KONYA (AA) - Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) ve Selçuk Üniversitesi'nin düzenlediği, ülke genelinden 400 halk sağlığı çalışanının katıldığı 18. Ulusal Halk Sağlığı Kongresi'nin ilk oturumu yapıldı.
HASUDER Başkanı Türkan Günay, bir otelde düzenlenen kongrenin açılışında, toplantılarda "Olağandışı Durumlar ve Halk Sağlığı" temasının işleneceğini söyledi.
Günay, "Burada olağan dışı durumlar ve halk sağlığını masaya yatırıyoruz. Aslında bizler kongrelerde belirli konuları tartışmıyoruz. Kongrede halkın sağlığını ilgilendiren, halk sağlığı bilimine katkı yapacak pek çok konu tartışılacak. Bu anlamda çok önemli bir kongre" dedi.
Kongrede halk sağlığı uzmanlarına yönelik yeterlilik değerlendirmesinin de yapılacağını vurgulayan Günay, şöyle konuştu:
"Bu yıl birçok yeniliği de beraberinde getiren kongrede, poster başı tartışmaları olacak. Bu alana emek vermiş kişilerin birkaç yıllık emekleri ve çalışmaları var. Bunlar, Türkiye'nin çok farklı illerinden gelen akademik çalışmalardır. Kongrede, daha çok olağan dışı durumlara yönelik konular tartışılacak. Yani, olağan dışı durumdan daha az zarar görmek istiyorsanız, eşitsizliği ve yoksulluğu engellemeniz gerekiyor. Buna yönelik politikalar üretmek gerekiyor. Halk sağlıkçıları olarak bizler bu konuda yöneticileri ve karar vericileri bu yöne çekmeye çalışıyoruz."
- AA Haber Yayın Editörü Altınsoy olağan dışı durumların medya boyutunu anlattı
Kongrenin ilk oturumunda Anadolu Ajansı (AA) Haber Yayın Editörü Ersin Altınsoy da medyanın toplum üzerindeki etkisine yönelik bir sunum yaptı.
Haber okumadan ve izlemeden yaşamanın mümkün olmadığını vurgulayan Altınsoy, medyanın sosyalleşme aracı olduğunu, sosyalleşmek için de medyanın takip edildiğini bildirdi.
Altınsoy, medyanın demokratik toplumlarda "4. güç" olarak nitelendirildiğine dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Medya, yasama, yürütme ve yargıdan sonra denetleme görevini üstlenir. Yolunda gitmeyen işleri, kamunun ve toplumun sözcüsü gibi hareket ederek denetler. Olumsuzlukları eleştirir ve gündeme getirir. Toplumun ilgilendiği konuları haberin odağı haline getirir ve kamuoyu oluşturur. Bu da insanlarda farkındalığa neden olur. Medyanın bu anlamda çok olumlu örneği var. İnsanlar artık en az kelimeyle en çok haberi almak istiyor. O yüzden uzun cümle ve paragraflarla haber okumak istemiyoruz. Medyada nitelik de aramıyoruz. Medyanın en uygun tanımı, 'Tarihin kabaca yazılmış halidir' tanımıdır. Gazeteciler aslında toplumun hafızasını oluşturur. Her muhabir aslında tarihe not düşüyor. Yazılan bir haber yıllar sonra yapılacak bir çalışma için kaynak oluşturabilir."
Konuşmasında, Türkiye'de ve dünyadaki önemli olayların gazete manşetlerini ve fotoğraflarını da gösteren Altınsoy, şu değerlendirmede bulundu:
"17 Ağustos'ta İstanbul'da yaşanan depremi herkes hatırlar. Türkiye'nin yaşadığı bu deprem iletişim sorununu da berberinde getirmişti. Deprem bölgesinde ilk gün ne olduğuna dair devlet yetkililerinin bile bir fikri yoktu. Çünkü bilgi alınamıyordu, haberleşme sağlanamadı. Devlet yetkilileri canlı yayın araçlarıyla birtakım mesajlar göndermek zorunda kaldı. Medya burada çok hayati bir rol üstlendi. 18 Ağustos 1999 tarihli gazetenin manşeti depremde yaşananların özetiydi."
Kongreye, Konya Valisi Muammer Erol, Seçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hakkı Gökbel ve çok sayıda halk sağlığı uzmanı katıldı.
Çok sayıda akademisyenin katıldığı kongre 9 Ekim'de sona erecek.
AA