİKLİK NE GETİRİYOR?

 

Memurlar ve diğer kamu görevlileri Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlüdürler. Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez. Disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz. Silahlı Kuvvetler mensupları ile hâkimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır. Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği sekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir. Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında isledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılması, kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlıdır.

 

YORUM: Anayasa'nın, memurların disiplin kovuşturması konusunda hükümler getiren 129. maddesinde yapılan değişiklik sayesinde uyarma ve kınama cezaları da bundan böyle yargı denetimine açılıyor. Kişisel sebeplerle görevinden uzaklaştırılmış olan memurlar haklarını hukuksal alanda rahatlıkla arayabilecekler.

 

 

MEVCUT ANAYASANIN 144. MADDESİ:

 

Hakim ve Savcıların Denetimi

Hâkim ve savcıların görevlerini; kanun, tüzük, yönetmeliklere ve genelgelere (Hâkimler için idarî nitelikteki genelgelere) uygun olarak yapıp yapmadıklarını denetleme; görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında suç isleyip islemediklerini, hal ve eylemlerinin sıfat ve görevleri icaplarına uyup uymadığını araştırma ve gerektiğinde Haklarında inceleme ve soruşturma, Adalet Bakanlığının izni ile adalet müfettişleri tarafından yapılır. Adalet Bakanı soruşturma ve inceleme işlemlerini, hakkında soruşturma ve inceleme yapılacak olandan daha kıdemli hâkim veya savcı eliyle de yaptırabilir.

 

DEĞİŞİKLİK NE GETİRİYOR?

 

Adalet hizmetleri ile savcıların idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığınca denetimi, adalet müfettişleri eliyle yapılır. Buna ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.

 

YORUM: Değişiklik gerçekleştiği takdirde, adalet müfettişleri, sadece savcıları ve adalet hizmetlerini idari görevleri yönünden soruşturabilecek.

 

 

MEVCUT ANAYASANIN 145. MADDESİ:

 

Askeri Yargı

Askerî yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler, asker kişilerin; askerî olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerî mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak isledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler. Askerî mahkemeler, asker olmayan kişilerin özel kanunda belirtilen askerî suçları ile kanunda gösterilen görevlerini ifa ettikleri sırada veya kanunda gösterilen askerî mahallerde askerlere karsı isledikleri suçlara da bakmakla görevlidirler. Askerî mahkemelerin savaş veya sıkıyönetim hallerinde hangi suçlar ve hangi kişiler bakımından yetkili oldukları; kuruluşları ve gerektiğinde bu mahkemelerde adlî yargı hâkim ve savcılarının görevlendirilmeleri kanunla düzenlenir. Askerî yargı organlarının kurulusu, isleyişi, askerî hâkimlerin özlük isleri askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin mahkemesinde görevli bulundukları komutanlık ile ilişkileri, mahkemelerin bağımsızlığı, hâkimlik teminatı, askerlik hizmetinin gereklerine göre kanunla düzenlenir. Kanun, ayrıca askerî hâkimlerin yargı hizmeti dışındaki askerî hizmetler yönünden askerî hizmetlerin gereklerine göre teşkilatında görevli bulundukları

komutanlık ile olan ilişkilerini de gösterir.


DEĞİŞİKLİK NE GETİRİYOR?

 

Askerî yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler; asker kişilerin, sadece askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak isledikleri askerî suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin isleyişine karsı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür. Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askerî mahkemelerde yargılanamaz. Askerî mahkemelerin savaş halinde hangi suçlar ve hangi kişiler bakımından yetkili oldukları; kuruluşları ve gerektiğinde bu mahkemelerde adlî yargı hâkim ve savcılarının görevlendirilmeleri kanunla düzenlenir. Askerî yargı organlarının kurulusu, isleyişi, askerî hâkimlerin özlük isleri, askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin görevli bulundukları komutanlıkla ilişkileri, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.

 

YORUM: Anayasa değişikliği gerçekleşirse, askeri mahkemeler, asker kişilerin sadece askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri askeri suçlulara ait davalara bakmakla görevli olacak. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar, her durumda adliye mahkemelerinde görülecek. Siviller savaş hali dışında askeri yargıda yargılanamayacak. Yani devletin bütünlüğüne yönelik işlenen suçlar askerlerce bile işlense sivil mahkemeler kanalıyla adalete hesap verilecek. Kışla içerisinde işlenen askeri suçlar ise askeri mahkemelerde görülecek. Sivilleşme yolunda atılan önemli bir adımda bu maddeden geçiyor.

MEVCUT ANAYASANIN 146. MADDESİ:

 

Anayasa Mahkemesi – Kuruluşu

Anayasa Mahkemesi onbir asıl ve dört yedek üyeden kurulur. Cumhurbaşkanı, iki asıl ve iki yedek üyeyi Yargıtay, iki asıl ve bir yedek üyeyi Danıştay, birer asıl üyeyi Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek idare Mahkemesi ve Sayıştay genel kurullarınca kendi Başkan ve üyeleri arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğu ile her bos yer için gösterecekleri üçer aday içinden; bir asıl üyeyi ise Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumları öğretim üyeleri içinden göstereceği üç aday arasından; üç asıl ve bir yedek üyeyi üst kademe yöneticileri ile avukatlar arasından seçer. Yükseköğretim kurumları öğretim üyeleri ile üst kademe yöneticileri ve avukatların Anayasa Mahkemesine asıl ve yedek üye seçilebilmeleri için, kırk yasını doldurmuş, yüksek öğrenim görmüş veya öğrenim kurumlarında en az on beş yıl öğretim üyeliği veya kamu hizmetinde en az on beş yıl fiilen çalışmış veya en az on beş yıl avukatlık yapmış olmak şarttır. Anayasa Mahkemesi, asıl üyeleri arasından gizli oyla ve üye tamsayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir Başkan ve bir Başkanvekili seçer. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler. Anayasa Mahkemesi üyeleri, aslî görevleri dışında resmî veya özel hiçbir görev alamazlar.

 

DEĞİŞİKLİK NE GETİRİYOR?

 

Anayasa Mahkemesi on dokuz üyeden kurulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi; iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan ve üyeleri arasından, her bos yer için gösterecekleri üçer aday içinden, bir üyeyi ise baro başkanlarının avukatlar arasından gösterecekleri üçer aday içinden yapacağı gizli oylamayla seçer. Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılacak bu seçimde, her bos üyelik için ilk oylamada üye tam sayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu aranır. İkinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla oy alan aday üye seçilmiş olur. Cumhurbaşkanı; üç üyeyi Yargıtay, iki üyeyi Danıştay, bir üyeyi Askeri Yüksek idare Mahkemesi genel kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasından her bos yer için gösterecekleri üçer aday içinden; üç üyeyi Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumları öğretim üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden; beş üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar veya Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından; iki üyeyi ise yüksek öğrenim görmüş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasından seçer.

Yargıtay, Danı
ştay, Askerî Yüksek idare Mahkemesi ve Sayıştay genel kurullarından, Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday göstermek için yapılacak seçimlerde, her bos üyelik için, bir üye ancak bir aday için oy kullanabilir; en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır. Baro başkanlarının avukatlar arasından gösterecekleri üç aday için yapılacak seçimde de her bir baro başkanı ancak bir aday için oy kullanabilir ve en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır. Anayasa Mahkemesine üye seçilebilmek için, kırk beş yasın doldurulmuş olması kaydıyla; yükseköğretim kurumları öğretim üyelerinin profesör veya doçent unvanını kazanmış, avukatların en az yirmi yıl fiilen avukatlık yapmış, üst kademe yöneticilerinin yükseköğrenim görmüş ve en az yirmi yıl kamu hizmetinde fiilen çalışş olması şarttır. Anayasa Mahkemesi üyeleri arasından gizli oyla ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir Başkan ve üç daire başkanı seçilir. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler. Anayasa Mahkemesi üyeleri aslî görevleri dışında resmi veya özel görev alamazlar.

 

YORUM: 146. maddede yapılacak değişiklikle kamu vicdanını rahatsız eden anayasa mahkemesinin bazı uygulamalarına yönelik düzenlemeler ortaya çıkıyor. Buna göre, halen 11 asıl 4 yedek üyeden oluşan Anayasa Mahkemesi, 19 asıl üyeden oluşacak. TBMM, 2 üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun gösterdiği 3'er aday arasından, 1 üyeyi Baro başkanlarının avukatlar arasında göstereceği 3 aday arasından gizli oylamayla seçecek. Cumhurbaşkanı 3 üyeyi Yargıtay, 2 üyeyi Danıştay, 1 üyeyi Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nce gösterilecek 3'er aday içinden, 3 üyeyi de YÖK'ün kendi üyesi olmayan Yüksek Öğretim Kurumları öğretim üyeleri arasından göstereceği 3'er aday içinden seçecek. Cumhurbaşkanı 7 üyeyi direkt olarak atayacak. Cumhurbaşkanı, 5 üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar veya Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından, 2 üyeyi ise yüksek öğrenim görmüş, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasından seçecek. Anayasa Mahkemesi 3 daireden oluşacak.

 

 

MEVCUT ANAYASANIN 147. MADDESİ:

 

Anayasa Mahkemesi – Üyeliğin Sona Ermesi

Anayasa Mahkemesi üyeleri altmış beş yasını doldurunca emekliye ayrılırlar. Anayasa Mahkemesi üyeliği, bir üyenin hâkimlik mesleğinden çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymesi halinde kendiliğinden; görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceğinin kesin olarak anlaşılması halinde de, Anayasa Mahkemesi üye tamsayısının salt çoğunluğunun kararı ile sona erer.

 
DEĞİŞİKLİK NE GETİRİYOR?

 

Anayasa Mahkemesi üyeleri on iki yıl için seçilirler. Bir kimse iki defa Anayasa Mahkemesi üyesi seçilemez. Anayasa Mahkemesi üyeleri altmış beş yasını doldurunca emekliye ayrılırlar. Zorunlu emeklilik yasından önce görev süresi dolan üyelerin başka bir görevde çalışmaları ve özlük isleri kanunla düzenlenir. Anayasa Mahkemesi üyeliği, bir üyenin hâkimlik mesleğinden çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymesi halinde kendiliğinden; görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceğinin kesin olarak anlaşılması halinde de, Anayasa Mahkemesi üye tamsayısının salt çoğunluğunun kararı ile sona erer.

 

YORUM: Anayasa mahkemesi üyelerinin atandıktan sonra 65 olan yaş haddini doldurarak emekli olana kadar görev yapan Anayasa Mahkemesi üyelerinin görev süresine limit getiriliyor. Üyeler, 12 yıl için seçilecek. Bir kişi 2 defa üyeliğe seçilemeyecek. Bir üye, 12 yıldan önce yaş sınırını doldurursa emekliye ayrılacak. Bu değişiklik maddesiyle tabiri caizse “Mahkeme kadıya mülk değil” anlayışı zuhur edecek ve kemikleşme tabir edilen oluşuma bir son verilecektir.

 

 

MEVCUT ANAYASANIN 148. MADDESİ:

 

Anayasa Mahkemesi – Görev ve Yetkileri

Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi iç tüzügünün Anayasaya sekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece sekil bakımından inceler ve denetler. Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin sekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz. Kanunların sekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır. Sekil bakımından denetleme, Cumhurbaşkanınca veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beste biri tarafından istenebilir. Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün geçtikten sonra, sekil bozukluğuna dayalı iptal davası açılamaz; def’i yoluyla da ileri sürülemez. Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek idare Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcı vekilini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar. Yüce Divanda, savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcı vekili yapar. Yüce Divan kararları kesindir. Anayasa Mahkemesi, Anayasa ile verilen diğer görevleri de yerine getirir.

 

DEĞİŞİKLİK NE GETİRİYOR?

 

Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi içtüzüğünün Anayasaya sekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve anayasa şikâyeti başvurularını karara bağlar. Anayasa değişikliklerini ise sadece sekil bakımından inceler ve denetler. Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin sekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz. Kanunların sekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır. Sekil bakımından denetleme, Cumhurbaşkanınca veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beste biri tarafından istenebilir. Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün geçtikten sonra, sekil bozukluğuna dayalı iptal davası açılamaz; def’i yoluyla da ileri sürülemez. Herkes, Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi kapsamındaki anayasal hak ve özgürlüklerden birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla ve kanun yollarının tüketilmiş olması şartıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Anayasa şikâyetinde kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz. Anayasa şikâyetine ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir. Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcı vekilini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar. Yüce Divanda, savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcı vekili yapar. Yüce Divan kararlarına karsı Yüce Divan kararlarına yeniden inceleme başvurusu yapılabilir. Genel Kurulun yeniden inceleme sonucunda verdiği kararlar kesindir. Anayasa Mahkemesi, Anayasa ile verilen diğer görevleri de yerine getirir.

 

YORUM: Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetkilerini düzenleyen bu maddede değişiklik yapılarak, kişisel başvuru hakkı tanınıyor. Buna göre, kişiler, “Anayasa şikâyeti” başvurusunda bulunabilecek. Herkes, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki anayasal hak ve özgürlüklerden birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla ve kanun yollarının tüketilmiş olması şartıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilecek. Anayasa şikâyetinde kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamayacak.

 

 

MEVCUT ANAYASANIN GEÇİCİ 15. MADDESİ:

 

12 Eylül 1980 tarihinden, ilk genel seçimler sonucu toplanacak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanını oluşturuncaya kadar geçecek süre içinde, yasama ve yürütme yetkilerini Türk milleti adına kullanan, 2356 sayılı Kanunla kurulu Millî Güvenlik Konseyinin, bu Konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin, 2485 sayılı Kurucu Meclis Hakkında Kanunla görev ifa eden Danışma Meclisinin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezaî, malî veya hukukî sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz. Bu karar ve tasarrufların idarece veya yetkili kılınmış organ, merci ve görevlilerce uygulanmasından dolayı, karar alanlar, tasarrufta bulunanlar ve uygulayanlar hakkında da yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır. (Son fıkra mülga: 3.10.2001-4709/34 md.)

DEĞİŞİKLİK NE GETİRİYOR?

 

Geçici 15 inci madde yürürlükten kaldırılıyor.

 

YENİ EKLENECEK: GEÇİCİ 18. MADDE

 

Bu Kanunun 6. maddesiyle Anayasanın 69 uncu maddesinde yapılan değişiklikler,

Anayasa Mahkemesinde görülmekte olan davalarda da uygulanır.

 

 

 

YENİ EKLENECEK: GEÇİCİ 19. MADDE

 

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Anayasa Mahkemesinin mevcut yedek üyeleri asıl üye sıfatını kazanır. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde, birer üye, Sayıştay Genel Kurulunun ve baro başkanlarının gösterecekleri üçer aday arasından Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılacak seçimde, her bos üyelik için ilk oylamada üye tam sayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu aranır. _kinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla oy alan aday üye seçilmiş olur. Sayıştay Genel Kurulunda, Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday göstermek için yapılacak seçimlerde, bir üye ancak bir aday için oy kullanabilir; en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır. Baro başkanlarının avukatlar arasından gösterecekleri üç aday için yapılacak seçimde de her bir baro başkanı ancak bir aday için oy kullanabilir ve en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır. Cumhurbaşkanı, yükseköğrenim görmüş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasından iki üyeyi seçer. Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday gösteren kurumların halen mevcut üyeleri ile kendi kontenjanlarından seçilmiş yedek üyeler, tamamlama seçiminde göz önünde bulundurulur. Anayasa şikâyetine ilişkin gerekli düzenlemeler iki yıl içinde tamamlanır. Uygulama kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren anayasa şikâyeti başvuruları kabul edilir. Anayasa Mahkemesinde halen belli görevlere seçilmiş olanların bu sıfatları seçilmiş oldukları sürenin sonuna kadar devam eder. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte üye olanlar yas haddine kadar görevlerine devam ederler

 

YENİ EKLENECEK: GEÇİCİ 20. MADDE

 

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde aşağıda belirtilen esas ve usuller dahilinde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri seçilir.

 

a) Cumhurbaşkanı, hâkimlik mesleğine alınmasına engel bir hali olmayan; yüksek öğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında en az on beş yıldan beri görev yapan öğretim üyeleri, üst kademe yöneticileri ile meslekte fiilen on beş yılını doldurmuş avukatlar arasından dört üye seçer. Cumhurbaşkanı, üst kademe yöneticileri arasından seçeceği Kurul üyesini, bakanlık, müsteşarlık, müsteşar yardımcılığı, valilik, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, kamu kurum ve kuruluşlarında genel müdürlük veya teftiş kurulu başkanlığı görevlerini yapanlar arasından seçer.

 

b) Anayasa Mahkemesi, bir asıl ve bir yedek üyeyi Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından seçer. Mahkeme Başkanı bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi gün içinde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üye adaylık başvurularını ilân eder. İlan tarihinden itibaren yedi gün içinde adaylar başvurularını yaparlar. Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren on beş gün içinde Mahkeme, adaylar arasından bir asıl ve bir yedek üyeyi seçer.

 

c) Yargıtay Genel Kurulu, Yargıtay üyeleri arasından üç asıl ve iki yedek üye seçer. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi gün içinde Yargıtay Birinci Başkanı adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren yedi gün içinde adaylar Birinci Başkanlığa başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren on beş gün içinde Yargıtay Genel Kurulu seçim yapar. Her Yargıtay üyesinin sadece bir aday için oy kullanabileceği seçimde, en fazla oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilmiş olur.

 

ç) Danıştay Genel Kurulu, Danıştay üyeleri arasından bir asıl ve bir yedek üye seçer. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi gün içinde Danıştay Başkanı adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren yedi gün içinde adaylar Başkanlığa başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren on bgün içinde Danıştay Genel Kurulu seçim yapar. Her Danıştay üyesinin sadece bir aday için oy kullanabileceği seçimde, en fazla oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilmiş olur.

 

d) Yedi asıl ve dört yedek üye birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş olan adli yargı hâkim ve savcıları arasından, adli yargı hâkim ve savcıları tarafından Yüksek Seçim Kurulunun gözetim ve denetiminde seçilir. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş gün içinde Yüksek Seçim Kurulu adaylık başvurularını ilân eder. İlân tarihinden itibaren üç gün içinde adaylar Yüksek Seçim Kuruluna başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren iki gün içinde Yüksek Seçim Kurulu adayların başvurularını inceler ve aday listesini belirleyerek ilân eder. Takip eden iki gün içinde bu listeye karsı itiraz edilebilir. İtiraz süresinin sona erdiği günden itibaren iki gün içinde itirazlar incelenir sonuçlandırılır ve kesin aday listesi ilân edilir. Yüksek Seçim Kurulunun kesin aday listesini ilân ettiği tarihten sonraki ikinci Pazar günü her ilde, il seçim kurulunun gözetim ve denetimi altında yapılacak seçimlerde, o ilde ve ilçelerinde görev yapan hâkim ve savcılar oy kullanır. İl seçim kurulları o ilde oy kullanacak hâkim ve savcıların sayısına göre sandık kurulları oluşturur. Sandık kurullarının işlem, tedbir ve kararlarına karsı yapılan şikâyet ve itirazlar il seçim kurulunca karara bağlanır. Adaylar propaganda yapamazlar; sadece, Yüksek Seçim Kurulu tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde özgeçmişlerini bu is için tahsis edilmiş bir internet sitesinde yayımlayabilirler. Bu seçimlerde her seçmen sadece bir aday için oy kullanabilir. Seçimlerde en çok oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilmiş olur. Kullanılacak oy pusulalarıyla ilgili diğer hususlar Yüksek Seçim Kurulu tarafından belirlenir. Yüksek Seçim Kurulu, oy pusulalarını kendisi bastırabileceği gibi gerektiğinde uygun göreceği il seçim kurulları vasıtasıyla bastırmaya da yetkilidir. Yapılacak seçimlerde, 26/4/1961 tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun bu bende aykırı olmayan hükümleri uygulanır.

 

e) Üç asıl ve iki yedek üye birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idari yargı hâkim ve savcıları arasından, idari yargı hâkim ve savcıları tarafından Yüksek Seçim Kurulunun gözetim ve denetiminde seçilir. Bölge idare mahkemelerinin bulunduğu illerde, il seçim kurulunun gözetim ve denetimi altında yapılacak bu seçimlerde, o bölge idare mahkemesinde ve yargı çevresi içerisinde kalan yerlerde görev yapan idari yargı hâkim ve savcıları oy kullanır. Bu seçimler hakkında da (d) bendi hükümleri uygulanır. Birinci fıkranın (a), (b), (d) ve (e) bentleri uyarınca seçilen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun asıl üyeleri bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki otuzuncu günü takip eden is günü görevlerine başlarlar.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun Yargıtay’dan gelen asıl ve yedek üyelerinin görevleri, seçilmiş oldukları sürenin sonuna kadar devam eder. Bu üyelerden görev süresini tamamlayanların yerine birinci fıkranın (c) bendi uyarınca seçilenler sırayla göreve başlarlar. Bu madde uyarınca seçilen üyelerin göreve başlamasını müteakip yapılacak ilk Kurul toplantısında, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun Danıstaydan gelen asıl ve yedek üyelerinden ad çekme suretiyle belirlenen bir asıl ve bir yedek üyesinin görevi sona erer. Kalan asıl ve yedek üye ise seçilmiş oldukları sürenin sonuna kadar görevlerine devam eder. Bu üyelerden görev süresini tamamlayanların yerine birinci fıkranın (ç) bendi uyarınca seçilenler göreve başlarlar. Birinci fıkranın (c) ve (ç) bentleri uyarınca seçilen üyelerden, Üçüncü ve dördüncü fıkra uyarınca göreve başlayanların görev süresi, birinci fıkranın (a), (b), (d) ve (e) bentleri uyarınca seçilen diğer Kurul üyelerinin görev süresinin bittiği tarihte sona erer. İlgili kanunlarda gerekli düzenlemeler yapılıncaya kadar, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna seçilen asıl üyeler, Yargıtay daire başkanı için ilgili mevzuatında öngörülen tüm malî ve sosyal haklar ile emeklilik hakkından aynen yararlanırlar. Ayrıca, Kurulun Başkanı dışındaki asıl üyelerine, 30000 gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda aylık ek tazminat ödenir. İlgili kanunlarda düzenleme yapılıncaya kadar, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu,

 

a) Anayasa hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla, yürürlükteki kanun hükümlerine göre Kurul seklinde çalışır.

b) ikinci fıkra uyarınca asıl üyelerinin göreve başladığı tarihten itibaren bir hafta içinde Adalet Bakanının başkanlığında toplanır ve bir geçici Başkanvekili seçer.

 

c) En az on büye ile toplanır ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile karar verir.

 

ç) Sekretarya hizmetleri Adalet Bakanlığı tarafından yürütülür.

 

Bu madde hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli düzenlemeler yapılıncaya kadar uygulanır.

 

YÜRÜRLÜK MADDESİ:

 

Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoyuna sunulması halinde tümüyle oylanır.

 

Değerli okurlarım. Sizinde şahit olduğunuz gibi anayasa değişikliği daha çok özgürlük ve daha çok sivil irade içeren değişiklik tasarıları ile ön plana çıkmaktadır. Ülkemizin sivil anayasaya geçişi için gerekli olan tek seçenek milletçe sandık önüne gidildiğinde hangi siyasi görüşe mensup olunursa olunsun “EVET” oyu kullanmaktır. Bunun içinde size verilecek olan pusulalarda ki beyaz alana EVET mührünü vurmanız yeterli olacaktır. Aksi takdirde 28 yıllık kaderimiz olan DARBE ANAYASA’SINA mahkûm olmaya devam edeceğiz. Sivil bireyler olarak yukarıda ki maddeleri lütfen dikkatlice okuyun. Eğer anlamadıysanız, aklıselim birilerine okutarak detaylı bilgi edinin. Hayır, yönünde baskı uygulayan siyasi parti liderlerinin konuyu siyasi tercih noktasına çevirmesine asla müsamaha göstermeyin ve müsaade etmeyin. Bu hepimizin ve bizden sonraki gelecek nesillerin selameti ve mutluluğu için büyük önem arz etmektedir.

Evet mi?

Evet.

memleket.com.tr