Serçeyle Dört Yavrusu
"Anne, ben ormanda kaldım. Ağaçların dalları arasında yer buldum kendime. Kimseye zarar vermeden, kimseye muhtaç olmadan, özgür yaşadım. Kendi bildiğim gibi, kimseye bağlı olmadan yaşamak çok güzel. Hayatımdan çok memnunum."
Bir varmış bir yokmuş, bir anne serçe ve onun dört tane birbirinden şirin yavrusu varmış. Serçe sıcak yaz aylarında yuvasında yavrularını büyütüyormuş. Gündüzleri yavruları için yem topluyor, gün boyu bir kaç kez yuvaya dönüp küçükleri besliyormuş. Her geçen gün yavrularının büyüdüğünü, güçlendiğini görüyor ve seviniyormuş.
Sonbahara doğru yavrular artık iyice büyümüş, yuvada hoplayıp zıplamaya, kanatlarını denemeye başlamışlar. Bir gün yine kanatlarını denerlerken, birden çıkan rüzgar yaramaz yavruları alıp yuvadan uçurmuş.
Anne serçe, akşam döndüğünde yavrularını göremeyince çok üzülmüş. Onların artık uçabilecek kadar büyüdüğünü biliyormuş, ama hayata dair nasihatlar vermeden, onlarla vedalaşmadan gittiklerine çok üzülmüş.
Kış ayları yaklaştığında, anne serçe tarlada yem toplarken birden yanına doğru uçan dört küçük serçe görmüş. Yavrularını hemen tanımış. Birbirlerini kucakladıktan sonra anneleri onlara nasıl yaşadıklarını sormuş.
Önce en büyük yavrusu anlatmaya başlamış:
"Önce bahçelerde yaşadım, solucan topladım. Sonra kirazlar olurken kiraz yedim. Kirazdan sonra armutla beslendim. Karnım hiç aç kalmadı."
"Ay, yavrum" demiş serçe anne,"bu hayat çok tehlikelidir. Başkasına ait şeylerle yaşamaya alışanın başına kötü işler gelebilir."
Sonra bir sonraki yavrusu anlatmış:
"Ben konağın yakınında yaşadım. Zengin insanların artıklarını, ahırlarda hayvanlara verilen yemlerin kalıntılarını topladım. Karnım hep doydu, hem de çok iyi yemeklerle."
"Ay yavrum" demiş anne, "zenginliğin yanında yaşamak iyidir, ama zenginlikle birlikte alçaklık da hep orada olur. Bu hayat çok tehlikelidir."
Sonra üçüncü yavrusu anlatmış:
"Ben yol boylarında yaşadım. Orada hep bir şeyler bulunuyor. Onları topladım."
"Ay yavrum" demiş anne. "Yol boyları tehlikeli olur. Sen yem toplarken yaramaz çocuklar sana taş atabilir."
Sıra en küçüğe gelmiş:
"Anne, ben ormanda kaldım. Ağaçların dalları arasında yer buldum kendime. Kimseye zarar vermeden, kimseye muhtaç olmadan, özgür yaşadım. Kendi bildiğim gibi, kimseye bağlı olmadan yaşamak çok güzel. Hayatımdan çok memnunum."
"Yavrum" demiş anne. "En küçük olmana rağmen en akıllı senmişsin. Özgür olan, hayatta kimseye muhtaç olmayan, en mutlu hayatı bulacaktır. Senin hayatın diğerlerine de örnek olmalı."