"Riyakar birisi iş adamı değil büyük esnaftır"
Konyalı yatırımcılara kaynak sağlayacak olan şirketi PİYAMER Yatırım&Danışmanlık Kurucu ortağı Fatih Güneş Konya sanayisi ve yatırımları hakkında önemli başlıkları Memleket Gazetesi'ne değerlendirdi.
Konya sanayicisi reklamını yapamıyor diyen Güneş, "Reklam çalışmasını boşuna masraf olarak gören bir firma sahibi, torununun sünnetine 100-150 bin lira harcayabilir. Bu vizyon konusudur. Böyle yapanlar riyakârdır ve riyacı birisi iş adamı olamaz ancak büyük esnaf olur" ifadesini kullandı.
-Konya ekonomisini nasıl görüyorsunuz?
Konya'nın potansiyeli çok yüksek, özkaynakları çok sağlam. Şunu da hatırlatmış olalım; Konya Anadolu'da özkaynağı en yüksek olan ildir. Fakat firmalar arasında bir konsorsiyumun sağlanamaması sadece Konya'ya has değil bütün Anadolu'da yaygındır. Tek farkı ise Konya'da bariz olarak görülmesidir. Bir fark daha var, aslında Konyalı, Konya dışından biriyle ortaklık kurabiliyor. Konyalının derdi Konyalı ile. Konya sanayisinin daha doğrusu Konya'nın sanayileşememesin önündeki en büyük engel 'az olsun benim olsun' mantığıdır.
-Konya'ya yabancı yatırımcı neden gelmiyor?
Aslında altyapı çalışmalarını tamamlayabilsek yatırımcıyı da çekmiş olacağız. Geçtiğimiz yıllarda Konya'ya gelen yabancı yatırımcıların geliş sürecini çok iyi takip ettim. Maalesef, bir-iki cevval isim olmasaydı bu yatırımcıları Kayseri'ye kaptıracaktık. Misal, elinde sadece süt fabrikaları olan ve bundan başka bir çalışması bile olmayan Aksaray'ın kamyon fabrikasını nasıl kazandığını sanıyorsunuz? Birkaç tane kendini memleketine adamış, vali, kaymakam belediye başkanı gibi isimler sayesinde bu fabrikayı Aksaray kazandı. Dünya devini Aksaray'a fabrika kurmaya ikna ettiler. Bugüne bakalım; kazandırılan otomobil fabrikası Aksaray'ın sanayisini ve üstyapısını öyle geliştirdi ki, Konya'daki firmalardan bazıları Aksaray'dan ürün alır hale geldi. Gelelim Konya'ya... Otomobil fabrikasını elimizden kaçırdığımızı bir kenara bırakarak şunu söylemeliyim; hani liman olmadan yabancı yatırımcı gelmezdi. Geldi mi? Evet... Aksaray bunun en güzel örneği ve Konya'ya son dönemde büyük bir rağbet var. Benden bilgi istiyor, yer bakıyorlar. Bakınız KTO Başkanı Selçuk Öztürk geçenlerde bir açıklama yaptı: Biz otomobil firmasını şimdiye kadar kendi bildiklerimizle Konya'ya kazandırmaya çalıştık bundan sonra bir danışmanlık firması bulup onunla neler yapabiliriz? sorusunun cevabını aramamız gerekiyor. Vizyonel anlamda bu çok önemli bir adımdır.
-Yakın zamanda Konya'ya bir yatırım gelecek mi?
İlk gelen yabancı yatırımcılar kadar olmasa da yine kendi sektöründe dev bir firma Konya'ya geliyor. Yapacağı yatırım çok ciddi ve en az 80-100 kişi istihdam sağlayacak.
-Yabancı yatırımcı ne istiyor?
Öncelikle garanti ister. Kimden istiyorlar? Belediye Başkanı ve belediye hizmetlerinden garanti istiyorlar. Maalesef bizim belediye kanunlarımız da bu taleplere çok elverişli değil. Şöyle ki; yatırımcıyı dolayısıyla tesisi, direkt olarak ilgilendiren belediye, zabıta, tarım il ya da diğer etkileşim içinde olan kurumların prosedür zorlukları ve birbirleriyle iletişimsizliği bazen yatırımcıyı olumsuz etkileyebiliyor. Misal, bir kanun şöyle başlıyor; 'gerekli görüldüğü durumda...' Avrupalı yatırımcı bu izafi ve ucu açık bir kanuna güvenip yatırım yapmaz, yapamaz. Onlar garanti ister. Avrupalı yatırımcı, dönemin belediye başkanı, dönemin STK temsilcisinin insiyatifine göre mi yatırım yapacak? Böyle bir şey olmaz. Aslında garantiden kasıt şudur; Yabancı yatırımcı Konya'da kimseyi tanımaz o yüzden deftere, kitaba yani yazılı olana uymak zorundadır. Yazılı olan ise kendi haklarını garanti altında hissettirmiyorsa oraya yatırım yapmazlar. Bir başka ayrıntı da, onların seçenekleri çok fazla. Konya olmazsa başka bir yer olur.
-Konya sanayisinin en büyük sıkıntıları nelerdir?
En başından insana yatırım yapılması gerekiyor. Konya bunu henüz başarabilmiş değil. Bundan belki 10 yıl kadar önce Ankara'dan bir grup seminer için Konya'ya geldi ve KTO'da bu insanları dinliyoruz. Konya'nın önemli markalarından bir tanesinin sahibi amcamız, Ticaret Odası temsilcilerinin 'insana yatırım yapın, insana para verin, ofislerini büyük yapın, arabasını alın' gibi talimatlarına, "benim yeğen KTO'ya işe başvurdu, iki dil biliyor ve siz asgari ücretin altında maaş teklif ediyorsunuz, siz neden bahsediyorsunuz?" diye çıkışmıştı. Bu durum Konya'nın gerçeği ve her şeyi anlatmıyor mu? Kimse yanlış anlamasın, bu önceki başkanların döneminde yaşanmış bir olay ama Konya sanayisinin içinde bulunduğu durumu en iyi anlatan örnektir. Yani içselleştiremediğimiz hiçbir şeyde başarılı olamayız. Bizim şirketlerimizde yönetim sorunu var. Dışarıdan ciddi paralar vererek getirip şirketin başına koyduğunuz bir yöneticiye, 70 yaşındaki bir babaanne karışıp 'benim torunum da onun yaptığı işi yapar, iki dil biliyor. Getirmişsiniz top sakallı birini koymuşsunuz' cümleleriyle şirkete karışınca benim öngördüğüm tarih 10-15 yıl daha uzadı. Yani Konya firmaları yakın zamanda kurumsallaşmayı başarabilecek gibi görünmüyor. Benim yaptığım şekilde danışmanlık şirketi için henüz erken diyebiliriz.
-Başka bir formül yok mu?
Ara formül diyebileceğimiz bir çıkar yolu var. Ancak dışarıdan destekli bir danışmanla bu iş çözülebilir. Ama o da geçici bir formül diyelim.
-Bu anlamda hangi çalışmalar var ve bu çalışmalar yeterli midir?
Son 3 yılda MÜSİAD çizgisini çok beğeniyorum. Artık Konya'da ihracat konuşulur hale geldi. İhracat komiteleri kurdular. Yabancı yatırımcılar noktasında MEVKA'nın da hakkını yememek lazım. İsmail Ünver'in Almanya'da yaptığı sunumların çok olumlu dönüşleri oldu. Hatta ben de birçok sunumumda İsmail Bey'in hazırladığı verileri kendisinin bilgisi dahilinde kullandım. Konya'da 39 bin işletmenin 20 bine yakını KOBİ. Bu konu bizim ya da meslek odalarının övüneceği bir şey değil. Neden? Ancak, sanayileşmiş, ihracat ortamını hazırlamış ve binlerce metrekarelik alana hükmeden tesislerle övünebiliriz. Yine KOBİ'nin eksi bir kazanımı da kayıt dışılık demektir. Biz en başta KOBİ cenneti olmaktan kurtarmalıyız. Bu anlamda Konya Valisi Muammer Erol'u tebrik ediyorum. Çünkü turizmcileri, otelcileri toplayarak, birlikte neler yapabiliriz? sorusuna cevap aradı.
-Konyalı sanayicinin vizyonunu nasıl görüyorsunuz?
Firma sahibi, kendine bilmem kaç metrekarelik ofis kurup deri koltukla döşetirken firmaya bir tane yabancı dil bilen birini almadığı ve yine bir tane 50-60 kişilik projeksiyonlu bir toplantı salonu yaptırmadığı sürece şirket kendini anlatamaz ve yabancı yatırımcı da iyi tanımadığı bir yere durduk yerde yatırım yapmaz. Reklam çalışması yapamayan firma kendini tanıtamaz ve ne ihracatını geliştirir ne de ithalatını... Ama reklam çalışmasını boşuna masraf olarak gören bir firma sahibi, torununun sünnetine 100-150 bin lira harcayabilir. Bu vizyon konusudur. Böyle yapanlar riyakârdır ve riyacı birisi iş adamı olamaz ancak büyük esnaf olur. Onun için şirketlerimiz büyümüyor, organize sanayilerimiz büyümüyor, büyüyen sadece fabrikalarımızın bahçeleri, patronlarımızın arabası vesaire. Şirketler ancak vizyonuyla büyür. Konyalı firmaların bir rapor yayınladığını gördünüz mü? Hayır... Yayınlayamazlar çünkü o zaman neyin yapılmadığını görürüz. Şimdi biz anacak neyin yapıldığını görüp alkışlıyoruz. Yabancı yatırımcı Konya Sanayi Odası'nın, Konya Ticaret Odası'nın değil İstanbul'daki uluslararası bir yatırım firmasının raporunu baz alıyor. Bu, Konya için eksi puandır. Konya'nın 'yatırım yapılabilir' oranının uluslararası yabancı bir danışmanlık şirketinin elinde olması ne kötü bir sonuçtur.
-Konya'da inşaat sektörü zirvesini yaparken neden yabancıya konut satışımız yok?
Yok denecek kadar az. Geçen aylarda İstanbul'da düzenlenen yapı fuarına Konya'dan kimler katıldı? Katıldı mı? Peki, onlar sizin neyinize gelecek? Önce biz kendimiz tanıtacağız. Onların, sizin satış ofislerinizi dolaşıp sizinle pazarlık yapacaklarını mı sanıyorsunuz? Konya'ya Körfez sermayesinin gelmesi çok zor. Çünkü Körfez ülkeleri 2 şey arıyor; deniz ve yeşil. Biz de var mı? Yok... O yüzden daha çok Karadeniz'e yapıyorlar. Ama mücadele edeceğiz. Konya'ya bu yatırımcıları kazandırabilmek adına çalışacağız. Çalışmadık. Misal, o söylediğimiz fuara katılmadık ve kendimizi tanıtamadık. Bizim önce hastalığı iyi teşhis edebilmemiz lazım.
-Fatih Güneş kimdir?
Ankara’da 1975 yılında dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimimi Çankaya İlkokulu’nda tamamlayıp, Yükseliş Koleji’nden mezun oldum. Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonometri bölümünü bitirdim. 1994 yılında yani üniversite tahsilimin ikinci senesinde çalışma hayatına atıldım. Benim için ilginç bir başlangıç oldu. Zira radyo dj’liği yaparak para kazanmaya başladım. Bu şekilde gündüzleri okula gittim, akşamları da program yaptım. Dj’lik yaptığım dönemde yerel radyoların çok büyük bir önemi vardı. Yaygın yazılı basında hep yerel radyoların yayın akışı verilirdi. Radyoda çalıştığım süre zarfında TRT’de diksiyon ve artikülasyon eğitimleri aldım. Hocam da tiyatro sanatçısı Ali Ecder Akışık’tı.
Daha sonra aynı radyo grubunun reklam departmanında devam ettim. Başka bir radyonun reklam Müdürlüğü sonrasında Sabah Gazetesi Medya Grubu Reklam Müdürlüğü, yine aynı grubun bayi planlama ve satış geliştirme, uzmanlık ve sonrasında şefliğini yaptım. Bir süre yönetim danışmanlığı yaptım. Konya'da Bayraktarlar Genel Müdür Yardımcılığı ve Koyuncu Fiat’ın Genel Müdürü ve Koyuncu Şirketler Grubu’nun Genel Müdür Yardımcısı olarak iş hayatım sürdü. Şu anda da PİYAMER'in kurucu ortağı olarak iş hayatım devam ediyor.
Röportaj-M.Ali Elmacı-Ahmet Gökbaş