Kendi derdine düşmüş ucuz kişiliklerden bahsetmiyorum. 15 Temmuz’dan kendisine ekmek çıkarmaya çalışanlar bu başlıktan azadedir. Ya da daha önceki ilişkilerinden dolayı mütemadiyen 15 Temmuz sıtması yaşayanlar. Kimisi için özgürlük ve kurtuluşun muştusu olan o gece, kimisi içim ömrü boyunca yaşayacağı bir telaşın ve korkunun adı oldu. Korkmakla korkaklık etmek duygusu birbirine karışmış insanların, 15 Temmuz’un muştusunu hissedebilmesi zaten düşünülemez. O sebeple de bundan sonra bu ülkede, her kuvvetli sesi kendi aleyhine sanan ve köşe bucak kaçanların değil, Ömer Halis Demir, İlhan Varank, Erol Olçok ve Halil Kantarcı gibi yiğit insanların hikâyesi okunacak.
Özgürlük, adalet ve hak arayışının artık isimsiz ve kimler olduğunu bilmediğimiz kahramanları var. Bu değerlerin onlar tarafından sahiplenileceği tescillendi. Bu, yaşayacağımız en iyi şeydi ve yaşadık. Sokakta gördüğünüz her bir birey, kadınıyla, erkeğiyle bu ülkenin esaslı sahibi. Murakıplığını milletin yaptığı devletin, alamayacağı yol, ulaşamayacağı menzil yoktur. Millet değişmiştir ve devlet de değişmek zorundadır.
İkircikli hesaplar kalbini ve bedenini kuşatmış insanları saymazsak, etrafımızı kuşatan bunca çatışmaya ve bize dönük onca saldırıya rağmen, ülkemin insanında hiçbir tedirginlik yok. Belli ki ülkesinde her şeyin tüm zamanlardan daha iyi bir şekilde yolunda gittiğine inanıyor. Hiç kimse ne bireysel ne de kurumsal bir projesini askıya almamış, hayat alabildiğine canlı bir biçimde devam ediyor. Hem analitik düşünüp önlem alan, hem inancına güvenip teslim olan bir psikoloji hâkim. Bu, olağanüstü bir durum. Hem batı hem de doğu sosyolojilerinin tüm olumlu vasıflarının bir toplumda dercedilmiş hali. Zannımca bu hali yeni nesillerde daha güçlü kılmak, en önemli görevimiz olmalı.
Konya’da bazı mekân ve eğitim kurumlarına 15 Temmuz kahramanlarının isimlerinin verildiğini biliyoruz. Ama bunun yeterli olmadığını ve bu şuurun diri tutulabilmesi için isimleri 15 Temmuz direnişiyle mücessemleşmiş kahramanların isimlerinin, daha yaygın bir şekilde yaşatılması gerektiğine inanıyorum. Hem de mümkünse en özel mekânlarda ve en güzel eğitim kurumlarında bu isimler yaşatılmalı.
Konya’da yaşayan ve dışarıdan Konya’ya kısa süreliğine gelen herkesin temas ettiği bir mekâna ya da alana bu kahramanlardan birisinin ismi verilebilir. Bunu salt o kahramana bir vefa olarak değil, aynı zamanda o kahramanın temsil ettiği duruşun, yeni nesillere bir miras olarak devredilebilmesi için yapılması gerektiğine inanıyorum.
15 Temmuz gecesi görevini bihakkın yapmış feraset sahibi milletin, işine gücüne dönmüş olmasını da çok anlamlıdır. 15 Temmuz gecesinden sonra 29 gün boyunca bir taraftan nöbette ülkesini ve geleceğini bekleyen, diğer taraftan da 15 Temmuz zaferini kutlayan halkımız, bundan sonrasının devletin sorumluluğunda olduğunun da bilincindedir.
Artık devlet, mümkün mertebe bir mağduriyet oluşturmadan bize 15 Temmuz’u yaşatanlara ve onların kripto uzantılarına verilmesi gereken dersi vermelidir. Bu bölümde halkın olmasını bekleyenler zannımca yanlış yerde durmaktadır. Çünkü bu, anlamsız yere kitlesel temasların yaşanmasına ve esasen FETÖ’cü olmadığı halde, FETÖ’cü bir yakınından dolayı bu meseleye duygusal yaklaşanlarla anlamsız kırılmaların yaşanmasına sebep olabilir.
15 Temmuz direnişi, tüm Türkiye halkı için son yüzyılda bastırılmış ama kodlarında taşımaya devam ettiği tarihsel birikimimizin tezahürüdür. O sebeple de çok kıymetlidir ve korunmalıdır. Ömer Halis Demir’in şahsında şaha kalkmış 241 kahramanın ismini unutursak, kalplerimizi kurutur hissizleştiririz. Allah’ın, lütfuyla yaşattığı o gecenin kıymetini bilemezsek yeniden FETÖ gibi köleleştirilmiş ruhların ve o ruhun hükmettiği bedenlerin ağızlarından çıkan yaldızlı sözlere teslim oluruz.
Böylesi olaylarda tarihten ders almanın anlamlı, tekerrür etmesine izin vermenin ise ahmaklık olduğunu unutmayalım. İslam peygamberi Muhammed (as)”Mü’min bir delikten iki kez sokulmaz “ derken, sahip olmamız gereken ferasetin nasıl tezahür etmesi gerektiğini öğretmiyor mu?