"Sadece mihrabın değil, bütün cemiyetin hocası olabilmek gerekir"
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kaşif Hamdi Okur:"Sadece mihrabın, minarenin, kurs odasının, sınıfının ya da kürsünün değil, bütün cemiyetin hocası olabilmek için gayret sarf etmek hepimizin temel hedefi olmalıdır"
ÇORUM (AA) - Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kaşif Hamdi Okur, "Sadece mihrabın, minarenin, kurs odasının, sınıfının ya da kürsünün değil, bütün cemiyetin hocası olabilmek için gayret sarf etmek hepimizin temel hedefi olmalıdır." dedi.
Okur, Çorum Müftülüğünce Camiler ve Din Görevlileri Haftası dolayısıyla Devlet Tiyatro Salonu'nda düzenlenen "Camiler ve Din Hizmetine Adanmış Ömürler" konferansında, imam hatipliğin yalnızca maaş temin etmek için yapılan bir uğraş olarak görülmemesi gerektiğini vurguladı.
Geçim sağlamak amacıyla icra edilen din görevliliği ile başarılı olunamayacağını, hiç kimsenin bu din görevlisinden verim alamayacağının altını çizen Okur, "Bu şekilde düşünen arkadaşlarımız için daha farklı bir iştigalle uğraşmak en uygun yoldur." ifadesini kullandı.
Kendisini geliştirmek isteyen din görevlilerin artık çok fazla imkana sahip olduğuna işaret eden Okur, şöyle devam etti:
"Hocalarımızın yaptığı hizmet, hakikaten Hz. Peygamberin yaptığı hizmete yakın hizmettir. Bu hizmeti ona layık şekilde yapabilmek, sadece mihrabın, minarenin, kurs odasının, sınıfının ya da kürsünün değil, bütün cemiyetin hocası olabilmek için gayret sarf etmek hepimizin temel hedefi olmalıdır. Din İşleri Yüksek Kurulu 25 uzman alacak. Kendisine güvenen, 'Ben yetiştim' diyen arkadaşlar, buyursun müsabakalara. 'Ben yazıyorum' diyen arkadaşlarımız için Diyanet dergimiz sonuna kadar açık. Böyle bir uğraşa girdiğinizde hem manevi feyzinden istifade edeceksiniz hem de inşallah Cenabıhak fecrini verecektir."
Okur, din görevlilerinin yalnızca cemaatin ibadetinden sorumlu olmadığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Ülkemizde her ilde bir 'ulu cami' bulunmaktadır. Eski yerleşimlere bakıldığında ilk önce bir ulu cami inşa edilir, daha sonra etrafına haneler yapılırdı. Sonra zamanla şehir büyüdükçe diğer cami ve mescitler yapılırdı. Bu durum günümüzde de devam etmektedir. Ülkemizde muhtarlık sistemi, Tanzimat ile başlamıştır. Muhtarlık sistemi gelene dek bu görevi mahallelerde din görevlileri yürütmüştür. Muhtarlık sistemi geldikten sonra muhtarlık mühründen iki tane basılır, bir tanesi muhtara, diğeri de mahallede bulunan caminin imamına verilirdi. Her bir din görevlisi elbette kutsal bir görevi yerine getirmektedir ancak şehir yapılanmasından da anlaşılacağı üzere ulu camilerin imam hatiplerinin görevleri daha fazla sorumluluk istemektedir."
Konferansın ardından Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde 40 yılı aşkın süre din görevlisi olarak hizmet sunan ve yaşamını yitiren Mustafa Avşar ve Hafız Recep Camcı'nın ailelerine, eski Çorum vaizi Mustafa Vehbi Köklükaya ile kent merkezinde cami yaptıran iş adamı İsmail Cenesiz'e teşekkür plaketi verildi.
AA
Kaynak: