15 Temmuz gecesi vatanına, milletine ve bayrağına sahip çıkmak için babası Erol Olçok’la birlikte köprüye koşan Abdullah Tayyip Olçok, 2 mermiyle vuruldu ve henüz 16 yaşında şehadete kavuştu. Lise öğrencisi Abdullah Tayyip, FETÖ’nün kanlı darbe girişiminin en genç şehitlerinden biri oldu.
24 Haziran 1999’da İstanbul’da, ailesinin ilk evladı olarak dünyaya gelen Abdullah Tayyip Olçok, 2006 yılında Capitol İlköğretim Okulu’na başladı ve iki yıl sonra Özel Efdal İlköğretim Okulu’na devam etti. Lise hayatına 2013’te, Ahmet Keleşoğlu Anadolu Lisesi’nde adım attı. 2015’te ise Koşuyolu Özel Birey Temel Lisesi’ne geçiş yaptı. Hukuk okumak istediğini söyleyen Abdullah Tayyip, üniversiteye giriş sınavlarına hazırlanıyordu.
“Sen nereye, ben oraya”
Darbeci cuntaya karşı sokağa çıkan babası Erol Olçok’un ‘evde kal’ ısrarına aldırmayan Abdullah Tayyip Olçok, babasıyla omuz omuza direnmek, yan yana mücadele etmek için bir an bile tereddüt etmedi.
Erol Olçok, 15 Temmuz akşamı Altunizade'deki evinden dışarı çıkmak için hazırlandı. Oğlu Abdullah'a kardeşleriyle annesinin yanında kalmasını söyledi. Babasını dinlemeyen Abdullah, "Sen nereye ben oraya" dedi. Bunun üzerine baba ve oğul verecekleri kutlu mücadele için yola çıktı.
Ellerinde bayraklarla sokağa çıkan Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip, önce Altunizade'ye gitti. Darbeye karşı sokağa çıkan kalabalığa sürekli moral veren babasının yanından bir an bile ayrılmadı. Kol kola kenetlenerek yürüyen gençlerin önünde Boğaziçi Köprüsüne yürüdü. Babası askerleri ikna etmeye çalıştı. İkna olmayacaklarını anladığı için de Abdullah Tayyip’i güvenli bir yere almak istedi. Ancak o sırada hain darbeciler Erol Olçok’a ateş etti. Babasına yardıma koşan Abdullah Tayyip ise 2 zırh delici mermiyle yere yığıldı. Abdullah Tayyip olay yerinde, babası Erol Olçok ise hastanede şehit düştü.
39
MAHİR AYABAK
(1999-16 Temmuz 2016)
Mahir Ayabak, babasından haber aldığı darbe girişimine karşı vatanı savunmak için Atatürk Havalimanı’na gitti. Ayabak, 17 yaşında şehadete kavuşarak 15 Temmuz şanlı zaferinin en küçük şehitlerinden biri oldu.
Şehit Mahir Ayabak, 15 Temmuz gecesi garsonluk yaptığı pastanede saat 23.30’a kadar çalıştı. Darbe girişimini haber alan babası oğlunu aradı ve ”çıkarsan dikkat et” dedi. Tüm cesaretini toplayarak darbe girişimine karşı gelmek için yola çıkan Ayabak, Atatürk Havalimanı’na doğru harekete geçti. Arkadaşları ile buluşup kalkışma için ayaklanan halkın toplandığı havalimanı pistine girdi. Darbeci askerlere karşı savunmaya geçen Ayabak ve diğer siviller, 3 kez FETÖ’cüler tarafından tarandı. Babası saat 02.30’daki ilk saldırıdan sonra onunla telefonda konuştu. Ancak içi rahat etmeyen baba Zahir Ayabak, Antalya’dan oğlunun yanına gitmek için yola çıktı. Mücadeleye havalimanında devam eden ve ikinci ateşli saldırıda da yara almayan Mahir Ayabak, üçüncü saldırıda vuruldu ve ayağa kalkamadı. 17 yaşındaki Mahir, son nefesini şehadet parmağını kaldırıp şehadet getirerek verdi. Mahir Ayabak, Atatürk Havalimanı’nda ilk şehit düşenler arasındaydı.
Cenazeden meydanlara
Ayabak Ailesi oğullarının şehadet haberini aldıklarında hainlerin darbe girişimi henüz bitmemişti. Cenazeyi teslim alan aile, şehit Mahir’i Edirnekapı Şehitliği’ne defnettikleri gece Taksim Meydanı’na çıkıp demokrasi nöbeti tuttu.
Şehit Mahir Ayabak, 1999 yılında İstanbul Bahçelievler’de doğdu. Lise eğitimini yarıda bırakan Ayabak, önce babasının yanında ardından bir pastanede garson olarak çalıştı. Bir dönem turizm sektöründe çalıştığı sürede Rusça ve Almanca öğrendi. Takı tasarımları yaparak modelistlik hayali kuran Ayabak, iyi bir tüccar olmayı hedefliyordu..
49
MUTLU CAN KILIÇ
(1998-16 Temmuz 2016)
Şehit Mutlu Can Kılıç, henüz 17 yaşındaydı. Ailesinin ilk göz ağrısı olan ve 8 yıl hasretten sonra dünyaya gelen Kılıç, garsonluk yapıyordu. Babasıyla beraber gece yarısından sonra dışarı çıkan Kılıç, hasta yatağından kalkarak vatanı için mücadele etmeye gitti. Ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin önünde FETÖ’cü hainler tarafından vurularak darbenin en genç şehitlerinden biri oldu.
Ankaralı Şehit Mutlu Can Kılıç, bir restoranda garsonluk yapıyordu. Öğrenimine açık öğretimden devam eden Kılıç’ın 14 yaşında bir de kız kardeşi vardı. Anne babasının ilk göz ağrısı olan Kılıç, gece yarısı 01.30-02.00 gibi babasıyla birlikte evden çıktı. Oğlunu en son yatsı namazından sonra gördüğünü söyleyen baba Bilal Kılıç, oğlunun grip olduğunu ve hasta yatağından kalkarak darbeci hainlerin karşısına çıktığını ifade etti.
Babasının peşinden meydanlara koştu
Olay gecesi yaşananları Yeni Şafak’a anlatan acılı baba Bilal Kılıç, şunları söyledi: “Yatsı namazını kılmıştım, balkonda oturuyordum. Mutlucan, TV izliyordu, balkona heyecanla yanıma geldi, 'baba köprüye bomba koymuşlar, askerler köprüye gitmiş' dedi. Ben de merak edip haberleri izlemeye odaya gittim. O da biraz üşütmüştü, odasına uyumaya gitti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı ile Emniyet binasına gittik daha sonra Külliye'ye giderek orada darbecilere karşı mücadele verdik. Oğlum, F-16 sesi ile uyanmış. Annesine beni sormuş, sokağa çıktığımı öğrenmiş. O anda TV'de 'TBMM'ye bomba atıldı' haberini görünce 'babam şehit oldu' diyerek evden hızlıca çıkmış. Annesi beni aradı, 'Mutlucan geliyor, durdur' dedi. Yolda hep ağlamış. Ben aradım 'oğlum gelme, ben iyiyim' dedim ama dinlemedi, Külliye'ye geldi. 05.30 sularında 'baba ara' diye mesaj atmış, o arada bir hareketlenme olunca ben oğlumu aramayı unuttum. 6.30 sularında aradım ama ulaşamadım. Külliye'ye bomba atıldıktan sonra o alana gitmek istedim ama ayaklarım tutmadı gidemedim, eve gittim. Oğlum gelmemişti. Onu her yerde aradık, en son birini gösterdiler oğluma benzettim ama o olduğunu kabul etmedim. Bir gün sonra gittim, oğlumun şehit olduğuna inandım. Bombalama esnasında şehit olmuş. Bu hainlere gereken ceza verilsin. Oğlum biz evlendikten 8 yıl sonra dünyaya geldi. Gözbebeğimizdi. Allah bizden daha çok seviyormuş ki yanına aldı.”
Annesine ve arkadaşlarına şehit olmak istediğini söyleyen Mutlu Can’ın duaları kabul oldu. Geride gözü yaşlı bir anne bırakan Mutlu Can Kılıç’ın en büyük hayallerinden biri de araba ve ehliyet alabilmekti. Kazandığı paranın yarısını ailesine veren Mutlu Can Kılıç, Sayıştay’da temizlik bölümünde çalışan babasına bu şekilde destek oluyordu.
Şehit Mutlu Can Kılıç, 19 Temmuz Salı günü Ankara’da toprağa verildi.
59
RÜSTEM RESUL PERÇİN
(1998-16 Temmuz 2016)
15 Temmuz gecesi darbecilerin kalkışmasını televizyon ekranlarından öğrenen henüz 17 yaşındaki Rüstem Resul Perçin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısını beklemeden Beştepe’ye koştu ve orada kurşunların hedefi olarak darbenin en genç şehitlerinden biri oldu.
Resul Perçin, kardeşi ve amcası ile birlikte korsan bildirinin TRT ekranlarında okunması üzerine evden çıkarak Beştepe’ye gitti. Olayların alevlendiği noktalardan biri olan Beştepe’ye ulaşalı henüz 15 dakika olmadan darbecilerin kurşunlarına hedef oldu. Amcası Mustafa Perçin, ağır yaralanan Resul’ü alıp hastaneye götürmek istedi. Ancak darbeciler “yaklaşma vururuz” dediler ve Resul’ü almasına izin vermediler. Şehidin amcası, ağır yaralanan yeğenini bir süre sonra güçlükle alarak Turgut Özal hastanesine götürdü. Ancak FETÖ’yle irtibatı olan hastane ‘çok kalabalık’ bahanesi ile Resul’ü kabul etmedi. Resul oradan Gazi hastanesine götürüldü ve orada da şehit oldu.
“Çocuklarım vatan için feda olsun”
Elektrikçilik yapan Resul Perçin, “Askere gidip uzman çavuş olup şehit olacağım” diyordu. Amcası, Resul’e dair hatırladığı en değerli şeyi şu sözleri ile ifade ediyor: “Resul’ün naaşı çok güzel kokuyordu. O kokuyu ben 2 yerde aldım, bir Uhud şehitliğinde bir de Eyüp Sultan’da.”
Şehidin babası Necmi Perçin ise “6 çocuğum var. Bütün çocuklarım vatan için feda olsun. Oğlum doğuda askerlik yapıp şehit olmak istiyordu. Söz konusu vatansa gerisi teferruattır’’ açıklamasında bulundu.
Şehidin ismi, Kırklareli Şehit Rüstem Resul Perçin Özel Eğitim Uygulama Merkezi’ne verildi.
69
UHUD KADİR IŞIK
(1999-16 Temmuz 2016)
15 Temmuz sabahı, asker olabilmek için Kara Harp Okulu’nda astsubaylık sınavına giren Uhud Kadir Işık, aynı günün akşamında Meclis’in önünde yaralılara yardım ederken şehit edildi.
Uhud Kadir Işık, 15 Temmuz sabahı sağlık astsubayı olmak için sınava girmişti. Babası sınavın nasıl geçtiğini sorduğunda, “İmtihan çok iyi geçti. Sporu geçtim, yarın mülakata gireceğim. Büyük ihtimalle kazanırım” demişti. 15 Temmuz akşamına gelindiğinde ise her şey çok değişti. Yaşanan darbe girişimi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısı ve camilerden verilen salalar üzerine Uhud Kadir Işık ve babası, Keçiören Aktepe'den Kızılay'a 3 saatlik bir yürüyüşün ardından ulaştı. Sabaha karşı Kızılay'a vardıklarında karşılarında tankları ve ezilmiş arabaları gördüler. Baba Işık, oğluna “Sıkıntı var geri dönelim” dedi ancak Uhud Kadir, “Madem sonuna kadar gitmeyecektik, niye buraya kadar geldik” cevabını verdi.
Sağlıkçı olduğu için yaralılara koşuyordu
17 yaşındaki Sağlık Meslek Lisesi Anestezi Bölümü mezunu Uhud Işık, babası kendisini geri çağırdığı halde yaralılara yardımcı olabilmek için ilerlemeye devam etti. Helikopterden yoğun ateş açıldığı için Emniyet Genel Müdürlüğü içerisinde nöbetçi kulübesine sığınan ve tekrar oğlunu arayan baba Mehmet Işık, ulaşamayınca korkuluklardan atlayıp Genelkurmayın önüne doğru koştu ve oğlu Uhud Kadir’in yaralandığını gördü. Yerde yatan ve nefes alıp veren oğlunu kontrol eden Mehmet Işık, Uhud Kadir’in sırtını açtı ve sırtından 3 kurşun yemiş olduğunu gördü. Acilen vatandaşlardan birinin aracına aldıkları Uhud’u hastaneye kaldırdılar ancak orada şehit oldu.
79
ÖZGÜR MUSTAFA KARASAKAL
(2000-15 Temmuz 2016)
15 Temmuz darbe girişiminin en genç şehitlerinden biri olan 17 yaşındaki Özgür Mustafa Karasakal, Genelkurmay Başkanlığı’nın önünde helikopterden açılan ateş sonucu şehit oldu. Vurulduktan sonra 40 dakika ambulans bekleyen Karasakal, babası ve iki kardeşinin gözleri önünde şehit oldu.
Şehit Karasakal’ın üvey babası Muhyiddin Şahbaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın halka yaptığı çağrı üzerine meydanlara çıkmaya karar verdi. Mustafa Karasakal, iki kardeşi, babası ve kuzeni ile birlikte Kızılay’a gitti. Ellerinde bayraklar ve tekbir sesleriyle Genelkurmay Başkanlığı’nın önüne kadar kalabalıkla birlikte yürüdüler. Darbeci hainler tankları kalabalığın üstüne sürdü. Tank namlusunu indirdi ve insanların bir kısmını köprüden aşağı attı, bir kısmını ezdi. Karasakal ve ailesi Genelkurmay duvarının dibine sığındılar ancak helikopterden ateş açıldı ve kurşunlar 17 yaşındaki Özgür Mustafa Karasakal’a isabet etti. Vurulan Karasakal, babasının ayaklarının dibine yığıldı. Ambulanslar darbecilerin engellemeleri sebebiyle müdahale edemedi ve 17 yaşındaki Özgür Mustafa Karasakal orada şehit oldu.
Özgür Mustafa Karasakal'ın cenazesi, Gölbaşı Mezarlığı'nda toprağa verildi. Karasakal, FETÖ’cü hainler tarafından şehit edilmeseydi 11 Eylül'de 18 yaşına girecekti.
89
ENGİN TİLBAÇ
(2000-15 Temmuz 2016)
Henüz 16 yaşında olan Engin Tilbaç, 15 Temmuz gecesi darbe girişimini protesto ederken tankın altında kalarak şehit oldu. Yüzü tanınmaz halde olduğu için kimliği tespit edilemeyen Tilbaç’ın ailesi, üç gün boyunca Tilbaç’ı aradıktan sonra sonucu DNA testi ile gencin hayatını kaybettiğini öğrendi. Genç şehidin annesi zihinsel, babası fiziksel engelliydi.
Malatyalı Engin Tilbaç, 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘meydanlara inin’ çağrısıyla birlikte dışarı çıktı. Fetullahçı Terör Örgütü'nün darbe girişimini protesto eden 16 yaşındaki Tilbaç, Baştabya Kışlası önüne giderek darbecilerin karşısına dikildi. Kışladan çıkış yapan tankları engellemek isterken şehit edilen Engin Tilbaç’ın ailesi, memleketleri Malatya’da tatildeydi. Çocuklarından 3 gün boyunca haber alamayan zihinsel engelli anne ve fiziksel engelli babaya, aranan oğullarının acı haberini Adi Tıp verdi. Adli Tıp ekiplerinin yaptığı DNA testi sonucunda kışla önünde tanklarla şehit edilen siviller içinde Sultangazili 16 yaşındaki Engin Tilbaç da bulundu.
Şehit Tilbaç’ın cenazesi, 21 Temmuz’da memleketi Malatya’ya götürülerek Pütürge’ye defnedildi. Şehidin ismi, Adıyaman’da bir anaokuluna verildi.
99
HALİL İBRAHİM YILDIRIM
(2001-15 Temmuz 2016)
15 Temmuz destanının en küçük şehidi Halil İbrahim Yıldırım, henüz 15 yaşındaydı. Halka ölüm kusan FETÖ’cü hainler, Bayrampaşa Emniyet Müdürlüğü önünde direnen Halil İbrahim’in minik bedenini de hedef aldı.
Şehit Halil İbrahim Yıldırım, Bayrampaşa’da bir oto galeride çalışıyordu. 15 Temmuz günü iş çıkışı babasıyla buluşup eve dönmüştü, televizyonda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı duyunca babasına dışarı çıkmak için ısrar etti.
Ailesi organlarını bağışladı
Halil İbrahim, saat 01.00’de babası Bahattin Yıldırım ile Bayrampaşa Emniyet Müdürlüğü önündeki kalabalığa doğru ilerledi. Heyecanlı adımlarla yürüyen Halil İbrahim, bir anda yere düştü. Oğlunu yerden kaldırmaya çalışan baba Yıldırım, başındaki kanı görünce oğlunun vurulduğunu anladı.
Oğlunu hastaneye götüren Yıldırım’a ilk olarak kurşunun başını sıyırdığını söylemişti. Ancak kurşunun Şehit Halil İbrahim’in başına isabet ettiği anlaşıldı. Halil İbrahim Yıldırım, otopsi işlemlerinin ardından Bayrampaşa Muradiye Camisi'nde kılınan cenaze namazı sonrası Edirnekapı Şehitliğinde toprağa verildi.
Cenaze töreninde bir açıklamada bulunan şehidin dayısı Dayı Adem Cuda, “Yeğenim vatan uğruna şehit oldu. Vatan sağ olsun. Ailesi olarak organlarını bağışladık. Belki başka insanlar onun organları ile hayat bulur” diye konuştu.
Evin küçük erkeği
Yıldırım ailesi Şanlıurfa’dan gelerek İstanbul’a yerleşmişti. Halil İbrahim de 2001 yılında İstanbul’da doğdu. Hacı Süleyman İlköğretim Okulu’nda okudu. Bayrampaşa’ya taşındıktan sonra eğitimine burada devam etti.
5 çocuklu bir ailenin ferdi olan Halil İbrahim, büyük bir heyecan ve güzel hayallerle başladığı eğitim hayatını ortaokulda sonlandırmak ve hayat mücadelesinde babasına “evin erkeği” olarak omuz vermek zorunda kalmıştı.
“İleride başka ülkelere gidip gezecektik abimle”
Küçük şehidin kardeşi 13 yaşındaki Mustafa Yıldırım, abisinin ardından, "Ağabeyimle ortak bir hayalimiz vardı. İleride başka ülkelere gidip gezmek istiyorduk. Bunu yapanlar ağabeyimi öldürdü ve bu hayallerimizi de çaldılar. Ağabeyim milleti, vatanı için sokaklara çıktı. Darbecilerle savaştı. Ağabeyimle gurur duyuyorum." cümleleriyle acısını dile getirdi.
Demokrasi mücadelesinin en küçük ferdi, unutulmayacak bir destana adını yazdırdı. Şehidin adı Bayrampaşa’daki bir Anadolu imam hatip lisesine verildi