M. Faik Özdengül
Sarı Öküz
Sarı Öküz
Dr. Faik ÖZDENGÜL
[O Gün] zalimlere: “[Hayatta iken] kazandıklarınızı [şimdi] tadın bakalım!” denilecektir.(Zümer/24)
Silah atanlar Musevi
Silah verip teşvik edenler İsevi
Seyredip sineye çekenler
İsa’yı da Musa’yı da seven Muhammediler.
Seyretmek toplumsal hastalığımız oldu. Gazete haberlerinde televizyonlarda görüyoruz. Otobanda trafik kazası oluyor. Çekirdek çitleyerek olan biteni seyredenler var. Onların kalabalığından ambulans yanaşamıyor. Birisi direğe çıkmış atlayacağım diyor. Ellerinde çekirdek, seyrederek keyif alıyorlar. Hatta atla atla diye tezahüratta bulunuyorlar. Atlamayıp ikna edilip inerse yuuh diye bağırıyorlar. Dizi seyrediyorlar. Film seyrediyorlar. Maç seyrediyorlar. Gavur ne yapmış deyip teknolojiyi seyrediyorlar. Körfez savaşını seyrettik.
Seyretmeyi sevdik.
Bizim mahallede bir adam vardı ben küçükken 60 yaşlarında. “ben bir namaz kılsam hepinizden iyi kılarım” derdi. Ama kılmazdı. Kılanları seyreder kılma biçimlerini eleştirir hata bulurdu.
Seyretmek daha kolay. Kadir Çöpdemir’in reklam filmi gibi. Elinde tesbih, bacak bacak üstünde “bırakmıyorlar ki şöyle nasıl yapıldığını gösteriyim” demogojisi.
Şimdi de savaş seyrediyoruz. Sadece biz değil tüm dünya.
Hangi gurup ya da ideolojieye gönül verdiğinin bir anlamı yok. Tüm insanlık seyir tutkunu oldu. Belki de ikiye bölündük. Seyredenler ve yapanlar. Ya da seyredenler ve oynayanlar. Çünkü yapılanların dini ya da ideolojisi de yok. Bu sadece ilkel güç dürtüsü. Mahallenin ya da hapishane koğuşunun kabadayısı kim olacak.
Seyredenlere de sıra gelecek.
Hikayeye kulak verelim:
Sarı öküz
Eski zamanların birinde bir otlakta öküz sürüsü yaşarmış. Ama çevredeki aslanlar da bir türlü rahat bırakmazmış onları. Hemen her gün saldırırlarmış sürüye. Öküz dediğin öyle yabana atılır bir hayvan değil ki, bir araya toplandılar mı kolayca defetmesini bilirlermiş o koca aslanları. Gün geçtikçe aslanları almış bir kaygı... "Herhalde bize bu otlağı terk etmek düşüyor" demiş aslanlardan birisi. "Nereye gideriz" diye düşünürlerken sürünün en çelimsiz, ama en kurnazı topal aslan "Hayır" demiş, "Hiçbir yere gitmiyoruz... Ben hallederim bu işi."
İnanmamış kimse ona ama "Bir şans verelim ne çıkar" diye düşünmüşler. Topal aslan elinde beyaz bayrak gitmiş öküzlerin yanına... Öküzlerin lideri olan boz öküz sormuş ne istediğini. Topal aslan "Saygıdeğer öküz efendiler.. Bugün buraya sizden özür dilemek için geldik" diye başlamış söze: "Evet size defalarca saldırdık, ama niye biliyor musunuz? Hep o sizin aranızdaki sarı öküz yüzünden... Onun rengi gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor... Verin onu bize, siz kurtulun biz de barış içinde yaşayalım!"
Boz öküz, diğer önde gelenlerle görüşmek üzere geri çekilmiş... Hepsi de sıcak bakmışlar bu teklife... Bir tek yaşlı benekli öküz "Olmaz" demiş ama kimseye dinletememiş sözünü... Zavallı sarı öküz teslim edilmiş aslanlara... Sürünün selameti için bir öküz; gerekliymiş bu... Gerçekten de günlerce sürüye saldıran olmamış... Ama aslan milleti, ne kadar sabreder ki "Acıktık" demişler. Topal aslan boz öküzün yanına gitmiş: "Gördünüz ya biz aslanlar ne denli uysal milletiz... Yalnız büyük bir sorunumuz var! Şu sizin uzun kuyruklu öküz... Öyle uzun bir kuyruğu var ki nereden baksak görünüyor... O kuyruğu salladıkça bizim de aklımız başımızdan gidiyor... Gelin verin onu bize eskisi gibi barış ve huzur içinde iki taraf da hayatını sürdürsün..."
Boz öküz yine istişare yapmış sürünün ulularıyla... Yine sadece benekli öküz olmuş karşı çıkan... Hepsi de "Verelim gitsin" demişler... Dışlamışlar uzun kuyruğu sürüden... Saatler sürmüş zavallının çırpınışları...
Tekrar tekrar yinelenmiş bu olanlar... Her geçen gün daha da semirmiş aslanlar, alabildiğince güçlenmişler. Öküzler ise her geçen gün daha da zayıflamışlar, seyreldikçe seyrelmişler...Aslanlar küstahlaştıkça küstahlaşıyormuş. Artık bir neden bile söyleme gereği duymuyorlarmış. "Verin bize şu öküzü sonra karışmayız" diyorlarmış. Zavallı öküzlerin "Hayır" diyebilecek güçleri kalmamış... Hepsi birer birer can veriyormuş aslanların pençesinde. Boz öküz de aralarında olmak üzere birkaçı kalmış en sona... "Ne oldu bize, ne zaman kaybettik bu harbi aslanlara karşı, oysa ne kadar da güçlüydük?" diye sormuş biri boz öküze... Boz öküz, gözleri nemli ve sesi pişmanlıkla titreyerek, "Sarı Öküz'ü verdiğimiz gün kaybettik bu kavgayı!" demiş.
53 De ki: “[Allah şöyle buyuruyor:] ‘Ey kendilerine karşı haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin: Allah bütün günahları bağışlar; çünkü yalnız O, çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır!’”
54 Öyleyse [yalnız] Rabbinize yönelin ve [ölümün ve yeniden dirilmenin] azabı başınıza gelmeden önce O'na teslim olun, sonra hiç kimse sizi koruyamaz.
55 Bu azap, siz farkında olmadan, âniden başınıza gelmeden önce Rabbiniz tarafından size indirilmiş olan en güzel [öğretiye] uyun,
56 ki hiçbir insan [Kıyamet Günü] “Allah'a karşı umursamaz davrandığım ve [hakikati] küçümseyenlerden biri olduğum için yazıklar olsun bana!” demesin;( Zümer)
www.pozitifdegisim.com