15 Temmuz Darbesi ve Şehit Muhsin

Fahri Kubilay

Ankara Gölbaşı’nda FETÖ/PDY (Fetullah Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması) terör örgütü tarafından, alçakça, kahpece şehit edilen ve şehrimizin yiğit bir evladı Muhsin Kiremitçi’yi Rahmet-i Rahmana gönderdik.  

Kendisi, elinde o kadar çok   siyasi imkan  da varken, buna rağmen, gönüllü olarak   özel   harekat görevini, mücadeleyi, savaşmayı seçmiş olmasından da tanıdığımız  bir kardeşimizdi...

Ülkemizi kan gölüne çeviren hain terör örgütüne karşı beş yıl boyunca,   savaşmış, o bölgede çok kritik operasyonlara katılmış,  başarılı bir polis kardeşimizdi.  Sen, yıllarca hainlerle savaş,  vatanın bölünmez bütünlüğü için canını ortaya koy, o tehlikelerden kendini koruyarak çık ama Ankara’ya gel, burada;   bu milletin paraları ile alınmış silahlarını, bu milletin paralarıyla okumuş insanlarının kullandığı uçaklarla, üzerine kahpece yağdır ve şehit ol.

Bu yapılanlar nasıl bir alçaklıktır, bu nasıl bir kahpeliktir?

Şehidimizin cenaze töreninde,  şehrimiz insanı kendisine yakışanı fazlası ile yaptı. İnsanlar, caddelere sokaklara sığmadı taştı.  Şehit Özel Harekâtçı Muhsin Kiremitçi’nin babası Değerli Dostum Hüseyin Hoca’nın ve ailesinin göstermiş olduğu metanet ise Ülkemiz ve şehrimiz için örnek olacak nitelikteydi. Rabbim Tüm aileye sabrı cemil ihsan etsin, Şehidimizi de, Cennetinde Bedir Şehitleri ile beraber ağırlasın inşallah.

            Şehidimizin babası Hüseyin Hocam;  "Acı haberi, Güneydoğu’dayken bekliyordum. Oğlum şehit olacağını hissetmiş gibi, doğacak çocuğunun eğitimiyle de benim ilgilenmemi istemişti. Bana; “baba oğlumu da sen yetiştireceksin” demişti. Ben, özel harekatçı olmasını istememiştim ama o benim bu tavrıma direnmişti.  En sonunda geldi bana  dedi ki; “baba   bize  sabretmeyi sen  öğrettin.”  Kısaca; bir buçuk yıl süreyle kabul etmediğim özel  harekat   polisliği görevini, yine bana benim kendi silahımla kabul ettirdi ve beni ikna etti. Doğu ve Güneydoğu'da görev yaptı. Terör operasyonlarının en şiddetli olduğu yerlerde bulundu. Her kapı çaldığında bu haberi bekliyordum. Şahadet haberi Ankara'dan geldi. Allah, ülkemize milletimize zeval vermesin" diyordu. Oğluna ve ailesine;  sabrı,  kaderi öğreten Hüseyin Hoca’ma,    Filistin’de Ümmet davasında beş oğlunu Siyonist katillere  karşı direnirken  şehit  veren Ümmü Rıdvan  annemizin sabrını  versin inşallah.

Hocam,   böyle sabır gösterirken,  ben ise dün,  cenaze  töreninde bizzat tanıdığım    bazı   FETÖ’cüleri  görünce   haykırmak istedim:

            “Ulan be şerefsizler!   Bu milletin himmet paraları ile bu ülkenin en çalışkan  öğrencilerin  seçip, katliamlarınıza militanlar mı yetiştirmekti maksadınız?

            Sizin dininiz ayrı,  diyanetiniz ayrı,  ticaretiniz ayrı,   kitabınız (Kitabı Kuran Olan Kardeşine kurşun sıkmaz. Zira Kur’an’ın bizzat kendisi yasaklıyor bunu.)  ayrı peygamberiniz (zira, Hz. Muhammed S.A.V. böyle bir ihaneti böyle bir münafıklığı kabul etmez) ayrı... İnsanların mallarını mülklerini, dahası en sevdikleri evlatlarını ellerinden almak için kendiniz gizlediniz, yalanlarınıza, ahlaksızlıklarınıza sarıldınız. Onlara şirin görünmek için gerçek yüzünüzü gizleyip, şeytanlığınız melekleştirerek şirin görünme yolunu seçtiniz ve bu ihaneti yaptınız sonunda...

            Şimdi diyorsunuz ki; “kim yaptıysa, yapana lanet olsun!”

 Siz yaptınız siz,   size lanet olsun… Artık firavunun son andaki tövbesi kabul görmez. Halbuki  17-25 Aralık Darbe Girişimlerinden sonra aklınızı başınıza almak için o kadar çok fırsat var dı ki,   söyledik ama anlamadınız,     dinlemediniz. Bizi bölücülükle,   kardeşler arasında fitne çıkarmakla suçladınız…

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.