İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, kapatılan Kuleli Askeri Lisesi, Vaniköy, Beykoz'da yaşananlar ve Çengelköy Polis Merkezi'nin işgali ile burada çıkan olaylarda 8 kişinin şehit edilmesine ilişkin 14'ü eski polis 117 sanığın yargılandığı davanın 22. duruşması tamamlandı.
İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmada yaşadıklarını anlatan müşteki Kenan Canbolat, 15 Temmuz’da anormal hareketlilik olduğunu fark ettiğini, medyadan haberleri gördükten sonra Çengelköy'e gittiğini söyledi.
Kuleli Askeri Lisesi'nin bulunduğu bölgeden silah sesleri geldiğini, kendilerine ateş açıldığını söyleyen Canbolat, ayağından vurulduğunu ve hastanede tedavi gördüğünü belirtti.
Müşteki İsa Erdoğan da 15 Temmuz'da televizyondan haberleri takip etmesinin ardından dışarı çıktığını, karakolun oraya gitmek istediğini ifade ederek, "Kuleli yönüne ilerlemeye çalışırken eczanenin orada yoğun ateş açıldı. Saklandım, kendimi korumak adına. Omuriliğimi sıyırarak mermi girdi, karnımı patlatarak çıktı mermi. Daha sonra vatandaşların yardımcı olmasıyla hastaneye gittim." ifadelerini kullandı.
Bazı sanıkların, kendi kendisini vurduğu iddiasında bulunduğunu söyleyen müşteki Oğuzhan Özçelik de "Beni vuran askerle 3-4 dakikalık bir konuşmam var. Arkamda olan kişiler beni kalbimden nasıl vuracak. Ben vuracağım, kendimi kalbimden vuracağım, nasıl vuracağım? Şarapnelle, stentle yaşayacağım. Sanıklar kadar kanı bozuk biri miyim, ben böyle bir şey yapayım." diye konuştu.
15 Temmuz'da Üsküdar Belediyesi'nde çalışan bir işçi olduğunu, 02.00 sıralarında Güzeltepe tarafından Çengelköy'e indiğini söyleyen Özçelik, oraya vardığında iki kişinin vurulduğunu, uyardığı sanık asker tarafından da kalbinden vurulduğunu kaydetti.
Şehit Burak Cantürk'ün babası Elyasa Cantürk de "Vurulduğu zaman oğlumun yanındaydım ama vuranı görmedim. O vatan hainlerinden şikayetçiyim." ifadelerini kullanarak davaya katılma talebinde bulundu.
Müşteki Murat Düz de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarının ardından kardeşi Cengiz Düz ile dışarı çıktıklarını anlattı.
Kendilerinin bulunduğu gruba tutuklu sanık eski albay Mehmet Karabekmez tarafından ateş açıldığını belirten Düz, "Kadının biri yere düştü, hala ateş açıyor. Geri geri gidiyoruz hala ateş açıyor. Ayağımdan vurulmuşum haberim yok. Daha sonra kaldırıma oturdum. Karabekmez’e dönerek 'Sen nasıl komutansın, Allah belanı versin' dedim. Hastaneye götürdüler beni, kardeşimi de orada gördüm. Bayağı ağır yaralanmıştı." ifadelerini kullandı.
Şehit Halil Kantarcı'nın eşi Ayşe Kantarcı da 15 Temmuz’da yaşadıklarına ilişkin şunları kaydetti:
"Biz 15 Temmuz’da annemlerdeydik. Köprüde bir tuhaflık olduğunu fark ettik. Sosyal medyada FETÖ'cülerin darbe yaptığını gördük, bütün kanallarda diziler vardı. Cumhurbaşkanımızın konuşmasını gördük. Kendi evimize geçtik 01.00 sıralarında. Halil televizyon ve Twitter'den haberleri takip ediyordu. Eşim sosyal medyada Çengelköy Karakolu'nun askerler tarafından ele geçirildiğini gördüğünü, karakola gideceğini söyledi. Eşim ile 03.20’de bir konuşmamız var. Bana telefonda 'Yolu askerler kapatmış, geçişe izin vermiyorlar' dedi. Sonra telefonu kapandı. Televizyonu takip ederken uyuya kalmışım, daha sonra eşimi aradım ulaşamadım. Yakın arkadaşlarının eşlerine mesaj attım, herkese ulaşmaya çalıştım. Ama eşime ulaşamadım. Arkadaşlarının eşleri, eşimin yaralı olduğunu söyledi. Hastaneye gittiğimde şehit olduğunu gördüm."
Müştekilerin dinlenilmesinin ardından bazı sanık avukatları müvekkillerinin tahliyelerine ilişkin talepte bulundu.
Başbakanlık avukatı Mehmet Alagöz de tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamı yönünde karar verilmesini, dinlenilmeyen müştekilerin dinlenilmesini, tutuksuz bazı sanıkların tutuklanmasını talep etti.
Mahkeme heyeti duruşmayı yarına erteledi.
AA