15 Temmuz gecesi ve sonrasında sokağa çıkanlara 100’er dolar dağıtılıyormuş. İnsanlar, meydanlarda tanklara, toplara aldıkları 100’er dolardan dolayı karşı çıkmışlar. Böyle diyor FETÖ’ nün hain lideri. Bu, sirkatini söyleyen merdi Kıpti örneğinin dibidir. Hem çalacak hem suçlayacak. Çaresizliğin ve tükenmişliğin kibir elbisesiyle bezenmiş hali. O kibir sebebiyle de 40 yıldır tanıyamadığı bu milleti, 15 Temmuz sonrasında da tanıyamadığını ortaya koydu. Sadece üç cümle kurup 25 milyonu Allahın izniyle sokağa döken Tayyip Erdoğan’ı tanıyamadığı gibi. Ne milleti tanıyabildi ne de o milletin liderini. Sırtını dayadığı üst akıl ve onun teklifi olan müptezel ve rezil hayata mahkûm yaşadı. Muhtemelen de öyle ölüp gidecek. Hizmet ettiği efendilerinin onu paketleyip teslim etmesi dışında, kendisine halkı bombalarla katleden çete üyelerinin gömüldüğü hainler mezarlığı bile nasip olmayabilir.
15 Temmuz gecesi kahramanlığın tarihini yeniden yazan halkımızı görmezden gelmek, kimsenin haddine değildir. Onu sulandırmak ya da bulandırmak da. Çocuklarına ve torunlarına kahramanlık hikâyesi ve yüzlerce yıl şerefle taşınacak bir onur bırakanları, ihaneti boynunda bir tasma olmuş rezillerin konuşmaya hakkı yoktur. Onlar, bu halka yaşattıkları zilletin ve acının vebaliyle ölüp gidecekler. Her şeylerini sömürdükleri ve fakat hiçbir katkılarının olmadığı bu millet, onlardan ayrıca kıyamet günü de davacı olacak. Ölümün bile kurtuluş olmadığı bir hayatı yaşadıklarının farkında değiller.
17/25 Aralık sonrası Recep Tayyip Erdoğan, kendisine milletin dışında kimsenin inanmadığını, mücadelesine eşlik etmediğini biliyor. O sebeple de FETÖ’yü daha çok meydanlarda milletine anlatmak için çabaladı. 15 Temmuz gecesi gördük ki milleti, liderinin anlattığı konuyu anlamış. Yine gördük ki çoğu bürokrat ve yerel idareci, 17/25 Aralık sonrası anlamadığını, 15 Temmuz sonrası da anlamamış. Hala aynı kafa, hala aynı duruş. Şehit olan 241 insanın ve gazi olan 2.200 kişinin çabasını aynı aymazlıkla harcamaya devam ediyorlar. Teslim oldukları kendi küçük dünyalarında şehitlerin kanlarıyla oluşturdukları semereyi hoyratça harcıyorlar. Katılmadıkları seferin zaferini, sefere katılan şehitlerin kemiklerini sızlatırcasına FETÖ korumacılığı olarak kullanıyorlar. Ya yanlış adamları açığa alıyorlar, ya açığa alınacaklara yanlış adam işareti koyuyorlar. Böyle yaparak üç beş yıl sonra bu katiller sürüsüne bir mağduriyet zemini oluşturmaya çalışıyorlar. Bu, FETÖ’nün hain liderinin 100 dolar iftirası kadar ağır bir durum.
Tekrar söyleyelim. Halk herkesi görüyor, her şeyi biliyor. Kırk yıldır hazırlık yapan darbecilere, hiçbir provası olmadan tüm vatan sathını dar eden bir milleti konuşuyoruz. Kendi arasında gönül ilişkisi dışında bir bağı olmayan bu millet, milyonlar olup darbeciler nereden kafa çıkarmışsa orayı onlara dar etti. Bu halkın ferasetinden korkun. Araya kaynadığınızı zannetmeyin. Kimin hatırına bu halktan itibar gördüğünüzü de unutmayın. Hem halka, hem de adına muteber sayıldığınız lidere ihanet ederseniz, bedelini bu halk size ağır ödetir.
Bunu neden söylüyoruz?
17/25 Aralık sonrası bu yapıyı tanımak istemeyen kimi bürokrat ve yerel yöneticilerin, 15 Temmuz gecesi sonrasında da lafta değilse bile uygulamada aynı yerde durduklarına dair bilgiler yazılıp çiziliyor. Bunun doğru olmaması temennimizdir. Bir tarafta televizyon ekranlarında şehit olamadığı için gözyaşı döken gazilerle, şehidin ardında bıraktığı ailesinin alçakgönüllü ve vakur duruşu varken, öbür taraftan hala içeriden ihanet haberleri alıyor olmak, insanı kahrediyor.
O sebepledir ki, 15 Temmuz sonrasında da bu kavgayı kendi kavgası saymayıp Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsi mücadelesi olarak görenlerin, artık koltuk işgali yapması alçaklığın ta kendisidir. İmanlı, yoksul ve vatanperver insanların mücadelesiyle kazandığımız 15 Temmuz zaferini, sinsi ve kirli ilişkilerle harcamaya kimsenin hakkı yoktur. Bu halk, FETÖ’ye nasıl hesap sormuşsa hiç şüpheniz olmasın liderine ihanet edip bu mücadeleyi harcayanlara da hesap sorar. Bu, önümüzdeki yüzyılın varlık ya da yokluk kavgasıdır.