TBMM (AA) - İYİ Parti Grup Başkanvekili Yavuz Ağıralioğlu, "15 Temmuz, millet iradesine bir suikast olmaktan önce milletin şahsiyetine suikast kurmuş bir şebekenin finalde yaptığı şerri işin adıdır." dedi.
Ağıralioğlu, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla özel gündemle toplanan TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, darbe girişiminin üçüncü yıl dönümünün, muhasebe yapılarak millete arz edilmesi için bir imkan olduğunu söyledi.
15 Temmuz'u sebep olarak değil, bir sonuç olarak gördüklerini belirten Ağıralioğlu, şöyle konuştu:
"15 Temmuz, millet iradesine bir suikast olmaktan önce milletin şahsiyetine suikast kurmuş bir şebekenin finalde yaptığı şerri işin adıdır. Devlet bir organizasyon olarak en büyük cemaattir. Eğer devlet, devlet olmazsa her cemaat devlet olmaya kalkabilir. Dolayısıyla aklına esenin kastedeceği bir örgüt değildir devlet. 15 Temmuz alçaklığına bizi getiren süreçte, sağdan ve soldan siyasetin en şöhretli, itibarlı insanlarından himaye cümleleri duyuldu. Bugün tekrarına lüzum hissetmediğim pek çok taltif cümlesi iktidar gurubundan da duyuldu. Tohum ekilme döneminin size denk gelmemiş olması bu anlamda herkesi mesuliyet altına itiyor ama hasat size denk geldi. Bu şer organizasyonunun 30-40 yıldır biriktirdiği enerjinin finalini size denk getiriyor olmasındaki mesuliyetinizi sadece 'kandırıldık' diyerek savuşturamazsınız. Sizin için masumiyet alanı olan 'kandırıldık' alanı, bundan sonra hiç kimse kandırılmayacak hale gelene kadar devletin kurumsallaşmasına dönüştürülmelidir."
Ağıralioğlu, milletin darbe girişimine karşı meydanlara inerek devletin omuzlarına yüklediği mesuliyetin, devleti ve milleti hiçbir şer organizasyonuna yar etmemek olduğunu anlattı.
Milletin, 15 Temmuz'da devletin idarecilerine verdiği mesajın bu olduğunun altını çizen Ağıralioğlu, şöyle devam etti:
"Biz ruhları üniformalı bir milletiz. Devletimizi ve milletimizi asla kurda kuşa yem etmeyeceğiz ama siyasetin omuzlarına bu milletin yüklemiş olduğu mesuliyet, sadece FETÖ'cülerle değil, FETÖ'cülükle de mücadele edilmelidir. Bu şerri organizasyona dahil olan mesuliyetleri devlet bulabilmeli ve cezasını verebilmelidir. Münhasıran bu yük hükümetinizin omuzlarındadır. Sadece FETÖ'cüler değil, bu Türk yurdunda FETÖ'cülük kahrolmalıdır. FETÖ'cülük, devletin kendi sensörleri içerisinde mutlaka bir algının takılabileceği objektif kriterlerle değerlendirilmeli, mücadele alanına çekilmelidir. Dolayısıyla mesuliyetlerimizin farkında olarak çocuklarımıza, içinde hür ve müreffeh yaşayacakları bir vatan bırakacaksak Türk yurdunun olmazsa olmaz ilkesinin adalet olduğunu hem unutmayacağız hem de unutturmayacağız."
- TİP Genel Başkanı Baş'ın konuşması
TİP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş da FETÖ'nün ilk teşkilatlanmasının komünizmle mücadele dernekleri adı altında gerçekleştirildiğini, bunun doğrudan ABD'nin Yeşil Kuşak Ülkeler Projesi'nin bir ayağı olduğunu savundu.
FETÖ ile kesintisiz mücadele eden bir geleneğin temsilcisi olduğunu ifade eden Baş, "Bir övünme vesilesi falan değil. Fetullah Gülen'le mücadele edilecekse komünistlerin söylediklerinin dikkate alınmasının gerektiği çok açıktır. Hangi dini inancı benimsediğini söylüyor olursa olsun, cemaatlerin, tarikatların, halkın dini inancını kullananların siyasette yerinin olmaması, laikliğin kuvvetlendirilmesi gerekir." dedi.
- "Bugün olsa tereddütsüz yine sokağa çıkardım"
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Cihangir İslam da "sokağın 15 Temmuz'undan geldiğini", 15 Temmuz kanlı darbe girişimi ve tüm darbeleri lanetlediğini söyledi.
Devlet yönetiminde şeffaf olmayan ortaklıkların ve klikleşmelerin, 15 Temmuz 2016 gecesi, hem cumhuriyete hem de demokrasiye kasteden bir kalkışmaya dönüştüğünü belirten İslam, "Her alanda mücadele edilen bu örgütün siyasi ayağın ortaya çıkarılmaması aziz şehitlerimize bir haksızlıktır. Biz gerçek suçluların cezalandırılmasını istiyoruz. Hukuk devletini yeniden el birliğiyle inşa etmemiz gerekiyor. Yaşadığım mağduriyetlere rağmen bugün bir kalkışma olsa tereddütsüz yine sokağa çıkardım. Şehit ve gazilerimizi bir kez daha minnetle anıyorum." diye konuştu.
- "Namlusunu milletine döndürmüş tanklara selam durmadık, durmayacağız"
BBP Genel Başkanı ve Ankara Milletvekili Mustafa Destici de milletin manevi çatısı altındaki devleti korumak için canlarını vermiş tüm şehitleri şükranla andığını, gazilere de acil şifalar dilediğini söyledi.
Devletin sahibinin millet olduğunu ve milletin, devlet gücünü seçtiği yöneticiler aracılığıyla kullandığını vurgulayan Destici, şunları kaydetti:
"Devletin üç erkinden yasama, yürütme ve yargı kararlarını millet adına alır, görevlerini millet adına yerine getirir. Kamu görevi yapanlar, devletin otoritesi dışında başka hiçbir ülkeye, millete, cemiyete, topluluğa ve zümreye bağlılık gösteremezler. Millet iradesi, hiçbir zaman önemini ve anlamını tartışmayacağımız, her zaman başımızın üstünde taşıyacağımız, onu korumak için gerekirse başımızı vermekte tereddüt etmeyeceğimiz prensip olarak daima var olacaktır. Türk milletinin yaşadığı zorlukları, acıları hatırladığımızda, bu şartların, hep devlet geleneği ve otoritesinin zaafının düştüğü dönemlerde olduğunu görmekteyiz. Sarsıldığımız zamanlar oldu ama 15 Temmuz'da da öncekiler gibi 'Milletin istiklalini yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır.' sözünü kendimize yol seçerek başta Sayın Cumhurbaşkanımızın dirayeti olmak üzere, devleti yönetenlerin tümünün dirayeti, Gazi Meclisimiz, siyasi partilerimiz ve hükümetimizin ortak tavrı ve necip milletimizin darbeye karşı cesur ve kararlı duruşuyla yolumuza devam ettik. Şehit liderimiz Muhsin Başkanımızın dediği gibi; namlusunu milletine döndürmüş tanklara selam durmadık, Allah'ın izni ile bundan sonra yine selam durmayacağız."
- "Demokrasi, Türkiye için bir hediye değil, bir alın teri meselesidir"
DP Genel Başkanı ve Afyonkarahisar Milletvekili Gültekin Uysal ise 27 Mayıs 1960 darbesiyle başlayan ve unutulmak istenen kara günlerin, 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle yeniden sahnelenmek istendiğini söyledi.
15 Temmuz FETÖ darbe girişimi ile 251 vatandaşın şehit olduğunu anlatan Uysal, şöyle konuştu:
"Vatanı kutlu bir hak, demokrasiyi kutlu bir dava bilenler, zırhlıların arkasına sığınan hainlere, binlerce yıldır Türk düşmanlığı yapan, her zaman masanın altında sakladıkları ve fırsatını bulduklarında masanın üzerine koydukları Sevr ve benzeri düşünceleri ortaya koyan merkezlere karşı galip gelmiştir. Demokrasi, Türkiye için bir hediye değil, bir alın teri meselesidir. Milletimiz kendisine giydirilmek istenen dar elbiseyi mazisi, değerleri, demokratik kazanımları, istiklal aşkıyla reddetmiştir. FETÖ'nün olumsuz propagandaları, Türkiye'nin, başta siyasi muhalefet olmak üzere tüm siyasi, sivil, iktisadi aktörleriyle topyekun bir diplomasi ve propaganda yapmasını zorunlu kılmaktadır."