İslâm Medeniyetinde Fütüvvet konusu hakkında bir sunum yapan Prof. Dr. Şahin Güven özetle şu görüşlere yer verdi.
“Allah insanları sorumlu olarak yarattı. İlk olarak bizi yaratan, yaşatan, rızık veren, hesaba çekecek olan Rabbimize karşı, ikinci olarak ana, baba, çocuklarımız, kardeşlerimiz, komşularımız ve tüm insanlara karşı, üçüncü olarak da evrene, çevreye karşı sorumluluklarımız var.
Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: “Allah’ın buyruklarını umursamayan şu insanların yaptığı hatalar yüzünden karada ve denizde fesat ortaya çıktı, nizam bozuldu. Doğru yola ve isabetli tutuma dönsünler diye Allah, yaptıklarının bazı kötü neticelerini onlara tattırır.” (Rûm, 41)
Fütüvvet; Soy temizliği. Delikanlılık, gençlik, mertlik, yiğitlik. Mürüvvet, cömertlik, fedâkârlık. Bu esas üzerine kurulmuş teşkilât; dînî mâhiyette esnaf birliği anlamlarına gelmektedir.
İslâm’ın ilk asırlarında ortaya çıkan ve daha çok genç kuşakları çeşitli yönleriyle yetiştirmeyi hedef olan fütüvvet teşkilâtı uzun devirler Müslüman Türk gençliğine yön vermiş; bu gençliğin çeşitli mesleklerde yetişebilmeleri için gayret göstermiş ve Müslüman Türk gençliğinin mert, yiğit, atılgan, cömert ve becerikli insanlar olmalarını sağlamıştır. Fütüvvet teşkilâtı ile tarikatlar arasında önemli bir münasebet vardır ve böylece bu teşkilâtlar manevî değerlerle iktisadî gayretleri bütünleştirmiştir.
Fütüvvet kelimesi Arapça feta kelimesinden türetilmiştir. Feta genç anlamındadır. Cesaretiyle, cengaverliğiyle, cömertliği ile ün salmış gençlere Feta denirdi. Feta hareketi de gençlik hareketi demektir.
Bir toplumda çöküş varsa, kötüye gidiş varsa ona itiraz edecek olan ve o toplumda geleceği kuracak olan gençlerdir. Gençlerin enerjisi, olumlu bir yöne yönlendirilmezse, bu enerji başka yönlere kanalize edilir.”
İslâm Türk Medeniyetinde Ahilik konulu bir sunum yapan Prof. Dr. Mehmet Şeker ise şunları söyledi:
“Akı kelimesi ile Ahi kelimesi arasında bir yakınlık var. Arapça “kardeşim” manasındaki ahî kelimesinden gelen bu adın, Türkçe’deki akıdan (cömert) türetildiğini ileri sürenler de vardır.
Anadolulu Ahiler ve Anadolulu bacılar, Ahiyan-ı Rum ve Bacıyan-ı Rum adı ile Kayseri’de bir teşkilat kurmuşlar. Kayseri bu teşkilatların ilk kurulduğu yerdir. Daha sonra bütün Anadolu’ya yayılmıştır. Ahiliğin temeli Fütüvvet teşkilatıdır.
Ahi olmak isteyenlerden yedi fena hareketi bağlaması ve yedi güzel hareketi açması beklenmektedir:
1-Cimrilik kapısını bağlamak, lütuf kapısını açmak. 2-Kahır ve zulüm kapısını bağlamak, hilim ve mülâyemet kapısını açmak. 3-Hırs kapısını bağlamak, kanaat ve rıza kapısını açmak. 4-Tokluk ve lezzet kapısını bağlamak, riyazet kapısını açmak. 5-Halktan yana kapısını bağlamak, Hak'tan yana kapısını açmak. 6-Herze ve hezeyan kapısını bağlamak, Marifet Kapısını açmak. 7-Yalan kapısını bağlamak, doğruluk kapısını açmak.
Temelde Kur’an’a ve Hz. Peygamber’in sünnetine dayandırılan prensipleriyle İslâmî anlayışa doğrudan bağlı olan Ahîliğin, tasavvufta önemli bir yeri bulunan “uhuvvet”i hatırlatmasından dolayı da kolayca yayılması ve kabul görmesi mümkün olmuştur.”
Prof. Dr. Bilal Kuşpınar’da, Doğu Batı Kültüründe İş Ahlakı İlkeleri konulu sunumunda özetle şu görüşlere yer verdi:
“Her yasal olan, ahlaki olmayabilir. Yasal kanunlara uygun demektir. Ahlak ise doğru ve haklı demektir. Batı bir işte kanuna uygunluk arar. Batı ahlakı “ne yaparsan yap, kanuna uygun yap” prensibine dayanır. Ahlakı ön plana almaz.
Eski Ahit (Tevrat) ve yeni Ahit (İncil) ortak ilkeleri- 10 emir şunlardır: Allah’tan başka ilahların olmayacak. Kendin için oyma put yapmayacaksın. Allah’ın ismini boş yere ağzına almayacaksın. Sebt (Cumartesi) gününü takdis edeceksin ve o gün hiçbir iş yapmayacaksın. Ebeveyne saygılı olacaksın. Öldürmeyeceksin. Zina yapmayacaksın. Çalmayacaksın. Yalancı şahitlik yapmayacaksın. Komşunun hiçbir şeyine tamah etmeyeceksin ve göz dikmeyeceksin.
Cumartesi günü maddesi hariç diğerleri bizim inancımıza da uygundur.
İslâm’ın iş ahlakı ilkeleri şunlardır: Helalinden kazanmak. Faizden uzak durmak. Karşılıklı rıza ile alışverişi tamamlamak. Aldatmaktan ve her türlü sahtekârlıktan kaçınmak. Maiyetinde çalışanlara adaletle ve iyilikle muamele etmek. Temiz iş ortamı sağlamak. Çalışanın emeğinin karşılığını zamanında hakkıyla vermek. Malını fiyat yükseltme beklentisiyle stok etmemek. Kur’an ve Peygamberin açıkça yasakladığı bütün muamelelerden, alışverişlerde, yenilmesi ve içilmesi yasaklanan her türlü gıda ve mamullerden uzak durmak.
“İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır” (Necm 39)
“Çalışıp kazanan Allah’ın sevgili kuludur.” (Hadis-i Şerif)
“Tevekkül ediyorsan çalışmak hususunda tevekkül et. Kazan da sonra Allah’a dayan.” (Mesnevi)
“İlim ve hikmet, helal lokmadan doğar. Aşk ve merhamet de helal lokmadan doğar. (Mevlana)
Oturum Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker’in yaptığı değerlendirme ile birinci oturum sona erdi. (Devam edecek)