WASHINGTON (AA) - Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç, "15 Temmuz, Türkiye'nin 2. Kurtuluş Savaşı'dır. 15 Temmuz en karanlık günlerimizden biridir; biz daha önce de karanlık günler yaşadık ama hiçbirinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin bazı mensupları Türk vatandaşlarının paralarıyla alınan silahlarla kendi vatandaşlarını vurmadı ya da Türkiye Cumhuriyeti'nin Parlamentosunu bombalamadı." dedi.
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla Türkiye'nin Washington Büyükelçiliğinde anma etkinliği düzenlendi.
Anadolu Ajansının (AA) 15 Temmuz konulu fotoğraf sergisinin de yer aldığı etkinliğin başında tüm şehitler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu ve ardından Kur'an-ı Kerim tilaveti dinlendi.
15 Temmuz gecesi yaşananların derlendiği sinevizyon gösterimi, salonu dolduran vatandaşlar ve konuklar tarafından dikkatle takip edildi.
Büyükelçi Kılıç, etkinlikte yaptığı konuşmada, Türkiye'nin 15 Temmuz gecesi destansı bir demokrasi zaferini tüm dünyaya gösterdiğini kaydederek, FETÖ'nün eli kanlı bir terör örgütü olduğunun o gece net bir şekilde görüldüğünü belirtti.
"15 Temmuz Türkiye'nin 2. Kurtuluş Savaşı'dır, bunu böyle görmek lazım. 15 Temmuz en karanlık günlerimizden biridir; biz daha önce de karanlık günler yaşadık ama hiçbirinde Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları Türk vatandaşlarının paralarıyla alınan silahlarla kendi vatandaşlarını vurmadı, Türkiye Cumhuriyeti'nin Parlamentosunu bombalamadı." şeklinde konuşan Kılıç, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in söz konusu yapılanmayı 1966'dan itibaren yavaş yavaş kurduğunu anlattı.
Büyükelçi Kılıç, şöyle devam etti:
"Önce bir sosyal darbe planlanıyor Gezi olayları diye takdim ettikleri. Arkasından 17-25 Aralık'ta bir hukuk darbesi planlanıyor, içine mali boyutları da katılarak. Sonra 15 Temmuz'a geliyoruz, Türkiye Cumhuriyeti'ne ve seçilmiş yönetimine bir darbe gerçekleştirilmeye çalışıyor. O gün 251 vatandaşımız demokrasimizi savunmak için canını feda etti, ellerinde sadece bayrak vardı. 2500'ün üzerinde insanımız yaralandı. Niçin? Bugün utanmadan eleştirilen Türkiye Cumhuriyeti'nin demokrasisine sahip çıkmak için."
- ABD'ye "bu müttefiklik midir?" sorusu
ABD'nin FETÖ elebaşı Gülen'in iadesi konusundaki suskunluğunu da sert sözlerle eleştiren Kılıç, "Peki demokrasiyi korumak için canını ortaya koyan Türk vatandaşı, 'Türkiye Cumhuriyeti'ne ve demokrasisine saldıran bu yapı hakkında siz ne yapıyorsunuz, bu müttefiklik midir' diye ABD'ye sorsa bu sonunda kadar hakkı değil midir?" ifadelerini kullandı.
Kılıç, vatanına ve milletine sadakatle bağlı insanlar sayesinde bugün Türkiye'nin dimdik ayakta durduğuna vurgu yaparak, "Bugün hala Türkiye Cumhuriyeti Devleti bölgesinde ağırlığını koruyorsa, lider bir ülkeyse ve örnek gösterilen bir demokrasiye sahipse biz bunu bu insanlara borçluyuz. Hepsine şükranlarımı sunuyorum, Allah sizlerden razı olsun." şeklinde konuştu.
- "İş yapacak kişileri elimine ettiler"
Programa katılan emekli Orgeneral Ergin Saygun da FETÖ'nün özellikle Balyoz Davası ve benzeri davalarla kendisi gibi isimleri nasıl hedef aldığını anlattı.
Hasta olmasına rağmen tedavisine izin verilmediğini kaydeden Saygun, "Bizlere karşı o derece kinleri vardı." dedi. O dönemde kendisi gibi birçok komutanın hapse girdiğini kaydeden Saygun, "Bazı çevreler bu kişiler tutuksuz yargılansın denildiğinde 'hayır hepsi tutuklu yargılanacak, bunlar bir daha güneş yüzü görmeyecekler' denildiğini bizler duyduk." değerlendirmesini yaptı.
FETÖ'nün sinsi bir şekilde birçok kurumda gizlice yapılandığını ifade eden Saygun, "Mesela HAVELSAN Genel Müdürünü bir kumpasla yargıladılar. HAVELSAN uçuş simülatörü üretiyor. Birtakım kişiler ve ülkeler bundan rahatsız oldu. Mesela MİLGEM (Milli Gemi) projesinde çalışan bazı mühendisleri casus diye içeri aldılar. Mesela aşı üretimi üzerinde çalışan bir yarbay eczacımızı da casus diye aldılar. Yani iş yapacak birçok kişiyi öyle ya da böyle elimine ettiler." şeklinde konuştu.
FETÖ elebaşı Gülen'in ABD'ye 1999 yılında geldiğini hatırlatan ve 2006 yılında elebaşının ilgili birim tarafından sınır dışı edilmek istenirken birtakım üst düzey Amerikalıların devreye girerek ona kefil olduğunu ifade eden Saygun, "Bunun arkasında bir üst akıl vardır." değerlendirmesini yaptı.