AİLE VE MİRAS HUKUKU
Türk Medeni Hukuku’nun aile yaşamını düzenleyen maddeleri nakıs birkaç düzenlemeyle bugünkü halini aldı. Boşanmalar, aile içi şiddet, ensest mağduru çocuklar, öldürülen kadınlar mevcut anayasanın en büyük problemleri arasında. Bunun çözümü biraz önceki ayetlerde değindiğimiz ceza-i müeyyidelerle de ilişkili. Suç, toplumsal bir sonuçtur ve temeli araştırılmalıdır. Ekonomik, psikolojik veya sosyolojik tahliller çözümün bir parçası olabilir.
Yetimlere mallarını verin. Temizi murdara değişmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza (katarak) yemeyin. Çünkü bu, muhakkak ki büyük bir günahtır. (bk. Nisa4/2).
Ey iman edenler! Kadınlara zorla vâris olmanız size helâl değildir. Apaçık bir edepsizlik yapmadıkça, onlara verdiğinizin bir kısmını ele geçirmeniz için de kadınları sıkıştırmayın. Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız (biliniz ki) Allah'ın hakkınızda çok hayırlı kılacağı bir şeyden de hoşlanmamış olabilirsiniz. (bk. Nisâ/19)
Kendilerine mehir tayin ederek evlendiğiniz kadınları, temas etmeden boşarsanız, tayin ettiğiniz mehrin yarısı onların hakkıdır. Ancak kadınların vazgeçmesi veya nikâh bağı elinde bulunanın (velinin) vazgeçmesi hali müstesna, affetmeniz (mehirden vazgeçmeniz), takvâya daha uygundur. Aranızda iyilik ve ihsanı unutmayın. Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızı hakkıyla görür. (bk.Bakara/237)
Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir. (bk.Nisâ/1)
Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben müslümanlardanım. (bk. Ahkâf/15)
Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, kusurlarını örterseniz, bilin ki, Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir. (bk.Tegâbün/14)
Türk Medeni Hukuku’nun özel bir alanı olan Miras Hukuku ise maktulün yakınlarınca taksim edilecek terekede adaleti sağlamada oldukça yetersiz.
Mukayeseli hukuk yalnız beşeri kanunlar arasındaki incelemeye inhisar etmez. İlahi hukuk sistemIeri de bu faaliyet sahasında önemli yer işgal eder. Bu husus münakaşa kabul etmeyecek derecede açıktır. İlahi hukukun da mukayeseli hukuka konu olmasının iki sebebi vardır: Her şeyden evvel beşeri hukuk, ilahi hukuktan pek çok prensipler ve müesseseler almıştır. Hukuk tarihi tetkik olunur ve ilahi hukukla hatta bu günkü en modern beşeri hukuk sistemlerinin muhtevaları incelenirse uygulamanın böyle olduğu görülür. İlahi hukuk sistemleri yalınız ilahi irade eseri değildir; bu hukuk sistemlerinin esasları ilahi irade mahsulüdür; ayrıntı ve değişen zamana göre ilave edilen müessese ve kaideler, beşeri faaliyet yani hukukçuların faaliyeti eseridir.
Şimdi Türk Medeni Hukukunun sağlayamadığı adaleti İslam nasıl sağlamaya çalışıyor, ona bakalım:
Allah size, çocuklarınız hakkında erkeğe, iki kadın payı kadar (vermenizi) emreder. İkiden fazla kadın iseler bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuşlarsa anasının hakkı üçte birdir. Ölenin kardeşleri varsa anasının payı, vasiyetten ve borçtan sonra altıda birdir. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin fayda bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından konmuş paylardır; şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir. (bk. Nisa/11)
Yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra, eşlerinizin, çocukları yoksa bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Çocuğunuz yoksa sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Çocuğunuz varsa bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Eğer bir erkek veya kadının, anası, babası ve çocukları bulunmadığı halde malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut bir kız kardeşi varsa, vasiyetten ve borçtan sonra her birinin payı altıda birdir. Bundan fazla iseler üçte bire ortaktırlar. Kimse zarar görmesin; Allah’ın hükmü budur. Allah her şeyi bilendir, hilim sahibidir. (bk. Nisa/12)