A.Cenap Kendi
Sayın Tahir Akyürek’e ithafımızdır
Geçtiğimiz hafta BÜYÜK ŞEHİR KÜLLİYESİNDE Başkanımızın şahsı manevisinde Basın Ordusu ve vatandaşın iştiraki ile İftarda buluştuk.
Mükemmel bir organizasyonun eseri olan bu toplantı, bu samimi tezahürat karın tokluğu için değildi elbet. Bu tezahürat Vatandaşlar arası birlik ve beraberliğin sağlanması bakımından önem arz ediyordu.
Mevlana diyarı Konya’da böylesine muhteşem samimiyet bağları arz eden toplantılar devam ettikçe neler olmaz neler olmaz düşüncesi ilelebet yaşayacaktır elbet.
Kulakları sağır, Kem gözleri kör eden Başkanımızın iftardan önce irticalen yaptığı veciz konuşmanın her kelime ve her cümlesinde Konya’nın bir değil birkaç yüz yıllık haritası çiziliyordu…
Konuşma devam ederken başlanan ve bitirilen işler sayıldıkça gök gürültüsü gibi yükselen alkış tufanı teyidin tam manası ile ifadesi idi. Esasen bu davetler bu günkü yılların icadı değildir. Tarihimizin derinliklerine inildiğinde görüyoruz ki yüce Dinimizin esasında mevcuttur.
Kaynaşma, yardımlaşma Zekat müessesesi, küslerin barışması, ekonominin hareketlenmesi ve korunması, gibi bir çok avantajları saymamız mümkündür.
İftar vaktinin yaklaştığını saatler değil TAKKELİ DAĞIN, Konya ağzını kullanırsak Takgalı dağın takgasından güneşin son nurunun silinip kaybolması ile Memleket İletişim Yayıncılık San. Tic. A.Ş. adına sahibi Adem Alemdar dostumuzun kontrolünde yapılan iftar duasından sonra oruçlarımızı açtık. Huzur içinde Allan ne verdi ise çorbadan başladık salladık kaşıkları.
Bu arada misafir dostlarını unutmayan masalarımıza kadar gelerek bizlerin hatırını sorup kucaklaşan sıra bana gelince ayaklarım uyuştuğu için ayağa kalkmada zorlanınca beni kucaklayıp ayağa kaldıran Tahir Akyürek dostumuz bizlere unutulmaz dakikalar yaşatmıştır.
Şimdi gelelim başarıdan başarıya koşan denizlerin altını delip çağ atlatan AK PARTİ iktidarının ve camiasının başarı sansına. Bu anlatacaklarım benim şahsi kanaatimdir. Ben İlahiyatçı değilim. Ancak benim bildiğim bir şey vardır. ALLAH doğrunun yardımcısıdır. Eğer bunlar eğer başarıdan başarıya koşuyorlar ise Allah’ın lütfuna kavuşmuş insanlardır. Sırtları katiyen yere gelmez. Yallah yallah diyenle Allah Allah diyen bir olur mu. Misal mi istiyorsunuz;
Kurtuluş savaşında Kocatepe’de Atatürk’e bir kurşun isabet etti. Ama bu kurşun geldi göksündeki saate saplandı. Tesadüf diyebilir misiniz?
Çanakkale savaşında Seyit onbaşının ikiyüz kırk kiloluk mermiyi Ya Allah bismillah deyip kucaklayıp kaldırıp topun ağzına tek başına sokup ateşleyip geçmekte olan içi cephane dolu geminin bacasına sokuşu unutulmamalıdır. Tesadüf olabilir mi?
Yine Çanakkale muharebelerinde bir beyaz bulutun gece gökte hasıl olup yere yavaş yavaş inip saldırıya geçmek üzere olan İngiliz Kraliyet alayının bir bakıma otuz üç bin diğer bakıma yetmiş bin askerin üzerine çökmesi toparlanıp tamamını alıp götürmesi yok etmesi olayı var. Tesadüf olabilir mi?
Bu olay üzerine İngiliz komutanı HAMİLTON’nun ülkesine çektiği şu telgraf var. Türklerde bu inanç kuvveti olduğu müddetçe bu savaş kazanılamaz. Deyişi tesadüf olabilir mi.. O halde dosdoğru iş gören çalışan kim ne olursa olsun Allah diyen yolda kalır mı? Hayır kalmaz.