Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Savurganlık Diz Boyu..
Sözlükte aşırı gitmek, gafil ve cahil olmak, yanılmak gibi anlamlara gelen israf, dini bir kavram olarak, insanın sahip bulunduğu nimetleri gereksiz ve aşırı tüketmesi demektir.
İslâm, insanoğlunun yeme, içme ve harcama konusunda dengeli davranmasını istemiştir. Bir âyette: “Ey Ademoğulları, her mescide gidişinizde temiz ve güzel elbiselerinizi giyiniz. Yeyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez” (el-A’râf, 7/31.) buyrularak israf yasaklanmış, başka bir âyette de: “Elini bağlı olarak boynuna asma. Onu büsbütün de açıp savurma. Sonra kınanmış pişman bir halde oturup kalırsın” (el- İsrâ, 17/29) buyrulmak suretiyle hem israftan, hem de cimrilikten kaçınılması istenmiştir.
Cimrilik ise, kişinin nefsini meşru olan şeylerden yararlanmaktan mahrum bırakmasıdır. İsraf ise gereğinden fazla harcama ve tüketimde aşırı gitmektir. İsraf, fert, aile ve toplum hayatında onulmaz yaralar açar ve toplumsal bozulma ve çürümeye götürür. Bir Müslüman dünya üzerindeki maddi ve mânevî imkân ve nimetleri kendisine emanet edildiği bilinciyle tüketmeli, bu nimetler üzerinde kendisinin olduğu kadar toplumun da hakkı bulunduğunu unutmamalıdır.
Toplum olarak şunu iyi bilmeliyiz ki, israf, yoksulluk; tutumluluk da zenginlik getirir.
Yaşadığımız dünya bir ifrat ve tefritler dünyası. Özellikle Afrika ve Latin Amerika gibi ülkelerde insanlar açlıktan ölürken, diğer taraftan zengin ülkelerde ise, aşırı yemeden kaynaklanan obezitenin yol açtığı hastalıklardan ölmektedirler. Bu iki aşırılığın arası bir türlü bulunamamaktadır.
Biz Müslüman bir ülkeyiz. İslam denilince çoğumuzun aklına sadece namaz, oruç… geliyor. Hâlbuki helal-haram da bu dinin en önemli kısmını oluşturur. Hele hele sosyal hayatla ilgili kurallar.. İşte bunlardan birisi de israf. Hepimiz dinimizde israfın haram olduğunu biliriz. En azından camiye giden insanlarımız senede bir defa da olsa Cuma hutbelerinde israfla ilgili İslam’ın kişiye yüklediği sorumlulukları duyarlar. Ama nedense amel etmeyiz. Elbette bu bir eğitim işi. Aileden başlayarak hayatın her alanında israfla ilgili her türlü eğitim verilmelidir.
Türkiye’de israf diz boyu. Elimizi nereye atsak, korkunç derecede israfla karşılaşırız. Adeta bir israf ekonomisi. Buna verilecek birçok örnek var. Mesela, Türkiye’de günde 82 milyon ekmek üretiliyor, bunun 5 milyonu çöpe atılarak israf ediliyor. Yazık değil mi bu, günah değil mi bu? Tüketilen su miktarı ve bu alanda israfın haddi hesabı yok. Su kaynaklarının kullanımı değil sadece. Evlerimizde kullandığımız suda da korkunç israflar yaşanmaktadır. Enerji kullanımındaki israf. Aman Allah’ım, hiç sorma. Bunun başlıca sebebi, binaların yalıtım eksikliği ve evlerimizi aydınlatmada kullanılan israf. Buna tarımı, kağıdı, zamanı ekleyebilirsiniz.
Sonuç olarak, israf dinimizde haramdır. İnsanımızda helal ve haram duyarlılığının artırılması gerekir. Eğer biz ülkemizde israfı önleyebilsek, kısa zamanda ekonomimiz dünya genelinde 16. sıralardan inanın 10. sıralara düşer. O zaman gelin şu israf ve müsrifliğe karşı bir eğitim ve uygulama mücadelesi başlatalım.