Şimdi sevgili nitelikli okurlar ;
Hatırlayalım ve hatta hatırlatayım, hayat yoğun bir tempoda devam ederken bir akşam haberlerinde Çin’in Wuhan kentindeki salgın haberini duyduk. Çin çok uzaktı ama, virüs iletişim çağında hızla yer değiştirebilirdi. 11 Mart günü ülkemizde de ilk vaka tespit edildi. Sağlık Bakanımız konu ile ilgili bilgi verirken yurt dışı kaynaklı olduğunu söyledi, alınacak tedbirleri sıraladı.
Bizler normal hayatımıza devam ettik, tâki 2020 Mart ayının son günlerinden bugüne kadar.
Ben şöyle dönüp arkama bir baktım neredeyse bir yıl içinde neydi ne oldu?
Her vatandaş bir şekilde acılar gördü pandemi sürecinde.
Çok özlemler çekti,
Sevdiklerine sarılamadı.
Hastalar ziyaretsiz, cenazeler kimsesiz kaldı.
Evler misafirsiz, gönüller yârensiz kaldı.
Beti bereketi kalmadı sanki be hayatın.
Öyle çok şey öğrendik ki son bir yılda...
Üç üniversite bitirsek öğrenemezdik. Valla hakkımız kötekti sağlam yedik hep beraber.
Bütün hayatını çocuklarının okullarına adayanlar vardı.
Yarış atı gibi koşturuyorlardı çocuklarını.
Okuldan kursa, kurstan dershaneye, dershaneden özel derse.
Çocuk olduğuna bin pişman bir nesle malolmuştu bu koşturma.
Bakın şimdi okul bile yok.
Misafir telaşından kendini yiyip bitirenler vardı. Ne oldu?
Sunumlar.. Tas tabaklar hepsi raflarda kaldı.
Evlerde ne misafir var ne de misafirin bereketi.
Gardıroplar takım takım kıyafetlerle doluydu.
Yine de giyecek bir şey bulunamayan dolaplar vardı.
Ne oldu şimdi?
Şaşalı düğünler, balolar, mezuniyetler, çay günleri, yemekli toplantılar.
Ne oldu soruyorum ne oldu bak, hiç biri yok.
Bekarlar evde mi kaldı.
Gereksiz triplerle sıkılanlar vardı. Gördünüz mü sıkılmayı?
Evden çıkamıyoruz.
Az bir üstüne gitsen "Ay boğuluyorum" diyen şımarıklar vardı. Gördünüz mü boğulmak neymiş? Gördünüz mü her nefes bir canmış?
Memleketine gitmek istemeyenler vardı, akrabadan kaçanlar, bayramlarda çok yorulanlar.
Gördük mü şimdi ne ziyaret kaldı ne bayram?
Ölümü hep uzaklara atıyorduk.
Sanki sıralıymış gibi.
Hep yaşı büyükler gider zannediyorduk.
Gördük mü şimdi yaşının başının olmadığını, her an ölümle yüz yüze olduğumuzu?
Büyük şehir dedik, apartman dairelerini sevdik.
Gördük mü şimdi köylerin, ilçelerin o küçücük bahçeli evlerinin ne kadar kıymetli olduğunu?
Az başımız ağrısa hastanede alıyorduk soluğu.
Gördük mü şimdi eldeki imkânlarla başımızın çaresine bakmayı?
Evde sıkılıp kendini caddelere atanlar vardı.
Gördük mü şimdi en güzel kahvenin evimizde olduğunu?
Gördük çoooook şeyler gördük. Ama gördük. Görmeye de devam ediyoruz...
Ders aldık mı bilmem?
1 Mart’ta köylerde, köy okullarında yüz yüze eğitim başlayacakmış .
Lütfen bu yaşanmışları unutmadan, okullarımız iş yerlerimiz açıldığında da, normal hayatımıza devam ettiğimizde de, bu yazdıklarımızı bu gördüklerimizi unutmamak gerekir diye düşünüyorum. Ama hep unutuyoruz, unutmaya da devam ediyoruz. Allah sonumuzu hayreyleye İnşaAllah.